- 622 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAĞDAŞLIK MASALI
Oldum olası bu sözcükten hazzetmem. Nedendir bilmem “çağdaş” deyince tüylerim diken diken oluyor.
Aslında bu alanda “medeni” ve “uygar” kelimeleri de var. Her ikisi de aynı şeyi karşılasa da çağdaşın alanı biraz farklı. Diğerleri zamana uygun, ileri görüş anlamına gelse de çağdaş aynı çağda yaşayan anlamına da geliyor. İşin esasında beni rahatsız eden bu yönü değil, çağdaşı kendi dünya görüşlerine uydurarak kullanan, onun içini kendi malzemeleri ile dolduranlar.
İşin özüne bakarsanız göreceksiniz ki, bu yöndeki insanlar her ne kadar inkar etseler de sözcüğü İslam karşıtı anlamında kullanıyorlar. Nerede bir çağdaşlık itirazı varsa temelinde İslami bir hüküm vardır.
İsterseniz teker teker ele alalım.
Birincisi içki: bütün dünya biliyor ki içki insan sağlığına zararlıdır. Ve yine bütün dünya bilir ki içkiye karşı en büyük ve en geçerli mücadeleyi de İslam vermiştir. Gün gelir de içki ile ilgili bir kısıtlama kararı almaya kalksanız hemen karşınızda bizim çağdaşları (!) bulursunuz. İnsan haklarından bahsederler, özgürlüklerden dem vururlar, sizi gericilikle suçlarlar. O halde ilk çağdaşlık hükmünü ortaya koyalım, çağdaş insan bol bol içki tüketir.
Bir başka zamanda çıplaklıkla ilgili bir hüküm olsa bizim çağdaşlar bilir ki bu hükmün kaynağı İslam’dır ve hemen durumdan vazife çıkartarak aynı teranelerle karşınıza çıkarlar. İnsan hakları, özgürlükler, hangi çağda yaşıyoruz zırvaları. sanki taş devrinde insanlar örtü üzerine örtü kullanıyorlarmış gibi. Şimdi ikinci hükme gelelim: çağdaş insan çıplak olur.
Özellikle tüm çağdaş erkeklerimizin hayalindeki kadın tipi çalışan kadındır. Ne var bunda, demeyin. Kadınlar elbette çalışabilir ama bunların hayali kadını köle durumuna getirmektir. Ben inanıyorum ki bizim çağdaşların hiçbiri evde karısına yardım etmez. Ve yine inanıyorum ki çağdaşın karısı ne kadar maaş aldığını da bilmez. İnşallah yanılıyorumdur.
Bizim çağdaşın en belirgin özelliği ise nefsinin kölesi olmasıdır. O, binmiştir nefsinin atına, siz ne derseniz deyin işin ucunu çağdaşlığa bağlar ve sıyrılır gider.
Benim en çok merak ettiğim şey, dünyada bizim çağdaşlarımızın benzerleri var mı? Yoksa bunlar Türkiye’ye mi has…
Lafı fazla uzatmak istemiyorum ama bir örnek daha vermeden geçemeyeceğim. Yine bizim çağdaşlardan birini gördüm geçen gün bir toplantıda. Nereden açıldı bilmiyorum konu çok çocuğa geldi. Bizim çağdaş bayan az çocuk yapmayı savunuyor. (Bunların daha çağdaşları, bırakın çocuğu evlenmeyi bile çağ dışı görür ya, ne ise) Birileri de az çocuğun sakıncalarından söz etme cüretinde bulundu. Bizim bayanda bir feryat ki sormayın. Tek doğru düşünen o. Onun dışında herkes mürteci. Bir bayanla cebelleşmek istemeyenler sustu. O da haklılığına bağladı suskunluğu. Demek ki ne imiş: çağdaş az çocuk yaparmış, demek ki ne imiş: çağdaş şirret olurmuuuuuş.
YORUMLAR
İlginç bir yazı ve üzerinde tartışılması gereken bir konu ‘’çağdaşlık!
Aytekin bey, bildiğim kadarıyla çağdaşlığın kültürel bir tanımı yok. Genel algı,aynı zaman dilimini kültürel olarak yaşayan insanlar topluluğunun olduğu dönem olarak kabul edilse de aslında gerçek tanımlaması ‘’mekanik ve elektronik’’ gelişmişlik seviyesini aynı anda yaşayan insanlar topluluğunun olduğu dönemdir. Biraz daha açacak olursak, aynı dinin mensubu ve aynı kültürel yapıya sahip olsalar bile iki topluluktan biri herhangi bir gerekçeyle mekanik ve elektronik gelişmişlikten uzak yaşıyor, mekanik ve elektronik gelişmişliğin ürünü olan teknolojiyi reddediyorsa bu iki topluluk gurubu, aynı zaman dilimin de yaşasa bile çağdaş sayılmazlar.
Saygı ve sevgilerimle.
aytekin hoca
Merhaba hocam...
"Oldum olası bu sözcükten hazzetmem. Nedendir bilmem “çağdaş” deyince tüylerim diken diken oluyor. "
Bu cümle benim defalarca kendi kendime kurduğum cümle... Sanki içimi okuyorsunuz...
Çağdaşlık algısı ne biliyor musunuz ? Kendi değerlerini, inançlarını ve en çok da işine gelenleri bize zararsızca, nazikçe kakalamaya çalışan batının bir kurgusu...
Bu yeme atlamaya müsait bir yapımız olduğu tartışma götürmez bir gerçek.
Mesela hümanizm adı altında terör seviciliği, inançlara saldırı, evrensellik adı altında ahlaksızlıkların kakalanması Vb.
Ben özetledim.
Siz daha ayrıntılı yazmışsınız.
Kaleminiz kelamınız zeval görmesin.
Saygılar.
Çağdaş kelimesi günümüzde anlam yönünden batı medeniyetini karşılıyor hocam. Batı ekonomik, teknolojik, askeri ve siyasi yönden güçlü olması nedeniyle kendi kültürünü de ihraç eder durumda. Baskın karakter olduklarından onların doğruları hayatın doğruları haline geliyor gitgide. Batı ile taban tabana zıt bir dini inanca ve kültüre sahip olmamıza rağmen yukarda yazdığım alanlardaki zayıflığımıza bağlı olarak biz de batının ve onun doğrularının ziyadesi ile etkisi altındayız.
Biz mânâ çapında Batıdan fersah fersah ilerde olmamıza rağmen madde çapındaki geri kalmışlığımız ve Batıya bu konudaki muhtaçlığımız mânâ çapında da gerilememize neden oluyor. Çünkü madde ve mânâ, şekil ve ruh, öz ve kabuk birbirini tamamlayıcı unsurlardır.
Batıyı bütünüyle reddetmem, edemem elbette. Batıdan öğreneceğimiz çok şey var. Ama sadece madde çapında, fen ve teknolojide. Mânâ çapında biliyorum ki biz onlardan üstündük, üstünüz. Sadece şeklimizi kaybettiğimizden ruhumuz da zamanla erezyona maruz kaldı.
Bir müslümanın en temel üç vazifesi vardır: Düşünmek, inanmak ve harekete geçmek. Bunlar iç içe, birbiri içine sindirilmiş halde yaşanmalıdır. Zira biri eksik kaldığında diğerleri anlamını yitirir.
Batıdan alacaklarımız var, evet ama batının da çağdaşlık adı altında bizden aldıkları var.
Katkıda bulunmak istedim. Selam ve dua ile...