- 617 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Kediler bize nasıl tebessüm ettirir?
Yağmuru dinlerken bizi güzelleştiren ne? Güneşin daha pencereden görünür görünmez günümüzü güzelleştirmesi neyle açıklanır? Kedilerin tebessüm ettirebilme sırrı nedir? Ben bütün bunların tevhidle ilgili olduğunu düşünüyorum. Şuurunda olalım veya olmayalım, ismini koyalım veya koyamayalım, içimizde bir yerde biliyoruz. Bütün bu olanların bizimle bir ilgisi var.
Evet. Evrende olan herşeyin hem de. Herşeyin herşeyle bir ilgisi var. Bir bebek ağlıyorsa bizim için de iyi gitmeyen birşeyler olduğu ortaya çıkıyor. Buzların arasına sıkışmış balinalar için endişelenmemiz de bundan. Anahaber bültenleri bu yüzden içimizi bunaltıyor. Kardeşliğimizin farkındayız. Bir kilimin ipleri gibi herşey birbiriyle dokulu. İnsan bu yüzden bu denli dokunaklı.
Canımızın çok yanabilir olması da bazen nefsimize dokunuyor. Bencilliği bir battaniye gibi üzerimize çekmek istiyoruz. Olmuyor. Şu üşümek geçmiyor. Fakat diğer yönden bu şunun da göstergesi: Kilimin en girift nakışı da biziz. Kainatın her köşesiyle bağlıyız. Gözümüze ışığı henüz değmiş yıldızların aslında binlerce yıl önce gerçekleşen doğuşuna seviniyoruz. Göktaşları semamızı yakıyor. Yıldırımlar çakıyor. Gök gürlüyor. Heyecanlanıyoruz.
Hemen herşeye karşı duygusal bir tepkimiz var. Hemen herşeyin bizde bir karşılığı yaratılmış. Göğe hayretimiz yere hayretimize benzemez. Hepsi orijinal. Hiçbir şaşkınlığımız bir diğerinin aynısı değil. Hiçbir sevgimiz bir diğerinin aynısı değil. Hiçbir neşemiz bir diğerinin aynısı değil. Tevhide iman etmek de ancak böyle bir canlıya yakışmaz mıydı? Herşeye karşı apayrı birşeyler hisseden herşeyi yaratanın bir olduğuna iman etmeli. Çünkü kendisi ’herşeyden etkilenir’ oluşuyla bu sırra içinde bir yerde şahitlik ediyor. Nasıl söylemeli arkadaşım? Herşeyin herşeyle ilgisi insanın üzerinden geçiyor. Kalbimiz bütün iplerin göründüğü yer. Belki düğümlendiği yer. Belki dokunduğu yer.
İnsan evrenin özeti dendiğinde sadece fiziksel olarak düşünmüyorum ben bunu. Metafizik bir düşünceyle, evrenin büküldüğü noktalarda, insan denilen şeyin varolduğunu da hayal ediyorum. Yani nasıl dağılmış, yayılmış, akmakta olan şeyler bazı noktalarda boğumlanıyorlar. Herşey herşeyle o boğum noktalarından kavuşuyor. Bir baraja iğne deliğiyle delik açsan bütün varlığı o delikten geçerken kardeşleşiyor.
İnsan da bu âlemde öyle birşey bence. Pardon. Âlemlerde öyle bence. Bütün âlemlerin içinden geçtiği bir delik. Bir boğum. Bir buluşma noktası. Bu yüzden Fatiha’ya "Âlemlerin Rabbine hamdolsun!" diyerek başlıyor. Tek birisini ansa yetmeyecek çünkü. Halini anlatmaya yetmeyecek. Onun ötekilerden farkı bu. O hissedişleriyle herşeyin kendisinde düğümlendiği bir desen. Övgüsü de bu durumuna yakışır genişlikte olmalı elbet.
YORUMLAR
Merhaba kardeşim.
Yazdıklarınızı bütünüyle kavrayacak zihinsel genişliğe sahip değilim ama anladığım birşey var ki; en küçük ve çoğunluğun dikkate dahi almadığı ayrıntıları Allah'a daha fazla inanmak için vesile kılmayı başarabiliyorsunuz. Bu düşünen, inanmak için aklını kullanan ve Allah karşısında acizliğini kabul etmiş insan tavrı. Aslolan inanmak olduğuna göre bu yol doğru yol.
Gazanızın mübarek olmasını dilerim kardeşim.