Uyanışa Varım Diyenlere Selam Olsun
Bir insan diğer insana neden şiddet uygular, yüksek sesle tartışır ve kavga eder ki… Üstelik, birbirini seven, yıllarca beraber yaşayan, eş olmuş yahut dost olmuş birisiyle? İnsan neden egosu yüksek bir varlıktır, neden hep benim dediğim olsun amacı güder? Lider olup, insanları hizmetçisi olmaya zorlar, herkesi kendi fikir ve ideolojisini kabul etmeye zorlayarak zalim olup, zülüm eder.
İnsan demek, her ne kadar sebepleri değişse de, sevilmeye, değer verilmeye, mutlu olmaya, ağlamaya, paylaşmaya ihtiyaç duyan kısacası sosyal bir varlıktır. Bu saydıklarımda tek başına yaşamayla bulunamaz. Bu yüzden insan toplum içine girer, konuşur ve ruh ikizlerini arar durur. Ancak bu arayışta ki temel obje olan kişinin kendisini tanıması ve bir o kadar da ne istediğini bilmesi çok önemlidir. İnsanlar kendisini tanıdıklarını, mirasyediyle sahiplenilen ve tecrübe edilmemiş toplumun temel değerlerini esas alan yaşama ölçüsüyle kabul ederler. Yani bu öğretilerin kendi fıtratına uygun olup olmadığını tecrübe edip de yaşamında benimsemezler. Kan görmekten korkan birinin cerrah olması, yükseklik korkusu olan birinin pilotluk yapması, Hız yapmanın kaza getireceğini bilmesine rağmen ralli gibi yollarda araba kullanması … Bunlara örnek teşkil eder.
İnsan sanki, mirasyedi davranışlarının etkisiyle sanal ve anlaşılmaz bir özgürlük sevdalısı olur, bencildir, dediğim dediktir. Eğer ben istemiyorsam onun istemesini şiddetle öğretirim niyetiyle dolu doludur. Bu yüzden, kadına şiddet uygulanır, bu yüzden katil olunur, bu yüzden savaşlar yapılır. Bu yüzden insan zalimdir.
İnsanı, bu anlamsız ruh halinden kurtaracak ilaç dindir. İnsanın fıtratının sorgulanmasını sağlar, kendisini yaratanı öğrenmeye sevk eder, zayıf olduğunu ve öldükten sonra ne yaptıysa yaptığından sorgulanacağını bilmesini sağlar. Elbette, kime sorsanız az ya da çok dinle ilgili, yaratıcı ile ilgili bir şeyler de söyler, hatta savunur da… Ancak, bu bilgilerin geleneksel mi yoksa gerçek bilgilere mi dayanır bu muammadır. Kişi, eğer bilgiyi doğru kaynak olan Kur’andan öğrenir, sahih sünnetler ile yaşamına tatbik ederse, bırak katil olmayı karıncayı bile öldüremez… Dilinden küfür çıkmaz, tehditler savrulmaz. Tıpkı yerçekimin tüm eşyaları yerde tutması gibi, Yaratıcıya duyulan gerçekçi samimiyet ve varış, kişinin kalbine düzen verir, ilahi aşk dediğimiz imana sevk eder. Hidayet dediğimiz bu uyanış Allah’tandır kuşkusuz ama bu varışı insanın kendisi de istemelidir. Tıpkı uyuşturucaya, sigaraya müptela birisinin ben bundan kurtulmak istiyorum demesi gibi… Eğer cebinde artık sigara paketi taşımıyorsa, onun dumanının olduğu yerden cin çarpmış gibi uzaklaşıyorsa, hatta en son aldığı sigara paketini bir çukur kazarak cenaze töreni gibi çukura gömüyorsa, el fatihadan sonra, anne-baba yahut sevdiklerine veda eder gibi oradan uzaklaşıyorsa işte sigara içmeyi bırakmak vacip olmuştur. Keza içki de öyle… Bir düşünün, insanın sevdiğini mezara koyduğunda ki acı ve elemini! Sigara, yahut alkol bu sevdiklerinden daha mı sevgili ki…
İnsanın en temel ihtiyacı mutlu olmak, huzur duymak ve sevdikleriyle birlikte yaşamaktır. Eğer insan kendi fıtratını biliyor ve gereği gibi Allah’a iman ediyor ve ahirete iman ediyorsa, bu toplumda ki ahlaki kirlenme-mirasyedi alışkanlıklar, yok olup gidecektir. Bizde bir haber izlerken, bu ego ile işlenen cinayet, taciz ve kahrolası trafik kazalarını duymayacağız, gazetede okumayacağız. Politikacıların artık bizi kandıran sloganları unutacağız.
Eğer Müslümanım diyorsanız, tıpkı anayasayı ve toplumsal kuralları bildiğiniz kadar, Kur’anı da öğrenin ve yaşayın derim. Onu öğrendikçe ve yaşadıkça Allah’ın yarattığı fıtratınızı görmeye başlar, şeytan denen lainden hızlıca uzaklaşırısınız. O artık sizi günah işlemek için kandıramaz. Çünkü yaşam gayenizi bilen kişisinizdir artık.
Uyanışa varım diyenlere selam olsun.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Toplumdaki suç oranı hiçbir zaman mutlak anlamda sonlandırılamaz. Azaltılabilir, ehlileştirilebilir ama sıfırlanamaz.
İslam dini üç boyutlu bir dindir: Düşünmek, inanmak ve harekete geçmek. Fikir, iman ve aksiyon bir arada olmalı. Düşünürken inanılmalı, inanırken düşünülmeli ve sürecin bütününde hareket halinde olunmalı.
Şekil olmadan ruh kendini zamanla yok eder yahut zafıflatır. Ruh olmadan da şekil sadece bir boş kaptan ibarettir. Bu düşünce doğrultusunda ben İslamın beş şartını şekil, imanın altı şartını ruh olarak tanımlıyorum. İbadet ruhun, yani imanın muhafazası, iman ise şeklin, yani ibadetin mânâ kazandırıcısı. Biri olmadan diğeri hep eksik.
Bireylerin olduğu gibi toplumların da alışkanlıkları vardır ve toplumsal alışkanlıklar bireysel alışkanlıkların bir araya gelmesi ile oluşur. Suç işleme alışkanlığının bir boyutu da budur. İnsan kendi psikolijk tetikleyicilerinin yanı sıra toplumsal tetikleyicilerin de etkisi ile suça meyleder. Çocuklukta ağırlıklı olarak anne baba, ilerleyen yaşlarda sosyal çevre insan kişiliğinin oluşumunda belirleyicidir. Dolayısı ile suça meyilli, suçu normalleştirmiş anne baba elinde ve sosyal çevrede yetişmiş bireyin suç işlemesi kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu suçun illaki kanunlarda belirtilmiş olmasına gerek yok.
Eğer bir müslümansak çare şeriat ile tasavvufu bir arada yaşayarak; fikir, iman ve aksiyonu birbiri içine sindirerek bulunabilir. Bu teoride böyledir fakat pratikteki beceri bireyin sabır, irade, cesaret ve azmine kalmıştır.
saf şiir
hangi din?
ahlaktan önce din derseniz herkes benim dinim en iyi din diye ortaya çıkar, savunur ve dayatır savaş çıkar sizi elinizdekini dayatmak yerine özendirmeyi deneseniz olmaz mı?
Dinimiz hoşgörü ve güzel ahlak dini, dikkatinizi çekerim ahlakı vurguluyor( bu benim ifadem değil) öteden beri İslamiyet hoşgörü ahlak ile ifade edilmiştir ama İslam dayatanlarsa ahlaksızlıklarıyla nam salmıştır. Ne acı!
Siz hiç Hz. Muhammet sav. de dayatma gördünüz mü?
Oysa ayetle sabit "dinde zorlama yoktur. Müslümanın sunacağı kanıt Kurandan olur (BAKARA 256 :Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.)
isteseydi kılıç ekibi kurdurup müslüman olmayanı kılıçtan geçirtebilirdi. uç örnek verdim ama
dini kabul ettirseniz bu seferde mezhepler başlayacak en iyi İslam benimle yaşanır, cennete en güzel benim yolumdan gidilir gibi zırvalamaya.
neden mi kızgınım
bakınız bu ülkenin insanı genel anlamda müslümandır ama sadece fiziken müslümanlardan oluşur. Sabah denk geldim
menderes diye bir yerleşim yerinde 10tl karşılığında köyün erkeklerinin tecavüz ettiği eşeğin rahatsız ediyor diye kuyruğunu kesmişler.Gidin bakın o köydekilerde müslümandır. sapıklık genele yayılmış ağzı var dili yok hayvana tecavüzü ticarete dökmüşler ve hayvanın kuyruğunu kesmişler ki rahatsız etmesin BUNLARDA MÜSLÜMAN. Kızlar görüyorum kafalarında türbanki anglikan kilisesi rahibeleri gibi bağlıyorlar manası ne anlamış değilim yeminle altında tayt var,
kızlar görüyorum acayip baş bağlıyorlar yüzdeki makyaj değmem mankende yoktur tırnaklar da oje ama baş bağlı
çor rica ediyorum
Çocuklarımıza İbadetleri Öğretmeden Önce
Ahlaklı Olmayı Öğretelim Yoksa Çocuklarımız
Namaz kılan bİr HIRSIZ
Oruç tutan bir SAPIK
Hacca giden bir YALANCI
Kurban kesen bir TEFECİ
Şehadet getiren bir TERÖRİST olabilir.
Not;(İslâmın 6. şartı AHLAKLI olmaktır)
MÜSLÜMAN ELİNDEN DİLİNDEN EMİN OLUNAN DEMEK İKEN ORTADA HER TÜRLÜ SUÇU İŞLEYİP TEKBİR GETİREN KILLI BÖRTLÜ HERİFLERİN ŞALVARLA CÜBBEYLE DOLAŞTIĞI ARAP GELENEKLERİYLE BÜYÜK MÜSLÜMAN OLDUĞUNU SAVUNAN CAHİL GARABETLERE KALAN BİR MEYDAN VAR. NEDEN ??
Beyefendi amacım yazınızı sabote etmek değil kaş yaparken göz çıkardığınızı ikaz etmektir çünkü son yıllarda dindar bir gençlik yetişti, ahlaktan yoksun, dinden bihaber ve
geldiğimiz nokta ortada...Ya aynaya tam bakıp yanlışlarımızı eksiklerimizi göreceğiz yada yoz yobaz bir atmosferde debelenip ortaçağ karanlığına gömüleceğiz.
saf şiir
Ben bu yazıyla asla ahlaksız olun demedim
ben bu yazıyla benim dinim en güzel dindir diye ispata yönelmedim. zaten en doğru din bizim dinimizdir. Müslümanız ve kabul ederiz. Kur'anı okuyun dedim. doğrusunu yaşayın dedim. İlk önce siz örnek olun dedim.
Herkes tercihinde serbesttir... Kişilerin yanlış yaşayışları asla İslam böyle emreder diye bir ön yargıya götüremez. Din mükemmeldir dışarıdan da içeride de samimi yaşanmalıdır. Menderes dediniz de, bir oranın insanıyla yolculuk yapmıştım. adam namaz kılıyor diye sevinmiştim başta, ama demez mi, ben kuranın aklıma yatanı kabul ederim etmiyorsa da kabul etmem. sustum, bir şeytanla yolculuk etmek neymiş o gün gördüm. İslam eşeğe eziyet edin demez, kadına şiddet gösterin de demez. Siz bu örnekleri esas alarak din bu derseniz, bu da sizi mahveder... Eğer samimiyseniz Yusuf İslam gibi deyin, ben İslamı kurandan öğrendim ve iman ettim, eğer insanlardan kur'anı öğrenseydim Müslüman olmazdım. Din asla eleştirilemez, kabul edersiniz ya da etmezsiniz... Bu şekilde yazmak, yanlışı yapanlar kadar da hatalıdır. Eğer vicdanınız rahat edecekse, bu şekilde eleştirmek yerine, İslamı doğru şekilde yaşayın, ve insanlara örnek olun... saygılar dilerim.
Filiz Şahin.
siz ahlaktan önce din derseniz musevi de gelir benim dinim en birinci der budist gelir o da benim dinim der
bu subjektif bir durum oluşturur dedim ama anladığınız kadarını almışsınız
genele yazmışsınız eleştirimi özelde almışsınız çok ilginç
bu eleştiri yazısını buradan sildireyim ben en iyisi zira anlaşılmadığını görüyorum
sağlıkla kalın
Güzel ve doğrulara ışık tutan bir yazı olmuş.
Dinini bilmeyenin rehberi şeytandır diye boşuna denmemiş.
Kur'an rehberliğinde olmalı yaşamlarımız. Allah'tan uzak yaşamak insanı huzursuz ve günahlara açık hale getirir çünkü.
Tebrik ederim yazı için.
Saygımla