- 446 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
24 KASIMLARI KUTLARKEN
Her mesleğin bir ilk yapanı yani piri vardır. Mesela Hz Adem çiftçiliğin, Hz. Nuh marangozluğun, Hz. İdris terzilik ve yazıcılığın, Hz. Yusuf saatçılığın, Hz. Lut tarihçiliğin, Hz. Yunus balıkçılığın, Sahabelerden Sad İbni Ebi Vakkas okçuluğun, Salmanı Farisi berberliğin ve Peygamberimiz Muhammet(as) tüccarlığın piridir. Öğretmenliğin ise ilk ve en güzel öğreteni, bütün enlerin sahibi ve kainatın yaratıcısı Allah(cc)tır. Ve bu öğreticiliğini peygamberleri vasıtasıyla sürdürmüş, gönderdiği suhuf(sahifeler) ve kitaplarla kayıt altına aldırmıştır. Onun için denir ki; “öğretmenlik Tanrı mesleğidir.”
Peygamber öğretmenlere baktığımız zaman söylemleri ile davranışları arasında çelişki göremeyiz. Onun içindir ki; öğretmenler rol modelleri olan peygamberleri örnek alabildikleri ölçüde daha iyi bir örnek, iyi bir öğretmen olabilirler. Yoksa işte atasözümüz de var “ hocanın dediğini yap, gittiği yoldan gitme” demek iyi örnek olmamalarına mazeret olamaz. Çünkü atalarımızın böyle uyduruk ve dayanaksız bir sözü söyleyeceklerine, diğer onca tutarlı ve ferasetli söylediklerine bakarak inanmıyorum. Olsa olsa belki “ hocanın dediğini anlamaz veya kaçırırsan gittiği yoldan git” demiş olabilirler. Onun için diyorum ki; Ey büyükler, öğretmenler, ebeveynler, idareciler kısaca akıllara tüm hükmedenler, maiyetinizi, küçüklerinizi eğitmek için zahmete girmeyin. Nasıl olsa size benzeyecekler. Siz olmalarını istediğiniz gibi olun yeter.
Aynı şekilde toplumun göz önünde bulunan, medyatik dediğimiz kişileri de topluma iyi örnek olmalıdırlar ve kendilerini buna mecbur hissetmelidirler. Toplumun her kesimini yetiştiren, ülkenin geleceğine şekil veren ve hükmeden, her zaman yeni nesiller onların eseri olacak olan öğretmenler bu konuda başı çekmelidirler.
Demem o ki; öğretmen öğrencilerine ve halkına iyi örnek olabildiği kadar başarılıdır. Söyledikleriyle davranışları arasında çelişki bulunan biri, birine veya birilerine bir şeyler öğretiyor diye iyi bir öğretmen sayılamaz hatta öğretmen sayılamaz. Çünkü öğretmenlik her mesleğin üstünde, önemli, kutsal, etkin ve en çok önem verilmesi gereken bir meslektir.
Kurucu meclis teşkil edilip cumhuriyet kurulduktan ve Atatürk devlet başkanı seçildikten sonra Atatürk’e soruyorlar “ Mebusların (millet vekillerinin) maaşları ne kadar olsun paşam?” Atatürk “ öğretmen maaşını geçmesin de ne kadar olursa olsun” diyor. Nerden nereye… Maalesef yaşım icabı çocuklarının işsizliğinden şikayet eden halka “ bir öğretmende mi olamıyorlar” diyen hükümet başkanlarını da gördüm… Hepsine rahmet diliyorum.
Yüce Allah(cc) Kur’nı keriminde ilmiyle amel etmeyenleri, yani vazettiği ilimle davranışları arasında çelişki bulunanları ciltlerle kitap taşıyan merkeplere benzetmektedir.
Öğretmen bazılarının yaptığı gibi diploma cepte, kendini zaman zaman yenilemeye gerek görmeden göreve devam diyemez. Bir doktor çağdaş tıbbın gerisinde kalır kendini bilgisayar tabiriyle ifade edersek güncellemezse, tedavi ettiği hastalara zarar verir, Mühendis yaptığı inşaatlara…
Öğretmenin böyle bir çağın gerisinde kalma, kendini güncellememe lüksü yoktur, olmamalıdır da. Çünkü öğretmenler bir ülkenin geleceğine şekil verecekleri yetiştiren, eğiten dolayısıyla ülkenin geleceğinin şekillenmesinde en etkin kişilerdir. Ve bu etkinliği nesiller boyu devam eder.
İlim temelde ikiye ayrılır.1)Nakli ilimler:(dini ilimler) Allah’ın vahiy yoluyla peygamberlerine bildirdiği ilimlerdir. 2) Akli ilimler:(Bedeni ilimler) Yaradan’ın insana bahşettiği akılla insanlara faydalı olmak ve onların yaşamlarını kolaylaştırmak için insanların geliştirdiği ıspatlanabilen ilimlerdir. Ör: Matematik, fizik, kimya, tıp, jeoloji, astronomi, botanik, felsef, mantık, vb. ilimlerdir.
Tek kanatla uçulmaz, kendi uçamayan kimseyi de uçuramaz. Öğretmenin nakli ve akli iki ilimden de nasipli olması gerekir. Yani öğretmen en az her şeyden bir şeyi, bir şeyden de çok şeyi bilmelidir. İşte o çok şeyini bildiği mesleği olmalıdır.
Eğitim okulda öğrencilere doğruların öğretilmesi veya ezberletilmesi değildir. Doğrulara varma yollarının öğretilmesi ve düşünmek için aklın eğitilmesidir. Aklı eğitilen öğrenci kendi başına düşünme, sorgulama ve yanlışlara itiraz etme ve eleştirme öğretisi kazanır. Yani birey olur. Doğrulara varma metotlarını öğrendiği için araştırmacı olur. Araştırmacı yetiştirildiği için yeni şeyler bulma şansı daha yüksek olur. Böyle bir eğitimle yetişen öğrencilerden birey, bu bireylerden de yenilikçi, ilim adamı, mucit daha çok çıkar. Ve bu saydıklarım kişilerdir halkın kültür seviyesini, refah seviyesini yukarılara çeken, halkı aydınlatan ve bilinçlendiren... Böyle yetişen öğrencilerdir yarınımızın, istikbal ve istiklâlimizin garantisi.
Sonuç olarak öğretmenler 24 kasımlarda yılda bir defa anılarak hatırlanmalı değil, bence hiç hatırlanmamalıdır. Çünkü unutulmamalıdır ki hatırlamaya ihtiyaç olmasın… ESEN KALINIZ
Abdullah HAKTANKAÇMAZ
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.