- 1484 Okunma
- 17 Yorum
- 1 Beğeni
BİR HAYAT BİR DRAM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kapı çaldı. Açtım.
Gelen alt komşum. Elinde bir tepsi. İçinde bir kâse. Çorba getirmiş bana. İçeriye davet edilip edilemeyeceğinden tereddütlü. O da benim gibi emekli. Ama benden genç.
“Girsene içeri”
“Gireyim mi? Rahatsız etmiş olmayayım.”
Güldüm.
“Bu çorbanın cinsine bağlı”
O da güldü.
“O zaman girebilirim. Çorba paça çorbası”
“Hadi gel hadi”
Girdik içeri.
“Ağabey soğutmadan içseydin?”
Karnımda bir aç ki. Doğradım çorbaya ekmeği. Kaşık kaşık yedim. Karnım doydu.
“Hay yengenin ellerine sağlık bee. Makbule geçti karnım öyle de açtı ki Sağ olasınız.”
Eşim torununa gitti ya. Yalnızım. Düşünmüşler, getirmiş. Sağ olsunlar.
“Afiyet olsun ağabey”
Bir şeyler söylemek istiyor, yutkunuyordu.
“Ağabey bu sitenin en yaşlı, en tecrübeli sevilen kişişisin. Bir sorunum var. Sana akıl danışmaya geldim.”
“Ahh kardeşim ahh… Aklım olsa ben kendi dertlerime yanardım.”
Demedim.
“Üç çocuğum var benim. Büyük kızım geldi. Baba beni şuna ver dedi. Verdim. Öteki kızım da aynı yolu izledi. Beni de ver baba sevdiğime dedi. O nu da verdim. Elimde bir oğlum kalmıştı. O mürüvvet var ya bana hep, hadi hadi… Diyordu. Bir gün komşular akrabalar bir kızdan bahsettiler. Hani oğlun bekâr ya kaçırma bu kızı. Gittim gördüm beğendim. Güzel mi? Ne güzeli? Güzeller güzeli. Oğluma izinler alındı.(Bu arada komşumun nereden emekli olduğunu söylemeyi unuttum. Oda benim gibi dört düğmenin esiriydi. Oğlu da öyleymiş.) Kız gösterildi. Karşılıklı beğenmeler oldu. Sözler kesildi. Bütün emekli ikramiyemle onlara bir düğün yaptım ki, dillere destan. İlk yıllarda iyilerdi. Sonraları anlaşmazlıklar oldu. Huyları, tüyleri uyuşmuyordu. Kavgaları gürültüleri her geçen gün artar oldu. Tayin olduğu bir şehir de bir kızla tanışmış oğlum. İşi ilerletmişler aralarında bir aşk doğmuş. Oğlum O na bağlanmış. O da ona. Şimdi diyor ki bana; Baba sen buldun onu bana. Kıramadım seni. Güzelliğine aldandım. Bütün hayatı istediğini alsın yesin içsin istiyor. Duygu yoksunu. Senin önünden geçmem. Ama bu hayat benim hayatım. Karımı bırakıp onu alacağım. O nunla evleneceğim.”
Çok sigara içmem. Ama hep bulunur evimde.
Bir sigara yaktım. Dumanını derin çekip, uzun üflerken düşünüyordum. Ne demeliydim? Ne denilirdi ?
Bir yanda kurulmuş ama mutlu olunamayan bir evlilik. Diğer yanda bir aşk…
En iyisi klasik nasihatti:
“Bir evlilik kolay kurulmuyor. Eğer bir pranga takılmışsa birinin ayağına, onu çözmek kolay olmuyor.
Madem bana sordun. Bence evliliğine devam etsin “
Bunu dedim de demesine de, ben de inanmadım söylediklerime…
Sahi siz benim yerim de olsaydınız ne derdiniz?
YORUMLAR
Değerli abim.
Önce yazını okudum. Tam yazına yorum yazacaktım altında yine sana ait olan vefat haberini okudum. Öncelikle başın sağolsun. Allah merhuma rahmet, hayatta olan yakınlarına ve sizlere sabırlar ihsan eylesin.
Yazıya gelince: Benim tavrım şöyle olurdu: '' Aman böyle bir konuda bana akıl danışmayın lütfen. Zira bu tür işlerde sonuç iyi olursa hiç kimse Allah senden razı olsun demeyi aklının ucundan bile geçirmez ama durum kötü olursa herkes Allah belanı versin, senin aklına uyduk bak ne oldu der'' diyerek konuya hiç bir şekilde müdahil olmazdım.
Selam ve sevgilerimle.
Yine bir haber.
Yine bir ölüm...
Baba yarısı değil babamdı sanki..
Biraz evvel haberi geldi.
Yorumlarına cevap veremediklerim den özür diliyorum..
Lütfen beni af etsinler.
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Merhaba Bedri bey, öncelikle yazınızın akıcı üslubu çok hoştu. Çorbaya sirke, limon sıkmadınız mı?
Evlilik, evliliğin sorunlarla sürmesi zor mesele. işin içine aldatma girmiş. olay birmiş. en erken bir sürede anlaşarak ayrılmaları en mantıklı yol. Aldatılan kadın affetmez. Affetse bile tuzsuz çorba gibi olur öylesi birliktelik.
Emeğe ve sanata saygımla esen kalın.
Zor bir durum!
Ruhsal ve beyinsel uyum, evliliklerin sürmesi için ilk kural. Yoksa bütün güzel kadınlarla yakışıklı erkekler evliliklerinde çok mutlu olurlardı. Ama olmuyor ne yazık ki!
Bizler, daha ataerkil bir terbiyeyle büyüdüğümüz için evlilik öncesi görüşmeler de olsa, ortak yaşanmışlıklar olmadan bunu da anlamanın çok kolay olmadığını evlenince öğrendik. Masa başında birkaç saat otururken herkesin kendini gizleyebileceğini, 'insanın içindeki alacasının sonra çıkacağını' öğrendiğimizde de tavşan bayırı aşmıştı!
Şimdi gençlerin kendi kararlarını vermelerini ve ilişkilerinde hatır gönül değil de net davranmalarını çok daha doğru buluyorum.
Evlilik bir sözleşme adına değil de yürektense sürmeli. Bu konuda en doğru kararı iki genç her şeyi açık açık konuştuklarında verebilirler bence.
Baba, teşvik eden durmunda olduğu için vicdanı çok rahatsız sanıyorum, ısrarla çözüm aramasının nedeni de bu olsa gerek.
Ne yazık ki,insanlar birbirlerini katekter olarak doğru dürüst tanımadan sadece fiziksel görüntüye bakarak bazen de henüz evlilik sorumluluğunu alacak olgunluğa erismeden evleniyor yada evlendiriliyorlar sonuçta da ortaya böyle problemli evlilikler çıkıyor..kişisel olarak anlasmazlikla kalmamış bir de ihanet var bu evlilikte belliki çift araya ailelerin girmesiyle zoraki bir evliliği yürütmeye çalışacaklar,bu gerçekleşse sonucun ben çokta çözüm olacağı kanısında değilim,bence karar gençlere bırakılmalı eğer aralarındaki sevgi bağı ağır basarsa mutlaka ortak bir noktada bulusacaklardir yoksa da,zoraki bir evliliği devam ettirmeye çalışmak iki tarafıda daha fazla yıpratmak tan başka bir işe yaramayacaktir
Bedri Tokul
İşte nişanlılık dönemi bunun için önemli.
Ancak;
Halk arasında da şöyle bir inanç var:
"O kız alınmaz. O nişanlısından ayrıldı" gibi.
Değerli yorumunuz için teşekkür ediyor,
Saygılar sunuyorum.
rezzan sipahi
rezzan sipahi
Can Dostum, babacan yüreklim hakikaten çetrefilli bir durum oluşmuş.
Ne zor bir zamandayız. Evlilikler birkaç ayda bitiyor. Evlilikle dolandıranlar bile var.
Anlattığın olayda ufak tefek tartışmalar varsa her iki tarafta birbirini idare ederek alışıp gidebilir. İşin boyutunu bilmiyoruz tabii. Erkek başkasına aşık oldu diye evlilik yıkılmamalı. Bunun sonu olmaz. Arada namus meselesi falan yoksa evlilik terapistine gitsinler evet.
İlk 5 yıl dedikleri olayı ben çözdüm ağabeyim. İlk evlendiğinde erkek benim ailem, kız benim ailem diyor. Ve kim ne derse desin sonuç kız tarafına doğru kayıyor. Bu evlilikler devam ediyor. 5 yıla kadar erkek hala benim ailem diyorsa bu evliliğe geçmiş olsun. %99 böyle.
Selam ve saygılarımı gönderiyorum kıymetli ağabeyim.
İyi ki varsın..
Bedri Tokul
Babanın üzüntüsü yüreğimi dağladı.
O nun telaşı çok daha bük boyutlardaydı.
Ancak bu kadarını aktara bildim.
Bu konu iki uçlu değnek misali...
Sevgiyle, hasretle. Saygıyla öperim Dost yüreğinden.
Suat Zobu
Bedri Tokul
Sorunlarını anlattı.
Vebalini alıp da
"Şölle yap böyle yap." Demedim. Kesin olarak.
Allah haklarında hayırlısını versin.
Teşekkür ediyor selam ve Sevgilerimi gönderiyorum.
Sağ olun.
Den(iz)
Den(iz)
Aldatan erkeklere gıcık oluyorum kusura bakmayın Müslüm bey :))
Evet şimdi anladım.
Evlilik terapistine gitsinler ve aralarındaki sorunları çözmeye çalışsınlar derdim. Zira erkekler aşık olmak için yaratılmıştır. Evlilik gibi kutsal birlikteliği yürütmek zorundalar. Yuva yapmak zordur, hele de yıkılanın üstüne.
Bedri Tokul
Emin ol bilmiyordum.
Dur yarın arayıp çağırayım da söyleyeyim
Bir de şu var.
Temel sağlam değilse bina ne kadar sağlıklı olur ki?
Okudun. Yorum yaptın.
Akdağın suyu, çakallar tepesinden baktığın kale
helal sana...
Selam ve Saygıyla Hemşehrim.