- 928 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ACITAN SÖZCÜKLER
ACITAN SÖZCÜKLER
İnsan, düşünen bir varlıktır. Diğer canlı varlıklardan en önemli farkımız aklımızın olmasıdır. Aklımızı ne kadar kullanabiliyoruz acaba? Martin Luther’in dediği gibi “Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, fakat bu arada çok basit bir sanatı unuttuk. İnsan gibi yaşamayı… “
İnsan gibi yaşamak sevgiyle olur her şeyden önce… Sevgi dolu bir insan çevresine zarar vermemeyi, doğayı ve hayvanları korumayı, insanlara yardım etmeyi, onları kırmamayı ilke edinmiştir. Yüreği merhamet ve şefkat yüklüdür.
Yunus Emre ne diyor:
Gönül Çalab’ın tahtı
Çalap gönüle baktı
Kim gönül yıkar ise
İki cihan bedbahtı…
“İnsanın canını neler acıtır?” niye sorsak alacağımız cevaplar genellikle somut olur. Silah, bıçak, ateş, bomba, taş gibi… Oysa bunlardan çok daha acı vereni de var: Sözcükler… Taştan daha çok acıtan, bıçaktan daha çok kanatan, ateşten daha çok yakan, bombadan daha çok parçalayan… “Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.” demişler. Anneannem de “İnsan gönlü ibrişimdir, dolaşırsa açılmaz.” derdi. O halde düşünmeden konuşmamalıyız.
Konuşmak marifetse papağanlar da konuşuyor, muhabbet kuşları da… Önemli olan zücaciyeci dükkânına giren fil gibi her şeyi kırıp dökmeden, gönül yıkmadan konuşabilmektir. Bence söylenmeye değer sözü olmayanın susması lazımdır.
Atalarımız bu konuda ne demişler:
“Söylersen bir söz söyle,
Sözünden ibret alsınlar.
Söylemezsen sükût eyle,
Seni bir adam sansınlar.”
Bizler “Söz gümüşse sükût altındır.” mantığıyla yetiştiğimiz için susmayı erdem saydık. Verilecek cevabımız çoktu oysa! Ne cevaplar verebilirdik de altında ezilirlerdi maazallah… Biz sustukça ONLAR sandılar ki susturduk. Kırmaktan korktuk insanları… “Atılan ok geri dönmez.” demişler. Bin özür bile bir sözün açtığı yarayı sağaltamaz. İşte bu yüzden sustuk. “Arlı arından arlanır/ Arsız korkutuyorum sanır.” derdi rahmetli annem…
Ah o kelimeler yok mu? Söyleyemediklerimiz, söylemediklerimiz, kırmamak için insanları; canımızı yakmalarına izin verdiğimiz sözler... Canımızı yakanın canını yakmak ilkel bir düşünce gibi görünse de bazen acımızı anlatabilmek için gerekebiliyor. Taştan mı sanıyorlar bizi yoksa demirden mi? Türkçede “burnundan kıl aldırmamak” diye bir deyim var. Kendilerini akıllı sanıp herkesten üstün olduklarına inananlar, burnumdan kıl aldırmayanlar bilseler ki ne kadar zavallıdırlar!
“Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın… Sussan; acıtır. Konuşsan; kanatır.” demiş Oğuz Atay… Tam da bu durumdayız. “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!” misali elimiz, kolumuz bağlanıyor çoğu zaman. Sustuğumuza, yumuşak başlı olduğumuza güvenmesinler. Unutmamalıdır ki “Yumuşak atın tekmesi pek olur.”
Harika Ufuk
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.