- 1405 Okunma
- 14 Yorum
- 1 Beğeni
-PARADOKSAL BİR DÜNYADA SANAT VE SİYASET-(4)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadirlar. Bir adam içeri girer ve barmene bunlar Hitler ve Stalin değil mi diye sorar.
Barmen "Evet, onlar" der. Sonra adam onlara doğru yürür ve sorar: "Selam, ne yapiyorsunuz?" Hitler cevaplar: "3. Dünya savaşını planliyoruz." Adam sorar. "Gerçekten mi? Neler olacak?"
Hitler:"Bu sefer 14 milyon Yahudiyi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz" der.
Adam sorar: "Bir bisiklet tamircisi mi???!" Hitler Stalin’e döner ve der ki:
"Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudiyi takmayacağını söylemiştim!""
Bu fıkra kanalıyla algı kavramını irdelemekte mümkün. Algı yönetimi, algıda seçicilik, algı yanılması, propaganda, önyargı, vs. muhtelif konulara açılım yapabiliriz.
Beri yandan fıkra bir yana Hitler ile Stalin’in 2’inci dünya savaşı başlarken saldırmazlık antlaşması imzalaması da enteresandır. Bu bağlamda alırsak bir arada ne işleri varmış, ne alaka şeklinde fıkrayı sorgulamakta anlamını hızla yitirecektir. Doktriner zıddiyet uluslararası ilişkilerde muhakkak bir kamplaşma unsuru olmak bir yana ortak çıkarların gereklerini tesis etmeye engel de değil kuşkusuz.
Dönemin Fransız aydınlarından Paul Nizan ise Fransız Komünist Partisine üye olduğu bir esnada böyle bir ittifakı öğrenince beyninden vurulmuşa döner ve derhal partisinden istifa eder. Ona göre Stalin’in düpedüz halt ettiği anlaşılmakta. Hani, biz burada ne yapıyoruz kardeşim! Bir FKP’li olarak burjuvaziye ve onun araçsal kıldığı unsurlara karşı siyasi, ideolojik mücadele vermiyor muyuz denilmez mi?
Demem o ki, Nizan’ın nazarında nizamı bozan böylesi bir ittifakın hükmü derhal mizanda karşılığını bulacaktır.
Şu kadar ki, genç aydın ve felsefecinin dramatik yaşam öyküsünü belirleyen hadiseler devam edecektir. Birkaç ay sonra Nazizme karşı Fransız yurtseverleri safında mücadele ederken hayatını kaybeder. İlerleyen yıllarda ise istifa ettiği Fransız Komünist partisinden manevi düzlemde okunabilecek bir darbe yer ve ihanetle suçlanır. Başta yakın dostu Sartre olmak üzere bir kaç kalem kendisini bir bildiri yayınlayarak destekler.
Ünlü Fransız yazar ve filozof Sartre onun için şöyle demektedir: "Bu öfkeli genç adamlarla kim konuşacak, öfkelerine kim tercüman olacak? Nizan tam da onların adamı. Kış uykusunda, seneden seneye gençleşti. Dün bizim çağdaşımızdı; bugün, genç kuşağın. Nizan hayattayken, biz de onun öfkesini paylaşıyorduk, ama sonuçta hiçbirimiz ‘en temel sürrealist eylemi’ gerçekleştiremedik. Şimdi yaşlıyız, kendi gençliğimize o kadar çok ihanet ettik ki, en haysiyetli tavır konuyu sessizce geçiştirmemiz olur herhalde. Ama hunharca öldürülmüş, genç ve öfkeli Nizan, aramızdan bir adım öne çıkıp, bugünkü gençlere gençlikten bahsetme hakkına sahip." Bir defasında da "Onun nefret dolu sözleri som altından, benimkiler sahteydi." de diyecektir.
Sartre bu tarz çıkışıyla unutulmaya, unutturulmaya yüz tutan kadim dostunu yalnız bırakmayacaktır.
Nihayet Nazi Almanya’sı ile Sovyet Rusya’nın saldırmazlık paktı imzalamaları ve genç bir aydın ve sanatçının bu durum karşısında sergilediği tavır çerçevesinde görünen o ki, politika ve siyaset adamıyla edebiyat/sanat insanının öncelikleri farklı.
Burada sanatın, edebiyatın sahnenin önünde cereyan etmesine karşın, siyasetin perde arkası cephesi de kendini göstermekte.
Efendim!Yine Sartre’ye uzanırsak; Cezayir’in bağımsızlık mücadelesini ülkesi Fransa’ya karşı desteklerken vatana ihanet suçlamalarına maruz kalacaktır ünlü yazar. Ne ki, bunun şeref madalyası da enteresandır. Cezayir evresinde cumhurbaşkanı olan De Gaulle o tarihte Sartre’nin aksine devleti temsil etmektedir. Ne var ki, 68 olayları esnasında yine cumhurbaşkanı iken öğrencileri destekleyen ve dahi tutuklanmak üzere olan Sartre hakkında Mösyö Sartre Fransa demektir Fransa’yı tutuklayamazsınız diyecektir iç işleri bakanına.
Hiç kuşkusuz tatlı su aydını tabir edilen durumla hakiki aydını, sanatçıyı ayırmak/ayırt etmek babında geçen asırda mitsel bir figür olmaktadır Sartre...
L.T.
YORUMLAR
Yazdıklarınıza katılmamak elde değil,ırk,dil,dini,cinsiyet seçimi ne olursa olsun demokrasinin değerleri ve hümanizmle vücud bulmuş evrensel ahlakla ahlaklaşmış herkesi kabul ederim, başımın üstündedir selamla.
Sayın Hocam yazdıklarınızın büyük kısmına katılmamak elde değil,lakin Almanya'nın 1.Dünya Savaşında yenilmesi sonucu imzalanan askeri ve tazminat olarak şartları ağır anlaşmabVersay Anlaşması 2.Dünya Savaşının temel nedenidir,Yüksek Sovyet Konseyi zaten böyle bir şavaşı bekliyor,tek korkusu ABD,İngiltere ve Fransanın ,Almanyayı kışkırtarak ortak saldırısıdır,Stalin blokları kırıyor ve birbirlerinden ayrılmaları için gerekli siyaseti yönetiyor,Almanyanın elindeki kaynakları askeri güce yatırdığı ve hazırlığın önceden yapıldığı
ortadadır mesele zamanlama meselesidir,Milyonlarca Yahudiyi gaz odalarında katleden,soy kırım yapan,derilerinden abajür yapan,çocuk ceninlerinden süs eşyaları yapan sapık bir ideolojiyi ,Stalin'le yanyana koyma dostlaştırma bence züldür,Siyaset ve düşünürler arasındaki ilişkiye gelirsek sanatçılar duygusal çıkışlar yapar yanlış yada doğru siyaset ise toplumsal yararı almak zorundadır,yanlış yada doğru ama siyasetçi nedenlerini açıklamalıdır,evet yazınıza biraz sert eleştiri yaptığımı kabul ediyorum,güzel ve güne düşmesi uygun bir yazıydı,selamla.
Keskinkalemzaman tarafından 11/20/2018 5:03:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Dağ gibi bir değerlendirme yapmışsınız bilakis
Kaldı ki pohpohlanma arzumuzun kırılmasında da fayda var
Hani derler ya "insanların çoğu eleştirilmeyi talep eder oysa asıl arzuları övülmektir"
Bu ahlaki pürüzü aşmamız, aşabilmemiz açıktır ki övgü kanalıyla olamaz
Yine hocam Hitler ve Stalin'in mutlak surette aynı kalıba sığması mümkün olmadığı gibi aynı kantarda tartılması da yanıltıcı olur
Bizi yanıltan Hitler'ie özellikle İsrail üzerinden bravo çekmemiz
Anti semitik anlayışa mazeret bulduğumuzu sanıyoruz
Oysa Siyonizmle Anti semitizm arasında da bağ ve ilişki ağı kurulmuştur
1'inci dünya savaşı Filistin'i açığa çıkarırken 2'inci dünya savaşı da İsrail'in kurulmasına zemin verir
Geçen asrın ilk yarısı salt Avrupa değil dünyanın dört bir yanından Filistin'e Yahudi göçünü meşrulaştırır
Amerika ve Rusya'da Yahudi düşmanlığı da Hitler'den kaynaklanmadı ya
Hitler tarihin büyük cihangirlerinden değil, dünya ekonomik krizi evresinde evrensel kapitalizmin tetikçisi ve beynelmilel siyonizmin fedaisidir nazarımda
Bunu anlamayanlar maalesef Hitler yahudilere iyi yapmış diyerek bir Rambo mistisizminin peşinden giderler...
levent taner
Aynı zamanda Hitler'in aksine düşünür formasyonu da vardır onun
Marxizm teori ve pratiği, iktisat, felsefe, dil konulu kitapçık ve makaleler yayınladığı realitedir
Hatta bizde "Marxizm ve Dil" adlı makalesini okuyan gelenekçiler onda hiç umulmadık bir müttefik bulurlar kendilerine
Yalnız Sibirya'da tesis edilen çalışma kampları Stalin'in totalitarizm kapsamında ve uygarlık tarihi vizyonunda notunu oldukça kırar kanımca
Bizim açımızdanda 1944 yılına ait Kırım Türklerinin hayvan katarlarına yüklenip Sibirya'ya sevk edilmesi, öyleki yolculuğun bir çilehaneye dönmesi hazindir
Ben kendi hesabıma faşizme karşı liberalizme, bolşevizme karşı demokratik sosyalizme ve sosyal demokrasiye değer veririm
Siyasi açıdan baraj koymak ve bloke etmek bazında da yabana atılmaz zannımca
Bende az çarıklı erkânı harp değilim haa! Yatacak yerim var mı acaba?
Şaka şaka çarıklı erkânı harp değilim ve yatacak yerimde var, üstünüze yıkılmam hani o mânâ
Tekrar şükranlarımı sunuyorum hocam
Saygı ve selamlarımla...
Anlattığınız konu çerçevesinde Nizan'ın Fesat isimli kitabını okumayı öneririm yorumculara. Yazarın ne demek istediği daha iyi anlaşılabilir bu durumda.
Güzel bir yazı dizisi, okuyorum ama öylesine yorumlar ile geçiştirilemeyecek ciddiyetle ele alındığından her bölümde yorum yazamadım.
Sevgilerimle...
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Adı gibi fıkrayı,fıkralamışsınız ve gerçek zannetmişsiniz anlaşılan yani Stalin endişelidir Ekim devrimi ve kazanımlarını korumak istemekte İngiltere ,Fransa ve Amerika'nın Hitleri kuduz bir köpek gibi üzerine salmasından çekinmektedir ve bağlaşık bloğu kırıcı fikrini ortaya koyuyor bir taraftanda bütün ağır sanayi endüstürülerini Urallara taşıyor ve T24 Tanklarının seri üretimine
geçiyor ve Kutuzofun Napolyona yaptığı gibi içeri çekip lojistik dengesini bozup ağır yenilgiye uğratıyor,Stalin Hitlerin hiç bir anlaşmaya sadık kalmadığını biliyor,İlginç olan çarpıklık büyük savaşı çıkaran Almanya olmasına rağmen ve Almanyayı evire çevire yenmesine rağmen dost gibi gösteriliyor,savaşın ilk başlangıcında ABD tarafsız kalması Hitleri cesaretlendirmiyor mu
bence adı üstünde fıkra olmuş,selamla.Basit düz çıkarımlarla bir yere varılamaz,tarihsel diyalektik çerçevesinde analiz edilmelidir.
Keskinkalemzaman tarafından 11/19/2018 10:46:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Keskinkalemzaman tarafından 11/19/2018 10:48:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Stalin'in kaygıları ve savaş sonu muzafferiyeti elbette
Hitler'in sonunu belirlemede Rusya seferi önem arz eder şüphesiz
Öncelikle ben yazımda Stalin ve Hitler'i ne övmeyi ne de yermeyi hedefledim açıkçası
Burada fıkra yapay bir destek noktası
Tebessümle yazıya başlamak istedim biraz da
Dikkat edersek fıkrada Hitler çapaçul bir söz söylemekte, Stalin'in cevabi bir yaklaşımı yok bile
Dolayısıyla fıkranın Yahudi antipatisi ile imal edildiği belirgin
Ama dediğim gibi fıkranın bir tebessüm uyandırmak işlevi bulunmakta
Birde bu tip söylemler politikada vardır
Htler'in fıkradaki sözü tipli demogoji teknikleri, algı oluşturmak, propoganda gibi karşımıza çıkabilir
Yine hocam yazımın bir yerinde ortak çıkarlar doktriner farklılıkları aşabilir demem sizi yanıltmasın
Sovyet Rusya'nın da harbin başlarında Finlandiya'ya savaş ilan etmesi enteresan
Stalin Finlandiya topraklarının bir bölümünü Leningrat'ın güvenliği bazında önemsemekte
Demem o ki, arz ettiğiniz zaman kazanmak siyaseti salt Sovyetlerin Almanyaya karşı güvenliği ve alacağı tedbirleri kapsamıyor sanki
Sovyet Rusya'nında büyümek hedefinin olmadığı, hani başkalarının topraklarında gözünün olmadığı söylenemez derim...
levent taner
Daha önceki bölümlerde bu hususlara biraz daha değinmiştim açıkçası
Bu son bölümde vermek istediğim mesaj, hani Platon'un filozof kralı misali ülkeleri sanatçı veya fikir adamlarının yönetmesi değil yoksa
Hatta sanatçıyla politika veya siyaset adamının öncelikleri bazında şu örnekte aklıma gelmekte
Bolşevik devriminin başlarında Lenin kültür/sanat komiserliğine üstelik menşevikler safında yer almış olmasına rağmen eleştirmen yazar Lunaçarski'yi uygun görmekte
Lenin pragmatik bakıyor ve uzmanlığa değer veriyor düşünceme göre
Ne ki, aralarında ilginç bir ihtilaf yaşanır:
Bolşoy Tiyatrosu’na süren devlet desteğinin devam etmesini savunan Lunaçarski’ye karşı Lenin, “Köylerde en basit okullar için bile araçlarımız yoksa, lüks bir tiyatro için büyük paralar harcamamız olacak iş değildir” diyerek bu desteğe karşı çıkmaktadır.
Bu tabi farklı boyutta bir örnekte teşkil eder
Çünkü burada bana göre Lunaçarski'nin dikkate değer bir haklılığı ve gerçekçiliği var (kuşkusuz Lenin'in yanıtı o dönem devrim Rusyasının içinde bulunduğu koşulları yansıtır)
Ne var ki, bugün Sovyetler Birliği yok ama Bolşoy topluluğu iki yüz elli yıldır hizmet vermekte
Burada Lunaçarski ekmeğin önceliğine karşı inançsız değil ama sanatsal kurumların desteklenmesine de şartsız bakmakta
Hani derim ki, Nizan konusundan biraz daha farklı görünsede sanatçı ile siyaset ya da devlet adamı algısı ve öncelikleri farklılaşmakta
Nihayet hocam
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
levent taner
Varlığınız ve katılımınız her dem onur verir
Saygı ve selamlarımla...
''Nizan hayattayken, biz de onun öfkesini paylaşıyorduk, ama sonuçta hiçbirimiz ‘en temel sürrealist eylemi’ gerçekleştiremedik. Şimdi yaşlıyız, kendi gençliğimize o kadar çok ihanet ettik ki, en haysiyetli tavır konuyu sessizce geçiştirmemiz.....""'
Suan da derdi geçtim,öfkeyi,de geçtim,sessizliği bile paylaşmayan,..pay ı bilmeyen..kendine kör..nice hayat var ki...
Yanı başındaki fırtına da sessizken..kendisine yaklaşmaya başlayınca...dili sivrilen dilsizlere..ne demeli ki
.hayat ...bu ...anlamak çok zor...menfeaat...menfeaat....iste..
Levent bey....guzel akşamlarınız olsun..
Saygım..ve sevgimle..
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Naçizane yazımı günün yazısı olarak değerlendiren kıymetli "Edebiyat Kurulu" başkan ve üyelerine şükranlarımı sunarken; gerek sayfama ziyarette bulunmak nezaketi gösteren gerekse güzide beğeni ve yorumlarıyla sayfamı taçlandıran değerli hocalarımı da saygıyla selamlıyorum
Çalışmalarınızda başarılar dilerim
Kandiliniz mübarek olsun
/Esen kalın...Hoşça kalın/
Kutluyorum, kutluyorum değerli kaleminizi.
Hayırlı kandiller diliyorum akabinde.
Her daim saygılarımla değerli yazarım.
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Sizinde kandiliniz mübarek olsun
Saygı ve selamlarımla...
Sanatçı evrensel düzeyi temsil edememişse sanatçı olamaz
sanatçının tarafı haktan ve özgürlükten yana olmalıdır
taraf olursanız bir gün kendinizde bertaraf olursunuz
örnekleriyle sabittir.
güzel yazıydı ironisiyle
tebriklerimi sunarım
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Sanatçılar gerçeği haykırmadıkça
siyasiler hep bir kılıf uydururlar mazeretlerine.
Adı üstünde PO Lİ Tİ KA
Tebriklerimle
Sevgi ve selamlar Taner bey..
levent taner
Sizin gibi zarif bir hanımefendi varlığıyla her dem sayfamı taçlandırır
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Okuyucuya düşünce de açık kapılar bırakan yazıları o kadar büyük başarı ve zerafetle yapıyorsunuz ki hayran olmamak mümkün değil.
Bursa ya, size ve değerli eşinize sonsuz saygı, sevgi, selamlarımla efendim
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Her yazınızda olduğu gibi Levent Taner farkı fark ediliyor ve okuyucuya bambaşka ufuklar açıyor. Öncelikle insan yanınız ve müthiş birikiminiz edebi kişiliğinizle gönlümüzde taht kurdunuz..
Sevgi selam ve teşekkürlerimle..
levent taner
Sizin gibi zarif bir hanımefendi varlığıyla her dem sayfamı taçlandırır
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Yüzyıllara damga vuranlar genellikle kendi dönemlerinde çok da iyi anlaşılamayanlardır...
Çağdaşlarından gelen tek tük destek, yazıda olduğu gibi, haklılığı ve fikir gücünü anlatmak için yetmese de özgür düşünen toplumlarda sonraki kuşaklar ardan çekip çıkarıverirler ve hak ettiği yere taşırlar o değeri...
20. yüzyılın şekillenmesinde ve fikren değişmesinde önemli payı olanları bir yazıda buluşturmak ve fıkrayla 'algıda seçiciliğe' vurgu yapmak temanın en vurucu tarafıydı...
Günün Yazısı onurlandırmasını hak eden düşünce ağırlıklı ve okuyana çok şey katan yazınızı içtenlikle kutlarım Levent Bey...
Saygılarımla...
levent taner
Özellikle dünya çapında sanatçılar arasında ölümlerinden sonra anlamına varılanlar dikkat çekebilir
Katılım ve katkınız her dem değer ifade eder ve önem arz eder hiç kuşkusuz
Saygı ve selamlarımla...