- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İyiliği dişileştirmek...
Son yıllarda hem Hollywood yapımlarında hem de yerli yapımlarda şöyle bir klişe var: Dizinin, filmin veya animasyonun en ’iyi kalpli karakteri’ bir ’nonoş’ oluyor. (Ah, yoksa ’eşcinsel erkek’ mi demeliydim, tüh!) Dizinin, filmin veya animasyonun içinde bir yerde bu ’iyi kalpli karakter’ izleyenlere "Helal olsun!" dedirtecek büyük bir feraset, cesaret veya hamiyet gösteriyor. Kendini alkışlatıyor. Duruşunu, iyiliği karşılıksız bırakamazsınız ya, onaylatıyor. Ve sahneden çekiliyor.
Hem esas oğlan falan da olmuyorlar bu karakterler ha! Öykünün yan öğesi kalıyorlar. Ben bunu da özellikle kurgulanmış birşey gibi görüyorum. Neden? Esas oğlanların öyküsünde onları suçlayabileceğiniz veya eksik bulabileceğiniz detayları oluyor çünkü. Fakat kenar karakterler bu tarz lekelenmelerden masun kalıyorlar. Yargılanacak bir açık bırakmadan, âdeta platonik sevgililer gibi, düşlere iyi hatıralar bırakıp kayboluyorlar.
Dikkat ediniz, bu karakterlerin esas öykünün kenarında-köşesinde, her an iyilik yapmaya hazır halleri ’melekleri’ andırıyor. Hiçbir çıkar gözetmeden, öne geçmeye çalışmadan, esas öyküyü işgal etmeden, hadlerini bilerek, âdeta bir görev şuuruyla (tıpkı teolojilerde meleklerin konumu gibi) bir mucize gösterip sonra gayba çekiliyorlar. Asıl hikayeyi ’sorun çözücü müdahaleleri dışında’ kenardan izliyorlar.
Bugün Necm sûresini okurken bir ayet-i kerime ayrıca dikkatimi çekti. Kısa bir mealiyle şöyle buyuruluyordu orada: "Şüphesiz, ahirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri veriyorlar."
Evet. İnsan Kur’an’ı bir montaj masası gibi (ışıklı yüzeyi sayesinde montajlanacak şeylerdeki kusurları görmeyi sağlayan masaları kastediyorum) görüp üzerine hayatını koyduğunda pekçok yerinde dikkat çekici şeylere rastlıyor. İzdüşümler, tevafuklar, ihtarlar ve mucizeler... Vahyin ışığı gafil kalplerden saklanan birçok detayı da görünür kılıyor. Daha da önemlisi: İnsan Kur’an-ı Hakîm’in daha fazla muhatabı oluyor. ’Ol’uşunda vahyin bidayetinden bugüne bir değişim olmasa da bunu hissedişinde bir değişim yaşıyor. Elhamdülillah.
Allahu’l-a’lem kaydıyla söyleyelim: Bu ayet-i kerime ve emsallerini zihnime getirdiğimde, bencileyin, Mekke müşriklerinden günümüze ’iyiliği dişileştirme’ şeklinde bir sendromun haber verildiğini düşünüyorum. Veya mezkûr ayetlerin mana katmanlarından bir katmanın da buna bakabileceğini zannediyorum. Açıklamam da şu:
Mekke müşrikleri ile bugünün müşrikleri az-çok aynı şeyi fakat farklı tezahürlerle yapıyorlar bana göre. Mekke müşrikleri kendilerince zayıflık olarak gördükleri iyiliği/iyilik sembollerini ’dişileştirirken’ ve bu yolla ’erkeksiliklerini’ tenzih ederken; bugünün müşrikleri de ’kadınsılığı’ yüceltmek için benzeri bir ’dişileştirmeyi’ yapıyorlar.
Sadece sinema sektöründeki karşılığıyla düşünmeyin bu sözümü. Bugün sanatla-tasarımla ilgilenen erkeklerin veya (hiç bu çeşit estetik işlerle bizzat ilgileri olmasın) görsellikleriyle önplanda olan erkeklerin kadınsılaştırıldığı (veya kadınsılaşmalarının övüldüğü) bir süreci yaşıyoruz. Kaş almalar, dudak boyamalar, pudra sürmeler, başka başka giyinişler-tavırlar vs... Aslında hepsi aynı şeye işaret ediyorlar: Ahirete inanmayanlar dün de bugün de meleklere dişi isimler takıyorlar. Öncekiler iyiliği aşağılamak için bunu yapıyordu. Sonrakiler erkekliği aşağılamak için bunu yapıyorlar. Ama Kur’an her iki kesimi de, ister nüzul olduğu çağda ister 1400 sene uzaktan, tam isabet vuruyor, ıskalamıyor.
Yani mevzu aslında meleklere isim/cinsiyet bulma telaşı değil. Mesele: Ahirete inanmayan insanların kuvve-i gadabiye veya şeheviyeleri ile düştükleri şaşkınlık. Ahiret yokluğunda dünyaya hırsetmeleri. Mekke müşriklerin kadınlığı aşağılamaları ne içindi? İstikametsiz kuvve-i gadabiyelerinin kıstaslarıyla kadınları ’eksik’ buldukları için değil miydi? İşte, şimdiki kardeşleri de, yine istikametsiz kuvve-i şeheviyeleriyle ’erkekliği’ eksik buluyorlar. İyiliğin/güzelliğin kadınsılıkla mümkün olabileceğini sanıyorlar. Cinsel eşitlik projelerinin her türlüsüyle buna çalışıyorlar.
Ne diyelim? Cenab-ı Hak cümle ümmet-i Muhammedi (a.s.m.) bu fitnenin şerrinden korusun. Erkeğimizi erkek gibi kadınımızı kadın gibi eylesin. Plastik poşet meselesinde olduğu gibi, doğru olanın ’fıtrî olan’ olduğunu çevre kirliliğinin önü alınamaz olduğunda anlamayalım bu sefer, erkenden uyanalım. Varlık Allah’ın yarattığı gibi kaldığında güzel. Bozmayalım. Âmin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.