- 418 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Paranın İcadı 2
Yani buğday üreten grubun, sığır üreten grupla olan ittifakı içinde; buğday üreten grup, sığır üreten grubun hem buğday ÜRETİCİSİYDİ.
Hem buğday ekicilerin karşı gruba verdiği buğday karşılığında buğday ekiciler sığır üreten grubun sığır "TÜKETİCİSİYDİ". Kimse kâr etmek için üretmiyor, kâr etmek için tüketmiyordu. Böyle bir inşa yoktu.
Tüketicilik, doğada zorunlu sağlama yapmanın yerine; dıştaki gruplar arası girişmeler içinde karşılık olan karşılığını ürettiren bir üreticilikti. Totem mesleği, totem grubun nüfusuna bağlıdır. O nüfus en az ve en fazla bir totem meslek sahipliği yapmanın nüfusudur.
Durumun bu olmasıyla, grup kolektif gücünün o totem alan içinde bir tane totem mesleği vardı. Totem grup ta bu nedenle sadece bir ihtiyacın; sadece bir türlü olan zorunlu sağlatmasını yapmanın; yetenek ve kapasite sınırlılığıydı.
"Takas", sadece gruplar arası, gruplar nezdinde; bir grubun içinde bir tek olan bu "gruplarla tek tek yetenek ve kapasite sınırlılığını" takaslar bunları; "bir araya getiren entegre ediciliğiyle, ittifaktı".
Bu ilk aşamada totem gruplar, totem grup içinde; totem grupların kendi eliyle kendi grubu için doğada yaptırdığı türlü türlü olan tüm zorunlu sağlatmaların, sadece birini bir tekini totem meslekli grubu eliyle yapabiliyordu.
Yani totem gruplar, totem meslekli üreten ilişkileriyle tüm ihtiyaçlarını değil de; ancak grubun bir tane ihtiyacını üreten sağlatma karşılamasına dönüşebilmişti.
Temas eden grupların temasça takası nedenle, bir grubun bir tek olan üreten ilişkisi; birçok grubun, birçok farklı üreten ilişkisi toplamıyla o grubun ve ittifakın tüm ihtiyacının karşılanması olan entegrasyona, tümseliyordu.
Çünkü bir grubun doğada yaptığı diğer tüm sağlatmaları totem grup nüfuslu, totem grup yetenek sınırlığı içinde olan zorunlu bir kısıtlanmaydı. Tüm sağlatmaları yapabilmek o grubun yeteneği dışındaydı.
Yani kolektif grup gücünün kişisi kapasite içine yansıyacak olan karakteri de, o grubun bir mesleği nedenle ancak bir taneydi. Kişiler ittifak içindeki gibi "birçok olan karmaşık emek gücü karakterli donanım yansımasına" sahip olamıyordu.
Ama her bir grup sağlatması içinde olanların grup ittifak takası, kişinin kendi grubu dışındaki diğer grupların üreten sağlatması içinde olmalarıyla, artık kişiler her bir üreten gruplarla (toplumla), vardılar.
Bir grup kendi totem mesleğini, yani grup içi üretim ilişkisini; karşı grup için de üretmenin yüklenicisi yapmasıyla toplumsal olmuştur. Totem mesleği kendi grubu içinde kendi grubu için vardır.
Totem mesleği sadece grubu için değil de karşı gruplar için de karşılıklı yüklenicilik olmasıyla toplumdan ayrılır. Totem mesleği toplum içinde toplumsal bağla sektördür.
Burada önemli olan bir grubun doğada yaptığı tüm sağlatmaların birini kendi eğim alanıyla bir grup içinde bir "ÜRETEN SAĞLATMA olmasıydı." Üreten sağlatma, o grup içinde, o ürünle GARANTİYİ YA DA GÜVENCEYİ oluşur.
İlk belirimiyle bir grup tekelinde olan o üretim, o ihtiyacın karşılanmasına güvence ve garanti olması; gruplar arası farklı kullanım ve farklı tüketim yapan SAĞLATMALARLA, GRUPLARIN BİRBİRİNE ÇEKİMİYDİ, ÇEKİM BAĞLARINI OLUŞUYORDU.
Doğada yapılan zorunlu sağlatmaların bir kısmı grup içinde "üreten ilişkiyle" totem mesleği düzleminde sağlatma olmaya indirgenmişti. Bir tane olan grup içi üreten ilişki, karşıdaki gruplar içinde farklı sağlatmanın kullanımı olmalarıyla birçoktular. Ayrı gruplar elinde ayrı üretimler olmakla çekim ve zorunlu takastılar. Zorunlu bir üretim hareketiydiler.
Hem de sığır üreticilerinin, buğday ekicilere verdiği sığırlarıyla üreticiydiler. Üretim karşı grup için yapılıyordu. Ve üretim yüklenicilikti. Buğday ekici grupta yetiştirdiği buğdayı sığır üreten bir gruba vermekle üreticiydiler.
Tersten bakınca sığır üreten grup, sığıra karşı; karşı grubun buğdayının tüketicisiydi. Aynı biçimde buğday ekiciler de kendi buğdaylarına karşılık karşı grubun sığırını tüketmekle tüketiciydiler.
Burada tüketenler asalak bir tüketiciler değildi. Karşılık olan üretime karşı verileni tüketmeydi. Yani bir üretim karşılığı mütekabili olan denkliği vermekle "üreten tüketiciydi". Ve yine tüketilecek olan mukabili denklikte bir karşılığı vermekle "tüketen üreticiydiler".
Karşılık üreteni tüketmesiyle; karşılık tüketimi üretmesiyle birbirinde bağımsızlaşmayan bir sentezle organize oluştu. Görülüyor ki temel sağlanmalar üzerinde kâr yapmak için tüketen, tüketmek için kâr yapan bir inşa ve inşaca mantık inşanın başında hiç yoktur.
Bu mantık ancak ve ancak kolektif üreten kolektif tüketen yüklenici inşayı; kolektif ilkelere göre üretimini yaptırma sonrasının belli noktalarda paylaştırmayı türlü türlü yollarla enfekte edip; sömürmesiyle olasıdır.
Buğdayın sığırla; sığırın buğdayla olan bağıntı yükleniciliği içinde her bir grup diğerinin doğal ve zorunlu olurla hem üreticisi ve tüketici taahhüdüydü. Yani arz-talep, istif etme, stoklama, kıt bulunsun diye fazlasını ve yetmeyecek kadar olacağı denize dönmenin (nedret kuramının) kâr yapma; ticarette bulunma; katakullileri değildi. Böyle şey yoktu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.