- 830 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İLAHİ AŞKIN KUDRETİ VE SÖNMEYEN IŞIĞI...
Sonu müjdeleyen billur bir seyyah adeta yürek; s/onsuzluğun kıblesinde boykot ettiğim nefsi huzuruna serdim mahşerin.
Devasa yangınlarda, kozamı yaktı zalim yıllar aslında içimdeki iklimdi yeknesak kurtuluşuma ortak o son nüsha.
Müjdeleyen bir şeyler var mutluluğu: ben ki beylik bir kazanım adına asla tercih etmedim mubah olmayanı.
Yarımlarda tutuşan çeyrek düşlerim.
Muteber bir hece olma isteğim belki de meşru bir ölüm yerine nefsi müdafaa yapmaktan geri durmadığım zamanın çetelesi.
Böbürlenmedim ben bir ömür.
Zamanla azaldım hece hece ne de olsa beyhude yoksunluklarla içli dışlıydım.
Yalıtılmışlığın şehrinden geldim ben aşkın dokusuna.
Zaman bürüdü gözlerimi ne de olsa gün bazlıydı her yazdığım ve şimdi muteber bir yolculuk ile şereflendiriyor beni Rabbim.
Kozamda saklı olsam da güne denk düşen hüzün ve mutluluğum benim ikbalimdeki o var oluş şarkısı.
Aşkın şühedası her yanık kelam ve içimin dokusunda okumakla yaşamak hayatı ve üflenen nefesime of demeden arşınladığım ömür palası.
Hayatın muhtevasında şiir gözlü sevdiklerim var beni.
Şiirin muhtevasında sevgi gözlü yârim, yarenim, eşrafım var benim ve çoğu da bilmez saklı olduklarını yüreğimde.
Ben sessizce sever ve dua ederim.
Sessizce yaşar ve yazarım… demeye muktedir olsam da tüm sessizliğime mazhar olan şu ölümlü satırlar.
Afakı olmayan bir şehir mi ne?
Ya da azabı yok sayan bir fasıla.
Şimdi hangi yarımda hangi çeyreği buyur edeceğim de tamlayacağım ülkülerimi?
Şehrin çeperinde dağ başında yaşayan bir münzeviyim.
Dağın tepesinde maviyi yüreğine sığdıran bir su damlasıyım.
Suyun gözlerinde ölümlü bedenimle yarınlara talip bir dün’üm ben aslında an’ına sadık lakin mazinin örtüsü ile dokusundaki otları yok eden ve yeşil gözlerinde doğanın maviye ve pembeye âşık bir sarı imgeyim tıpkı güneşi soluyan bir çiçek ve muhtevası sevgi.
Vazgeçmeyeceğim sevmekten birilerini dahasını da ekleyeceğim yüreğin dip not babında sayıklarken sevginin neşriyatında, derinlerin tahayyülü ile zifiri karanlığı delen gündüz yüreğim.
Işığında şehrin bir kumpas zaman zaman hayatın ritmine yenik düşen.
Bazen yankısı olmayan bir ses içimden düşmeyen ve boca ettiğim evrenden ben kabul görmüşken nasıl mutlu olmam hele ki söz konusu hidayet ve rahmet sağanağı iken…
Göğün uzamlarında bir hale.
Aşkın rahlesinde çirkinliği lav eden.
Şurasında ömrün gel-geç de değil hani bilakis ömürlük kaygısını şerh düşüp ahreti kucaklamaya hazır.
Bir mevta belki de yazdığım her söylem.
Bir çırpınış evet, bir çırpınış iflah olmaz hayallerime yenilerini eklediğim belki de ikbalin kuru sıkı taziyesi ne de olsa hayalleri yarım kalmış bir faniyim ömür denen güzergâhın her tali yolundan ana yola sapmak adına gözümü sakınmadığım…
İlahi benim acılarım.
Islah ettiğim nefsimin de hiç önemi kalmadı hani.
Dünlük derdest komplimanlar ya da sonu gelmez kinayeler mi… umarsızlığındayım evrenin gizemine biat.
Her söyleme şerh düşüyor yüreğim.
Ben beylik sunumların insanı değilim madem söylediğim her övgü ve sürrealist imgeler bile tefekkürde iken ben meylettiğim ilahi sevgiyi nasıl nasıl da taşırıyorum çeperinden ruhumun.
Kıtalar aştım ben.
Aşkı izah ettim kendimce ve tefsirine baş koydum.
Dokumda saklı her detay.
Detayda saklı mutluluk.
Mutluluk mu?
Sevgiden ve huzurdan mütevellit.
Açılımı ömrün aslında yağmurlu bir havada açmadığım şemsiyemle dans ettiğim yine bilinmezin neşriyatında bilindik her duyguyu bilfiil dile getirdiğim.
Kaçarım yok benim.
Açmazım var genelde ve aymazlığında hangi muhteva ise tüm dikte ettiğini yüreğin bir bir seriyorum satırlara.
İyilikten kasıt hep iyi niyeti saklı tuttuğum ve tanımsızlığın makbul gördüğü kabullenişte yüreğimi ve ellerimi açtığım rahmet.
İnsan doğasında saklı her yemin.
Her yeminde saklı rüştünü ispatlamamış acılar.
Acılar batağına saplandığım her an için müteşekkirim yüce Rabbime.
Acıdan çıkıp mutluluğa boca ettiğim şükür ve girdabından ömürlük sıkıntıların tek surede saklı iken huzur ben yine bilfiil yüreğimden akıttığım kadar gözümden akan rahmete defalarca müteşekkir.
Acılarımın tabibi hep inançta saklı.
Akça pakça bir yakamozda ise ben saklıyım.
Haklı olduğum her fasıla lakin yenik düştüğüm devranda genelde kabul görmediğim sayısız meclis ta ki içine düştüğüm bu yazma aşkı ile iflah olan yüreğim ve kozamı kırıp yeminle tövbeyle kucakladığım evren.
Aşkına talibim ben doğasında saklı muhteviyat ile zerre olan varlığımı serpmeye talibim ve aşkın afakında bir tohum daha ekiyorum her yazdığıma şerh düşmüşken bilfiil adımı ve yüreğimi.
Yürekteki tüm kımıltı ve hacimsiz yaşama coşkum.
Bazen başım yana düşse de dik tutmak başımı ve içimi ferah kılan ve yüreğimdeki saklı güzellikleri ben her nasılsa bıkıp usanmadan sunarken yakınımda uzağımda kim varsa.
Beni bana yakın kılan.
Arşı alaya çıkan ilahi coşkunun muhtevası ile aziz dostlarıma her daim müteşekkir ve kavuştuğum bu hidayet benzeri rüzgârda savrulmak değil de savurmak istediğim ilahi muhtıra.
Göğün kement attığı bir ebemkuşağındaki sekizinci renk ve notayım ve dokuzuncusuna talip.
Namert olmayan her surette ben aşkı ve sevgiyi soluyorum ve insani vasıflarımdan bir nebze olsun övünçle bahsetmeden kuru ve cılız ışığında gecenin karasına atıfta dahi bulunmadan ben aşkı aralıksız örüyorum ve yürüdüğüm yolu asla terk etmeyeceğimin bilinci ile ifa ediyorum doyumsuz yaşama sevincim ile muhtevasında ömrün ben sayısız kareye dâhil olup kendi örüntüm de değil hani bilakis bir önerme iken aşkın kudreti ve sönmeyen ışığı…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
çok sağ ol.
eşlik etmen adına mutlu oldum.
sonsuz selamlarımla...