- 1400 Okunma
- 12 Yorum
- 3 Beğeni
HEY GİDİ GÜNLER HEYY
Bu günlerde neşem ayyukta. Olmaz olur mu? Kimin yok ki derdi? Var tabii benim de sorunlarım. Ama hepsini elimin tersiyle arkaya attım. Neşemin nedeni TOYNAK’ın (Secaatin Öztürk) tekrar aramıza katılması.
İyi bir şair, iyi bir yazar, iyi bir dosttur Toynak.
Üç silahşorlar derlerdi bize. Ben, Taco (O zamanlar Taco yiğitti. Fesatlıkları yoktu) ve Toynak. Hayaller kurardık. Olmuş gibi de yazardık. Takılırdık bir birimize. Kırmadan, küsmeden… Okuyanlar yazılarıyla alkış tutarlardı dostluğumuza.
Aşağıda ki yazı da ismi geçenlerin birçoğu yok şimdi Edebiyat Defterinde. Belki yoğun işleri vardır. Fırsatları yoktur Deftere girmeye. Ben öyle düşünmek istiyorum.
Mesela bir KEMNUR vardı. Öldü mekânı cennet olsun. Bir CİNOK abimiz vardı. Şimdi çok hasta.
O günler de herkes kendi siyasi, dini görüşünü kendilerine saklardı. Güne gelmek gibi bir beklentimiz, bir derdimiz yoktu. Yazıyorduk. Paylaşıyorduk. Mutlu oluyorduk.
HEY GİDİ GÜNLER HEYY…
Aşağıda o günlerdeki bir yazımı paylaşacağım sizlerle. Siz: “Ukalalık işte” deyin. Ben de” o günleri özledim, paylaşmak istedim” diyeyim.
Yıl 2012.Temmuzun sıcak günlerinden biri. Tacettin telefon etti;
“ Ankara’ya geliyorsun. Bize verilmiş bir görev var.”
Taco’ya;
” Ne? Niye? Niçin? “ diye sorulmaz.
O gel dediyse gidilir. Ölçmüş, biçmiş en doğru kararı vermiştir.
Haberleştik Ankara da buluştuk.
“ Bedri, ANSIZIN bize görev vermiş. Sen de biliyorsun Edebiyat Defteri Yayın evi yeni faaliyetegeçti. Birçok üyemizin de bu yayın evinden kitabı çıktı. Kitapları ve Yayın evini tanıtmak için Ankara Kızılay Yüksel caddesinde tanıtım yapacağız.”
“ Baş can üstüne. ANSIZIN mı aradı?”
“ Hayır, Toynak aradı.”
“ Her neyse görev görevdir.”
Aldık kitapları, çıktık Yüksel Caddesine. Sergimizi açtık. Bir taraftan ben, bir taraftan Taco bağırıyoruz;
“ Haydiii… En güzel aşk şiirleri Sevgi Salman ‘dan.
“ En güzel yaşanmış hayat öyküleri Emine 45 ten. “
“ Ayhan Sarıkaya’dan mafya öyküleri.”
“ Aysel Aksümer’ den, Mustafa Sakarya’dan duygu yüklü öyküler.”
“ Oya Gedik’ ten, Su Misali’nden, Mehtap Altan’dan düşündüren şiirler."
” Afet Kırat’tan ruhunuzu yıkayacak mısralar”
“ Fikret Tezal’dan iç hesaplaşmalar. Aynur Engindeniz den kendine has öyküler."
“ Engin Tatlıtürk’den dobra dobra yazılar.”
“ Öykünün adresi Nermin Kaçar’ dan okumaya doyamayacağınız yazılar”
“Cömert Yılmaz’dan, Gizemli Yürek’ten, Banu Uludağ’dan, Sahaf’tan, Yakamoz’dan altına imza atmasalar da yazarının belli olduğu kendilerine has şiirler”
“Asran’dan-Çala kalem değil, işte kalem- dedirten yazılar…”
“Daha neler neler… Kitabı olanlar çok bizde… Kitabı baskı da olanlar çok bizde. Eser Akpınar yazar külhanice…”
Böyle böyle bağıra, anlata yayınevimizi, kitapları tanıtırken, iki sivil geldi yanımıza. Kimliklerini
gösterdiler.
Mali Şube polisleri.
Taco bana, bakıyor ben Taco’a. Bizim Mali şubeyle ne işimiz olabilir ki?
“Sizin şu an yaptığınız korsan kitap satmak. Bu eyleminiz kanunlarımıza göre suç.”
Bir an da etrafımız insanlarla doldu. Bilirsiniz bizim insanımız düşenin yanında yer alır. Tutup kaldırmak için değil. Gülüp eğlenmek için.
Her kafadan bir ses geliyor.
“ Sahtekârlar. Dolandırıcı bunlar dolandırıcı. Emeğe saygınız yok mu? Bir kitap kolay mı yazılıyor? Kolay mı basılıyor? Emek hırsızları…”
Toynak ta kalabalığın arasında. Her söze alkış tutuyor. Diğerlerinden daha çok bağırıyor.
“Haklısunuz da… Asacağusun bunlariii”
Taco dayanamadı.
“Toynakkkk!!”
Toynak ne beni, ne de Taco’u tanıyor.
“ Ayıp ayıp emeğe saygılı olun emeğe… Toynak da ne imuş. Toynak atın ayağunda olur da…
Ben adamım adam. Aha işda kimluğum. Ne yazii burada. Secaattin Öztürk…
”Ben hiç aldırış etmiyorum. Taco var yanımda. O varken ben düşünmem. O varken ben karar vermem. Haa kavga varsa, dövüşülecekse de, o benim işimdir. Ona da Taco’yu karıştırmam.
Taco:
“ Memur Bey izin verir misiniz? Birini arayacağım.”
“ Ara. Ama yanımızdan da ayrılma.”
ANSIZIN’ arandı. Durum anlatıldı.. Tesadüfe bakın ki ANSIZIN’ da Ankara’daymış.
“ Bekleyin geliyorum.” Dedi.
Rahatlamış, şaşkınlığımızı da atlatmıştık. Çok sürmedi geldi. Bizi buldu.
Polislere kendini tanıttı:
“Ben Edebiyat Defteri Yayınevi Müdürü Habib DAĞ.”
Polislerin amiri:
“ Bütün Türkiye de imkân bulamayıp kendini tanıtamayan yazarlara, şairlere kucak açan, o insan sizsiniz demek? Büyük fedakârlıklarla yayın evi de kurmuşsunuz. Ne mutlu size. Sizi tanıdığımıza memnun oldum."
ANSIZIN la polis memurları arasında bizlerin duyamayacağı konuşmalar oldu. Bazı telsiz görüşmeleri yapıldı.
Suçsuzluğumuz anlaşılmıştı. ANSIZIN gelip bizi kurtarmasaydı. Bekli de o günlerde yoğun olan Ergenekon’ dan tutuklanacaktık.
ANSIZIN bize her şeyi anlattı. Basılan kitaplara Kültür Bakanlığından barkot alınması için Toynağa örneklerden göndermiş. O da bize bu düzeni kurmuş.
Toynak arandı, bulundu. Geldi yanımıza. Her ne kadar gülse de mahcuptu.
“ Ne yapacağudum ? Tacettin’le başa çıkameyorum. Bedri de onun yardakçısı. Aslında bir şey olmuyacağıdi. Polisler beni tanırlar da…”
Dördümüz; ANSIZIN, Toynak, Taco ve ben Sakarya Caddesinin yolunu tuttuk. Toynak hesabı ödemeye dünden razıydı.
NOT: Hayır, tarihi şaşırmadım. 2011 de olduğumuzu biliyorum. Ama olacak. Onu da umuyorum. Yayın evimiz de kurulacak. Kitaplarınız da yok satacak. Kitabı piyasaya çıkmayan arkadaşlar sakın üzülmesinler. Matbaamız 24 saat çalışıyor. İşler yoğun. Hele basılanları bir pazarlayalım.
Edebiyat Defteri yazarlığın ocak başıdır, çeşmesidir. İyi bir yazar kitabı olan değildir. Toplum İyi yazana değil iyi pazarlanana iyi der.
SAYGIYLA…
YORUMLAR
Evet Bedri komutanımız, ne güzel anılarla dolu kaleminizin izleri,sevgili Tonya 'ğın dönüşü beni çok sevindirdi,edebiyat defterinin mihenk taşıydı gerçekten ,siteye yeni girdiğimde Tacettin bey ve Tonyak dostun katkılarını unutamam,çok mutlu oldum tekrar aramızda oluşuna. Sayfanızı okumaya başlayınca kafamdaki hazin ve zor günlerimi günlerimi bir nebze dağıttınız , çok
teşekkürler sağolun. Selam ve saygılarımla...
Bedri Tokul
Biliyorum sıkıntıdasınız.
Allah yardımcınız olsun.
Selam ve Saygıyla Oya Hanım
Gülümsettin ağabey...
Aslında geriye bakmamak,geçmişe takılmamak gerek..zira eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı demişler,öyle işte...
Ne adamlar vardı,giyim kuşamlarına adam demişiz,ne ağabeyler varmış beş para etmediklerini öğrendiğimizde hayal kırıklığı yaşamışız...
Ne kardeşler kız kardeşler zil takıp yüreğimiz içinde ihanet dansı etmişler,sakin kafa ile ayna gibi net,ortada...
Varlığına anlam kattıklarımızla varlığımıza ses verenler farklı değil...Rezalet bir durum aslında sanaldan kurtulup reel hayata adapte olamamışlar ve hayal ürünü olarak yok olup gitmişlerdir...
Bazılarını tenzih ederim ama bir çoğu kalıbının adamı olamamış,giydiği libasın içine bol veya dar gelmiştir...Hayal kırıklıklarımıza rağmen sürüp götürdüğümüz bir hayat var...Hayatı iyi okumak gerekiyor...
Şerefsizin birine feto dediğimiz için başımıza gelenlerden sonra haklı olmak meseleyi çözmüyor.Teşhis kadar omurgalı durmak ve tükürdüğünü yalamamak gerekiyor...Kendini eski asker addederek başta en yakın arkadaşına ihanet eden devletin tepesindekilere laf atan ve adamlık ve erkeklik babından mangalda kül bırakmayan ne zavallılar gördük...
hüzünlenme ağabey...koy tarihin çöp sepetine gitsin..Sevgi hak edene layıktır,hak etmeyenlere zırnık verme...Öptüm ellerinden ..hoşçakal...
Bedri Tokul
Kadehini kadehime vurduğum Toynak heyyy,
Cebimizdekileri ortaya döküp paylaştığıdımızToynak Heyyy...
"İste yeter Ağrı dağından kar getirim sana" diyenleri duyup ta bir tabak
yemeğe satılanları da gördük.
Bu site var ya bu site aslında mihenk taşı.
Adamı da tanıyorsun. Adam görünüşlü soytarıyı da.
Seni tanıdım adamlığı gördüm.
Birini de gördüm kırk yıl sonra soytarılığın ne olduğunu öğrendim.
Sen yetersin bana.
Diğeri mi?
O na da GÜNAYDIN...
Oya gedik
selam ve sevgilerimi bıraktım...
ne güzel hatıralar..
Edebiyat Defteri nin hepimizin hayatında özel yeri vardır.
kimseyi benim kadar mağdur etmemiştir.
geriye geldiğimde bütün dostlarımın başka dostları olmuş;
20-30 arasında yoğun dostlarımdan
2-3 e düştük..
çok kırıldım
ama ben hep Edebiyat Defterinde oldum.
bir kaç da kalmış olsa dostlarım burada..
sevilen ne yapsa
sevdası azalmaz.
ya da biz başka yerde olamadık gitti.
Edebiyat Defterinden sonra gül koklamadık..
Bedri Tokul
Biz bu defteri bir sevdik, pir sevdik.
Kırgınlıklar da oluyor mu?
Eh oluyor bazen.
Hangi ortam güllük gülistanlık ki?
Teşekkür, selam ve Hasretle...
Gülüm Çamlısoy
Üzüldüm doğrusu bana engel koymanıza.
Ben tüm yüreğimle ve sevgimle yorum yapmıştım.
Canınız sağ olsun.
Sağlık olsun efendim.
Saygılarımla.
BU ailenin bir ferdi olmaktan hep gurur duymuşumdur.
'Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer'...!...
Yaşanan her an, önceki değerlerimizden bazılarını yozlaştırdı, götürdü... Geriye anıları kaldı yazdığınız gibi...
Birçok nedenle şikayetçi olduğumuz 'bugünü' bile yarın arayacaksak!... Vay halimize demektir....
Sanal ortam da olsa, dostlukların daha kolay kurulabildiği, arkadaşların birbirine nazının geçtiği, paylaşımların cansiperane olduğu dönemi yaşamışsınız en azından... Bu da bir şans!...
Kadim dostunuzun gelişini duyurmak, onunla olan dostluğunuzu aktarmak adına yaptığınız paylaşım büyük bir vefa örneğiydi...
Dostluğunuz ve huzurunuz daim olsun Bedri Bey...
Saygılarımla....
Bedri Tokul
Sizin ve sizin gibi başka dostlar sayesinde, şimdiler de çok güzel ve anlamlı.
Ancak; sanal ortam da olsa o günler bir başka güzel miydi ne?
İsimlerini saydığım kişiler niye yoklar bilmiyoruz ki.
Belki bu yazıdan sonra birer ikişer gelirler kim bilir?
Selam ve Saygıyla Hocam
Bedri Hocammm.
Sağ olun değerli ağabeyim.
İnsanı hakikate ve mutluluğa taşıyan bir yol varsa sevgiden ve inanmaktan geçer.
Pes etmeden yaşamayı ve sevmeyi bizzat güçlendiren insanlar var ve insanların çoğunu burada tanıdım.
Her şeyi her şeyi unutup, yeniden doğduğum...burası, adresim burası son altı senedir.
Acılarımı, sevinçlerimi paylaştım ben sizlerle.
Mutlu olmayı yine inanarak başarıyor insan.
Bana güven duygumu yeniden aşılayan ve bağrına basan bir camia sevgili Edebiyat Defteri ailem.
Bayağı da zaman geçmiş hani ama su gibi.
Çok sıkıntıyı sizler sayesinde aştım; insana duyduğum güvende tam da yıkıldığım an, gördüm ki; henüz hiç bir şey için geç değil.
Bana bunu sizler ispatladınız; bana yeniden yaşa ve koş, demeyi sizlerden aldığım güç ile başardım.
Hakkınızı ödeyemem.
Yeni bir kapı açıldı buraya üye olduğumda. Bir şifre girdim ama hayatın şifresi imiş bana sunulan.
Çok teşekkür ediyorum herkese tek tek. Dostluğunu benden esirgemeyen nice insan.
Sonsuz selam ve saygılarımla çok değerli ağabeyim.
Bedri Tokul
Evet !
Yazınca güzel yazıyorsun.
Duygulu yazıyorsun.
Yazmak senin için ekmek gibi, su gibi ihtiyaç olmuş.
Yaz tabii.
Ancak;
sadece yazmakla mutlu olunmuyor ki.
Yaşamın daha bir çok güzellikleri var.
Kendine başka güzellikler de bul.
Bak o zaman daha da mutlu olacaksın.
Selam ve Saygıya Hocam.
Gülüm Çamlısoy
Çalıştığım zamanlarda da ben zevk aldığım mesleğim-hatta mesleklerim-ile coşkumu ve mutluluğumu zaten dolu dolu yaşıyordum.
Ben halimden memnunum üstelik hayatın başka güzelliklerini yaşamadığımı ne biliyorsunuz?
Ben burada her saniyemi her özelimi paylaşmıyorum ki.
Mutlu olmak ya da olmamak.
İnsan nerede huzur ve mutluluğu buluyorsa zaten gerisi yine geliyor.
İliklerime kadar mutluyum.
Zaten ben hayat pınarımı bulmuşken başka hiç bir şeyde gözüm yok.
Keşke herkes kendini bu şekilde derinlemesine tahlil edip kimseye zarar vermeden yaşasa.
Bir öğretmene ya da bir öğrenciye okulu, dersi bırak demek ne ise benim de başka güzellik aramam o denli gereksiz.
Mutluluklar dilerim ben de size ve yine kendinizi mutlu hissettiğiniz ne ise Allah da gönlünüze göre versin.
Saygılarımla, efendim.
Mutluluk ya da mutsuzluk kimsenin tekelinde değil.
Üstelik biz bu dünyaya günümüzü gün etmek için gelmedik.
Arayışım ve hedeflerim ötesinde koruduğum değerlerim ve değer verdiğim kim ise...
Allah var gam yok.
Allah'a emanet olun.
Edebiyat defterinde yitirdiğimiz bazı arkadaşları şahsen olmasa bile burada tanımıştım.
Özellikle Kemnur beyi..Sami beyle çok didişirlerdi ama dostane..
Mekanları cennet olsun aramızdan ayrılan dostların..Yad etmek en vefalı duygudur.çünkü güzel anıları,ve dostlukları barındırır içinde..
Bedri bey gülerek okudum yazınızı. Özellikle Toynağa çok güldüm. Ama bir cümleniz vardı ki onu okuduğumda içimden ne kadar doğru bir tespit diye düşündüm.
"Toplum İyi yazana değil iyi pazarlanana iyi der."
bu cümlenin üzerine başka ne söylenebilir ki..
Yine mükemmel, yine gülümseten harika bir yazıydı...
Vefa dolu gönlünüz hep neşe ve mutlulukla dolsun.
Sevgilerimle
Bedri Tokul
Bir yazına yorum yapan Afet bacıya HEMŞEHRİM dediğini görünce;
dik olarak birbirlerine yaslanmış iskambil kâğıtlarının nasıl ki ilkine dokununca hepsi sırayla açılır ya ,
Öye de oldu.
İlk kâğıdın adı HEMŞEHRİM di. Diğer kâğıtlar da kalitenin binbir türlü tarifi.
Sonra bir burukluk, bir yalnızlık çöktü içime. Çünkü ben profilimde AMASYA’ lı olduğumu belirtmiştim.
Birbirimizin yazılarına yorumlar yaptığımıza göre niçin bana şimdiye kadar HEMŞEHRİM denmemişti.
“Bedri senin elin Dileğe sitem eder. Bunun bir nedeni varsa da nedeni bir şekilde sorar.”
O da ne?
Benim yorumuma verdiği cevapta bana da HEMŞEHRİM deniliyordu.
Kalitenin sebebi anlaşılmıştı.
Güzel, güler yüzlü, koca yürekli ,kalem ehli olmanın nedeni; Çakallar tepesinden, Kaleden, yeşilırmağa bakıp Akdağın suyundan içmek, ırmak kenarında gezmekti.
Kısaca AMASYA’lı olmaktı.
Çok mutluyum HEMEŞEHRİM. İyi ki seninle kalem dostuyuz, iyi ki HEMŞEHRİYİZ.
Sevgiyle…
Dilek USTA
Demek sitem edecektiniz :))
Sizde iyi ki varsınız, iyi ki kalemdaşız Bedri bey vee iyi ki hemşehriyiz..
Umarım bir gün karşılaşır,bir semaver eşliğinde bol bol Amasya sohbeti yaparız ..
Baki selam,saygı ve sevgilerimle
Seni seviyorum canım Ağabeyim. Tanışalı uzun zaman olmasa da seviyorum..
Tarzını seviyorum..
Yazılarını seviyorum. Öyle bir perspektif çiziyorsun ki olayları biz de yaşıyoruz..
Samimiyetini seviyorum. Yüzeysel değil içine giriyor, içine çekiyorsun konunun.
Bedri Tokul'u sevmeyen ölsün Can Dost..
Selam ve saygı bıraktım buraya..
Sağlıklı günler dilerim..
Suat Zobu tarafından 11/30/2018 10:53:36 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Sen şimdi böyle dedin ya, bundan böyle her yazım 50-100
yorum alır ölüm korkusuyla...
Senin sevgini yan yatmış sekizle çarp bende seni
o kadar seviyorum işte...
gardaşım benim.
Sevgili Hocam!
Bu yazı 27 Mart 2011 de yazılmış, O tarihte seninle tanışmıyorduk.
Ben seni tesadüfen okuduğum bir yazından tanıdım. Sevdim. Taktir ettim.
Hala da öyle. Benim dostluğum sağlamdır.
Eğer o günlerde seni tanısaydım. İki kelime söz etmek benim için zor mu zor ?
Yazıda ismi geçenlerin hiç birinin kitabı yok.
Ben bir hayali yazdım..
Son günlerde sitede yaşanan gerginliklere vurgu yapmak,, bir de TOYNAK'ın gelişini
duyurmaktı. Bak Toynak'ı takip et çok seveceksin.
Selamlarımla Hocam.
Bedri Tokul tarafından 11/30/2018 11:03:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Siz, Suat Zobu, Serap Hoca, Gülüm Hoca, Dilek usta, Sami Hoca, Esma Kahraman, Müslüm, Mirim, Serhat Bingöl şimdiler de beni okuyan, yazılarımı sevenlersiniz.(Kurban olurum.Ne olur ismini hatırlayamadıklarım kusura bakmasın. Ben bir nokta koyan kişiye de saygı duyarım.) O günleri hatırladım. Bir de sevgili kardeşim TOYNAK'ın gelişi beni sevindirdi. Siz iyi bir şairsiniz.Toynak' ı takip edin beğeneceksiniz şairliğini.
Sevgiyle...
Den(iz)
güzel bir gün dilerim.
Ben siteye 2011 yılında dahil oldum. Tacettin Abi ve rahmetli Kemnur la tanışmamız uzun sürmedi ama seninle gecikti biraz nedense.
O yıllarda kitabı olan bir yazar değildim, halen de öyleyim. Sanırım o sebeple benim adım zikredilmemiş '' Gel vatandaş gelll '' derken.
Vay be abi..Eskilerden bir sen bir ben bir de Glenay kaldı devamlı yazan. Ötekiler yok
Neyse...Ne demiş şair: Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.
Selam ve sevgilerimle.
Bedri Tokul
Oluyor bazen böyle hatalar.
Selamlar.
hotamisli
ben de 2009'dan beri uyeyim :-) Bazi nedenlerden dolayi eskisi gibi uzun uzun oyku yazmiyorum ama icimi: kirik, dokuk, acemi, caylak bir sekilde siirlerle ifade etmeye calisiyorum. Insallah eskisi gibi uzun uzun ve doya doya yine bir seyler yazarim. " Ölen ölür kalan sağlar bizimdir." kalan saglardaniz hamdolsun :-)
selamlar,
abdullah