- 403 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜBALAĞANIN MÜBALAĞASI
Yine Edebiyat öğretmeni damarım kalktı. Size mübalağayı anlatmak istiyorum, daha doğrusu yanlış mübalağalardan söz edeceğim.
Günlük hayatta da kullanırız bu terimi ve terimin icabını da yaparız. Kimi zaman bir durumu olduğu gibi söylemek yetersiz, kuru bir anlatım olabilir. Mesela “Çok dertliyim.” demeniz böyledir. Bunun yerine “Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.” diyor şair. Bunun lafın üzerine daha iyi anlarsınız ki adamın derdi gerçekten çok.
Mübalağasız bir edebiyat düşünmek pek mümkün değil. Yazarlar, şairler hep kullanmışlardır bu sanatı. Hele komedide olduğu gibi gösterirseniz durumu, asla kimse gülmez ve siz de amacınıza ulaşamazsınız.
Peki bu abartma sanatının bir ölçüsü var mıdır? Belki böyle bir sınır, bir yasaklama konulamaz. Ama sonsuz da değildir sınırları. Özellikle yaptığınız mübalağanın bir tarafı Allah’la, dinle ilgili olursa. Mesela kimseye büyük göstermek için Allah’ın sıfatlarını veremezsiniz.
Şimdi şu örneklere bir bakın: “…Tanrıdan sonra inan tapılacak kadınsın. “ işte anlatmak istediğim bu. Allah’tan başkası için tapma ifadesini kullanamazsınız. “ Seninle Cehennem ödüldür bana sensiz Cennet bile sürgün sayılır.”
Bu gibi ifadelerin öte dünyada hükmü nedir bilmiyorum. Ama biliyorum ki sırf edebiyat yapıyorum derken ateşle oynuyoruz. İşin aslına bakarsanız sanatçı sıradan insan değildir, biliyorum ama bu kadar da olmaz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.