- 884 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
SEVGİLİ OKUYUCUM...
Kuram dışı olduğunu biliyorum aklımın hitabesinde, savsakladığım bir şeyler var illa ki.
Sefer tasında yenmeyi bekleyen bir yemek gibiyim; soğanı ve yağı olmayı beklediğim bir harcım yemek yapmakla övünen aslında saklı sırlarını bir tencereye boca eden şef-aşçı gibi kısık ateşte pişiyorum önce az sonra yanacağımı bildiğim kadar da yanmaya ve yok olmaya istekliyim.
Satırların her birinde farklı bir tat olmalı keza hayatın bildirgesini sunan ilahi bir sancı ile içimdeki devingen ruhu yola sokmaya çalışıyorum.
Söyleyeceğim her şeyin de bir ayrıntısı günbegün eşleştiğim yeni bir detay ve farklı bir ben aslımı sunmakla kopyaladığım hayallerim ve gün olma hakkımı kullanmadan atlıyorum geceye.
Sandığın içindeki kurtçuklar ve güve misali her aykırı imleç.
Somurtan bir Tanrıyı oynuyorum ne zamanki çoğalmaya ve yazmaya arkamı dönsem.
Yazarak çoğalıyorum, sevgili okuyucum ve sana ihtiyacım var.
Her gün farklı bir gün olmasını ümit edip de kendimi tekrarlamamak adına tüm gayretim.
Yadsıdığım çok şey var kendimle ilintili bu yüzden geri çevrilmemek adına tüm sakıncalarını da kozasında bıraktığım ilahi bir ipekböceği.
Kelebek olmayı erteliyorum çünkü kısa ömürlü bir hayata tüm bu hayallerimi asla sığdıramam.
Düşlerimi tayin edense asla ben değilim. Bazen bir sarkaç görevi gören; bazen yeti anlamında hiçliğime dokunduğum.
Yutan bir sayıyım aslında yuttuğum her nesneyi ve acıyı illa ki yazıya dökmeliyim.
Sevdiğim insanlardan korkuyorum çünkü yanlış tanımlanmak asla haz etmediğim ama hep de başıma gelen.
Sevgi özürlü olduğum zamanlar da var elbette demek ki Allah katında soytarı bir imge kadar kendine dönük yüzünde vedalaştığım iyi yönlerim var ki öncemde asla böyle değildim.
Sebeplerim var yazmak için.
Sebeplerim var anlamlandırılmak adına.
Esnek bir ruhum var ve bağnaz bir aklım kendime yetmediğim ilaveten evrenin benle ne alıp veremediği var, demekten kendimi alamayıp mütemadiyen kontak kurduğum İlahi Koruyucum.
Aşkın bam teline basan hüsranımla başbaşayım ve aşkın ne anlama geldiğini hala öğrenemeyenlere verecek çok şeyim de var.
Aklıma mukayyet olmak adına yazmalıyım ben, sevgili okuyucum ve sen de illa ki beni okumalı ve dünümle yarınım arasındaki farkı hissedip yolunda gitmeyenler konusunda uyarmalısın beni.
Evet, çok şey istediğimin farkındayım aslında söyleyeceklerim bunlarla da sınırlı değil.
An itibariyle zincirlerimden kurtuldum ve doyumsuz ruhuma katık yaptığım bu sihri seninle paylaşıyorum.
Senin gibiyim, sevgili okuyucu: canı acıyan ve ağlayan.
Kötüyüm belki de hele ki nefreti bana öğreten evrene de kızgın çok kızgın hem de.
İçimdeki Lale Devrinden firar ettim ama ben bir çiçeksem illa ki gül olmalıyım.
Gülmem bana tavsiye edilen alabildiğine gülümsemek ve ismimin hakkını vermek.
Çalınan yapraklarım var benim ve o çan eğrisinde saklandığım da yalan.
Herkes gibi değilim aslında yine de herkes olmayı içselleştiriyorum ve hiçlik mertebesinde s/ayıklıyorum.
Ruhun manivelasında bir öğreti kadar değerim olsa keşke ve işte bu değeri sunacak olan da sensin.
Hikâyelerim var, sevgili okuyucum: kendime bile yansıtmadığım binlerce hikâye var zihnimde ve onlarcasını zaten yazdım lakin yetmez ki çünkü söyleyecek şeylerimi bir şekilde hikâye kahramanlarıyla paylaşıp sana sunmak bana yaşama sevinci veren o hulasa döngüde yer almakla düşüncelerime yer vermek arasında gidip geldiğim.
Gidip geliyorum: özellikle dünle yarın arasında sabitlenemediğim gibi sadece bir sarkaç vazifesi yapan ruhumla gitmek istiyorum: en çok da kendimden.
Sayılarım var totem vazifesi gören.
Hecelerim var kendimle sürtüştüğüm her kelimeyi bozguna uğratmak adına yüreğin katedralinde oynak bir manevra gibi insancıl bir ç/ağrı iken vazifelerimi mimlediğim gibi evren tarafınca da mimlendiğim.
Sevdiğim kadar insanları neden kendimi sevemedim ki?
Sevilmeyi dileyen herkes gibiyim aslında saygımla mazbut bir hayatım var en çok da insanların özeline saygı duyulması gereğini bilip de saygı duyulmadığım kimi zaman.
İnsanlar var çevremde aslında inisiyatif kullanmayı bilmeyen.
İnsanlığımla şerh düştüğüm ve yanına yazar sıfatını ekleyip insanca yaşamayı da talep ettiğim.
Kimliğim ya da kimliğin.
Asrın yangını aslında kimsesizliğimiz ve işte kuram dışı bir öğe ile haşır neşir mıhlanmışken bu bilinmeze.
‘’Ozanlar konuşmaz; susmaz da…’’(Alıntı)
Benlik bir kıyam ne de olsa düşkünüm kelimelere ya da kelimeler bana…
Sanrılar yüklenip de gerçeğe döktüğüm.
Gerçek bilip de beni yanıltanlar ve ben kimseyi yanıltmamak adına y/aşıyorum.
Sözcük depomda küflü olanlar da var: kalemin nem kaptığı hele ki havadan nem kapan benliğimle tokalaşan çokça hayal kırıklığı ve acı.
Sırtlandığım kelimeler bir yana… yüküm çok ağır, sevgili okuyucum.
Göremezsin asla ben demesem iyi de desem de görmeyenlerden olma sakın, dememden bile medet buluyorum ve sessizliğini koruyan Tanrıya hep sunuyorum içimdeki iyi niyeti. O hep sessiz aslında susmuyor da sonuç itibariyle O’na emanet varlığım ve kalemim sayesinde anlamlandırmaya çalışıyorum süregelen bu anlamsızlığı.
‘’Sözcüklerin dolu tabancalar olduğu gerçeği. Konuştuğumuz an tetiğe bastığımız. Susmak da elimizde ama bir kere ateş etmeyi seçtik.’’(Alıntı)
Aklım da ruhum da tıka basa dolu ama yine de çok aç’ım belki de girdiğim aç/mazda saklı geri kalan kaygılarım.
Algı eşiğimde çokça yanılgı var kendimle muhatap olduğum zaman zarfında hele ki o gün kalemi elime almamışsam…
Tanıklığında göğün, susturulmuşluğumla meşhurum, sevgili okuyucum.
Dünden bu güne sızan çokça görüntü var ve kulağıma küpe değil de mengenenin eşliğinde yaşadığım ve unutamadığım sıkıştırılmışlıklarım.
Dün de böyleydi.
Bu gün ise daha da fazla.
Çocukluğumu yaşadım mı yaşamadım mı ve bu gün hala çocuk kalabilmeyi başarmak çok büyük bir tufan mıdır da hala göze batıyorum sık sık?
Ne arpacığım ne de arpacık kumrusu.
Sadece tek hecelik bir insanım: en çok gül/meyi yasaklayanlara ben hala nasıl oluyor da aşk ile yaklaşırken?
Mezarlığa düşüyor yolum sık sık ve huzurun ayak sesini bastırmasın diye parmaklarımın ucunda yürüyorum. Huzurlu bir ölü bile olmayacağımın garantisini de şimdiden veririm hani.
Yazarın da dediği gibi:
‘’Mezarlıkların ne dingin yerler olduğunu sadece Tanrı bilir. Bunun en sevimli örneği de kitaplıklardır. Ölüler oradadır. Bu ölüler yazmaktan başka bir iş yapmamıştır.’’
Öykündüğüm bir hayat belki de öykündüğüm bir ölüm…
Sevdiğim kadar da sevilmeyi arz etmek bir hata ise…
Evet, hatalıyım çok hem de ve hatalarımı sevmeyi yavaş yavaş öğreneceğim.
YORUMLAR
Değerli Çamlısoy!
Yine bir çok kalemin dile getirmek isteyip de yazmadığı ya da yazmadığı hislerine tercüman oldunuz.
İç sesinizi öyle öyle dışa vurmuş, duygularınızı o kadar naif dillendirmişsiniz ki okuyup şapka çıkartmadım diyen kendini kandırır.
Yazının aslında yoruma hiç ihtiyacı yok! Kaleminizi yürekten kutluyorum.
Saygılarımla.
Gülüm Çamlısoy
Bu coşkuyu sınırlandırmak da zor sonlandırmak da bu anlamda varlığınıza müteşekkirim, efendim.
Çok çok teşekkür ediyorum engin yüreğinize.
Saygılarımla, muhterem hocam.
yaşamak ve yazmak.
iç içe iki muhteşem edim.
bir tarz oluşturmalı kalem ve asla da bir başka yazara/şaire öykünmeden.
bu gün yazı eklemedim ama aklımdan geçen binlerce cümle sıraya geçmek adına itiş kakış.
duygular da ve düşünceler ve gözlemlediklerim.
okuduğum bir kitapta yazarın şerh düştüğü gerçekler.
eğer ki yazarken sıkılmıyor ve keyif alıyorsanız bilin ki okuyucu da sizinle aynı duyguları paylaşacak.
merhaba, demen istedim.
bir de eski yazılarıma göz atıp selam vermek.
sevgimle.
:))
Sevgili gülüm çamlısoy
Bir okurunuz,bir hayranınız,bir sayfa ve duygu bağımlılığınız olarak iki gündür düşünüyorum
Sırlarla dolu ,gizzemli bir hayat hikayesi,bir yaşanmışlık,bir ömür,içinde gecelerin ağladığı,gündüzlerin yas tuttuğu,güneş ve ay tutulmalarının olduğu,hicranların arşa yükseldiği
Yüreklerin kanadığı,kanatıldığı,gönül bahçesine nice hoyratların dadandığı,gülü koklayalım deken dalının kırıldığı ,kanadı kırık kuşlar misali bir hayatın özgürlükten nasıl alı konduğu umutların nasıl kırıldığı
Dertlerin,kedelerin,nasıl katmer katmer yürekte pişirildiği,buna rağmen kabuk tutan yaraların nasıl tekrar acımasız bir dünyanın külfeti ile kanatıldığı ,vicdanların sustuğu,insan nutkunun tutulduğu gizzemli bir hayat hikayesi
Lale yüklü bir gönül tarlasında ,bir gülün boyun eğerek hayat mücadelesi vermesi ağu bir hayatın insanlığa bal olarak sunulması
Tıkandığınız noktada manevi bir rahmete sığınmanız,ve burada kendinize güven tazelemeniz
Gerek inanç bağlamında,gerek beşeri hayat erbabında mükemmel bir sunum yapmanız biz okuyucularınızı büyülediği gibi , şiirsel duygu dünyanıza gerek hayat hikayenize verdiğiniz değerli sunum bizleri sizlere bağımlı kılmıştır
Kaleminiz daim,Yaradan yar ve yardımcınız olsun
Saygı selam dua ve muhabbetle asil bilge dost yürek
Aşk ile
Ali Cemal AĞIRMAN
Gülüm Çamlısoy
Hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Duygu katmanlarında özümsediğiniz kadar dile getirdiğiniz eşsiz bir yorumdu bu anlamda çok mutlu oldum demek ki yüreğinize, yüreklerinize dokunabilmişim.
Geriye dönük yazılarımda nice hikaye saklı aslında nice yarım kalmış hikaye aslında benim uyumsuzluğum deyip biteviye kendimi suçladığım ama artık üzülmeye de değmeyeceğini düşündüğüm bu anlamda yazmayı inanılmaz önemsiyorum değerli hocam hele ki gelen yorumlarla dünyanın en mutlu insanı olabiliyorum ansızın.
Hayat bir armağan bazense bir eziyet ve bize düşen iş haddiyle fazla.
bazen neşemiz dahi çalınabiliyor ya da hayallerimiz tuzağa düşüyor.
An itibari ile çok farklı bir konumda olabilirdim:
Önce bankacılık kariyerimi terk ettim akabinde eğitimci kimliğime sahip çıkıp okul okul gezdim derken kendimi yeniden üniversitede buldum, sayın hocam.
Adım gibi eminim ki; başarılı bir akademisyen olabilirdim ama asla isyan etmem sadece şansızlık ve takdir-i İlahi.
Bu bağlamda özellikle meslek ve iş babında daldan dala kondum ama gerisi gelmedi aslında geldi de diyebiliyorum an itibari ile yoksa yazmak için asla malzemem olmayacaktı.
Rabbim böyle istedi: başım gözüm üstüne.
Herkes gibiyim belki de hiç kimse.
Sevgi merkezinde evrenin ve hayatımızın da ilk sırasında olmalı.
Bir eşyayı dahi sevip yüreğimde saklayabiliyorum.
Bazen hüzün öyle bir vuruyor ki gözüm hiç bir şey görmüyor bir o kadar iflah olmaz bir hayalperestim.
Değerli hocam, çok çok teşekkür ediyorum.
Eşlik etmeniz büyük bir incelik.
Duyarlı yüreğiniz asla dert görmesin.
Bana verdiğiniz destek o kadar muteber bir duygu ki asla tarifi yok.
Tüm güzellikler sizinle olsun değerli hocam.
Ömrünüz çok olsun.
Sonsuz saygı ve selamlarımı gönderiyorum: kabul buyurun lütfen.
Bence siz yazmalısınız biz okumalı.. Her seferinde iyi ve güzel şeylerden bahsetmediğiniz halde okuyanın hafızasında iyi güzel ve doyuma ulaşmış bir his bırakmayı başarıyorsunuz. Hani kötü lafı tatlı dille söylemek gibi.
Sizi okuyunca yazmak istiyor insan. Bu yüzdende yazmalısınız..
Bu güzel yazınızı tebrik ederim yüreğinize sağlık..
Gülüm Çamlısoy
Dibe vurmak çok çok olası sevgili dostum ve bu, her birimiz için geçerli.
Dile gelmeyen ne acılar var, ah, ne acılar...
Hele ki insan çetin bir sınav da verdi mi.
Ama bir şekilde ucundan yakalayabiliyor da insan.
Bir de insan sevdikleri ile sınandı mı.
Rabbim bunu kimseye yaşatmasın.
Yazmak iyi geliyor çok iyi geliyor hem de ve ansızın güzellikler sarıyor insanın çevresindeki o bitimsiz karanlığı: ansızın doğan bir güneş ve batmamakta ısrarcı.
Keşke hep güzellikler nakşetse evren ve sadece güzellikleri direkt yaşayıp sunsak ama ne var, biliyor musunuz, sevgili arkadaşım?
Karanlığın ardından beyaz daha bir değer kazanıyor.
Kaybettiklerimizin ardından ise sahip olduklarımıza daha da sıkı sıkı sarılıyoruz:
Tıpkı beni kalemime ve sizlere dört elle sarıldığım gibi.
Bu duygu muhteşem bir farkındalık sundu bana ve sunmakta da.
Çok ama çok teşekkür ediyorum.
Mutlu kıldınız.
Değer veren değerli yüreğiniz dert görmesin.
Sevgimle, selamlarımla.
hepimizin hataları var
dünü düşünürsek yarına umutla bakamayız
sabır umudu tetikler umut mutluluğu
mutluluk insanım demeyi insan sak sevgi yeşertiriz yüreğimizde
sevginin kıymetini bilen bilir
bilmeyene güle güle deriz
her ne olursa olsun içimizdeki çocuk asla büyümeyecek
Gülüm Çamlısoy
Hataya aday olan seçenekler.
Eşelemek geçmişi ve insanı yoran ama hatalardan da ders almak adına.
Umut hep var ve parlak.
Karanlıkta asılı kalan ne çok gizem ve bizler çözmek adına biteviye çaba göstermeliyiz.
Birbirimize dönük iken yüzümüz Rabbimize daha da yakın durduğumuz.
Bazen coşkuyu örseleyen o yarım kalmışlık duygusu ve ansızın hasıl olan sabır ve şükür sayesinde kaldığımız yerden devam ettiğimiz.
Film gibi belki de söylemekten geri durmadığımız:
''Her şey güzel olacak.''
İnşallah ve Allah'ın izniyle.
Allah dostu olan insanların varlığına duacı olmamak mümkün mü?
O çocuk zaten çok haylaz ve çok da kırılgan en azından kırmamak adına ve büyümektense çocuk kalıp masumiyete sığınmak...işte hasıl olan.
Çocukluğumu yaşadım mı yaşamadım mı ve bu gün çocuk kalabilmeyi başarmak çok büyük tufan mıdır da hala göze batıyorum sık sık?
Yine anlamlı yazılarından birini okudum,GÜLÜMM.İyi akşamlar ,sevgiler.
Gülüm Çamlısoy
Büyümeyi beceremedim ben ve olgun olmayı da ama deniyorum.
Sabrım tükendi mi illa ki Rabbim yeni bir şans tanıyor.
Hep hep de bana arka çıkan İlahi Gücün hakkını nasıl nasıl öderim?
Ben severek ödüyorum borcumu: daha daha çok severek ve İnşallah kendimi de çok seveceğim en azından saygımı koruyorum: hem kendime hem evrene.
Bu anlamda yazmak bana tek iyi gelen.
Günlerce yemek yemesem bile tok tutan tek edim.
Bu, bu kesinlikle bir aşk ve ne ilginç ki yolumun da hidayetle kesiştiği...
Katlanan bir sevgi ve coşku.
Akla zararım biliyorum ve en çok de kendimle dalga geçerim.
Hep der annem:
''Allah'ım bu kıza akıl fikir ver''
Canımsın.
Çok teşekkür ediyorum sevgili Günaycım.
Mutlu akşamlar diliyorum.