Seninle konuþmak istiyorum. fakat önce buraya, benim yanýma gel! bu boþ yer, benimkini saðlamlaþtýracak olan sahibini bekliyor. helena (faust)
harikaufuk
harikaufuk
@harikaufuk

HATTAT RESSAM KALÝGRAF GAZETECÝ ETEM ÇALIÞKAN ÝLE SÖYLEÞÝ

2 Þubat 2025 Pazar
Yorum

HATTAT RESSAM KALÝGRAF GAZETECÝ ETEM ÇALIÞKAN ÝLE SÖYLEÞÝ

0

Yorum

1

Beðeni

0,0

Puan

96

Okunma

HATTAT RESSAM KALÝGRAF GAZETECÝ ETEM ÇALIÞKAN ÝLE SÖYLEÞÝ

HATTAT RESSAM KALÝGRAF GAZETECÝ ETEM ÇALIÞKAN ÝLE SÖYLEÞÝ

HATTAT, RESSAM, KALÝGRAF, GAZETECÝ ETEM ÇALIÞKAN ÝLE SÖYLEÞÝ
“KENDÝNÝ YENEN ÝNSAN KENDÝNÝ BÝLEN ÝNSANDIR.”

Etem Çalýþkan’ý ben iyi tanýyorum. Ancak yeni neslin tanýmasý açýsýndan “Etem Çalýþkan kimdir ?” dediðimde kendinizi nasýl anlatýrdýnýz?
Beni tanýdýðýnýz kadarýyla yazýn; çünkü ben herkesin bilebildiði kadarým.
O halde ansiklopedik bilgilere de dayanarak þöyle diyorum: Türk hattat, gazeteci, ressam. Okullarýmýzdaki Atatürk’ün Gençliðe Hitabesi ve Ýstiklal Marþýnýn yazýmýný yapan, Atatürk’ün Nutuk adlý eserini iki cilt olarak kaligrafik olarak yazan, Anýtkabir’in inþasý sýrasýnda kitabelerin yazýmýnda emeði geçen, meþhur Atatürk portresini yapan, Atatürk’ün imzasýný stilize eden, Kur’an- ý Kerim’in Türkçe mealini yeni yazý ile yazan sanatçý…

1928 yýlýnda Tarsus’un Göçük köyünde doðduðunuzu biliyoruz. Ailenizi ve köyünüzü tanýmak istiyoruz. Acaba rica etsem neler anlatýrdýnýz?

Göçük Köyü, Toros Daðlarýyla Çukurova arasýnda, Ankara yoluna beþ kilometre uzaklýkta güzel bir köydür. Çocukluðumuzda köyde yol, su, elektrik yoktu ama o yokluðun ve yoksulluðun farkýnda deðildik. Belki büyüklerimiz sýkýntýlarýn farkýndalardý ama biz bilmiyorduk. Çocukluk günlerinin neþesi içinde oldukça mutlu yaþýyorduk. Üç erkek iki kýz olmak üzere beþ kardeþ idik. En büyükleri bendim. Ýlkokulu köyümde okudum. Göçük Köyü Ýlkokulunda ilk harfi yazdýðým gün sevinçten uçmuþtum.
Babam çiftçiydi. Tarlalarýmýz vardý. Bu tarlalarda buðday, arpa, pamuk, nohut, mercimek gibi ürünler yetiþtirirdi. Topraklarýmýz verimliydi, ne ekersek yetiþirdi. Annem köy kadýnýydý. Hem temizlik yapmak, bulaþýk ve çamaþýr yýkamak, yemek piþirmek gibi ev iþleriyle hem de çocuk bakýmý ile uðraþýrdý. Babamla birlikte tarlada çalýþýrdý. Hayvanlarýmýza bakardý, inek saðardý. Dikiþ dikerdi, çulta dokurdu. Çul deðil, çulta… Çultalarda bez, astar ve giysiler dokunurdu.

Resme nasýl baþladýnýz? Bilinçli olarak yaptýðýnýz ilk resim ne resmiydi, hatýrlýyor musunuz? O resmi hangi duygular içinde yapmýþtýnýz?
Her çocuk gibi eðer toprakta oynuyor isem topraðý elimle düzeltip bir çöp ucuyla topraða çizgiler çizerdim. Deftere, kaleme ulaþtýðýmda (yani ilkokula baþladýðýmda demek istiyorum.) yazmaya, okumaya, çizmeye baþladým. Ne mi çiziyordum? En çok hoþuma giden avlumuzda çok tavuklu kýrmýzý horozumuzdu. Kýpkýrmýzý ibiði, baþýndan kanatlarýna doðru uzun tüyleri, kanatlarý ve kaligrafi güzelliðindeki kuyruðu, ayaklarý, bir de o kadar tavuðun horozu olmanýn duygularýyla yüksekçe bir taþ üzerine çýkmasý, önce dimdik durup sonra da en uzun nefesiyle ötmesi çok hoþuma giderdi. Horoz resmi çok çizdim. Sonra da bahçemizdeki, baðýmýzdaki tarlamýzdaki otlar, çiçekler, atýmýz, öküzümüz, eþeðimiz, karasabanýmýz, kuzular, koyunlar ve hele altýn gözlü papatyalar…
Köyümüzün kahvesinde gündüz tarlalarýnda alýþýp akþam çayla karýþýk sohbetlerdeyken Çukurova’nýn sýcaðýnda kara yaðýz yüzlerdeki çizgilere bakar, onlarýn resimlerini yapardým. Köylülerimiz o resimlere bakýp “Ayný sen, ayný sen!” diyerek gülüþürlerdi.
Ben Güzel Sanatlar Akademisi’ne yazýlýp birinci dönem ilk sömestr tatiline geldiðimde ayný kahvede, ayný kahveci, ayný köylülerimiz: “Ýstanbul’da nerede okuyorsun?” diye sorduklarýnda “Ýstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Türk Süsleme Bölümünde okuyorum.” dedim. Gülüþtüler, “Enginini okudun da yükseði mi kaldý? O ne ki?” diyerek dalga geçtiler. Ýþte ben bizim köylülerimize bunu anlatamazdým. Çukurova’dan Ýstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne giden ilk deðil ama üçüncü öðrenciydim. Yýl 1951…

O yýllarda güzel sanatlarla ilgilenmek zor olmalý. Ýmkânsýzlýklar var mýydý? Varsa nelerdi?
Elbette yokluk ve sýkýntýlar vardý.Kömürden mürekkep yaptým, olmadý. Lamba þiþesinden is aldým. Þekeri zamk olarak kullandým. Arapzamkýnýn boyada, mürekkepte yapýþkan olarak kullanýldýðýný sonradan öðrendim.

Güzel Sanatlar Akademisininsimgesi olan baykuþ sanýyorum iki anlam taþýyor. Baykuþ simgesi eski Yunan tarihine kadar dayanýyor. Yunan mitolojisinde baykuþun, sanatý ve bilgeliði simgelediðini biliyoruz. Yunanlar baykuþu ayný zamanda birlik sembolü olarak da görüyorlarmýþ. Diðer bir anlamý ise eski Mýsýr’daki Firavun asasýndaki baykuþ simgesi... Bu kabartmayla da o asa insanlýk tarihinin ilk sanat eserlerinden sayýlýyor. Ýkiseçenek de yakýn duruyor ama kesin birþey söylemek zor… Sizin bir baykuþ öykünüz var. Bunu bizimle paylaþýr mýydýnýz?
Çocukluðumda tarlamýzda bulunan bir aðaca baykuþ yuva yapmýþtý. Ben de her gün giderek baykuþu ve yavrularýný beslerdim. Onlarý yýllarca hep sevdim ve korudum. Ýyiliklerimden dolayý galiba, anne baykuþ bir gün beni kanadýna aldý, Toros Daðlarýndan aþýrdý, sabaha karþý Ýstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nin kapýsýna býraktý. Baykuþ bana dedi ki "Etem Çalýþkan seni ana baba ocaðýma getirdim." Bildiðiniz ve az önce dile getirdiðiniz gibi Güzel Sanatlar Akademisi’nin simgesi baykuþtur.

Resim yaparken hangi teknikleri kullandýnýz? En çok kullandýðýnýz resim tekniði ile en çok sevdiðiniz teknik hakkýnda bilgi verebilir misiniz?
Resim yaparken hiçbir teknik kullanmadým. Ýçimden geldiði gibi çalýþtým. Bazen þu teknik bu teknik diyorlar ama…

Atatürk resimleri yapmaya ne zaman ve nasýl baþladýnýz?
Bizim öðrenci olduðumuz yýllarda Atatürk, bayrak, cumhuriyet çok büyük önem taþýyordu. Özellikle Cumhuriyet bayramý kutlamalarýna büyük önem verilirdi ve törenlere de çok özen gösterilirdi. Ýlkokuldayken kara tahtaya çizdiðim Atatürk resimlerine ortaokul yýllarýmda da devam ettim. Daha sonra gazetelerde çalýþtýðým dönemlerde 10 Kasýmlarda ve Cumhuriyet bayramlarýnda çizmeye devam ettim. Eskiden gazeteler bugünlere çok deðer verirlerdi. Okuyucularýna farklý resimler hediye etmek isterlerdi. Bu özel günleri çok ciddiye alýrlardý. O dönemlerde pek çok Atatürk resmi yaptým.

Ýlk serginizi ne zaman ve nerede açtýnýz? Ýlk serginizde hangi çalýþmalarýnýzý sergilediniz?
Gazetelerde çalýþtýðým için yaptýðým çalýþmalar basýlarak okuyuculara daðýtýlýyordu. Sonuç olarak çalýþmalarýmý sergilemiþ oluyordum. Ýlk kiþisel sergimi sanýrým 1981 yýlýnda Mersin’de açmýþtým. Bu sergide Atatürk ve Türk Büyüklerinin resimlerini sergilemiþtim.

Sizin farklý bir serginiz var. "Yazmaya Yazdým Yazýyý" ilginç bir sergi bence. Bu fikir nasýl doðdu? Bu sergi hakkýnda neler söylersiniz?
Ýstanbul Þeker Sanat Evi sahibi Sayýn Sabriye Þeker Hanýmefendi ile konuþurken yazmalardaki iðne oyalarýnýn güzelliði konusuna deðindim. Sonra Mersin’den, Tarsus’tan Türkmenlerin yaptýklarý iðne oyalarýný getirttim. Bu yazmalarý 80cm-112cm. ebadýndaki çok büyük kartonlara yapýþtýrdým. Onlar da Þeker Sanat Evi olarak Karacaoðlan giysileri hazýrladýlar. Ben de yazmalarýn üzerine Karacaoðlan þiirleri yazdým. Birlikte bir sergi açtýk Ýstanbul’da...Sanýyorum 2005 yýlýydý. Bu sergi Karacaoðlan’dan yola çýkýlarak oluþturuldu. Ýðne oyalý yazmalar Toroslardan Yörük ve Türkmen kadýnlarýnýn, kýzlarýnýn, gelinlerinin göz nuruydu. Kendi yöremize ait yayla kýzlarýnýn el emeðiydi. Yöresel bir çalýþma idi.

Ben de Sayýn Sabiha Tansuð Hanýmefendi’den etkilendiðinizi düþünmüþtüm. Malum Sabiha Haným, folklorik giysiler, özellikler Anadolu Kadýn Baþlýklarý üzerinde çalýþmalarý ile ünlüdür. Onun gezi, inceleme, araþtýrma yazýlarýný da öðrencilerimize Türkçe derslerinde çok okutmuþuzdur. Nedense böyle bir düþünce geldi aklýma.
Sabiha Tansuð ve eþi arkadaþýmdýr. Sabiha Tansuð’un sözünü ettiðiniz Türkmen giysileri ve baþlýklarýndan oluþan o çok zengin koleksiyonu bir yangýnda kül oldu.
Adana Valisi Sayýn Recep Birsin Özen Beyefendi kültüre sanata çok deðer veren bir valiydi. Adana Valiliði 1991 yýlýnda Karacaoðlan Sempozyumu düzenlemiþti. “Her yýl devam edecek.” dendi ama sadece iki defa oldu, maalesef arkasý gelmedi.
1991 yýlýnda Karacoðlan Sempozyumu’nda Sayýn Sabiha Tansuð ile beraberdik. Karacoðlan Sempozyumu’nun ikincisinde Sabiha Tansuð Hanýmla akþam Onbaþýlar Restoran’da veda yemeði yiyecektik. Hava karardýktan sonra otobüsle Onbaþýlar Restoran’a geldik. Lokantanýn karþýsýndaki durakta bekleyen genç bir kýzý bana göstererek “Etem bak bak! Þu durakta otobüs bekleyen kýz var ya çok güzel bir kýz, Türkmen giysileri içinde görmek istediðim Türkmen güzeli iþte bu!” dedi. Otobüsten inince kýzla konuþtu, Unutmuþ olabilirim ama sanýyorum yemeðe kýzý da davet etti.

Hat ve Kaligrafi sanatý konusunda uzmansýnýz. Ýlk yazdýðýnýz yazý ne idi?
“Kendini yenen insan, kendini bilen insandýr.” sözünü yazdým ortaokul 1. Sýnýf öðrencisiydim. Köydeki evimizdeki ocaðýn üstündeki duvarýn boþluðuna yazdým. O zaman bu sözün kime ait olduðunu bilmiyordum. Sonra bu sözün Hazreti Muhammet’e ait olduðunu öðrendim.

Kur’an-ý Kerim sizin el yazýnýzla ne zaman, niçin ve kaç defa yazýldý?
1983’te Ramazan armaðaný için Güneþ Gazetesi’ne yazdým. Kur’an ilk defa yeni yazý ile el yazmasý olarak yazýldý ve okuyuculardan büyük ilgi gördü. Daha sonra Sabah Gazetesi de yine Ramazan armaðaný olarak okuyucularýna verdi aynýsýný. Sonra sabah gazetesine Yunus Emre Divanýný el yazmasý olarak yazdým ve onu da okuyucularýna ramazan armaðaný verdi. Ayný yýllar içinde Milliyet Gazetesi için de 100 Türk Büyüðünü çizdim. Ben bu birkaç yýl içinde yaptýðým çalýþmalarý söyledim. 1982de hürriyet gazetesinin ressamý ve grafik sergisi yönetmeni olarak Çukurova’nýn Kurtuluþ Bayramý olan 5 Ocak’ta emekli oldum. 5 Ocak ayrýca benim doðum günümdür. Özellikle o güne denk getirdim.

Anýt- Kabir ile ilgili çalýþmalarýnýz hakkýnda bize bilgi verebilir misiniz?
Yaþamým boyunca büyük onur duyacaðým bir çalýþmayý, Ýstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin Afiþ Bölümü 2. Sýnýf öðrencisi iken Hocam Hattat Emin Barýn ile yaptým. Hocam Emin Barýn yazý üzerine Almanya’da öðrenim gördüðü için yazýnýn hem kitabelerde, hem de kâðýt üzerinde ne olduðunu uygulamasýyla biliyordu. Anýtkabir inþaatýnýn yapýmý da o yýl bitecekti. Daha önce uluslararasý yarýþmalar açýlarak ihaleler yapýlmýþtý. Anýtkabir’in yazý iþi, verdiði projeyle Emin Barýn Hocamda kalmýþtý. Böylece Anýtkabir’in yazýsýný Emin Barýn üstlendi.
Emin Barýn bana o yaz birlikte çalýþacaðýmýzý söyledi. Emin Barýn hocama ne yapacaðýmýzý sorduðumda, bana Anýtkabir’in kitabelerini yazacaðýmýzý söyledi. Önce anlamadým, hocamýn söylediðindeki sorumluluðu ve yüksek onuru birden kavrayamadým. Ama bildim ki, hocam bana iyi bir görev verdi.
Daha sonra yazýlacak projeleri gördüm. Anýtkabir’deki kulelerin ayrý ayrý isimleri var. Bu kulelerin içine yazýlacak yazýlar, Ankara’ da yetkililer tarafýndan oluþturulan heyet tarafýndan belirlenmiþ. Bu yazýlar hocama gönderildi. Oturup kartondan yazý kalýplarý hazýrladýk günlerce. Ben ölçülerine göre bu yazýlarý kâðýt üzerine metrelerce yan yana yapýþtýrarak yazdým. Onlarý önce Emin Barýn Hocam kontrol ederdi. Daha sonra o kâðýtlarý Anýtkabir’e götürürdüm ve oradaki taþ iþçilerine teslim ederdim. Daha önce götürdüðüm çalýþmalarý ve taþ iþçilerinin yaptýðý iþleri de kontrol ederdim.
Çok onurlu ve sorumluluk taþýyan bir iþle karþý karþýyaydým. Anýtkabir’in þeref holünde saðlý sollu duvardaki kabartmalarý yapanlar, Ýstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki bölümlerin hocalarýydý. Onlarý görünce çok heyecanlanýrdým. Anýtkabir’e gittiðimde sýk sýk zamanýn Bayýndýrlýk Bakaný Kemal Zeytinoðlu’nu görürdüm. Dönemin Baþbakaný Adnan Menderes’i, Cumhurbaþkaný Celal Bayar’ý da gördüm. Çünkü herkes çalýþmalarý yakýndan takip ediyordu.

Sizin ünlü bir Atatürk portreniz var. Öðrenciliðimizde 10 Kasýmlarda yakamýza iðnelediðimiz çok güzel bir Atatürk portresi…
Bugüne kadar pek çok devlet adamýnýn portresini çizdim, en kalýcýsý bu oldu. Milliyet Gazetesi’nde çalýþýrken 10 Kasým 1969 tarihi için hazýrladýðým o portreyi Atatürk’ün fotoðraflarýna bakarak yaptým.
Bir firma bu portreyi halý olarak dokudu, hatta o halý da Çin’den Afrika’ya kadar dünyanýn pek çok ülkesine gitti. Atatürk’ün portresi bütün dünyaya ulaþsýn diye bu eserimden hiçbir telif ücreti almýyorum. Matbaaya mümkün olduðu kadar fazla basýp daðýtmasýný istedim. Okul duvarlarýnda asýlý olan Atatürk’ün Gençliðe Hitabesinden de telif ücreti almýyorum. Halý firmasýndan da telif ücreti yerine bir halý aldým.
Çizdiðim Atatürk portrelerinden sadece bunun orijinali Londra’da kýzýmda bulunuyor. Bir arkadaþým bu resmi satýn almak için çok ýsrar etti hatta karþýlýðýnda daire teklif etti ama almadým.

Atatürk’ün imzasýný stilize ettiðinizi biliyorum. Bu, hangi tarihte ve nasýl gerçekleþti?
Milliyet Gazetesi’nde çalýþýrken 10 Kasým 1969 tarihi için Atatürk portresi yapmýþtým. Bugüne kadar pek çok devlet adamýnýn portresini çizdim, en kalýcýsý bu oldu. Atatürk; Mustafa Kemal, Gazi Mustafa Kemal ve Kemal Atatürk diye üç ayrý imza atmýþ. Bütün bu imzalara bakarak ortak bir þey ortaya koydum. Bu imzayý stilize ederek ilk defa bu portrenin altýnda kullandým.

Sanat yaþantýnýzda sizi üzen olaylar olmuþtur kuþkusuz… Þu an aklýnýza ilk gelen olay hangisidir?
TizianoVecellio tablosunun biri Berlin’de müzede, diðeri ise Mersin’de… O tabloyu Kültür Bakanlýðý’na kaydettirmek için bir arkadaþýmla çok uðraþtýk. Arkadaþým ölünce giriþimlerimiz yarým kaldý.

Yapmadýðýnýz için piþmanlýk duymadýðýnýz bir çalýþma oldu mu?
Milliyet Gazetesi’nde çalýþýrken bir gün Yaþar Kemal beni aradý. Kendisinin “Deniz Küstü” isimli eserini resimlendirmemi istedi. Benim için güzel bir þeydi ama istediði þey tarzýma uymadýðý için tereddüt ettim. Deniz Küstü’yü benim gibi gazete kurallarý ile yetiþen bir ressam deðil de, daha özgür çalýþan birisi resimlemeli diye düþünmüþtüm. Sonra Abidin Dino resimlemiþ onu. Ýyi ki de o resimlemiþ. Abidin Dino Sanat Parký’nda Abidin Dino’nun çizgileriyle Yaþar Kemal’in Deniz Küstü’sünü bir arada görünce bir kez daha o zaman doðru düþündüðümü anladým.

Bildiðim kadarýyla parayla aranýz hiç iyi deðil… Size para kazanmakla ilgili olarak sorulan bir soruya verdiðiniz cevabý hatýrlýyor musunuz?
Çalýþmaktan para kazanmaya vakit bulamadým. “Nekadar paran olmasýný isterdin?” diye sordular:
yanýtým isteyene verecek kadar olsun, oldu.

Sizi etkileyen ilginç bir anýnýzý bizlerle paylaþýr mýsýnýz?
Berlin’de bir dükkânýn duvarýnda Emin Barýn Hocam tarafýndan Arap harfleriyle yazýlmýþ çerçeveli “ B*ku yedik.” yazýsýný gördüm. Merak ettim, sordum. Dükkân sahibi bu yazýnýn öyküsünü anlattý.
Ýstanbul’dan Almanya’ya göç etmiþler ve Berlin þehrine yerleþmiþler yýllar önce… Savaþ baþlamýþ Almanya’da… Rus askerleri her tarafý yakýp yýkýyor, talan ediyorlar. Dükkân sahibi beyefendi, karýsý ve kýzýyla Rus askerlerinin hýþmýna uðruyor. Rus askerler, adamcaðýzýn kýzýna sarkýntýlýk etmeye baþlayýnca adam dayanamayýp öne atýlýyor. O esnada askerin süngüsü karnýna doðru yöneltiliyor. Çaresiz kalan adam “ Þimdi b*ku yedik.” diyor. Bunu duyan askerler silahlarýný býrakýp adamý kucaklýyorlar.
Meðer Kýrýmlýlarmýþ. Türkçe konuþup gülüþmeye baþlýyorlar. Adama söz veriyorlar:” Savaþ boyunca kýlýnýza bile zarar gelmeyecek.” diyorlar. Hakikaten de öyle oluyor. Adam da hayatýný kurtaran bu sözleri Arap harfleriyle yazdýrarak dükkânýnýn duvarýna asýyor.

Medeni durumunuz nedir? Çocuklarýnýz var mý? Çocuklarýnýzýn sanata ilgileri var mýdýr? Sanata ilgileri varsa hangi boyuttadýr? Hangi sanat dallarýyla ilgileniyorlar?
Evliyim. Üç çocuðum var. Ýki oðlum bir de kýzým var. Kýzým Londra’da yaþýyor. Sanata yetenekliler ancak bu yeteneklerini kullanmadýlar. Ýçlerinde heykeltýraþ olan da var, piyano çalan da, flüt çalan da…

Gençlere öðüdünüz nedir?
Sözüm gençlere deðil herkesedir.Bir çocuk tertemiz doðar. Hepimiz çocuktuk. Suçlu çocuk yoktur. Çocuklar suçlu olamazlar. Suç varsa sorumlusu asla çocuklar deðildir. Tolum böyle zedeleniyor. Onlara örnek olmak lazým ve dünyada altý buçuk milyar insan vardýr. Onlarýn hepsi de yaratanýn kullarýdýr. Bunlarý söylemek istemiyorum.
Uygarlýðýn temeli sanattýr. Bütün sanatlarýn temelinde de yazý ve yazýnýn icadý vardýr. Gerçi yazýdan önce maðara duvarlarýna yapýlan resimler var ama yazýnýn icadýyla insanlýk tarihi ve uygarlýk baþlamýþtýr.
Küçük yaþlardan itibaren insanlar sanatla ilgilensinler.

Sayýn Etem Çalýþkan bu röportaj için deðerli vaktinizi bana ayýrdýðýnýz için size çok teþekkür ediyorum. “Güz Ýkindisi” ve “Çocukluðum Sende Kaldý Ýstanbul” adlý þiir kitaplarýmýn kapaklarýný hediye olarak yaparak bana dünyalarý baðýþladýðýnýzý da ifade etmek isterim. Saygý, sevgi ve minnetle ellerinizden öpüyorum. Son olarak bizlere ne söylemek istersiniz?
Bu satýrlarý yazarken
Zeytingillerden bir iðde geldi elime
Çiçek kokusu ile…
Karacaoðlan’dan bir demet
Boynu bükük mor menevþe
Telli turnalar gördüm.
Þafak vakti gökyüzünde
Ve “Çanakkale içinde aynalý çarþý, /Ana ben gidiyom düþmana karþý.”
Ve pýr pýrrrrrr uçuveren ibibikler…
Ve “Bana seni gerek seni.” diyen Yunus Emre
Ve “Daðlar çiçek açar, /Veysel dert açar.” diyen arkadaþým Âþýk Veysel
Ve bir demet de gül geldi “Ýnsanlarýn en hayýrlýsý insanlara faydalý olandýr.”
Ve bendeniz “Olduðum gibi göründüm, göründüðüm gibi oldum.”
Ve seksen altý yýldýr çalýþmaktan para kazanmaya vakit bulamadým.

Çok teþekkür ederim. Sizi tanýmýþ olmak benim için bir gurur kaynaðýdýr. Ýlk karþýlaþmamýz Tarsus Karacaoðlan Uluslararasý Þiir Þöleninde olmuþtu. Üzerinizde Atatürk’ün gri- beyaz renklerdeki süveteri vardý. O günü ömrümce unutmayacaðým. Deðerli hocam size uzun ve saðlýklý ömürler dilerim.
Ben teþekkür ederim.


HARÝKA UFUK
ADANA
15 OCAK 2012
Paylaþ
Beðenenler
(c) Bu yazýnýn her türlü telif hakký þairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazýnýn izin alýnmadan kopyalanmasý ve kullanýlmasý 5846 sayýlý Fikir ve Sanat Eserleri Yasasýna göre suçtur.
Yazýyý Deðerlendirin
 
Hattat ressam kaligraf gazeteci etem çalýþkan ile söyleþi Yazýsýna Yorum Yap
Okuduðunuz Hattat ressam kaligraf gazeteci etem çalýþkan ile söyleþi yazý ile ilgili düþüncelerinizi diðer okuyucular ile paylaþmak ister misiniz?
HATTAT RESSAM KALÝGRAF GAZETECÝ ETEM ÇALIÞKAN ÝLE SÖYLEÞÝ yazýsýna yorum yapabilmek için üye olmalýsýnýz.

Üyelik Giriþi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu þiire henüz yorum yazýlmamýþ.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakký, aksi ayrýca belirtilmediði sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan þiir ve yazýlarýn telif haklarý þair ve yazarlarýn kendilerine veya yetki verdikleri kiþilere aittir. Sitemiz hiç bir þekilde kâr amacý gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnýzca bilgilendirme ve eðitim amacýyla sunulmaktadýr.

Sitemizde yer alan þiirler, öyküler ve diðer eserlerin telif haklarý yazarlarýn kendilerine veya yetki verdikleri kiþilere aittir. Eserlerin izin alýnmadan kopyalanmasý ve kullanýlmasý 5846 sayýlý Fikir ve Sanat Eserleri Yasasýna göre suçtur. Ayrýca sitemiz Telif Haklarý kanuna göre korunmaktadýr. Herhangi bir özelliðinin kýsmende olsa kullanýlmasý ya da kopyalanmasý suçtur.
ÜYELÝK GÝRÝÞÝ

ÜYELÝK GÝRÝÞÝ