- 754 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞÜNCEYE SAYGI
Hiçbir konuda samimiyetsizliğe tahammülüm yok. Özelliklede düşünce konusunda…
Bu ülkede yüzyıllardır birileri birilerini susturma peşinde. Hem de öyle bir heves var ki kimilerinde, ellerine imkan geçtiğinde en üst düzeyde kullanabiliyorlar. Hapsetmekten, sürgünden tutun da idama kadar götürebiliyorlar.
Yakın tarihimizde de aynı baskıyı görmek mümkün. Özellikle kırklı yıllarda bir taraftan Nazım Hikmet ve arkadaşları, diğer taraftan Turancılık davaları damgasını vurmuş yakın tarihimize. Kimi tabutluklarda çile çekerken kimi de ülkeden kaçmak zorunda kalmış.
Sözünü ettiğim baskılara en çok da sol kesin maruz kaldı. Bunu en yakından izleyenlerdenim. Özellikle 141. madde epey çile çektirdi solcuların bir kısmına. O dönemlerde düşünce özgürlüğü konusunda sol kesimin feryatları vardı ve ne yazık ki sağcılar aldırış etmediler. Hani derler ya “Hukuk sana da lazım olacaktır” diye. Bir gün düşünce özgürlüğünün kendilerine de lazım olacağını düşünmedi sağ kesim.
Gerçekten de öyle oldu. Yıllar sonra özellikle dini söylemler susturulmaya başlandı. Bu defa feryatlar bu alandan yükseldi.
Yıllar önce sağ kesimin düştüğü hataya bu defa da solcular düşüyordu. Sanki öç alırcasına sırf fikrini açıkladı, sırf inancını yaşamak istedi diye zulüm görenleri izlemekle yetindiler. Hata bir kısmı “oh olsun” bile dedi.
Karşılıklı yapılan hatalarla bir yere varılmayacağı açıktı. Tahammülsüzlüğün huy halini almasına izin verilmeden, bir an önce tedbir alınmalıdır. Gördüğüm kadarıyla soldaki kin bitmiş değil. Sağ ise işi daha iyi kavradı gibi görülüyor. Özgürlükler konusunda önde olan sol ne yazık ki çok geride kaldı. Bunu suçlama amacıyla söylemiyorum. Bu ülkede fikir özgürlüğünün öncüsü olan solun düştüğü durumu belirtiyorum, o kadar.
Kendi fikrini tek doğru sanan, farklı bir görüş ortaya atıldığında histeri krizleri geçiren tipler var. Girdiği öyle bir yol ki, Komünist Rusya da aynı hastalığa tutulmuş, komünizmi en ideal yol olarak kabul ettikleri için farklı düşünenleri deli kabul etmiş ve Sibirya’ya sürmüşlerdi.
Farklı düşünme konusunda bakın Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi’nde ne diyor:
Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
(Başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur; koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar.)
Yani bir başka deyişle, farklı düşünceler ortaya çıkmalı ki, hangisinin doğru olduğunu tartışarak anlayalım, bulalım. Yoksa fikrinizin doğruluğundan emin olarak ortaya çıkar, ardından da farklı bir fikri yasaklarsanız sizin demokratlığınız nerede kalır?
Yıllar önce bir söz duymuştum. Çok da hoşuma gitmişti. Sözün kime ait olduğunu bulamadım. Sanıyorum şöyleydi:”Seninle aynı düşünmüyorum ama, düşünceni açıklaman için gerekirse canımı bile veririm.” Kimse kimseden bu ölçüde bir fedakarlık bekleyemez. Ama en azından bir saygı beklemek hakkımızdır sanıyorum. Bu saygıyı karşıdan beklemek için, elbette önce kendimizde oluşturmak da şart.
Şu devrana bakın. Özgürlüklerin savunucularına özgürlük dersini, yine onların faşistlikle suçladıkları biri veriyor.
Ne günlere kaldık Allah’ım