- 1321 Okunma
- 10 Yorum
- 1 Beğeni
ÖLÜMÜNÜN SEKSENİNCİ YILINDA ATATÜRK'Ü SEVENLER-ATATÜRK'Ü SEVMEYENLER..
Bir taraftan Hakkari- Şemdinli’deki üs bölgesinde arızalı mühimmatın patlaması sonucunda yirmi beş askerimizin yaralandığı, yedi askerimizin kaybolduğu haberi ( Yayın yasağı konduğu için ancak bu kadar bilgi var ) Diğer tarafta Atatürk’ün ebedi aleme göç edişinin sekseninci yılı...
Yine anlayamadığım, anlam veremediğim bir şeyler oluyor ya ne? Bekleyip göreceğiz. Yaralı askerlerimize Rabbimden acil şifalar, içlerinde ölen varsa Allah’tan rahmet diliyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
Atatürk’ü bu dünyada en çok kim sevmiştir sizce?
Benim torun Elif Nur’a sorsaydım hemen ’’ Beeennnn ’’ derdi. Ancak bu soruya tabii ki net bir cevap vermek mümkün değildir zira sevgi herhangi bir ölçü birimiyle ölçülebilen bir kavram değildir. Ama yine de bana göre onu en çok sevenlerin başında Annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule Hanım geliyor olmalı. Anne ve kardeş sevgisinin üstünde sevgi olabilir mi? Sanmıyorum.
Sonra? Sonra sanırım vasiyetinde mirasından pay bırakarak hem maddi hem de manevi açıdan tam anlamıyla babalık yaptığı manevi evlatları ..
Ve Fikriye tabii ki. Mustafa Kemal Atatürk’e olan aşkı sebebiyle intihar eden ve Mustafa Kemal’in de unutamadığı Fikriye.
Bu saydıklarım dışında tabii ki milyonlarca seveni vardı. ( Halen de öyledir)
Mesela babam çok severdi. Hatta gençlik yıllarında bir gün hastalanıyor babam. Yattığı hastaneye de İsmet İnönü geliyor teftişe ve odaları dolaşırken babamın yattığı odaya da giriyor. Babamın başını okşayıp ’’ Geçmiş olsun ’’ diyor. Babam ’’ Atatürk’le tokalaşmış bir el benim başımı okşadı’’ diye aylarca kafasını yıkamıyor. O derece severdi rahmetli. Bu anıyı ne zaman anlatsa heyecanlanırdı.
Mesela Rahmetli Edebiyat Öğretmenim Hayriye Ilgaz: ’’ Öldüğüm zaman önce Allah’a, sonra Atatürk’e verilecek hesabım var ’’ Derdi. Bir Köy Enstitüsü mezunu olan öğretmenim iliklerine kadar Atatürk sevgisiyle doluydu.
Mesela Rahmetli Milli Güvenlik öğretmenimiz Albay Bedri Buluç...Milli Güvenlik dersinden defter tutturur, o defterleri Atatürk’ün özdeyişleri ve resimleri ile doldurmamızı isterdi. Daha önce hiç görmediği bir resmini görürse de yaşına, üzerindeki üniformaya aldırmadan hüngür hüngür ağlardı.
Ancak Tarihe olan merakım ve Tarih öğretmeni olmam hasebiyle Atatürk’ü sevmeyenlerin olduğunu da biliyordum. Mesela sadece Cumhuriyetin ilanından sonra ona ve onun getirdiklerine karşı bir sürü isyan olmuştu. Yani Cumhuriyetin ilanından Atatürk’ün ölümüne kadar ülkede hep isyanlar vardı:
1) Nasturi Ayaklanması 12-28 Eylül 1924
2) Şeyh Sait Ayaklanması 13 Şubat- 31 Mayıs 1925
3) Raçkotan ve Raman Tedip Har. 9-12 Ağustos 1925
4) Sason Ayaklanması 1925-1937
5) Birinci Ağrı Ayaklanması 16 Mayıs-17Haziran 1926
6) Koçuşağı Ayaklanması 7 Ekim - 30 Kasım 1926
7) Mutki Ayaklanması 26 Mayıs-25 Ağustos 1927
8) İkinci Ağrı Harekâtı 13 -20 Eylül 1927
9) Bicar Tenkil Harekâtı 7 Ekim -17 Kasım 1927
10)Asi Resul Ayaklanması 22 Mayıs - 3 Ağustos 1929
11)Tendürük Harekâtı 14 -27 Eylül 1929
12)Savur Tenkil Harekâtı 26 Mayıs - 9 Haziran 1930
13)Zeylan Ayaklanması Haziran - Eylül 1930
14)Oramar Ayaklanması 16 Temmuz - 10 Ekim 1930
15)Üçüncü Ağrı Harekâtı 7-14 Eylül 1930
16)Pülümür Harekâtı 8 Ekim -14 Kasım 1930
17)Menemen Olayı 23 Aralık 1930
18)Tunceli (Dersim) Tedip Har. 1937-1938
Arada Mustafa Kemal Atatürk’ü öldürme girişimi de olmuştu. Ayrıca inkılaplara karşı da pek çok başkaldırı vardı.
Görüldüğü gibi onu sevenlerin yanı sıra sevmeyenler de çoktu. Yani Atatürk düşmanlığı bazı vatandaşlarımızın dediği gibi son 16 senede var olan bir şey değil, tam tersine bizzat Atatürk hayattayken vardı... Bugünkünden çok daha fazla vardı. Atatürk öldüğünde Dersim isyanı henüz tam manasıyla bitmemişti.
Evet sevenleri bir hayli olduğu gibi sevmeyenleri de vardı ama asıl sorun seviyor mu sevmiyor mu oldukları belli olmayanlardı.(Bugün de asıl sorun onlardır.)
Mesela 10 Kasım 1938 de vefat eden Atatürk’ün naaşını tam on beş yıl toprakla buluşturmayıp onu mermer bir lahitte ve hiç kimsenin uğramadığı ( Ya da ancak bir avuç insanın uğradığı ) bir müzede bekletenler Atatürk’ü ne kadar seviyorlardı? Ya da ne kadar sevmiyorlardı.
Mesela 10 Kasım 1938 de hayata gözlerini yuman Atatürk’ün cenaze namazı niçin on beş yıl sonra o da kardeşi Makbule Hanım’ın ağlaması, sızlaması, yalvarması sonucunda üç beş kişinin katılımıyla kıldırılmıştı? Ebedi istirahatgahı Türk milletinin minnet dolu kalbi olan Atatürk’ün cenaze namazına iştirak edip ardından dua etmek niçin devamlı birlikte olduğu milletinden esirgenmişti? Bunu yapanlar Atatürk’ü ne kadar seviyorlardı veya sevmiyorlardı?
Atatürk’ün emir ve direktifleriyle 1932 yılında ezan ve namaz sureleri camilerde artık Türkçe olarak okunmaya başlamış ve bu durum on sekiz sene sürmüştü. ( Bu konunun tartışmasına girmeyeceğim ) 1950 yılında iktidara gelenler ezanı tekrar Arapçaya çevirecekleri vaadi sayesinde geldiler iktidara. Peki halk büyük bir çoğunluk olarak Atatürk’ün bu getirdiğini, dolayısıyla da onu sevmiyor muydu ki Atatürk’ün yaptığı bir inkılabı tekrar eski haline getireceğini vaat edenleri iktidara getirdi?
Lakin daha ilginç olanı şuydu: Ezanı tekrar Arapçaya çevirenler kendi iktidarları döneminde Türkiye’nin her tarafını Atatürk heykelleriyle doldurdular. O dönemde dikilen heykel başka hiç bir dönemde dikilmedi. Dahası Atatürk’ün yakın silah arkadaşı olup ölümü üzerine ’’ Vatan sana minnettardır ’’ Diyen İsmet İnönü’nün aklının ucundan bile geçmeyen ve halk arasında Atatürk’ü Koruma Kanunu olarak bilinen kanun ( 5186 Numaralı kanun ) bu iktidarın ilk uygulamalarından biri oldu ( Mecliste kabulü:25 Temmuz 1951- Yürürlüğe girişi: 31 Temmuz 1951) Bu nasıl bir perhiz, bu nasıl bir lahana turşusuydu? Dahası bir türlü bitmeyen Anıtkabir’i de ezanı tekrar Arapçaya çeviren bu iktidar bitirdi. Atatürk’ü seviyor iseler neden Ezanı tekrar Arapçaya döndürdüler? Sevmiyorlarsa neden onu ve ilkelerini, inkılaplarını koruma kanunu çıkardılar ?
Sonra bir Deniz Gezmiş çıktı...Kısa sürede efsane oldu. 6 Mayıs 1972 de ise İdam edildi. O dönemlerde henüz üniversite öğrencisiydim. Hiç bir Allah’ın kulu Deniz Gezmiş’in Atatürk ilkeleri ve inkılapları uğruna mücadele ettiğini dillendirmiyor, onun hakların kurtuluşu uğruna mücadele eden bir devrimci olduğunu söylüyordu.( Türkiye’de Türk halkının değil pek çok halkın yaşadığını da onun sayesinde öğrenmiş olduk zamanında. ) Şu son on altı yıl içinde öğrendik ki değilmiş. Atatürk ilke ve inkılaplarını yaşatmak için savaşmış ve Atatürk düşmanları tarafından öldürülmüş.???? Anlayamadım Deniz Gezmiş Atatürk’ü seviyor muydu sevmiyor muydu?
Peki Mustafa Kamil Zorti? O Atatürk’ü seviyor muydu?
Genç nesil ’’ Mustafa Kamil Zorti ’’ deyince bilmez tabii ki. Kenan Evren’den bahsediyorum. Her şeyiyle sözde Atatürk’ü taklit ediyordu. Lakin tabii ki taklitler asla asılların yerini tutmuyor. O sebeple de zamanın mizah dergileri ondan Mustafa Kamil Zorti diye bahsettiler. Lakin o da 1981 yılında tüm okullara bir genelge göndererek ’’ Bundan böyle tüm derslerde Atatürkçülük konuları işlenecek’’ dedi. Yani müthiş bir Atatürkçüydü kendileri...Ama ne oldu? Bıkkınlık yarattı, usanç verdi. İki topa vuracağım diye eşofmanını giymiş genç, beden eğitimi dersinde dahi sınıfa tıkılıp Atatürk’ün spora verdiği önem üzerine nutuk dinlemeye başlayınca önce dersten, sonra Atatürk’ten nefret etmeye başladı. Dolayısıyla bizler de anlayamadık Mustafa Kamil Zorti Atatürkçü müydü yoksa Atatürk düşmanı mı?
Mesela rahmetli Necmettin Erbakan hem de TBMM de Atatürk ilkelerini anlattı. ( Yazı uzamasın diye neler söyledi yazmıyorum. İsteyen şu linke bakabilir: www.youtube.com/watch?v=IAZRgJwXLYg) O halde Atatürk’ü seviyor olmalıydı. Ama gelin görün ki kurduğu partiler hep ’’Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı olmak, irticai faaliyetlerde bulunmak ’’ gerekçesi ile kapatıldı.Necmettin Erbakan deyince de hiç kimsenin muhayyilesinde ’’ En büyük Atatürkçü ’’ diye bir görüntü belirmez. Anlayamadım Atatürkçü müydü değil miydi? Atatürk’ü seviyor muydu yoksa düşman mıydı?
’’Ben Atatürk ilkeleri uğruna ölürüm’’ diyen pek çok kişiye ’’ Uğruna öleceğin Atatürk ilkelerini sayar mısın? ’’ dediğimde aldığım cevap ’’ ııııı, şeyyyy. ’’ olmuştur genelde.Ya da ’’ Laiklik, Milliyetçilik ’’dışında şık sayamamışlardır. İşte bu Atatürk ilkeleri uğruna ölecek (!) olan vatandaşlarımızın da Atatürk’ü ne kadar sevdiklerini ya da sevmediklerini hep merak etmişimdir.
Bugün akın akın Anıtkabir’e yani Atatürk’ün mezarına koşanlardan kaç kişi acaba Atatürk’ün ’’ Mozole ’’denen o mermer blokunun altında değil de daha aşağıdaki bir odada yattığını biliyor?
Peki Atatürk’ün bir baloda Sakarya Savaşı hakkında sorduğu soruya ’’ Hiç bir fikrim yok Paşam !’’ diyen bir genci ve kavalyesini ’’Sakarya Savaşını bilmeyenin eğlenmeye hakkı yoktur. Atın bu ikisini dışarı ’’ dediğini Sakarya Savaşı hakkında hiç bir fikri olmayan Atatürk ilke ve inkılapları uğruna ölümü bile göze alacak(!) kaç gencimiz, hatta yaşlımız biliyor.
Yahu sahi. Biz ’’Sevmek ’’ denen mefhumu ne kadar biliyoruz? Sevmek nasıl olur? Nedir sevmek?
Söylenecek söz çok da yazı çok uzadı.
Son olarak: ’’Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar.’’
Aziz hatırası önünde minnet, sevgi ve saygı ile eğiliyorum. Ruhu şad olsun.
RESİMLER:
1-Mustafa Kemal Atatürk 27 Ocak 1923 de Annesi Zübeyde Hanımın mezarını ziyaret ediyor. Yanında Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak Paşalar var.
2- Mustafa Kemal Atatürk aynı tarihte annesinin mezarının bulunduğu İzmir- Karşıyaka’daki Ferik Osman Paşa Camii haziresinden çıkarken.
3- Her zaman halkıyla ( Halklarıyla değil ) iç içe olan Mustafa Kemal Atatürk
Diğer resimleri tanıtmaya gerek yok sanırım.
YORUMLAR
Güzel bir yazı olmuş Mustafa Kemal Atatürk'ün de ölüm yıl dönümüne gelen günde. O da diyor ya ''Beni görmek demek benim yüzümü görmek demek değildir, benim fikirlerimi benim düşüncelerimi anlıyorsanız bu kafidir..'' Böyle bakmak lazım Atatürk'e ve olaylara. Kutluyorum Sami Hocam içtenlikle...
Değerli hocam, kültürü bozan, yozlaştıran, gerileten, kısır döngüye düşüren şey samimiyetsizliktir...
Bu yazınızı bu nitelikte de idrak ettim...
Yani yeteri kadar açık, anlaşılır, uyarıcı, yön gösterici...
Fakat derin bir umutsuzluğa düşmemek de mümkün değil...
Daha kendi bir değeri karşısında tutarsızlığa düşenlerin karşısında...
Bu tutarsızlıkların temel bilgilerden ve bilinçten yoksun oluşu karşısında...
Gerçekten, 10 Kasım'larda üzülmemek mümkün değil...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Bu durum biraz da Dursun ile Temelin pozisyonuna benziyor.
Dursun ile Temel kumarhaneye gitmişler, çıktıklarında dursun anadan üryan, Temelinde üzerinde sadece donu kalmış. Yürümeye başlamışlar beş, on, adım atmışlar ki, Dursun Temele dönüp; Ula Temel senin iradene hayranım demiş Temel de; Hayırdur niye hayransun diye sormuş, Dursun da göz ucuyla Temelin üzerindeki donu işaret ederek; Ula n nerede duracağını çok iyi bileysun demiş.
Bizim Atatürkçülerin durumu da bu. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği değerlerimizi bir bir kaybediyoruz ama nasıl oluyorsa halen izindeyiz.
Dip not: Yazısız başlığıyla yayınladığınız çizimlerinizi bekliyoruz.
İstiklal harbimizin lideri ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK'ü vefatının 80'inci sene-i devriyesi vesilesiyle saygı, şükran ve rahmetle yad ediyorum.
Yanısıra yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Nitelikli bir yazı kaleme aldığınızı görüyorum ki, başka türlüsü mümkün mü?
10 Kasımda ağlamaklı görünmek anlamsız kanımca
Bilinç düzeyini yükseltmek için gösterilen çabalar önem arz eder zannımca
Saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
araştırmacı kimliğiniz ile örnek bir yazıydı.
teşekkür ve tebriklerimi sunuyorum.
var olun hocam.
selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Anlamlıydı.Sevmek değerini bilmek ve değer bilmek demektir.Saygıyla...
Atatürk Diyor ki;
Ben manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.
Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Ve Türk milleti güven ve mutluluğun kefili olan ilkelerle, uygarlık yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir
Böyle bir lider sevilip sayılmaz mı?...
Kıskananlar mı....
E... ÇATLASIN TABİ Kİ...
sami biberoğulları
Çok çok teşekkürlerimle selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Çok çok teşekkürlerimle selam ve saygılar.
neneh.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Babanızın Atatürk sevgisini tarifiniz çok hoştu. Evet esasen Atatürk'ü sevenler öyle masum ve öyle güzel seviyorlar ki insan okurken dahi duygulanıyor. Ben o yüzden sevmeyenlerle kafamı yormuyorum sevenler yeter. Haklılığı tartışılmaz yazının.
Ve 10 Kasım Atatürk'ü sonsuza kadar gönlümüze koyduğumuz tarihtir. Ruhu şad mekanı cennet olsun Atamızın. Selamlar saygılar hocam
sami biberoğulları
Aslında sevenlere verilebilecek o kadar çok örnek vardı ki elimde. hatta bu örneklerden ikisi eski Kuvay-i Milliyecilerdendi. Onlardaki Atatürk sevgisine bizzat şahit oldum. Ancak yazı çok uzundu zaten. Arkadaşlar da çok uzun yazıları görünce daha okumadan vazgeçiyorlar. O Bakımdan yazabileceğim daha pek çok şeyi yazmadım.
Her zamanki gibi güzel yorumun için teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
Tek cümlesi dahi itiraz kaldırmayan haklılığı su götürmez bir yazıyı kaleme almışsınız.
Makaranın geriye doğru sarmaya başladığı zamandır 10 Kasım 1938
hainler kuyruk acısı olanlar yenemeyip ezilen intikam aşkıyla yananlar satılıklar uşaklar vs. iğne ile kuyu kazar gibi ince ince zehirleyerek bir halkı atasına düşman ettiler, kurbağayı ürkütmeden haşlamaktı maharet, onlar da bunun için çaba sarfettiler emellerine tam olarak ulaşmasalar da zehirlenen ciddi bir kesim var. Karşı devrimi onlara izah edemedik bu da bizim suçumuz olsun, çünkü fark ettiğimizde miş gibi Atatürkçüler
cirit atıyordu, her neyse; meydan boş değil herkes bunun farkında...
ez cümle
Bize vatanı olmayanın dini dahil hiç bir şeyi olmayacağını öğrettiği için; Allah, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarından ve bütün şehitlerimizden razı olsun, Rabbim gani gani rahmet eylesin.
Sayın Biberoğulları,
yiğidi öldür hakkını yeme diyenlerdenim.
İhtiyacınız yok ancak borcumdur.
Saygı ve tebriklerimi sunarım.
Esen Kalın
Filiz Şahin. tarafından 11/10/2018 10:51:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar benden de.
Kıymetli Hocam.
Muhtemelen yazınızın başlığına bakarak, eleştirel bazda bu nasıl başlık?! Bu ülkede Atatürk'ü sevmeyen olamaz ve Atatürkçülük sonsuza kadar sürecektir. Diyenler olacaktır. Sonrada ezberci şablon kelimelerden oluşan ‘’Atam izindeyiz. ‘’Sen kalbimizdesin. ‘’Sonsuza kadar ilkelerini yaşatacağız falan gibi slogandan öteye geçmeyen birkaç içi boş ama iddialı sözlerle kişisel tatmin duyguları perçinlenmiş olacak. Sonra?’’ Sonrası yok!’’
Büyük ihtimalle iç sesimiz bize; Hadi oradan kendini kandırma gerçekler hiçte öyle değil diyecektir.
Hocam bu ülkenin kurucu liderinin ölüm yıl dönümü için kaleme alınmış bazı yazılarda derdinin Atatürk’ün vefatı olmadığı çok belli olan ve fırsat bu fırsat deyip bu özel günü bile istismar ederek Atanın manevi şahsiyetini siyasete alet edip iktidara bel altı vurmak için kullanan Atatürkçüleri (!) gayet net görüyoruz.
Birde şu tip Atatürkçüler(!) var. Gerçi onlar için konunun Atatürk olması da şart değil. Buldukları her fırsatı İslama ve Müslümanlara saldırmak için kullanıp Atatürk’ün İslam dininin aydınlıkçı öğretilerini öne çıkarmak amacıyla yaptığı bazı reformları bile istismar edip fırsat bu fırsat diyerek Atatürk'ü adeta kâfirliklerine kılıf olarak kullanarak içlerindeki din düşmanlığını öne çıkaran kişiler de var. Kaldı ki onlar Atatürk düşmanlığının üzerine adeta benzin dökerek alevlendiriyorlar. Fakat kesin olan bir şey var ki o alev bir gün onları çok fena yakacak.
Birde bu milletin değer yargılarına ters düşen, pornografik hayatı modernlik müstehcenliği de Atatürkçülük sananlar var ki, onlar zaten evlere şenlik.
Ha! Birde sözde Atatürkçü olduğunu söyleyip sonrada Atanın kurduğu bu ülkeye yapılan her yatırımdan son derece rahatsız olanlar var ki,doğrusu onları anlamak hangi kategori de yorumlamak gerekir işte onu bende bilemiyorum.
Yani hocam kim Atatürk'ü seviyor kim sevmiyor gerçekten ayırt etmek çok zor. Ama bir gerçek var ki, gerçek anlamda Atatürk'e saygı duyan ve sevenlerle doğrudan Atatürk düşmanları arasında ki, sayısal ve etkisel fark giderek Atatürk düşmanları lehine artıyor. Dolayısıyla yerinde sayan ezberci Atatürk anlayışından bu milletin özüne hitap edecek Atatürkçülük anlayışına hızla geçmek gerektiğinin önemli olduğunu düşünüyorum yoksa durum vahim.
Kaleminize emeğinize sağlık.
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL tarafından 11/10/2018 1:03:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Bazen ne düşünüyorum biliyor musun? Keşke hayatta olsaydı da '' Hakkımda şöyle diyorsunuz ama onun aslı şöyledir '' diyebilseydi. Bize hikaye anlatanlar değil, bizzat kendisi anlatsaydı...
Selam ve sevgilerimle.