CARLOTA'NIN DAVULU
[ kalin
Bu baharın hangi kanlı çiçeklere gebe olduğunu kimse bilmiyor. Sanattan anlamayan ileri gelenlerin Fütürizmin her devirde temsilcisi olmalarının ironik olduğunu düşünüyorum. Kitapları, kütüphaneleri yakarsanız, insanları savaşa davet ederseniz, savaşın ve getirdiklerinin bir yeniliğin müjdesi olduğunu neşe içinde açıklarsanız size diktatör bir faşist derler. Oysa insan ne tuhaf. Tepeye bakın, en tepeye. Size oradan gülümseyen adam Filippo Tomasso Marinetti değilse kimdir?
Kan dökmeye karşı duyulan açlık ve ilgiden bir sanatın geliştiğini düşününce tüylerim diken diken oluyor. Yenilik denilince önce yok etmek aklımıza gelsin diye sanat yapılmış. Düşünsenize!
Bir resme baktığımızda elbetteki her zaman tatlı bir esinti, yumuşak bir müzik hissi duymayız ama buram buram şiddet kokan bir resmi göstermek için sergi açmayı ve bu resmi görmek için çaba harcamayı, o resmin hissettirdikleri karşısında keyif almayı ben anlayamıyorum.
Bence bizim Dünya olarak ‘’beka’’ sorunumuz var. Ölümsüz olmak için önce öldürmenin gerektiğini bize doğa mı öğretti? Daha bir dakika önce nefes alabilen bir canlının nefessiz kalmasından sorumlu olmak nasıl bir keyif verebilir ki?
Şimdi buradan daha geniş kapsamlı bir düşünmeye geçiyorum. Milyonlarca insanın ölmesi, sakat kalması, acı çekmesi, sevdiği insanlardan olması anlamına geliyor ‘’savaş’’ kelimesi. Tacizlerin, tecavüzlerin, işkencelerin ve en kötüsü çocuk cinayetlerinin legalleşmesi anlamına geliyor. Sadece bununla kalmıyor tabi ki. Yaşadığınız ortamın olumsuz yönde başkalaştığı bir değişimden bahsediyoruz.
Bize bunu bir güzellikmiş gibi sunan Marinetti için savaş, “Gün ışığını gören en güzel fütürist şiir,” demekmiş. Bunu söylediği İtalya’da üç yıl içinde çoğu köylü çocuğu olmak üzere yarım milyon asker öldü. Dikkat edin, köylü çocuğu! Bu gerçekler hiç değişmiyor. Bir emel, bir ülkü, bir ideal uğruna ölmesi gerekenler hep o ‘’köylü çocukları’’ oluyor. Bu Dünyanın tüm savaşlarının değişmez piyonu fukaraların omuzlarına yüklediğimiz vatan, bayrak, beka, toprak ve kan sorumluluğu ile ölmelerini sanatsal bir keyif ile izliyoruz. Bu değişimin bizleri mankurtlara çevirdiğini elbetteki göremiyoruz. Başlarımıza geçirilen deve derileri artık hepimizi istedikleri kıvama getirdi.
Sanat denilince insanın yüzünce belirecek bir tebessüm kadar yaşama sevincinin bile çok görüldüğü lanet bir yaşamak bizimkisi. Tarih sahnesinden savaşların harareti düşerken silinen fütüristik bakış aslında her zaman aramızda nefes alıp veriyordu. Bir savaş sahnesini büyük bir keyifle izlediğimiz filmleri, şiddet içerikli bilgisayar oyunlarını, hayatın içinden gelip geçerken birbirimize olan davranışlarımızı bir tuvale yansıtsak mükemmel bir fütüristik eser yaratmış olurduk. Sibernetik tutkuların distopik kurgularla birleştirildiği hayallerin artık ete kemiğe büründüğü zamanlardayız. Gelecek için bugünü yok etmekten asla vazgeçemediğimiz sürece geleceğin bugünden pek farkı olmayacak. Yeni yetişen nesillere öğretilerimizin değişmediği bir toplumun üreteceği hep aynı şeyler olacak.
Bir tablo hayal edin şimdi. Bir silahtan atılmış kurşunun ve o kurşundan bir haber elindeki oyuncak araba ile gülümseyerek oynayan bir çocuğun hareketlerinin başarı ile resmedildiği bir tablo bu baktığınız. Burada sanatsal bir başarıdan mı bahsedersiniz? Şiddetinin derin acısından mı bahsedersiniz? Yoksa bu derin acıyı size yansıtan sanatçının başarısıdan mı bahsedersiniz? Böyle bir resim neden yapılıyor? Böyle resimler neden yaşanıyor? İlk Fütürist ressam Boccioni bu akımın ilk öncüsü olarak savaşarak ölürken acaba hala istediği bumuydu?
Saldırganlığın ve teknolojik değişimin hızla arttığı günümüzde sanatın bu yolla yükseltileceğine inananlar keşke olsalardı. Dünyanın tek hijyen yönteminin bu olduğunu savunanlar şimdi sanattan bu kadar uzak yaşayan bir Dünya için mi bunu istediler? Kan ve dehşet kokan bir akımın avangart takımı tarafından bu kadar destek bulmasına şaşırmayınız. Çünkü onlar ‘köylü çocukları’’ değiller. O köylü çocuklarının resimlerine sergilerde keyifle seyredenler takımından bahsediyoruz.
Cyberpunk ya da Neo-Fütürist akımların içerikteki kan ve şiddet açlığında aslında hiçbir değişiklik yok. Buradan yapılacak çıkarım sürekli değişimi gelecekten bekleyen insanoğlunun içindeki canavarı durdurmadığı sürece bir dajavunun içinde dönüp duracağından artık haberi olmalı.
Bütün izimlerin canı cehenneme. Sosyalizmin en büyük temsilcisi Sovyet Rusya’sının kuyrukları şimdi kapitalist tanzimlerinde varlık için uzuyor. Bizler ise bekanın sınır ötesi harekâtlarda arandığı fütüristik bir sanatın objeleri olarak kanımızı akıtıyoruz. Yoksulluğun ve bolluğun toplumsal olarak paylaşıldığı kocaman yalanlar ile yeni şiirlere kafiye oluyoruz.
Elbetteki bu akımın en iyi ifade edileceği şey bir tuvalet objesi olmalıydı. Ben şimdi Marcel Duchamp’ın pisuvarından muhteşem yaratıcı ruhum ile bir klozet yaptıktan sonra üzerine oturup John Cage’in dört otuz üçlük susuşunu taklit edeceğim. Benden sonra gelecek nesil sifonu çeksin lütfen.
Deniz...
YORUMLAR
Evet evet evet!
Antimilitaristlere düşman kesilmiş insanlar arasında yaşıyoruz artık iyiden iyiye. Son yıllarda iyice arttı bu topraklarda militarizm propagandaları. Aşağılık televizyonda bir sürü dizi var çakma kahramanlık destanları ile ilgili. Kim yine o kana susayan VANPİR? Çok açık birilerinin bir şeyler istediği yine. Ve evet devlet insan için olmalı, insan devlet için varolmamalı. Nietzsche "çok fazla gereksiz doğuyor, işte devlet Onlar için var" diyordu... Katılmamak elde değil bu hasta adama. Dünya nüfusu 500 milyon kişi olsa ne devlet kalır, ne de diğer dogmatik düşünceler, ne kan ne de savaş...
Sevgiler.
Susulmuş yazıya. Ne tuhaf. Olsun. Ben susamadım. Belki de tam aksi, anlatılana susamıştım. Gerçekti, bizdendi, bizeydi. Biraz sert ve kızgındı, o da gerekliydi. Bir yazımda acının aktarıldığı yazıların daha fazla benimsendiğini söylemiştim. Mutluluk ve huzur aranıldığı söylenen, fakat üzerine de pek o kadar titrenmeyenlerimiz galiba...
Susulmuş yazıya. Ne tuhaf. Olsun. Ben susamadım. Belki de tam aksi, anlatılana susamıştım. Gerçekti, bizdendi, bizeydi. Biraz sert ve kızgındı, o da gerekliydi. Bir yazımda acının aktarıldığı yazıların daha fazla benimsendiğini söylemiştim. Mutluluk ve huzur aranıldığı söylenen, fakat üzerine de pek o kadar titrenmeyenlerimiz galiba...
Susulmuş yazıya. Ne tuhaf. Olsun. Ben susamadım. Belki de tam aksi, anlatılana susamıştım. Gerçekti, bizdendi, bizeydi. Biraz sert ve kızgındı, o da gerekliydi. Bir yazımda acının aktarıldığı yazıların daha fazla benimsendiğini söylemiştim. Mutluluk ve huzur aranıldığı söylenen, fakat üzerine de pek o kadar titrenmeyenlerimiz galiba...
Susulmuş yazıya. Ne tuhaf. Olsun. Ben susamadım. Belki de tam aksi, anlatılana susamıştım. Gerçekti, bizdendi, bizeydi. Biraz sert ve kızgındı, o da gerekliydi. Bir yazımda acının aktarıldığı yazıların daha fazla benimsendiğini söylemiştim. Mutluluk ve huzur aranıldığı söylenen, fakat üzerine de pek o kadar titrenmeyenlerimiz galiba...
Maskeli dünyanın maskeli balolarında boy gösterenler artık sanatçı olarak addediliyor
ne yazık ki
savaş naraları atılırken
trampetler kimi çalıyor
ölümleri kutsayan sloganların
eşliğinde
uyutuluyor insanlık
oysa .... SAVAŞ EĞER Kİ TOPRAKLARA BİR TECAVÜZ HALİ YOKSA CİNAYETTİR. Diyen bir BAŞKOMUTANIMIZ ATAMIZ ATATÜRK Gibi bir değere sahipken ülkemiz ATAMIZIN Yurtta sulh Dünyada sulh olan PRENSİBİNİ DÜSTUR EDİN MELİYDİ ÇOKTAN
NE FAYDA NE FAYDA NE FAYDA
SAYGILARIMLA
muslumbayram tarafından 3/22/2019 5:39:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şimdi bizi bu yazı ile açtığın konu ile düşündürüp, dert sahibi yapacaksın Şair.Bak Liberal sistem bireysel özgürlüğümüzü ! vermiş bize.Sosyal medya elimizin altında.Bunları niye düşünelim ki.Dünya bireylerinin çoğu sen gibilerde olan hassasiyeti bırakalı neredeyse bir asır oldu.Gelişmiş toplumlar bile çifte standart oyununu çok iyi oynuyor.
Hiç aklına gelirmiydi üzerlerine misket bombası atılan masum sivillerin ölümünü elinde kuruyemiş yiyerek seyreden koca koca insanların hatta çocukların olacağını.
Kaç kişi bu yazıyı okuyup yorum yapacak.Sen gibi düşünen bir kaç kişi.
Pisuvar,klozet, sifon...Kafalarımız iyice karışacak.
Yine de duyarlılıkla yazılmış içinde akıl ve vicdan barındırdığı için bu sanatsal hikayeni kutlarım.Güçlü ve her zaman akademik düşünen bir yazar ve şairsin.
Sevdiceklerinle Varol..