- 836 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AKIL NE ZAMAN BAŞA GELİR?
Size, bu gün okuduğum iki yurt içi-İstanbul haberi üzerinden, toplumsal duyarlığımızı ölçümleyen bir yazı ile sesleneceğim, izin verirseniz:
Birinci haber, çok tanıdık gelecek sizlere... Beni hiç yadırgatmadı zira! Kanıksadığımız; benzerlerini duya yaşaya adeta kabullenir hale geldiğimizden, üstünde durmayı boşa vakit öldürmek saydığımız türden!
Esenyurt’ta bir İSKİ çalışması sırasında kepçe operatörü yanlışlıkla (!) doğalgaz boru hattına zarar verir. Borudaki gaz büyük bir patlamayla boşalır. Mahalle ayağa kalkar. Ne var bunda diyebilirsiniz! Kaza ucuz atlatılmamış olsaydı, birkaç cana ve çevre tahribatına mal olsaydı bu küçük hata (!) , küçük hata olmaya devam eder miydi, sizce?
Olayın nasıl sonuçlandığına göre iki ayrı söylem klasiğimiz vardır, bilirsiniz:
“Verilmiş sadakamız varmış!”
“Allah korudu!”
“Şansımız varmış!”
Eğer bir kaza sonrası, bu türden ifadeler ağızlara pelesenk oluyorsa; anlarsınız ki, kaza ucuz atlatılmıştır!
Ama ya tersi?
Tersi olursa?
“Olaya el konuldu!”
“Sorumlular hakkında soruşturma başlatıldı!”
“Ölenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileriz. Devlet zarara uğrayanların hukukunu koruyacaktır, kimse kaygı etmesin!”
Şimdi soralım:
İSKİ şehrin sokaklarında kafasına göre kazı yapabilir mi?
Kazı yerinde yetkili-sorumlu bir, birkaç görevli bulunmaz mı?
İGDAŞ’a niye haber verilmez veya verilir de, bu kuruluş niye görevli bulundurmaz çalışma alanında? Bulunuyorsa, buna rağmen nasıl bir kazadır bu?
Su, kanalizasyon, elektrik, doğalgaz, haberleşme hatları yerin altında hangi plan üzerinden bulunurlar?
Bunların bir akılcı düzeni, krokisi yok mudur?
Yoksa, rasgele, gelişigüzel mi, yüzeye çok yakın bir seviyede mi yatarlar?
Sık sık “Kaza, geliyorum!” diyorsa, bizler nasıl bir iş ahlâkıyla, zihniyetiyle muhatabız acaba?
***
İkinci haber, komik gibi duruyor ilk bakışta:
Bir kişi, uzayadamı kıyafetleriyle donatır kendini, metrobüs durağına gelir. Çevresinde şaşkınlığa düşmüş meraklı bir grup... Artık alışık olunduğu üzere; herkeste bir fotoğraf çekme, olayı kayıt altına alma ve haberleştirme merakı...
Astronot kılıklı kişi kimdir?
Meczup mu, sosyal duyarlığı ölçüm konusunda tez hazırlayan bir üniversite öğrencisi mi, arkadaşları ile iddialaşmış bir cesur yürek mi?
Sevgilisine evlenme teklif etme fantezisine kurban, bir çılgın âşık olma ihtimali bile var!
Geçelim bütün bu ihtimalleri...
Çünkü bunların hiçbiri, kimseye zarar verme potansiyeli taşımaz...
Güne düşürülmüş küçük bir şakadır sonucunda!
Ama dikkat edin!
Size bir tehlikeden; ihmal ve ihtimalden söz edeceğim şimdi:
Ya bu kişi, kalabalık içine karışıp üzerinde taşıdığı bombayı patlatmak üzere hareket eden bir “intihar bombacısı” olsaydı?”
İhmalin ve ihtimalin büyüklüğünü görüyor musunuz?
Güvenlik birimlerinin, görev zinciri içinde yer alan bütün ulaşım çalışanlarının ve hatta özçekim merakındaki vatandaşların kusuru yok mudur, bu olayda?
***
Akıl ne zaman başa gelir?
Varın siz bulun bu sorunun cevabını artık!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.