- 1577 Okunma
- 6 Yorum
- 7 Beğeni
Suyun ateşe atılan mektupları 5
Sevgili sevgili,
ummana sarılan bir damla düşün mealiydi gözlerin. Sahra denizinde vahayı görebilen aşka müptela Mecnun´un ahvalini kim anlayabilir.
Zerresini s`arar baktığı her yerde Leyla`nın, kıskanır mı hayalini insan kendi zifirinde.
Güne benziyor yüzün işte ben seni böyle vazgeçilmez gördüm. Ne eksik ne de fazla ben seni sonsuz bir aşkla kalbimden süzer gibi acıya acıya demledim...
Bir gülüşün vardı, gizli ve içli! Aldım gülüşüyüşünü üç kere öptüm başıma koydum, oradan da alıp ağrıma bastım. Bağrıma saplanır gibi tesirli, olunmaz bir yarayı sevmek cesurca, içimde tutulduğum kıyametinde titreyerek, tufanına tutkun.
Delilerin inandığı rüyası olur, akla zarar değil miyiz işte, gel... İp atlayalım vazgeçip büyük oyunlarından. Huysuz, arsız biraz da gamsız... Saçını çekmeden ölmek ah...
Dudaklarının kıyısında sıkışıp kalmış çocukluğunla misket oynamalı, arnavut kaldırımlarında diz çökerek o şehrin. Yakan top atmalıyız birbirimize sekerek, vazgeçip büyümekten. Hep bir canımız olmalı çıkmamalıyız biz bizden...
Düşüp de dizlerimizi kanatana kadar oynamalıyız, gece göçene kadar üzerimizden...
Bahanelere sığınmadan, bağıra çağıra, sokak sokak, anılar biriktirerek sevmek. Kimbilir kaç nefesimiz kaldı aşkla yaşamaya, satır atlamadan sarılmalıyım sana.
Umuruma almadan dünyayı sadece sen ve çözülen buzlara çarpıyorum. Korkma, kendimdeyim sevgilim... En çok da iksirinde....
Gözlerime deniz suyu kaçtı, biraz da kum, üfle de geçsin yasım!
Topraktan bir evin damında yıldızları serip üzerimize uyuyacaktık daha, gel...
sude nur haylazca
YORUMLAR
İlginç bir hitapla başlayan çok içten bir çağrının yazısı.
İrdelediklerinden yaptığı çıkarımlarla ikilinin hayallerinin de eklendiği hatırlatmalarala bezenmiş duygulu bir yazı.
Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı cümleleri içeren yazınızı kutlarım.
Sevgilerimle.
-Sude Nur Haylazca-
Çok teşekkür ederim, içtenliğinize...
Farklı kimliklerde, farklı kıtalarda olsak dahi aynı hisleri taşıyor ve yaşıyoruz... Biz insanlar birbirimizin tekrarıyız aslında ama buna inanmaz çoğumuz...
Selamlar, sevgiler
Serap IRKÖRÜCÜ
Böylece sürüyor etkileşimler zaten.
Sevgilerimle.
-Sude Nur Haylazca-
Duygular, yaşananlar benzerdir... Buyüzden tanı'şıklık..
Teşekkürler
Merhaba sayın Yazar
Sevgiyi bu kadar yalın ve en çocuksu haliyle ifade edebilmek büyük yetenek
Bir sevgi tarifi saf yalın ve çocuk kalan
Müsaadenizle eşlik etmek isterim;
Bu şehri en çıkılmaz sokaklarından
Sütsüz kalmış bir sokak kedisini yavrularından sevmekti seni sevmek
Koparmaktı belki acıyı parmaklarından
Kırmızı bir uçurtmanın rengârenk kuyruğundan
Kırık cam misketlerin renginden sevmekti seni sevmek
Aslında seni sevmek
Cumadan cumartesiye sokaklarda bin bir özlem büyüten anne demek
Sokaklardan başka
Yağmurlardan göğe tutunamayıp dönen kuşlardan
Pencerelerden başka
Camlardan pencereler önüne konan kuşlardan
Sana verecek başka bir şey yok elimde
Kanadı kırık bir kırlangıcı kanadından
Bir papatyanın koparılan son yaprağından sevmekti seni sevmek
Ne varsa kırıldı içimden dışıma kadar
Kırılan bir oyuncağın en büyük parçasından sevmekti seni sevmek
Aslında seni sevmek
Bir bayram sabahını babam gelir diye uyumadan beklemek
Annemi hamur kokan ellerinden öpmek demek
Çok güzel idi su gibi
Saygı sevgi ve esenlik dileklerimle her dem dostluk ile
Elbruz.
-Sude Nur Haylazca-
Ne güzeldi eşliğiniz, çok mutlu oldum, değer kattınız Şair,
Sevgi, saygı, muhabbetle, her dem dostlukla Şair..
Varolunuz...
'Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açilir ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzimda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bedri Rahmi Eyüboğlu"
-Sude Nur Haylazca-
Hüzünün ömrü uzun hayat ise kısa belki de onun telaşı...
Teşekkürler
Saygılar
Bir hayal gemisinin yelken direklerine tırmanıp, sonra bin kez o gemiden inmemek isteği gibiydi yazıyı okumak. İlkin imgelerin çokluğu boğar mı dedimdi ya, yazı tamamlandığında her şey yerli yerindeydi. Tebrikle...
-Sude Nur Haylazca-
Duygu boğumundan doğuyor imgelemeler...
Teşekkürler