- 742 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
NOKTASI OLMAYAN DÜŞLER...
Noktası olmayan düşlerin seyrüseferinde, yalınlığın tekerinde yankılı o istihbarat bir de ebegümeci lanetinde içilesi iksirin son damlası iken ölümün tek habercisi.
İsyanın miadı doldu işte ve huzurunda İlahi Adaletin, dağınıklığımı ört bas ediyorum.
Olmadığım kadar mutlu ve huzurluyum lacivert gözlerindeki yalnızlık da hükmünü yitirmişken…
Mukavva kutularda sakladığım özümle hemhal, kıyısından uzaklaşıyorum mevsimin ve huşu içerisinde ettiğim duaların hidayetine vakıfım artık.
Tembel bir kuşun kursağındaki solucan kadar muzip ve bölünebilir olduğumu da ispatladığımdan beri, mukozasında evrenin çatırdayan iç sesimden filan da muzdarip değilim.
Sonlanan lanetin izini süren geceyi de tek seferde tuş edip bu kez gecenin sefasını sürüyorum.
Kayıt dışı duygulardan edindiğim izlenimler neticesinde solan gün ışığına yaş dökmüyorum epeydir: gülümsemek ne güzel ve ne ılık bir düş.
Salyaları akan köpekler bile dize geldi içimdeki kulübeyi cennete çeviren Rabbimin tanıklığında ıslıkladığım bir kehanet, dünün martaval okuduğu her sapakta bir düş sihirbazına dönüştüğümün de habercisi.
Kuklası değilim artık hüznün ki kerevite çıkanların boyunduruğunda binlerce hikâye yazabilecek kıvamda içimin kıvrımlarını örüp örtüyorum yeniden doğuşumu da müjdelerken beyitler, tahayyül etmediğim kadar özgür kıldığım aslında kılındığım bir o kadar öznel ve özgün ruhumda papatyalardan taç yapmayı dizginleyemediğim yıllarda dönüyorum da… Dönen başımın kıvılcımlar saçan gözlerine iblisin bakmadan ve göz teması kurmamanın verdiği farklı bir his içimdeki geçitlerdeki o çalışmayan turnikeyi kundaklayan günceme bakıyorum da…
Bakir gözyaşında meleklerin ve kutsanmış bir öğüt gibi aklıma düşen rahmeti özümsediğim kadar öğüttüğüm dünlerimden akan o sızıyı sızdırmayı becerdiğim dün mizaçlı hikâyelerim…
Bir tefrika mı yoksa?
Ya da gidişatı kundaklanan ömürlük hikâyelerimde ben ne zaman kuluçkaya yattım da baharın zaferini şimdiden kutluyorum?
Mavinin her tonuna vakıf göğün ırmaklarında yol alan kâğıt gemilerimde dümenimi kırdım işte hayata ve öykündüğüm perilerin çıtkırıldım kanatlarında büyümeyi sonlandıran kurak bir hüzün terennümünde asılı kalmayı başardım sıyrıldığım hazandan pek de feyiz alamadığım son zamanların temaşası sayesinde irkilmeden ve korkmadan yaşadığım ve yaşayacağım günlerin devindiği yüreğimde patlayan maytaplar kadar coşkumu da pay ederken görünen o ki hüzün bulutundaki nem benim geçişimi hızlandırdı.
Kıvırcık saçlı yaramaz bir kız çocuğu ve peksimet kıvamında oyuncu kimliği aşkın ve çekincelerin tuzağına düşmüş şerbetli gölgeler.
Görüp göreceğimiz ne mi kaldı diyenlerden değilim madem görmekle bakmak arasındaki o ince çizgi sayesinde şahit tutuyorum aklımın uçuşan bulutlarında ben yeni baloncuklar çizerken karikatür mizaçlı bir resme dahil ettiğim yeni misafirlerim.
Tırtıklanan kelamın ıskartaya çıkmış hayallerinden de değilim madem.
Bir metanet iken dilenen ve dillenen rehaveti iri gözleriyle seyrederken ikircikli bulutlar sözüm ona yalnızlığın kitabını yazdığım günler düşüyor içimdeki ağaçtan ve başıma üşüşen kuş sürülerinden kaldırıp da başımı göğün tentesine sığınmış mizaçların minyon satırlara eşlik eden hıçkırıklarını dikizliyorum.
Sabahın nefesinde aşk saklı ve aşkın her hurafeye attığı çalımla alımlı bir kadın giriyor devreye.
Çocukluğun buhranlarına alışık dün mizaçlı yılışık bir düş bu sefer de içimi ihya eden serzenişin tüm akımında çarpıldığım kadar çarpamadığım kapılar aslında kendimi kendimden ve insanlıktan dışlarken tam bir fiyasko dünle olan kavgamda yarınımdan nasıl oluyor da uzak duruyorum, demenin mealinde hep üçüncü bir anlam çıkıp da refüze edilmenin verdiği o utanç hissi nasıl da kalbura dönüştürüyor insanı.
Kılı değil kırk yüz yardığım.
Yalpaladığım ama düşmediğim.
Düşmekse zarif bir reverans ile yaptığım o hamlede tokalaştığım yeni bir beden aklıma mukayyet olmanın verdiği öz güvenle sahip çıktığım ama sahip çıkılmayı da artık dilemez ve beklemezken bu kez benim sahip çıktığım nicesi.
Aidiyet duygusunun tema’sında asıl sorumlu olduğum o temas yine her bir izleğin kusuru değil de aşırılıkları sayesinde kendimi yeniden biçimlendirirken kuram dışı tüm deliller ile kendi yasamı yazıyorum tümden gelen ihanetin sonlandığı ve tembel nakaratların silindiği yazdığım son şarkımda söylemeyi değil de haykırdığımı duysun diye cümle âlem…
YORUMLAR
Tebrik ederim.Çok güzel bir düş dünyası ve ilham dolu esintilerdi...
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ediyorum.
Sevgim ve en iyi dileklerim sizinle.
Güzel bir iklime girdim...Hep böyle esintilerle olmak dileği ile tebrikler...
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ediyorum.
Sevgiler, sevgiler...
Değerli yürek yazınızı defalarca okudum,her okuduğumda itiraf edeyim iç çekimim oldu
Hicranlar,katmer katmer,düşler tuz buz,yaşanmış bunca acı,bunca çile içinde bir insanın gülümseye bilmesi yada gülümser bir tat da bu acımsı olayı şerbetleyerek sunum yapması her babayiğidin her yazarın,her şairin yada her edebiyatçının yapacağı iş değil
İnanın; öyle ifadeler var ki nutkum tutuldu bir ömür,bir yaşanmışlık ve bir unutulmaz dramlar zinciri
Akıl karı değil can dost
Acıları şerbetlemek,yada acıları şirinlemek tatlı soslamak dışı seni, içi beni yakar misali bir yaşam savaşı,bir ömür de hayata tutunma kavgası vermek mucizevi bir iş olsa gerek
Tıpkı bir pandorama kutusu misali!..
Kimi zaman beşeri ilişkilerden,hüsranlardan,kurtulmak adına maneviyata sığınmışınız yalnızlığınızı maneviyatın size sunduğu sunumla ,hayat bulmuşsunuz anlaşılan
Bunca acılara rağmen içinizdeki aşktan sevdadan fire vermemeniz mucizevi bir olay
İçinizdeki Cevheri kaybetmeyin can, sizi siz yapan o cevher o cevheri beşeri ve ulvi dünyanızla adaletli paylaşabilirseniz bu girdaplarla başa çıkmanız yarın değil,yarından da yakın gözüküyor
Lakin insana beşeri dünya ve nimetleride ,külfetleride gerekli ulvi dünyanın gücü,sizde yarattığı azim kararlılık acıya veya acılara dayanma
Sabır çizgisinin yörüngesinde yıldızlar kümesine dahil olmak ,yüreğinizdeki ateşi bu gözükmeyen fakat yalnız hissedilen yıldızlar topluluğu ile sevişmeniz de gizli
Yüreği ile güneşi sıradan bir kimse emziremez, gönül sevdalısı ilahi adaletle, beşeri adaleti göğüs kafesinde imtina ile vicdan eşliğinde tartan bilge bir insan, ancak başara bilir
Kendimi bir derya içinde buldum ,bu deryadan kurtula bilmek için beyin dağarcığımın el verdiği bütün sözcükleri sizin gibi ilmik ilmik dokumasam da kıyıya ulaştığımı zannediyorum
Aşığım duygu dünyanıza
Aşığım
Aşığım,
Medeniyetinize fazilletinize
Bilgeliğinize,edebiyatınıza
Lisanınıza,adınıza imzanıza
Aşığım
Asaletinize özünüze
Aşığım
Can dost
Nefes aldığınız her yerde
Ben varım
Saygı,sevgi dua ile
Ali Cemal AĞIRMAN
Gülüm Çamlısoy
Her birimiz aynıyız aslında ve hangimiz duyguların tek kanalında yaşıyoruz ki?
İklimler nasıl değişken ve insanlar da elbet yaşanmışlık ya da hayal dünyasından yansıyan.
Özümüzde saklı cesaretimiz ve rüzgarımız.
Güzellik ve değer kattınız, sayın hocam.
Çok çok teşekkür ediyorum.
Tüm güzellikler sizinle olsun.
Selam ve saygılarımla...
Farkındalığın tekeline ve yazdıklarım iken hayatı irdelediğim.
Kehanet ya da ihanet değil hayatın kundakladığı.
Olmadığım bir rol de değil yaşadığım kadar yazarken kendime ve hala insanlara duyduğum için.
Günbegün hayatın bir şeylere işaret ettiği o durağanlık bazense yükselen bir ivme yine beni bana sunan.
Kayıtsız ya da sergüzeşt.
Asla, asla demediğim gerçi bunu çok kere zikretmişimdir lakin dipsizlik enginliğin zaferi değil mi?
İnsan sevdiği ve saydığı kadar kutsaldır ve sahip çıktıkça hayata ve kendine.
Sevgiyi küçümseyen aslında birbirini küçümseyen insanlar…
Ne gam!
Sevgisinden şüphe duyan her insan aslında evrenin dibine vurmuş bi zafiyettir hele ki görmezden geldiği kadar göremediği gerçeklerle de hayatı zindan etmeye asla hakkının olmadığı.
Kışı bile bahar tadında yaşamak.
Kendime sunduğum bir ziyafet her yeni günün getirdiği ve götürdükleri sayesinde daha da sıkı sıkıya sarıldığım ne ise ve de kim.
Sevgilerimle.