YORGUN TOPLUM!
SÖZ YORGUNU TOPLUM!
YAHYA AKSOY
"Kendini kuru sözle değil, iş ve eserle anlat." Cicero
"Laf lafı açar,laf kapıyı açar ,/Yiğidi kılıç kesmez bir acı söz öldürür" diye söylenen halk sözünün derinliklerinde, sözün yeri, zamanı ve anlamı üzerine vurgular yapılmakta.
Konuşmayı seven toplumuzda yaşanan "dedi ki, demiş ki" söylemleri ile başlayan atışmalar, kapışmalar ve ardından gelen kin nefret, kavga ve kutuplara ayrılan toplulukta huzursuzluk ve karamsarlıklar yayılarak umut kapılarına kilit vurmakta. Üretim zayıflamakta, heves, heyecan azalmakta,toplum enerjisi tükenmekte. Üretim ve yaratıcılık yarışı yerine söz düellosu başını alıp gitmekte.Gerçek unutulmakta.
Söz vurgunu ve söz yorgunu bir toplum ortaya çıkmakta. Sohbetleri yerini alan ağır söz atışmaları ile yaralı kalpler çoğalmakta,yorgun, kırgın, dağınık,umutsuz bir toplum karamsarlığa bürünmekte…
"Yüz dinle, bin düşün, bir tek söz söyle,
Sözünden bilinir irfân demişler." (Mir’âti )
"Aşağı mahallede bir yalan sözyledim, yukarı mahallede ben de inandım" derler. Yalan dünyayı yalanlar ve yılanlar kaplayınca bireyi ve toplumu kırgınlıklar ve yorgunluklar sarmakta. Ünlü yazar J.B. BURY ’nin "Fikir ve Söz Hürriyeti" eseri okunarak ilham alınmalıdır.
Her zaman, her olayda ve her konuda söylenen yanlış, anlamsız, duyarsız ve yaralayıcı sözlerin acı etkileri bireyi ve toplumu etkileyerek ülkenin birlik ve bütünlüğüne de olumsuz katkılar vermekte. "Huzur arıyorum!" diyen insanlar çoğalmakta.Sokakta, salonda, okulda, konferansta, siyasi toplantılarda, TV söyleşilerinde yaratılan gereksiz ve yersiz bağırıp, çağırmalar, gürültüler ve maksadını aşan atışmalar kime ne yarar ve ne zarar sağlamakta diye bir sosyal araştırma yapılırsa, toplumun söz yarası ile yorgun düştüğü açığa çıkacaktır.
Her seçim atmosferine girildiğinde yaşanan boş ve anlamsız söylemlerden bıkan ve usanan toplum, "yeter artık,karşılıklı saygı ve hoş görü ile konuşulsun, tartışılsın, bilgi, akıl, bilinç öne çıksın, kavganın yerini kardeşlik alsın" gibi söylemlerle herkesi uyarmakta.
Kavga yerine, sukunetle, bilgi ve mantıkla yoğrulmuş projelerle konuşan siyasi adaylara toplum pirim vermekte...Son günlerde buna yakından tanık olmaktayız.
"Düşmanımız kindir bizim..." diyen Yunus Emre ile "...Kin yürekte yüktür,sevgi gönülde güldür" diyen şair Prof. Dr. İbrahim Agah Çubukçu’ya ve daha binlerce ozan, bilge ve şaire gönül vermeliyiz. Kültürümüzün temeli ,hoş görü, sevgi ve saygı ile yoğrulmuştur.
Uygurlara ait bir atasözü, yüz-göz ve söz’ün yerini ve anlamını vurgulayarak, : " Yüzün süsü gözdür, dilin süsü sözdür," demekte.
Çevre kirliliği yaratan ve hiç bir etkisi olmayan binlerce renkli afiş sokaklarda artık yok.Aynı şekilde insanı ve toplumu yoran yanlış, anlamsız ve gereksiz söylemler de yok oldukça huzur ve düzen halkımız arasında beğeni kazanmakta. Az konuş, doğru konuş ve etkili konuş anlayışı hakim oldukça barış, birlik ve sevgi ile birlikte tatlı yarışlar insanları mutlu etmektedir. Her türlü mücadelenin hedefi, toplumun huzuru, başarısı ve birliği olmalıdır.
"Oh be , yeter be, bıktık be şu söz gürültüsünden ve karmaşasından" diyenler çoğaldıkça siyasi ve sosyal hayata ve söylemler de bir çeki düzen gelecek,huzur lu ortam oluşacaktır.
"Sözüne değil, özüne bak,niyetine bak, toplumsal yararına bak,uygulamalarına bak ve insani yaklaşımına bak" ona göre söz söyleyenleri değerlendir.Arşimet terazisinde tart,Sokakları aydınlatmak için elinde feneri ile dolaşan bilge Diojen’den ders al,Darendeli âşık Beyanî’nin 1985 Gençlik Yılı’nda ödül alan "OĞUL" şiirinde dediği gibi:" ...Sahip çık kimseye verme bir karış/Bu toprak üstünde başlat bir yarış/Fikirle savaş yap fikirle yarış/Kılıç en sonunda vurulur oğul..."
Nasrettin Hoca’nın hemşerisi ünlü şair Şevki Akar, bir şiirinde şöyle demekte:
"Kimileri kuru sıkı, kimi desteksiz atıyor;
Pişmiş aşa kimi zehir,kimi soğuk su katıyor..."
YORUMLAR
hani derler ya boş teneke çok ses çıkarır, galiba içimiz boşaldıkça sesimiz-sözümüz bizi aşar oldu.bir çatışma halinde olduğumuz aşikâr! Bu derece tahammülsüz , kaygılı, hoşgörüsüz, sevgisiz ve her konunun alimi gibi davranışımız da farkında olmadığımız cehaletimizdendir. Diplomalı cehaletten bahsediyorum.Zorlaşan hayat şartlarının getirisidir bu sevgisizlik ki sevgi noksan olunca gerisi zaten çorap söküğü gibi geliyor.
Esen kalın
YORGUN FİLAN DEĞİLİZ SADECE DUYARSIZ VE AMAÇSIZ YAŞIYORUZ.
AKLIMIZI VE SAĞ DUYUMUZU KULLANMADIĞIMIZ SÜRECE BU GÜNLERİMİZİ BİLE ARAYACAĞIZ.
ÖNCE VİCDAN.
ÖNCE ADALET.
ALLAH AKIL VERMİŞ KULUNA VE BİZLER AKLIMIZI HİNLİĞE ÇALIŞTIRIYORUZ.
YETER ARTIK İNSANLARIN BİRBİRİNE DUYDUĞU KİN VE NEFRET.
SEVGİ ÖZÜRLÜYÜZ İŞİN ASLI BU.
SAYGILARIMLA.