- 440 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kredi Kartınızı Yine de Atmayın
Kredi kartı mağduru bir vatandaştı Şevket Bey. Borcu kabarınca haliyle kredi kartı borcunun asgarisini ödeyerek azaltma yoluna gitti bir müddet, lakin öyle kolay kolay da biteceğe benzemiyordu bu kredi kartının bakiyesi. Daha önce iki kredi kartını iptal ettirmiş ve zar zor bakiyelerini sıfırlamıştı ama bu son kartın pek kolay sıfırlanacağı ile ilgili içinde fazla umut yoktu yıllar yıllar sürebilirdi borcun bitmesi belki de...
Değişik işlerde kullanmalıyım bu en son kredi kartını diye de düşünmüyor değildi. Kitap okumayı seviyordu Şevket Bey. Bir gün o iptal edilmiş ve borcunu taksit taksit ödemeye çalıştığı kredi kartını kitap ayracı olarak kullandı. Ne güzel, iptal edilse bile, bir kredi kartı kullanımdan kalktığı halde işe yaramıştı. Başka bir gün, evden çıkarken, aklı başından gitmiş, kapıyı çekivermişti, anahtar içeride. Hemen kafasında şimşekler çaktı. Daha önce bir arkadaşı kapı da kalınca kredi kartı ile kapının dilini attırarak açı vermişti kapıyı, o da öyle yaptı, biraz uğraşsa da kapıyı açı vermişti işte...
Bakalım Şevket bey daha nerelerde kullanacak bu kredi kartını. Başka bir gün iş yerine, bir devlet dairesinden tebligat gelmişti. İmzalayıp aldıktan sonra ’’Hay Allah bu mektup açacağı da nerede ki?’’ derken, hemen cüzdanından malulen emekli olmuş kredi kartını çıkardı ve zarfa taktığı gibi açıverdi zarfı. Sonra da öpüverdi üç kere... Yine işe yaramıştı meret.
Bir gün hesap kitapları yaptığı küçük bir el defterine bazı alacakları ve borçları kaydetmesi gerekiyordu, cetvel bulmalı diye düşündü, düşündü de sadece düşünmek ile kaldı. Cetvel ortada yoktu, ara ki bulasın. ’’Nereye koydular ki bu meredi acaba?’’ derken, yine kredi kartı hop diye aklına gelip zınk diye beynine girmişti. Hemen çıkardı ve kredi kartının uzun köşesi ile çizgileri çekti ufak hesapları yaptığı deftere...
Karlı bir kış günü, sabah erkenden işe gitmek için evden çıktı Şevket Bey. İşe her zaman erken saatte giderdi. İlk apartmandan çıkan her sabah o olurdu. Esnaflık işte babadan deden öyle terbiye alınmış, o dükkan sabah 07.00 oldu mu açılmalıydı... Apartmanda kapalı garaj olmasına rağmen o hep dışarıya park ederdi aracını. Geceden yağan kar sabaha kadar her tarafı kaplamış yirmi santim kadar olmuştu. Arabanın yanına gelip de camların karla kaplı olduğunu görünce hemen bagajda plastik cam sileceğini aradı. O da ne, yoktu cam sileceğine benzer bir şey. Ne yapmalı, ne yapmalı diye düşünürken, hemen cebinde ki kapatılmış ama yine de saklanan kredi kartı geldi aklına. Cüzdanından çıkardı ve camları onun ile kazımaya başladı. Her ne kadar plastik cam sileceği kadar iyi değilse de yine de camları temizliyordu iptal edilmiş kredi kartı...
Şevket Bey camları da temizledikten sonra kredi kartını eline aldı ve karşıdan kendine doğru çevirerek ’’Aslanım benim şimdi sana iki üç laf edeceğim ama bu sözlerimi sakın yanlış anlama hemi?’’ dedi. Tabi ki kredi kartının ona cevap verecek ne dili ne de ağzı vardı. Sonra ki konuşma şöyle devam etti. ’’Açık, kullanımda olduğun zaman her ne kadar bana bazen faydan bazen zararın olsa da, zararında yine hep benim yüzümden, senin fazla bir suçun yok. Ben hesabımı kitabımı bilseydim eğer, senin de fişini çekmeyecek ve hayatımdan çıkarmayacaktım. Bak buna rağmen seni atmadım ve atmayacağım bundan sonra. İşte böyle bir çok zamanda ve zeminde işime yarayacaksın yine sağ olasın. Borcunu bitirir de bu Şevket ağabeyim beni tekrar hayata döndürür, açtırır diye de düşünme. Bundan sonra böyle. Yersen.’’ Artık, çalışmak, yorulmak, cırt cırt makineden geçmek yoktu kredi kartı için ’’Oh be emeklilik de güzel bir şeymiş.’’ diye düşünmeden edemedi malulen emekli kredi kartı...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.