- 1485 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
DEMEM O Kİ;
Eskiden acem diyarında insanlar toplanıp âdaba dair sohbetler ederlermiş. Sohbet eden bilge kişi
“ Yazın bunları yarın unutursunuz.”Der, kâtipleri de defterlere yazarlarmış.
Sonraki günlerde bu yazılanlar EDEBİYAT adı altında okunur olmuş.
Benim edindiğim bilgi ye göre EDEBİYAT kelimesinin menşeyi, neşeti bu.
Tesadüfe bakın ki sitemizin adı da EDEBİYAT DEFTERİ.
Eli kalem tutan (şimdi ki söylemiyle masasında bilgisayar olup ta tuşlara basmayı beceren) bizler yazılar yazıyor, yazılanları da okuyoruz. Ne mutlu bizlere…
Yazıyoruz, okuyoruz acaba kelimeleri de doğru kullanıyor muyuz?
“Galatı meşhur” diye bir söylem vardır edebiyat ta.
Galat: Yanlış kelime veya söz demektir. Yanılma anlamına da gelir.
Meşhur: Herkesce bilinen her tarafa yayılmış demek.
Şimdi buradan hareketle;
Galatı meşhur: Yanlışın yaygınlaşmış hali.
Birçok galat vardır dilimiz de. Aklıma gelen birkaç örneği verecek olursak;
Evraklar: Varak ın çoğuludur. Evraklar demek yanlıştır.
Saatler olsun: Doğrusu sıhhatler olsun.
İnce eleyip sık dokumak: ince eğirip sık dokumaktır doğrusu.
Eşek hoşaftan ne anlar: Eşek hoş laftan ne anlar.
Nüans farkı: Nüans Fransızca kökenli ayrıntı demektir.Sadece nüans demek yeterlidir.
Fakir fukara- garip gureba: İkinci kelimeler birincilerinin çoğuludur.
Namahrem: Mahrem haram kelimesinden türemiştir. Önünde ki NA olumsuzluk ekidir.
Ancak M.Akif Ersoy da namahrem kelimesini kullandığına göre bu kelimenin bu şekilde
Kullanılması hala tartışılmaktadır.
Pelesenk: Bir ağaç türüdür. Doğrusu persenk tir .
Su küçüğün, söz büyüğün: Sus küçüğün söz büyüğün dür doğrusu.
Hile hurda : Hilenin hurdayla nasıl bir ilişkisi olabilir ki? Gerçeği; hile hud’a dır.(Hud’a: hile,oyun,aldatma demektir.)
Daha birçok galatı meşhur var. Aklıma gelenler bunlar.
Yazarların yani bizlerin görevlerinden biri de, doğrusunu bilmek, Bildirmek, yeni kelimeleri literatüre kazandırmaktır. Bilmemiz lazım. Bildiklerimizi de bildirmek. Ukalalık gibi bir niyetim yok kesinlikle.
Vay siyaset şöyle olmuş, vay dinimiz diyor ki bizlerin görevi olmaması gerekir bence.
Belki onların da tartışılması gerekir. Ama usulüyle usturubuyla…
YORUMLAR
Bedri Tokul
Yurdumuz'unda size taşından, toprağından.
hava da uçan kuşundan,işine koşanından
sonsuz selamları var.
Saygılarımla.
Sevgili Can Dost'um gene harika bir yazı VAROL.. BALDAN KAYMAKTAN TATLI.
Lütfen daha sık yaz, yaz ki bizler de okuma zevkine erelim.
Yorumda geç kaldığım için özür. Ankara dışındaydım.
Unutulan kelimelerle ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki. Yazık unutulup gidiyor. Aşağıda benim tespit ettiğim bizim oradaki unutulmaya yüz tutan kelimeler. Tüm Anadolu'da araştırma yapılsa çok daha fazla kelime ortaya çıkar.
Çok yazık.
Selam ve saygılar CAN DOST..
* * *
BİZİM ORADA KULLANILAN (Çorum/İskilip) AMA MAALESEF UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ BAZI KELİMELER.
A
Aboo: Hayret nidası
Ağa: Baba,
Ağca: Beyaz,
Ağnanmak: Yuvarlanmak, at, eşek gibi hayvanların yuvarlanması,
Aha: İşte,
Ahacık: İşte burda
Alaçık: Ağaç dallarıyla iskeleti kurulmuş ve çul kilimle örtülü çadır. (ALACIK)
Alma: Elma
Amaa: Şaşırmak
AMBAR: Hububat deposu,
Anadut: Buğday ve benzeri ekin destesini remorka veya başka bir araca yüklemede kulanılan üç kollu harman aleti. tarım aracı,
Annacı: Karşısı
Annacıma gel: Karşıma gel
Aş: Yemek
Aşamınan: Akşamleyin
Avu: Zehir
Ayakyolu: Tuvalet
B
Baba çıkasıca: Sinirlenilen kişiye söylenen söz
Badal: merdiven basamağı
Bahraç / Bakraç: Bakırdan küçük kova
Balak: Manda yavrusu
Baldırcan: Patlıcan
Bardak: Çam ağacından oyulmuş 7-8 litrelik su kabı, seneğin küçüğü. "Eski çamlar bardak oldu" deyimi buradan gelmektedir. Şimdi ise bardak su bardağı-çay bardağı olarak algılanmaktadır. Su içmek için kullanılan bu günkü bardak yerine "TAS" kullanılmaktaydı,
Batman: Yaklaşık 20 Litrelik sıvı ölçü birimi,
Bayakdan: Biraz önce
Bazlama: Sacda pişirilen yuvarlak ekmek
Bekit: Kapat, ört
Belermek: Gözleri büyüterek öfkeyle bakmak,
BILDIR: Geçen sene,
Bıza' : Buzağı
Bi hapaz: Bir avuç
Bi dıhım : Bir lokma
Bibi : Uzaktan kadın akraba,
Bicimcik: Azıcık, az olan şey
Biçki : testere türü
Biley taşı : kesici araçları iyeleyen alet
BİZ : Delik delmeye yarayan alet,
Bostan : Kavun, karpuz tarlası
Boyunduruk : çift süren hayvanları birlikte yürüten ağaç çember
Boz : 1- sürülmemiş toprak, 2- Renksiz, gri renkte olan, Bomboz: Rengi atmış, Bomboz olmuş: Hastalıktan rengi iyice sararmış.
Böğür: Yan taraf, vücudun yan tarafı, böbreklerin olduğu kısım
Börtletmek: Bir şeyi haşlamak
BÖRÜ : Zehirli bir örümcek türü,
Bucaklık: Evde kap kacak konulan yer,
Bulamaç: Undan yapılan cıvık yiyecek
BUNDAN KEYLİ : Bundan sonra,
Buymak: Çok üşümek,
Büngüldemek: Suyun yerden fokurdaması,
Bürgü: Yemeni,
C
Cahal : Cahil, tam yetişmemiş, delikanlı
Camış : manda
Canavar: Kurt
Candarma: Jandarma
Cerek: Uzun ince ağaç, uzun boylular için de kullanılır
Cıbır: Parasız, pulsuz
CILGA : Patika-keçi yolu,
Cıncık: Camdan yapılmış eşya,
Cırcır : Fermuar
Cimciklemek : Çimdik atmak, çimdiklemek
Cirpeden: Hızlıca, birdenbire
Cof cof : Süs
Culuk: Hindi
Cuvara: Sigara
Cüce : civciv
Cücük: Civciv
Ç
Ça'al: Küçük taşlardan oluşan yığın.
ÇALHAMA : Yoğurtla ayran arası kıvamdaki yoğurt,
Çandı : Evin, ambarın köşesi
Çapıt : Bez Parçası
Çarkıt: Bozuk - külüstür,
Çatal kapı: Bahçeli evlerin dış kapısı
ÇEBİŞ : Bir Yaşındaki erkek keçi,
Çemkirmek : 1 . Birine karşı gelmek, sert cevap vermek. 2 . halk ağzında Köpek kesik kesik havlamak.
Çıngı: Kıvılcım,
Cıvıtmak: Oyunbozanlık
Çiğit: Çekirdek
Çilermek: Su sızması,
Çimmek: Yıkanmak
Çinilemek: Çınlamak,
ÇOR: Hastalık,
Çöğdürmek: küçük abdest yapmak (Özellikle çocuklarda)
Çöğmek: Yana yatmak,
Çökelik: Evde yapılan bir peynir türü,
Çömelmek: Dizlerinin üstüne çökmek
Çömütmek: Çömelmek,
Çördük : Armutun küçüğü
Çörtleğen / Çörten: Pınarlarda ve çatılarda su akan yer,
D
Dalmak: Bir yere girmek
Dam kürümek: ahırı süpürmek
Dam: Ahır, çatı
Darı: mısır tanesi
Demrağ: Egzema
Deze: Teyze
Dıldıbız : Fakir
Dibek: Ağaçtan yapılmış havan, sohu
Dinelmek: Ayakta durmak Dirgen : harmanda sapları yayan çatallı araç
Dolama: parmağın iltihaplanıp şişmesi
Donyağ: İçyağ - Çok soğu insanlar için de kullanılır -
Dölek: Düzlük,
Döş : göğüs
DÖVEN : Düven,
Duluk: Avurt
Duncukmak : Nefessiz kalmak, somurtmak,
Dürzü : (aslen bir mezheptir) aşağılamak için kullanılır
DÜVE: Bir Yaşındaki dişi inek yavrusu,
Düven: Harmanda traktör, at veya öküzle çekilen, ekinleri ezip saman yapmaya yarayan, aralıklarla kesici taşlar monte edilmiş kızak
E
Eci: Kız kardeş, bacı, abla,
Ecicik : Azıcık, bir tutam Ekti: Yiyecek konusunda yüzsüzlük yapan
Ellağam : Herhalde, galiba
Ellik: Ekin biçerken el parmaklarına takılan ağaç parmaklıklar.
Emişik: Bir memeden emen kardeş olmayan yavrular.
Emme : Ama
Emmi: Amca
Empirme: Kadın elbise kumaşı.
Enek: Misket, bilye
Enik: Kedi, köpek yavrusu
Enteri: Zıbın, elbise
Erişmek : (meyvalar için) olgunlaşmak
Erze: Kapıyı kapalı tutmaya yarayan demir
EVLEK: Ekin ekerken ayrılan bölüm,
Evmek : acele etmek
Evrağaç/evirgeç: Ekmek çevirmeye yarayan uzun yassı tandır değneği,
Eyy: Efendim
Eze: Vücut, beden
F
Fağrimek : Yaşlanmak, ihtiyarlamak
Felfecir okumak : gözlerin fıldır fıldır dönmesi
Ferik : Piliç
Fırıldak: Oyuncak, kendisine güvenilmeyen, sahtekar
FİRİK : Kızarıp olgunlaşmaya başlayan buğday başaklarının ateşte kavrularak yenmesi,
Fişne: Vişne
G
Gabak : Kabak, kel
Galbır: Elekten büyük olan eleme aracı.
Gamaşmak : mayhoşluk
Gamyon : Kamyon
Ganara: Yemekten başka bir şey düşünmeyen işe yaramaz kimse, luzumsuz işlerle uğraşan
Garipsemek: Özlemek,
Gaste : Gazete
Gavillemek: Kararlaştırmak,
Gavurga: Patlamamış mısır, buğday kavurması
Gayillenmek: Kabul etmek,
Gayli/keyli : Artık
Gedik: Dişleri dökülmüş olan,
Gerneşmek: Gerinmek,
Gı : Erkeğin kadına seslenişi
Gıbraşma: Kıpırdama, hareket etme
Gıdık : Çene altı
Gıran giresice: İlenç (hastalık bulun inşallah)
Gıran: Toplu ölümlere sebep olan hastalık.
Gidişmek : kaşınmak
GOBEL : Erkek çocuğu,
Gocuk : kış giysisi
Godek / Gudük: Kısa
Göğ böğrülce : taze fasulye
Göğermek : yeşermek
Göğsemek : Hayvanların çiftleşmeye hazır olması
Gök: Yerine göre mavi-yeşil,
Göynek: Gömlek biçimli gecelik,
Göynümek : olgunlaşmayı da öte geçmek
Guguk : kuş türü
Gunnamak: Eşeğin, köpeğin doğurması,
Gurk: Yavru için yumurtaya basan ya da yeni civcivleri olan tavuk.
Guvermek: Yeşermek,
Güğüm: Bakırdan yapılan büyük su kabı, helke
Günnük : Yevmiye
H
HABE : Heybe,
Hağ: Sırtta taşınan büyük sepet,
Hamut: Çift süren öküzün boynuna takılır,
Hapaz: Avuç
HARAL : Büyük kıl çuval,
Hayat : avlu
Hazetmek / Hazitmek : Beğenmek, hoşlanmak
Heçlemek: Bozmak, atılacak hale getirmek, berbat etmek
Hedik : haşlanmış buğday
Hela: Tuvalet
HELKE : Su kabı,
Hergele: İşsiz sapsız, yaramaz insanlar için söylenen söz.
Heşlenme: Boşa gitme
Heyka : hikaye
Hırka: Eskiden kadınların giydiği folklorik bir giysi.
Hızar : ağaç biçen biçki
Hinkirmek: Sümkürmek,
Holluk : fol
Horanta : çoluk-çocuk
Hörüklemek: Bir şeyi ağzına kadar doldurmak,
Huysukma:Tedirgin olma, çekinme, huylanma
Hürü: Huri
I
Irakı: Rakı
Iramazan: Ramazan
Irbık: İbrik
Irza: Rıza
Isıcak: Sıcak
Islağaç : Yufka ekmek pişirirken çevirmeye yarayan yassı tahta
Islama : ekmek ıslama
Işgın: Fidanın sürgün kısmı - filiz,
İ
İBRİK : Abdest almaya yarayan su kabı,
İdare: Gazyağı ve fitil kullanılarak kullanılan camsız aydınlatma aracı.
İkileme : tarlayı ikinci kez sürme
İleğen : Leğen
İlergün/ürelüğün: Dünden önceki gün
İlistir: Delikli süzme kabı
İliye: Öyle değil mi
İRİLİK : Samanın irisinin konulduğu yer,
İt dirseği : göz kenarında çıkan bir kabarcık
İya’ : Kaburga kemiği,
K
Kademsiz: Şansız, talihsiz, uğuru olmayan
Kaktır: İttir.
Kapçık : kabuk
KARAVUK : Baharda toplanarak yenilen ot,
Kaş : uçurum, tepe sırtı
KAŞIKLIK : Kaşık konulan askılı tahta kap,
Katık: Yoğurt, ayran,
Kaynata: Kayınpeder
Kekil: Yeni gelinlerin kulak yanlarında kesilerek şekil verilen saç
Kele: Pekiştirme sözü,
Kelem : Lahana
Kemre: Hayvan gübresi
KENDİGELEN: Yere dökülen tahılın ertesi yıl kendiliğinden bitmesi,
Kertmek: Oymak, işaret koymak Kes: Samanın incesi yendikten sonra, yemlikte kalan iri kısmı
Kesek: Tarlanın sürülmesinden sonra oluşan iri toprak parçaları.
Keskenmek: Atacakmış gibi, vuracakmış gibi yapmak,
Keş: Yağsız Peynir
Kımçıtmak: Keserken koparmak,
KIR: Yazı-yaban,
Kıran girmek: bitmek sona ermek, salgın hastalık
Kırık: Kadınların yabancı erkek dostu
Kırklık: Koyunların yününü, keçilerin kılını kesmede kullanılan bir tür makas
Kırkmak: Kesmek
Kırmaşmak / kıpraşmak: Kımıldamak,
Kısrak: Dişi at
Kıyak yapmak : İyilik yapmak, torpil geçmek
Kirez: Kiraz
Kişkişlemek: Kışkırtmak,
KOSTAK: Forslu olan,
Kömbe: Alttan ve üstten odun ve tezek ateşiyle sinide pişirilen mayalı çörek
KÖMÜŞ: Manda,
Kösüre : kesiçi araçları iyeleyen bir alet , bileği
KÖYNEK: Atlet yerine kullanılan iç çamaşırı,
Kuruluk: yüksekçe yer
Kuytuk: çukurca yer
Külek: Buğday ölçü birimi, kavanoz şeklinde kap, küçük yağ fıçısı,
KÜLÜK: Balyoz,
Küpür: Süpürünce çıkan toz toprak,
Küskü: sopa
Kütük: ağaç gövdesi, kısa, bodur
L
Türkçede L ile başlayan kelime pek yoktur.
LEĞEN: Abdest alırken suyun döküldüğü kap,
Lök: Gaz lambasının cam takılan kısmı
Löküs: Lüks( Gaz yakıtlı aydınlatma aracı)
M
Ma'da : başka
Madara: Rezil olma, alay konusu
Madeniz: Maydanoz
Mağza : bodrum kat odası
Mahana : Bahane
Mal: Büyükbaş hayvan
MALAMA : Savrulmaya hazır samanla tane karışımı yığın,
MALAMAT : Rezil,
MAŞALAMA : Bahçede sebze ekmek için ayrılan küçük bölümler,
Meccanen: Bedava, beleş
Meğsimek: Mühimsemek, önemsemek, drğer vermek
Merdimen: Merdiven
Misir: Mısır
Mostra: Gerçek, gerçek yüzünün ortaya çıkması.
Motur: Traktör
Musmul: Mundar olmayan - temiz,
Muzur: Yaramaz, yaramaz işler yapan
Münkürcü: İyilik bilmez , nankör.
N
Nacak: Küçük balta
N’oldum delisi: Konumu, durumu değişince havalara giren insan.
Nahal : Nasıl
Narasın: Ne arar (Narasın gız anam yok)
Niyittin : Ne yaptın
NODUL : Ucunda çivi olan sopa,
O
Ocaklık : eski evlerde ateş yanan yer
Okka: Bir kilogramdan biraz fazla ağırlık ölçüsü
Oklağa: Oklava
Okuma: Davet, davetiye
Ö
Ödüm koptu: Çok korktum
Öğnük: Önlük
Öğörsemek : ineklerde çiftleşme arzusu
Öndere: Ucu çivili uzun sırık, övendere
ÖNLÜK: Kadınların ev işi yaparken önlerine taktıkları bez,
Örklemek: bağlamak
Ötüğün: Öteki gün, önceki gün
ÖVENDERE: Nodul,
Özemek: Bir şeyi fazla uzatmak, yoğurt vb malzeleri cıvıklaştırmak
P
Palaspandıras: Hazırlıksız, alelacele ile hareket etmek.
Pantul: Pantolon
Parpı: Şifalı çamur
Paya: Havalı, cakalı
Pece: Baca,
Peşkir: el havlusu
Pınsık: (Ateş için) Bir türlü alev almayan, habire tüten, pasif
Pırtmak: Hızlıca kopmak, ayrılmak, kaçmak,
Pinnik: Kümes,
Poğsumak: buharlanıp ıslanmak
Pörtleme: dışına taşma
Pu’ar: pınar, su yalağı, çeşme
Pürtük: Küçük parça
R
Türkçede R ile başlayan kelime pek yoktur.
S
SABAN: Çift sürmeye yarayan tarım aleti,
Sac ayağı:
Sacayağı: Üzerinde yemek pişirlen üç ayaklı demir
Saçkı: Tandırda yakılan ot,
Saçma: serpme
SAHAN: Tabak,
SAHANLIK: Tabak konulan yer,
Sallı: ağır
Sap yiyip, saman sıçmak: Ne dediğini bilmeden saçma sapan konuşmak.
Sap: Ekin sapı/iri saman,
Seğirt: Koş
Seki: Oturak,
Seklem: (kıl çuval), silgi (banyo havlusu),
Sekmen: Zeminden 30-40 cm yükseklikteki yer
Sene: Yıl
SENEK: Çam ağacının kütüğünden oyulan, tarlalara su içmek için götürülen, yaklaşık 20 litrelik su kabı,
Senit: Üzerinde hamur açılan, meyve, sebze doğranan tahta tabla.
Sergen: Raf
Siğme: Akıtma, işeme
Sini: Büyük tepsi
Sinsin: Ateş çevresinde oynanan oyun
Sohum: Yufka ekmekten yapılan, sulu yemek almaya yarayan kaşık gibi parça
Sokranmak: Homurdanmak,
Soku: Bulgur, keşkek dövülen dibek
Sokum-sohum: Yufka ekmeğin kaşık gibi kullanılması,
Somak: Mısır koçanı
Sorutmak: Yüzünü ekşiterek oturmak
Söbe: Tam yuvarlak olmayan
Sündürme: Uzatma
Sütlük: Eskiden yemek, yoğurt ve yağ gibi yiyeceklerin koyulduğu yer.
Süzme: bez ile süzülmüş yoğurt
Ş
Şafak: Alın
Şaplak: şamar
Şepit: Bazlama ekmeği
Şıvgın: sürgün, ince dal
Şilepe: Yapış yapış
Şindi / Şindik: Şimdi,
Şipit: Terlik,
Şippedenek: Hemencecik
ŞİREVİT: Üzümlerin pekmez yapmak için doldurulduğu, çıkan şıraların alt yanındaki bir delikten boşaltıldığı ağaçtan yapılma V harfi şeklinde olan 2,5 metre uzunluğunda, 1 metre genişliğine ve 80 cm yüksekliğinde at arabası veya kağnı ile taşımaya uygun, üstü açık olan depo,
ŞİŞEK: Kısır koyun,
T
Talla: Tarla
Tas: Bardak anlamında da kullanılır,çukur tabak anlamında da
Tataram: Üşütme sonucu mide ekşimesi, mideyi bozmak, kusmak
Tavatır: Çok iyi, güzel
TEKECEN: Baharda toplanarak yenilen ot,
Temek: Ahırdan hayvan dışkılarının atıldığı delik, küçük pencere,
Tengdirmek: Ortadan kaybolmak, ölmek, elden çıkarmak
Tepik: Tekme
TINAZ: Saman yığını,
Tınaz: Harman düvenler tarafından dövüldükten sonra yığılan saman ve tanelerin karışımı olan yığın.
Tıngır: Kova,
Tokaç: Çamaşır yıkarken, çamaşırları dövmeye yarar ağaçtan gereç
TOKLU: Bir yaşındaki koyun yavrusu,
Tomruk: kalın ağaç
Topalak: Domates
Tuğmen: Kuşlarda ibik,
Tummak: Suya dalmak,
Tumman: Eskiden bezden yapılmış genelde kadınların giydiği pantolon biçimli giyecek,
Tülemek: Kuşların tüy çıkarması, mecazi: maddi bakımdan iyi duruma gelmek,
TÜNEK: Tavukların tünediği yer,
U
Uçuklama: Dudakta kabarcık oluşması
Uğra: un
Üğrün üğrün: Gizli, gizli
Urba: Giysi
Ü
Üç etek: Folklorik giysi, setilyon
ÜLEŞ: Pay,
Ünnemek: Çağırmak
Ürelüğün: İleri gün, geçen gün,
Ürümek: Havlamak(köpek ürüyor derler)
Ürüya: Rüya
Ütelemek: Tavuk, hayvan tüylerini ateşte yakmak, ot/ekin dallarını ateşte yakmak,
V
Verep: Yamaç,
Y
YABA: Harman savurmaya yarayan tarım aleti,
Yad: Yabancı, el
Yal: Kedi ve köpeklere verilen un ve su karışımı yiyecek.
Yalak: hayvanların su içtikleri kap
Yağlık: Mendil ya da iş yaparken boyuna bağlanan bez
Yapak: Bayanlarda saçların taranmamış hali, yapaklı
Yavsu: İnek at gibi hayvanlar üzerinde yaşayan bir asalak canlı.
Yaykamak: Çanak, tabak gibi kaplara su tutmak, durulamak.
Yazı: Tarla - yeryüzü,
Yelikmek: Şımarmak
Yellenmek: Yokuş aşağı iniş esnasında hızlanmak, ayrıca gaz çıkarmak
Yel-yepelek: Hazırlıksız alalacele hareket etmek
YEMLİK: 1- Baharda toplanarak yenilen ot,
YEMLİK: 2- Hayvanların yem yediği oluk,
Yırak: Uzak,
Yiğnik: hafif
Yirik: Yırtık
Yoha / yuha: sığ
Yoz: Yabani
Yumak: Yıkamak,
Yunacak: Pis, dinsiz,
Yunmak: Yıkanmak-çimmek,
Yüklük: Evde yatak yorgan konulan yer,
Yülümek: Kazımak, tıraş etmek,
Yüssük: Yüzük
Z
Zabın: Fakir, çaresiz
Zağar: köpek
Zeklenmek: Alay etmek, alaylı taklit yapmak,
Zevzek: Geveze
Zı’armak: Oyunbozanlık,
Zıbın: Kadınların giydiği basma entari
Zıkkım: zakkum
Zımzıklamak: Yumruklamak
Zırzop: Elde avuçta durmayan insan.
Zikke: Hayvan ipi bağlamaya yarayan demir kazık.
Zilli: Biraz hareketli ve oynak kız çocuklarına söylenir.
Zükkem: Nezle
.
Bedri Tokul
Büyük emek isteyen bir çalışma . Emeğine, yüreğine sağlık.
Bunnarın hepiciğini bileyon gari(Ispartaca)
Isparta'ya yeni taşındığımızda Komşular "hoş geldin"e geldiler.
Bir komşu:
"Amaninn...Vilii taa olaladan, bulalara niye gelivediniz ki" demişti.
Çorum, Yozgat, Amasya,Tokat bu havalilerin konuşması birbirine çok benzer.
İki genç askerlik şubesine gidiyor. Öndeki gence soruyorlar:
"Adın ne?"
"Simayil"
"Oğlum simayil isim mi olur nerede bunun "İ" si?"
"Arkadan geliyor efendim."
Arkadaki gence de soruyorlar:
"Adın ne?"
"İRECEP efendim"
Güzel Anadolu muzun güzel lehcesi.
Havasına,diline adamına kurban olurum.
Canım gardaşım çok çok çok teşekkür ederim.
Emeğine, yüreğine sağlık.
Ah bu algıda seçicilik bazen o kadar zorluyor ki beni de!... Bu ve benzer hataları (farkında olmadan odaklanıp) yakalarken konunun özünü kaçırdığım çok oluyor ne yazık ki!...
İyi niyetle davranarak bu örnekleri 'çok sınırlı' tutmuşsunuz!... Siz de biliyorsunuzdur bu örneklerin çokluğunu ve dilimizi ne kadar bozduğunu...
Dikkat çeken ve öğretici bir çalışma... Emeklerinize sağlık Bedri Bey...
Saygılarımla....
Bedri Tokul
Her hangi bir araştırma yapmadan sadece aklıma gelenleri yazdım.
Çok haklısınız.
Eğer kapsamlı bir araştırma yapılacak olsa kim bilir liste ne kadar uzar.
Ben sadece dikkat çekmek istedim.
Çok teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.
Serap IRKÖRÜCÜ
Dilimizle ilgili böyle güzel bilgilendirmelere çok ihtiyacımız var her zaman... Emeğiniz için tekrar ben teşekkür ederim...
Saygılarımla....
Değerli abim
Türk dilinin sadeleştirilmesi ve öz Türkçe kelimelerin kullanılması çalışmaları çerçevesinde eskiden kullanılan pek çok kelime ve deyimler artık unutuldu. İnan bana Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini bile orijinal haliyle pek çoğumuz anlamıyoruz. Mesela ''Bütün bu şeraitten daha elim ve vahim olmak üzere '' ''Şerait '' nedir bilen neredeyse yok gibi. Mesela ''Dahili ve harici bedhahların olacaktır. İnan bana ''Bedhah'' kelimesinin anlamını bilmeyen Türkçe öğretmeni tanıdım ben.
Eski kelime ve deyimler böylesine unutulunca ille de o kelimeleri kullanma heveslisi insanların bu tür hatalara düşmesi de normaldir.
''Sü'' kelimesinin ordu anlamına geldiğini bilmeyen için ''Su uyur, düşman uyumaz'' O vatandaş sormaz bile ''Su nasıl uyur?'' diye Bilen ise bilir '' Ordu uyur ama düşman uyumaz '' denmek istendiğini.
Selam ve sevgilerimle.
Bedri Tokul
Türkiye de eli kalem tutan herkes öz Türkçe yazmalı, konuşmalı.
Kelimelerin yaygınlaşmasını sağlamalı.
Bir zamanlar bu konunun üzerine gidilirdi.
Neden se şimdilerde o heyecan yok.
Verdiğin örneği bilmiyordum.Öğrendim sağ olasın.
Selamlar.
Kalemine yüreğine sağlık sevgili Bedri ağabeyim.
Bilgilendirici güzel bir yazı idi.
Sağlıkla kalın. Sevgilerimle.
Bedri Tokul
Selam ve Saygı...
Bir kaç yanlış bildiğim kelimenin doğrusunu öğrendim bu yazınız sayesinde. Denir ya bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp diye. Aslında bu tür bilgilendirici yazılar olmasını son derece faydalı buluyorum. Madem ki buradayız o zaman bir şeyler öğrenmek kadar güzeli var mı ya da bu güne kadar doğru bildiğimiz bazı şeylerin aslında yanlış olduğunu fark edebilmek kadar
Var olun, emeklerinize sağlık.
Saygılarımla
Bedri Tokul
ne iyi olur değil mi?
Selam ve saygılarımla...
Bedri Tokul
Gardaşım benim...
Okuyunca bazılarını yanlış bildiğimi gördüm Bedri bey.
Bilmemek ayıp değil değil mi :))
Gönlünüze sağlık ve teşekkür ediyorum bu değerli bilgiler için.
Sevgilerimle. Huzurlu geceler
Bedri Tokul
Dağarcığınız dolu olunca, bazı şeyleri hatırlayamamanızdan.
Selam ve Sevgiyle...
bilgilendirdiginiz için teşekkür ederiz efendim..sag olunuz.selam olsun
Bedri Tokul
Üstadım o kadar aydınlatıcı ve güzel olmuş ki;
Bütün samimiyetimle söylüyorum, ben cahil cühela
kalmışım. İyi oldu, ama her şey usulüyle ustu rubuyla.
Tebrik ediyorum
Saygımla.
Bedri Tokul
Faydalı olabildiysem ne mutlu bana
Bedri Tokul
Sence ukalalık mı yaptım?