- 890 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANNE OLMADAN BİLEMEZSİN KIZIM…
ANNE OLMADAN BİLEMEZSİN KIZIM…
Hayati beyin sabah sabah öfke doluydu gözleri…Patlamaya hazır şimşeklerini yerin üstüne göndermekte sabırsızlık eden gökyüzü gibi gürleyip duruyordu evde ki herkese:
_Çoraplarım nerde yahu? Nerde ceketim pantolonum? Cinler oynamış gibi ev hallaç pamuğu…Karı karı değil ki? Evde barkta gözü yok!...
Naile hanım tınmadı . Eşinin böyle öfke patlamalarına alışıktı ne de olmasa…Umarsızca silkti omuzlarını. Uyuşan dizini ovuşturarak cevap verdi geç geçten:
_Düzen kalmıyor ki? Kimse aldığını yerine koymuyor ben ne halt edeyim? Topla topla dur. Size bir ordu lazım. Habire elinizin önünü ardını toplamaya.
Adam çorap sepetinden aceleyle kaptığı birbirinden farklı çoraplarına baka baka giydi ayakkabılarını.
_Şu halime bak. Daha dün bir düzine çorap aldım ben yahu!...
Naile hanım elindeki kovayı yere indirdi ve:
_Sen onları aldığın tezgahta bırakmadığına emin misin? Getirdiğin poşette iki ekmekten başka bir şey yoktu.
_Senin kendinden haberin yok! Nereden göreceksin?
_Olsa görürdüm herhalde Hayati…
Öfkeli koca sinirini atamamış halde homurdandı:
_Tabi tabi sen sütten çıkmış ak kaşıksın canım sana lafım yok! Bari kızın oğlun dikkat etse nerdeeee?
Kadın itiraz etmenin faydasızlığına kani oldu. Sessizce girdi mutfağa. Çaydanlığı ocağa koydu ve seslendi:
_Gel sahan da yumurta yapayım aç gitme Hayati…Sabah sabah evi ayağa kaldırdın ne var sanki?
Adam, küskünlüğünü çocuksu bir edayla vurdu yüzüne:
_Yok yemem artık bu saatten sonra. Siz bakın keyfinize. Ben gideyim de rahata erin. Ben simitle doyururum karnımı her sabah ki gibi…
Kadın bu inatçı tavrı biliyordu. Nuh der peygamber demezdi kocası daima.
_ Salonda gömleğini ütülemiştim akşam. Onu giyseydin ya…Bu kırışık gömleği niye giyindin?
_Niye mi giyindim? Ütüledin ya ondan….Millet görsün ne marifetin olduğunu…
_Ütülü işte bunu giysene!
_Yok ben bu rengi sevmiyorum dedim ya defalarca sana! Giymem onu boşuna ısrar etme!
_Ya adam bu da mavi o da mavi…Arada bir iki ton farkı var. Deli etme insanı giyme şunu! El alem de görünce karısı ütü yapmayı bilmiyor demek ki diyecek…
_He senin derdin bu zaten…Elalem ne der? Al sana el alem işte…Giymem onu…
Kadın çaresiz düşürdü omuzlarını…
_Tamam ver ütüleyeyim o zaman çıkar haydi!
Hayati bey, şeytani bir gülüş fırlattı yüzüne.
_Şimdi geldi aklın başına? Yok öyle! Bekleyemem seni acelem var…
Arkadan olanları dinleyen Neval babasına şaşkın bakışlarını dikmiş halde seslendi:
__Uyutmadınız teşekkürler…Baba bıkmadın mı her sabah aynı kavgayı yapmaktan ya? Gören de bu evde kıyamet kopmuş sanır.
Hayati bey, iyice hırçınlaştı.
_Ana kız ittifakı ha? Şimdi oğlan da gelir hücuma başlarsınız siz….Ben gidiyorum haydi sabah sabah çekemem sizi…
Naile hanım çarpan kapının arkasından dona kaldı.
_Aklım sana emanet Allah’ım! Bak işte gördün babanı değil mi? Erkek milleti böyle konuşturmadı karşısında iki kelime bana. Kızım gözünü seveyim tut bir işin ucundan…Bunun aklı karıştı iyice. Geçen de böyle esti gürledi ya portakal filesi nerde diye…Komşunun arabasında unutmuştu. Yolda görüp almışlar kendisini. Arabadan inerken unutmuş arka koltukta. Yedi bitirdi beni kaç gün…Sen kaybettin sen kaybettin, dedi durdu. Bu da çıkar bir yerden bak görürsün…Evde olduğunu bilsem ararım da yok biliyorum, eminim.
Neval annesinin yersiz kaygılanmadığını biliyordu. Ama onun şuanda ilgileneceği en son konu buydu.
_Anne ben ne yapabilirim ki? Babamın bu gelgitlerini kontrol edemem ki? Sen iyisi mi halama git onunla dertleş! Benim bu hafta sınavlarım bana yeter dert anne!
Naile hanım acı bir tebessümle baktı yüzüne.
_Bozacının şahidi şıracı…Kimi kime şikayet edeyim kızım. Onun bundan geri kalır yanı mı var? Olsa bile atar mı kardeşine hiç? Ölür de tek kelam ettirmez valla…Kusurlu olan her zaman gelinidir bilmez misin?
Kahvaltı sofrasına nazla oturdu Hasan…Gözlerini iyice bir ovuşturduktan sonra masayı gözleriyle incelemeye başladı. Peynirler dilimlenmiş, zeytinler limon, zeytin yağı ve kekiğe bulanmış, reçeller üç kaba ayrı ayrı konularak sıralanmıştı. Fakat o da ne? İnce ince kıyılmış maydonoslarla süslü, üzerlerine pul biber dökülmüş yumurta haşlaması da vardı aralarında. Yüzü alev almış gibi kızarıverdi ve:
_Anne yumurta mı haşladın yine? Kokusu öldürdü beni. Hay Allah razı olsun. Ne kastın var bana be kadın? Gün boyu bulanır içim artık.
Anne çay bardaklarını masaya dizerken esefle ekledi:
_Hiii…Unuttum oğlum unuttum…
_Ulan her sabah mı unuturmuş insan? Babama diyorsun ya sen de ondan geri kalmıyorsun vallahi…Kafayı yediniz siz sıyırdınız hepten…
Telaşla aldı tabağı masadan. Gel otur oğlum kalkma sofradan balkona koydum tabağı. Camı da açtım. Koku falan kalmadı mutfakta. Ölür annesi çatma kaşını gel sofraya! Hatırım için. Baban yaktı içimi sabah sabah…Bari sen yapma otur!
Hasan ayakkabılarını hızla giyindi ve çıktı evden…Giderken söyledikleri onu ağlatıyordu:
_Yazıklar olsun size….Bir gün de keyfimi bozmayın şu evde…
Kadın giden iki erkekten nasibini almış olarak üzüntüyle topladı sofrayı tek bir lokma yemeden. Onu anlasa anlasa Neval anlardı belki. Çantasına su matarasını koyarken üzüntüyle yakındı kızına:
_Gördün işte kızım. Kadın olmak zor bu zamanda. Ne babana ne de kardeşine yaranamadım bir türlü.
Neval bilmiş bilmiş baktı çehresine annesinin ve:
_Aklını çalıştırmazsan böyle olur yaranamazsın kimseye. Sana dedim bin kere. Bırak nazlama bu çocuğu diye. Babama da annelik yapıyorsun ona yaptığın gibi. Kendi kendine yetmeyi öğren artık! Kendi hayatını yaşasana! Bırak insanları memnun etmeye uğraşma! Her gün gözyaşı dökersin yoksa!
_Sen de mi suçluyorsun beni? Ben senin halime acıyıp bana yardım etmeni beklerken sen neler söylüyorsun kızım?
_Acımak mı? Anne Hasan haklı. İyice üşüttün sen…Seni bir psikoloğa götürelim. Bütün gün karşı komşuyla hoşbeş etmekten başka bir uğraşın yok. Seni görünce karşımda Sakine teyzeyi görüyorum sanki. Kadının her hareketi sen de mevcut maşallah. Şimdi çıkmam lazım. Sınava geciktim senin yüzünden…Akşama arkadaşım gelecek ders çalışacağız….Yiyecek bir şeyler yap bize. Aç karnına çalışamayız yoksa.
Naile hanım çarpan kapının ardından dökülen yaşlarını titreyen elleriyle sildi. Anneciğinin çocukken ona söylediği o masalımsı sözü getirdi aklına ve her zaman ki gibi yaptı işini sabırla.
“Anne olamadan bilemezsin kızım…”
Ayşe Ciplioğlu Kaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.