En temel kavramları öğrenmemizden itibaren çok zaman geçmiştir. O bilgiler ki sizin zeminde duruşunuzu, hayata bakış açınızı,ideallerinizi, öngörülerinizi,...velhasılı herşeyinizi belirler.
Günümüz dünyasının ürettiği bilimsel yeniliklerin, keşiflerin, o eski kavramlar üzerinden temellenmesini bekler ve kendimizi güncellemeye de çalışırız. Bugünlerde bunu yapabilene aşk olsun. Bilginin de mi çivisi çıktı nedir? Üstelik otorite diye kabul gören ve hayranlıkla takipte olduğunuz bilgi mimarlarından, akıllara zarar çelişkili bilgiler dolaşıyor ortalıkta. Ne Dünya`nın küreselliği kaldı, ne Ay`a seyehatin gerçekliği. Hele bir de Antartika gerçeği var ki, hiç sormayın...
Otoritelerdeki bu gayri standart durum her kafaya, her inanışa ve en kötüsü her siyasete göre bilgileri hallaç hamuru gibi savurup durmakta.
Hani bilgi evranseldi, değişmezdi? Hani 2+2=4 gibi basit bir ifade, kainatın her köşesinde aynı sonucu veriyordu? Hatta bu zatı muhteremler öyle ileri gitmişlerki, uzaya bile hiç çıkılamamış. Üstelik, çıkılması muhtemel değilmiş asla... Buyrun cenaze namazına. Uzaydan çekilen resimleri kimler çekti öyleyse? Birilerine mi ısmarlamışlardı?
Ya o uzay gezilerini yapan kozmonotlara ne dersiniz? Bilimsel ve ciddi konularda dönen bir oyun mu bu saçmalıklar. Ya da birileri bizlerle mi oynuyor?...Soruların, örneklerin ardı arkası kesilecek gibi değil.
Hani diyorlardı ya, internet ortamı(web) artık bir bilgi ortamı değildir. Nedir öyleyse? Cevabını biliyoruz hepimiz değil mi? Evet, tam da bir bilgi kirliliği, bilimsel çöplük..
O halde şu sonuca varıyoruz sanırım. Başka medeniyetlerin ürettikleri ve gerçek içeriğine kendilerini sahip oldukları bilimle yetinmemeli. Esasen, onu kendi üretmeli insan. İthal olunan hiçbir metadan fayda olmadığı gibi, bilimden de fayda yok anlaşılan. Yine de siz neye inanmak istiyorsanız ona inanın.
Bu toz-duman içinde ben sıkı bir süzgeç kullanmakta yarar görüyorum. Gerçek bilgide, bilimde buluşmak dileğiyle.