Hakikat aleyhine hürriyet olamaz. -- salazar
Oğuzhan KÜLTE
Oğuzhan KÜLTE
@oguzhankulte

FETİH VE SÖMÜRGE MUKAYESESİ

19 Mart 2019 Salı
Yorum

FETİH VE SÖMÜRGE MUKAYESESİ

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

704

Okunma

FETİH VE SÖMÜRGE MUKAYESESİ

FETİH VE SÖMÜRGE MUKAYESESİ

Bugünün gerek siyasi aktörlerinin, gerekse de teknotratlarının geçmişten gelen ve kendilerine göre sağlam gördükleri argümanlara göre bir duruşları var. Fakat, duruşun mesneti ne derece sağlamsa, o derece de hak ve adilane bir tablo ortaya kayabilir sanırım.
Demokrasi kültürü,eştlik,adalet gibi söylemler hiçbir toplumda kamuoyunun gündeminden düşmez nedense. Heleki, sosyal demokrat argümanları da varsa dayanağınızda, sizden demokrat yoktur gibi istediğiniz yöne ve istediğiniz perdeden estirirsiniz rüzgârı...
Onca kanun, ulusal ve uluslar arası işbirliklerinden ortaya çıkan ve herbirisi de güya daha yaşanabilir bir dünyayı amaçlayan çabalar, ya bu yapıları kontrol eden derindeki aktörlerce veya çıkarlar uğruna dünyanın jandarmalığına soyunmuş ve kendilerine adalet dağıtıyor süsü veren jakoben ruhlu milletlerin egolarına takılır,gider. İşte, insanlığın hali ortadadır. Yakında mikro ve makro alemde dimağları zorlayacak buluşlara imza atılmasına ramak kalmışken, halen aç, susuz, rengi, dini, kültürü vb nedenlerden insanlar neden acı çekiyorlar o halde?
Neredeyse sözüm ona medeni batının Osmanlı`dan ve ona dair izlerden,söylemlerden her zaman bir çekingesi olmuştur. Aslında bu çekingeden de öt bir önyargıya veya önyargıya bezenmiş gizli bir düşmanlığa,kendi içinde de gizli bir hesaplaşmaya dayanıyor gibidir.
Osmanlı, fetihlerde bulunduğunda, o medeniyetlere ve onu temsil eden halklara olabildiğince ve alabildiğine de özgürlükleri verebilmişti. Bu durum, Osmanlı`yı gerçek manada evrensel bir İmparatorluk tahtına yerleştirmiş olmalı. Çünkü onun değdiği coğrafyalarda insanlar Osmanlı adına büyük hütmet etmektedeler. Üstelik Osmanlı, fethettiği ülkeleri bugünün çok medeni görünüşlü teknoloji devleri gibi tarumar etmemiş, asimile etmemiş, ıslah etmiştir. Fethedilen coğraflayalarda ne kıtlık olmuştur, ne açlık, ne de soykırım. Olsa olsa, ilahi adalet vuku bulmuştur.
Konuya bir de batının sömürge düzenini irdeleyerek bakalım. Onlar bir istilacı, yağmalayıcı, varolanı derdest edip, adeta talan edici bir yaklaşımı tercih etmişler. Bunları ispata gerek olmadığı kanaatindeyim. Kara Afrika`nın, yine o kara günlerini irdeleyince, gerçekler bizi rahatsız edecek ve insanlığı derinden yaralayacak şekilde gün gibi ortadadır. Renginden ötürü kendilerine türlü eza edilen ve günümüzde bile zaman zaman eşitlikleri tartışma konusu olan Afrikalı dostlarımız, bunun faturasını nesillerce ödemişlerdir...
Büyük devlet olmak, insanlık adına da büyük olmayı içinde barındırmıyorsa, buna olsa olsa "büyüklerin vahşeti, küçüklerin ezilişi " denebilir. Osmanlı, ne yahudi soykırımı yapmıştır, ne Rum, ne Ermeni ve ne de Afrikalı. Osmanlı bu tebaalara daha insanî, daha nitelikli ve adill bir düzende kardeşlik anlayışıyla yaşayabilmeyi öğretmiştir ancak. Kaldı ki, yüzyıllraca onunla bugünlere gelen Ermeni tebaanın " Sadık millet" ünvanı almış olması, bu konuda oldukça manidardır.
İnsanlığa, şu kocaman dünyada bir arada, farlılıklara karşın nasıl kardeşçe, eşitçe ve adil bir dengede yaşanılabileceğine dair arşivler iyi tetkik edilmeli, tüm dillere çevrilmelidir,diye düşünenlerdenim. Yıllarca, körü körüne ve gerçekleri saptırarak, dayanaksız ithamlarla Osmanlı`yı adeta yerden yere vuran anlayışın, sömürgeci güruhtan çıktığı unutulmamalıdır. Mazlum milletlerin giderek sayıca arttığı dünyamızda, acılar da bundan payını fazlasıyla almaktadır zaten.
İnsanlara zorla dini öğretilerinizi dayatamazsınız. Onları belli kısıtlamalarla fakirliğe iterken,sizler umursamaz şekilde lüks içinde yaşayamazsınız. Dünyaların (yeni gezegenlerin) derdine düşmeye kalkmadan evvel, insanlığın ve onun yitirilmiş onurunun kurtulması gerekir. Bunu başarabilecek bir millet halen var. O ki, Osmanlı`nın torunları. Umarım, o günler çok yakındır. Zira, zulüm her geçen gün beşeri daha bir zedeliyor, lekeliyor. Milli duruşumuz neden çok önemli, şimdi daha iyi anlıyorum. Mesele sadece bizim bekamız değil, dünya barışının,kardeşliğinin bekası. İşte, bu duygu ve düşüncelerle, geçmişin toprak elde edilerek fetihlerini kastetmemekle beraber, gönüllerin fethinin ivedilikle hayata geçirilmesini ümit ediyorum. Saygılarımla.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Fetih ve sömürge mukayesesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Fetih ve sömürge mukayesesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
FETİH VE SÖMÜRGE MUKAYESESİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.