- 973 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GURBETİN GRİ AKŞAMLARI
Birtanem;
Biliyormusun, Frankfurt zamanlarımın bazı günleri ayları nasıl geçiyordu.
Bir gün akşam yemeği yenmiş, mutfakta bulaşıkları yıkayıp çayı koydum. etraf sessizliğe bürünmüş gibiydi...herkes nereye gitmiş bakayım diye kapıya gittim,mutfağın kapısı kapalı,kilitliydi.Sonra gelip oturdum,çayı demledim,otuz dakika geçti hiç ses yok...bir saat geçti yine kimse yok. O zaman anladım kapıyı kilitleyip gitmişlerdi. O zaman büyük bir öfkeye kapılıp,hem kapıyı yumrukluyor hem ağlıyordum.
Akşam geçmişti, neden diye düşünürken iyice anlamıştım ki bu acılar içindeyken bile bana daha da acılar çektiren ruhsuzlar vardı. Zaten acılar yetiyordu,yeniden ağlamaya başladım...Sonra nasıl bir öfke içinde ,iskemleyi alıp pencereye getirdim,şu an ki öfke bana bunu yaptırıyordu.
Pencerenin kenarına oturup aşağıya baktım,altıncı kattaydım,bir an acılar bitecek işte diye düşündüm. Acaba bitecekmiydi...bir ayağım pencere kenarında diğeri iskemlede...öyle ağlıyordum ki şu an gözümden her şey silinmişti.Sonra nasıl bir mucize oldu dersin Birtanem ; içimdeki kıpırtı beni engelledi...hamileydim ve bunu yapmamam lazımdı...gök yüzüne baktım: - şimdi değil Allahım şimdi değil! öleceksem de Vatanımda öleyim diye düşündüm...ben kendimi bırak bir küçük cana daha kıyacaktım.Allahım affet!
Bir tanem;
Görüyorsun ben neler düşünmüşüm.Hayat ne tuhaf ve ne acı idi .Biliyorum bana kızacaksın.
Gece yarısı saatin alarmı ile uyandım,henüz uyumuştum, saati kırmak istedim. Tam da uyuyup biraz unutmuşken. Ama bazen alarma kızmıyordum ; yalnızlığımda seslenen bir ses vardı...
Bir tanem ;
Bazen bir rüya görüyorum,eve doğru koşuyorum, tam kapıyı çalacağım,şimdi annem açacak derken uyanıyorum...bu ne kadar acı biliyormusun bir tanem. Yatağımda oturup, ne çok böyle geceler gözyaşı döktüm bilsen...hayat çok tuhaf !
Bu olaydan bir ay kadar geçmişti ki,bir akşam mutfakta oturuyorken kapı açıldı babam karşımdaydı ,babam gelmişti sevincimi bilemezsin. Nasıl boynuna atıldım ,ağlıyordum,o da ağlıyordu.
(Tamam kızım tamam bak burdayım, ağlama artık.)
O gün sanki bir küçük çocuk olmuştum yine ben; babamın etrafında dönüp duruyor, o na neler ikram edeceğimi bilemiyordum. Babam nemli gözlerle beni seyrediyordu.
Bir tanem ;
Sonraki günlerde babama mutfak olayını anlattım ,çok endişelendi. Ve bana bir çok öğütler vererek,söz verdirdi bir daha duymayayım diye...tabi sebep olanlara da çok kızdı.
Ne olursa olsun hayat yaşanmaya değer diyordu. Bir daha duymayayım,burayı istemiyorsan birlikte gideriz yeniden dediğinde çok sevindim,mutluydum.Bir an sana kavuşmuş gibi oldum.
Bir tanem ;
Artık günler güzel geçiyor bazı sıkıntıları saymazsam,yanımda babam olduğu için,her şeyi atlatıyordum.
Onunla geziyor, onunla çay içiyor, onunla yazılar şiirler yazıyorduk.
Bir sabah uyanıp mutfağa geldiğimde babam uyanmış çayı demlemiş,defterime bir şeyler yazıyorken buldum. Baktım şiir yazıyordu :
Şiirinin ilk dizelerini buraya yazıyorum:
(Seher vakti uyanırım,düşünürüm sonumu,)
(Benim gözüm yaşlı ,seninki de dolu mu.)
Diye uzayıp giden şiirini yazmış,bana hatıra bırakmıştı.Bunu kaybetme dedi..ben kaybedermiydim hiç.
Gözlerim yaşlarla dolu bir tanem.
Aradan bir kaç ay geçti,artık babam gidecek ti. Türkiye de işleri onu bekliyordu, evdeki kardeşlerim onu istiyordu.Ben de onunla gideceğim diye çok mutluydum...ama doktorum izin vermeyince kaldım.
Babam teselliler etti ,yine geleceğini söyledi...artık inanmıyordum.Her zaman bana şans gülmezdi.
Öyle de oldu birtanem;
O gitti ,benim de sıkıntılarım devam etti...yine yalnız ve kimsesizdim.
Yine rüyalarım kabuslarla dolu...
İçimde vatan hasreti....sevdiklerimin hasreti.
Artık hergün yürüyüşlere çıkıyor gördüğüm bana değişik gelen bitki çiçek herşeyi inceliyordum.
Kütüphaneye gidiyor kitaplar alıyorum okumak için birgünde okuyup ertesi gün götürüp yenisini alıyordum.
Alman dilini öğrenmeye çalışıyordum, arkadaşım İngrit ile çalışıyorduk.
Ben ona türkçe oda bana almancayı öğretiyordu.
Biraz İngritten bahsedeyim sana birtanem:
Oturduğum katta komşum, o türkleri çok seviyor müslüman olmak istiyordu sonraları onunda müslüman olması için ne gerekiyorsa yaptık.
Birtanem;
Yazacak çok şeyler var sana diğer mektuba bırakıyorum.
Bu gurbetin bitmeyen günlerini...
YORUMLAR
Merhaba Aygün hanım, ruhunuzun en uç hücrelerinden gelen insani duygularınızın doruk yaptığı yazınızla beni tekrar Almanya'ya götürdünüz. Sizi anlıyorum. Aynı duyguların katmerlisini yaşadım. Anılarım tazelendi hoş anlatımınızla.
Dilerim günleriniz güzelliklerle geçer. ulvi bir görev başarmışsınız. Ne mutlu size. cennetin yolunu güllerle bezemişsiniz.
Emeğe ve sanata saygımla kalın.
Aygün Deniz
Yine yüreğime sızı düştü, gurbetin unutulmaz anıları katar katar gözlerimden geçip gitti. Gecelere bıraktığım hıçkırıklar depreşti yeniden, soluğum daraldı, halsizleşen bedenim ve yüreğim o günlerin yalnızlığına demir atmışlığım nüksetti şimdi. Gerçi yine yalnızım, yine akşamlarım kabus, gecelerim uykusuz.. :(
Gurbet acı, gurbet içinde birikmişliklerini gün yüzüne çıkarır, dalga dalga gelir önüne, çarpar bağrına, hakırırsın deli rüzgara bağrını açıp ; ''NEREDESİİİİNNNN EY YÂR'' der boğulursun gözyaşlarına...
Seninki ile benimkinin arasında fark olmasısızın sızılarımız ortak, anılarımız birbirine benzer.
Yine ne güzel dile gelmiş o günlerin...
Yürek sızısı değmeye görsün gönlüne... Alırısn kalemi, demlersin çayını, tutuşturursun cigaranın ucunu dalıp gidersin uzaklara...
Sevda treni kara dumanını savura savura götürür kaleminden damlayan özlemlerle dolu mektubunu ulaştırmaya çalışır sevdana bir tanene. Ve beklersin günlerce postacının yolunu. Eve gelen her zarfı sevdandan gelen mektup sanır koşarsın kapıya. Postacı ''Nain Nain, sana değil'' dediğinde dizlerinde derman kalmaz yukarı çıkmaya, oturup ağlarsın sesiz sessiz. İçine gömersin hasreti...
Yürek sesin daim olsun Günay
Bekliyorum diğer yazılarınıda…
Tebrik ederim yürek ve gönül sesine...
Selamlarımla uzaklardan