- 1602 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Sabah Namazının 10 Faydası
Sabah namazının diğer namazlara nisbeten çok faydaları ve sırları vardır. Bu faydalara göz atan biri, sadece bir faydasının bile kişinin gayretini ve azmini harekete geçirmesine yeterli olacağını; kişiyi uykudan uyandıracağını, yatağını terk ettireceğini, gayret ve heyecanla evinden çıkartacağını görür. Tabii bu faydalar, sabah namazını camiide cemaatle kılmakla elde edilebilir.
Sabah namazını camiide cemaatle kılmanın faydaları:
1) Allah’ın Koruması Altında Olur
Cündüb İbni Süfyân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Sabah namazını kılan kimse Allah’ın himâyesindedir. Allah, bizzat himâyesinde olan bir konuda sizi sorguya çekmesin. Allah, himâyesindeki bir konudan sorguya çektiği kimseyi cezalandırır, sonra da onu yüzüstü cehenneme atar.” (Müslim, Mesâcid 262; Tirmizî, Salât 51, Fiten 6; İbn Mâce, Fiten 6)
Hadiste sabah namazının zikredilmesinin sebebi, bu vakitte kalkmanın güçlüğü ve güneş doğmadan uyanmış olmanın faziletinden dolayıdır. Hadisin bir başka rivayetinde “cemaatle kılma” kaydı da bulunmaktadır ki, sevabı çok ve fazileti yüksek olan budur. Sabah namazı vakti, insanların ihtiyaçlarını temin için yeryüzüne yayılmaya başlayıp, Allah’tan rızık talep ettikleri bereketli bir zamandır. Bu vakti uyku ile geçirmek, dinimizde hoş karşılanmamıştır. Bu sebeple müslümanlar, sabah erken kalkmaya, çok büyük önem verirler. Sabah erken kalkmak rızık için olduğu kadar, sağlık ve sıhhat için de önemlidir. Bir çok hastalığın, özellikle beyin ve sinir sistemi, kalb ve damar hastalıklarının teşekkül etmemesi veya mevcutların artmamasına erken kalkmanın ne derece fayda sağladığını, günümüzde mütahassıs tabibler de ifade ve tavsiye etmektedir.
Allah’ın himâyesinde olmak, O’nun kefâlet ve teminatı, koruması altında olmak anlamına gelir. Bu hem maddi hem manevi bir himâyedir. Çünkü, rızık talebi için erken bir vakitte kalkmış ve aynı şekilde erken bir zamanda Allah’ın emri olan ibadeti cemaatle yerine getirerek, Allah’a dua ve niyâzda bulunmuştur. Böylece Allah’ın rızasına, hoşnutluğuna nâil olmuştur ki, bir mü’min için bundan daha kıymetli bir mertebe olamaz.
Bir himâyeden dolayı, Allah’ın kişiyi sorguya çekmesi ise, böyle bir sorgulamada bulunduracak işler yapması ve Allah’ın hoşnut olmayacağı bir davranış içinde bulunması sebebiyledir. Allah’ın Resûlü bizi bu gibi hallerden sakındırmakta ve O’nun koruması ve güvencesinden mahrum kalmanın sonunun cehennem ateşi olduğunu hatırlatmaktadır. Bu gibi tehditler, bir haramın işlenmesi, Allah’a verilen bir ahitten, bir sözden cayılması sonucu olur. O halde müslümanlar, Allah’la yaptıkları ahitleri yerine getirmelidirler. Müslüman olmak, İslâm’ı kabul etmek, Allah’la ahitleşmek, O’nun emir ve yasaklarına uymak anlamına gelir.
2) Gece İbadet Yapmış Gibi Sevap Alır
Osman İbni Affân radıyallahu anh şöyle dedi:
- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
"Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir". (Müslim, Mesâcid 260)
Hz.Osman’ınn bu rivayetine göre, yatsıyı cemaatle kılan kimsenin kazanacağı sevap, cemaatle kılındığı zaman zaman gece yarısına kadar namaz kılmakla kazanacağı sevaba eşittir. Veya gecenin yarısını namazla, zikirle ve teheccüdle geçiren kimsenin kazanacağı sevaba denk sevap kazanır. Yatsı namazıyla birlikte sabah namazını da cemaatle kılarsa bütün gece namaz kılmış, zikir çekmiş ve teheccüde kalkmış gibi sevap kazanır. Müslim’in rivayet ettiği hadise göre, sabah namazını cemaatle kılan kimse, bütün gecenin sevabına kavuşur. Çünkü sabah namazına kalkmak ve o saatte cemaate gitmek, yatsı namazından daha zordur.
3) Münafıklıktan Kurtulur
Ebû Hüreyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi." (Buhârî, Mevâkît 20, Ezân 34; Müslim, Mesâcid 252. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 47; Nesâî, İmâmet 45; İbni Mâce, Mesâcid 18)
Birisi uykunun tatlı olduğu vakte diğeri de yorgunluğun galip geldiği vakitlere rastlayan bu iki vakit namaz ikisinin bu iki gaflet halini yenmesi karşılığında sevabı da arttırılmıştır ki müslüman her vakit namazında olduğu gibi bilhassa bu iki vakitte de cemaate devam etmelidir ki bilinç ve şuur yenilemesi gün boyu devam etmiş olsun değilse iki yüzlü insanlara ağır gelen bu iki vakitte cemaate gitmemeyi alışkanlık haline getirenler Allah korusun onlara benzemiş olurlar kişi kime benzerse onlardan olacağına göre benzeyeceğimiz kimse ve kişileri iyi tesbit edip en güzel örneklere uymaya çalışmalıyız.
4) Kıyamet Gününde Tam Bir Nura Sahip Olur
Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Karanlık gecelerde mescidlere yürüyerek giden kimselere, kıyamet gününde tam bir nura kavuşacaklarını müjdeleyiniz." (Ebû Dâvûd, Salât 50; Tirmizî, Salât 166. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mesâcid 15)
Bu hadiste dikkatimizi çeken husus, uzaklık ve yakınlık farkı gözetmeden karanlık gecelerde mescidlere yürüyerek gidenlerin büyük ecir ve sevaba nâil olacaklarının müjdelenmesidir. Kıyamet gününde nura kavuşmak, mü’minlerin yüzlerinin aydınlık olması, dolayısıyla cenneti hak etmeleri anlamına gelir. Çünkü nur ve aydınlık cennetin, zulmet ve karanlık cehennemin simgesidir. Peygamberimizin sözleri şu âyetlerin bir özetidir: "O gün onların nuru, önlerinden ve yanlarından koşar. Derler ki: Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin" (Tahrim 66/8) "O gün münâfık erkekler ve münâfık kadınlar sür’atle cennete gitmekte olan mü’minlere derler ki: Ne olur bize bakın da sizin nurunuzdan bir parça alalım" (Hadid 57/13)
Karanlıkta kılınan namazlar, sabah ile yatsı namazlarıdır. Çünkü bu namazlar için camiye gitmek, diğer namazlardan daha zordur. Zira her iki namaz uyku vaktine rastlamaktadır.
5) Allah Katındaki Melekler, Kendisine Şahitlik Yapar, Kendisine Dualarda Bulunurlar
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah’ın huzuruna çıkarlar. Allah Teâlâ, kullarının halini çok iyi bildiği halde, meleklere:
-Kullarımı ne halde bıraktınız? diye sorar. Melekler:
-Onları namaz kılarken bıraktık; yanlarına da namaz kılarken varmıştık, derler." (Buhârî, Mevâkît 16, Tevhîd 23,33; Müslim, Mesâcid 210. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 21)
Sabah ve ikindi vakitlerini ve bu vakitlerin namazını daha faziletli kılan sebeplerden biri, belki en önemlisi, bu namazlarda meleklerin de hazır bulunmaları ve Allah’ın mü’minlere bir lutfu olmak üzere, onların güzel hallerine meleklerin Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda şahitlik etmeleridir. Mü’minlerin birbiri hakkında şahitlik etmeleri, lehinde şahitlik edilen kimse için Allah katında rahmet vesilesi olduğuna göre, meleklerin şahitliği öncelikle ve daha çok rahmete nâil olmanın vesilesidir.
Allah Teâlâ’nın ilmi her şeyi kuşattığı ve hiçbir şey O’nun bilgisi dışında olmadığı halde, yeryüzünden huzuruna çıkan meleklere “Kullarımı ne halde bıraktınız?” diye sormasının bazı hikmetleri üzerinde durulmuştur. Bunlardan biri, kendisine ibadet eden, saygı gösteren, emir ve yasaklarını dinleyen kullarının kıymetini, merhamet ve mağfirete lâyık olduklarını kullarına göstermesidir. Bir başka hikmeti ise, şu âyetteki gerçeği meleklere göstermesidir. Cenâb-ı Hak, Âdem aleyhisselâm’ı yarattığında melekler kendisine: “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz” demişler, Allah Teâlâ da: “Şüphesiz ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurmuştu. (Bakara 2/30) İşte Allah Teâlâ, yeryüzündeki mü’min kullarının da tıpkı gökyüzündeki melekler gibi kendisinin emir ve yasaklarına itaat ve O’nu zikir ve tesbih etmelerine melekleri şahit kılarak, daha önceki zanlarında yanıldıklarını onlara göstermiş olmaktadır.
6) Güneş Doğana Kadar Zikirle Meşgul Olursa, Hac ve Umre Sevabı Alır
Enes b. Malik’ ten (r.a.) rivayet edilen bir hadiste Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kim sabah namazını cemaatle kılar, güneş doğana kadar Allah’ı zikreder ve sonra iki rekat namaz kılarsa, o kimseye hac ve umre sevabı vardır. Enes; Peygamber’in (s.a.v.) üç kere, tam hac ve umre vardır dediğini söyledi."
(Tirmizi, 586)
Nafile hac ve umre sevabı gibi muhteşem müjdelere nail olmak için yapılacak ibadet sadece iki rekât namaz kılmaktır. Bunun için biraz gayret etmek yeterlidir.
Zaten sabah namazını kılan ve abdestli olan bir mümin, sünnete uygun bir şekilde tesbihatını ve duasını yapar, bir miktar Kur’an, hadis veya tefsir okursa mekruh vakit çıkmış olacak, iki rekât namaz kılınca da hadiste belirtilen müjdeye kavuşmak mümkün olacaktır.
7) Dünyada Dengi Olmayan Ganimetleri Elde Eder
Ömer b. Hattab’tan (ra) rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) Necid tarafına birmüfreze göndermişti de onlar pek çok ganimetler elde ederek geri dönmüşlerdi. Bunun üzerine i müfrezede olmayan bir kimse dedi ki: "Bu müfrezeden daha çabuk dönen ve daha çok ganimetle gelen bir müfreze görmedik." Bunun üzerine Rasûlullah (sav) buyurdu ki: "Dikkat edin! Ganimet bakımından daha hızlı bir topluluğu size göstereyim mi? Bir topluluk ki, sabah namazında hazır bulunup sonra oturup güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikredenler. İşte bunlar: Dönüşü çabuk, kazancı bol olan cemaattir." (Tirmizi, Deavat, 108)
8) Sabah Namazının Sünnetini Bir Ganimet Olarak Elde Etmiş Olur
Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sabah namazının iki rek`at sünneti, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır." (Müslim, Müsâfirîn 96)
Bu hadiste sabah namazının iki rekat sünnetinin önemi anlatılmaktadır. Bu hadisten öğrendiğimize göre Peygamber Efendimiz (sav) sabah namazının sünnetini hiç terketmemiş, buna verdiği değeri diğer nâfile namazların hiçbirine vermemiş ve bu namazı dünya ve dünyadaki her şeyden daha üstün ve hayırlı saymıştır. Hatta “Sizi atlılar kovalasa bile yine de sabah namazının iki rekat sünnetini bırakmayın.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 405) diye emretmek suretiyle, sadece normal zamanlarda değil, yolculukta, tehlikeli zamanlarda bile bu iki rekat sünnetin kılınmasını tavsiye etmiştir. Her ne pahasına olursa olsun sabah namazının sünnetini kılmayı tavsiye etmekle Resûlullah Efendimiz bu namazın önemini göstermiş, onu kılan müslümanın kazanacağı sevabın çok büyük olduğunu anlatmak istemiştir.
9) Cehennemden Kurtulur, Cennete Girer
Ebû Züheyr Umâre İbni Ruveybe radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:
"Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan bir kimse cehenneme girmeyecektir."Resûl-i Ekrem bu sözüyle sabah ve ikindi namazlarını kastetmişti. (Müslim, Mesâcid 213-214. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 9)
Güneş doğmadan önce kılınan namaz, sabah namazıdır. Güneş batmadan önce kılınan ise ikindi namazıdır. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, biri uykunun en derin saatinde diğeri günün yorgunluğunun ve çarşı pazarın en yoğun vaktinde kalkıp camiye gitmek, diğer namaz vakitlerine göre daha zordur. Zor olanı başarmanın daha faziletli olacağında şüphe yoktur. Bu durum Kur’an’ın şu âyetleriyle daha iyi anlaşılır: “Geceleri pek az uyurlar, seherlerde istiğfar ederlerdi” (Zâriyât 51/17-18) “Kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten ticaretin ve alışverişin alıkoymadığı insanlar” (Nûr 24/37)
10) Kıyamet Gününde Allah’ı Görmeyi Hakkeder
Cerîr İbni Abdullah el–Becelî radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında idik. Dolunay halindeki aya bakarak şöyle buyurdu:
“Siz şu ayı güçlük çekmeden gördüğünüz gibi, Rabbinizi de açıkça göreceksiniz. Güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları kaçırmamak elinizden geliyorsa, kesinlikle kaçırmayıp kılınız.”
(Buhârî, Mevâkît 16, Tefsîru sûre (50) 2, Tevhîd 24; Müslim, Mesâcid 211)
Allah’ın görülmesinin, cennet ehlinin mazhar olacağı en büyük nimet olacağı belirtilmiştir. Nitekim sadedinde olduğumuz hadis, Allah kendini gösterdiği müddetçe cennet ehlinin diğer nimetlere iltifat etmeyeceğini belirtir. Bu iltifat etmeme hali, rü’yetin onların hepsinden üstün bir nimet olduğunu ifade eder.
Bu faydalardan her biri; bizi uykudan ve tembellikten uzaklaştırmaya değer niteliktedirler.
Müezzin "Namaz uykudan hayırlıdır" diye nidada bulunduğunda, nefsimizle mücadele edip o sıcacık yataklarımızdan kalkıp, camide namazımızı cemaatle kıldığımızda, belli bir süre sonra namazlarımızdan zevk almamız, huşuyu elde etmemiz kaçınılmaz olacaktır. Öyle ki, her sabah namazımızı camiilerde kılma arzumuz olacaktır.
O huşuyu, huzuru, zevki dil anlatamaz. Herhangi bir açıklamayla onu ifade edemeyiz. Namazın zevkini, içindekilerin tadını aldığımız zaman bir daha sabah namazını bırakamayız. Sabah namazını cemaatle kılabilmek için daha hırslı olacağız. Günler geçtikçe daha çok önem gösterecek, daha çok rağbet edeceğiz.
YORUMLAR
Allah razı olsun emekle derleyip yazılmış güzel yararlı bir yazıydı islamın şartlarından birisi namaz.Ahrette sıratta ilk sorgu namaz ..Sabah namazını düzenli kılanlarda tembellik olmaz erken uyanırlar sağlık içinde iyi.Üzerine nice güneş doğmayan Allah gecenin son bölümünde uyanıp Kuran tehetcüt gece zikriyle sabah namazını bekleyenlere selam olsun.Allah hak yoldan ayırmasın .Allahın selam ve rahmeti inananların üzerine olsun.Selam ve dua ile.