- 898 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
RESİM,MUSİKİ,ŞİİR ÜZERİNE…
“Güzel sanatlar kapsamında yer alan müzik, resim ve edebiyat gibi kendi kural ve metotlarını ortaya koymuş olan bilim dalları, gerek amaç, gerek malzeme ve gerekse fonksiyon açısından zaman zaman birbirleri üzerinde etkili olabilmişler, bazı ortak paydalar dahilinde hareket etme imkanı bulabilmişlerdir.Empresyonizm ve Parnasizm gibi akımların sanat dünyasına kazandırdığı yeni bakış açıları, birçok ressamı boy hedefi haline getiren Kübizm’in şiir dünyasında yarattığı polemikler ya da musiki ile şiirin aynı kökten geldiği yolundaki değerlendirmeler, temelde, söz konusu ortaklığın birer göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bu sebepledir ki, daha çok ressamları harekete geçirmesi gereken tabiat manzaraları birçok şair ya da bestekara ilham kaynağı olmuş, kış gecelerinin fırtınaları, ırmakların çağıltısı, kanaryaların, bülbüllerin şakıması birer musiki eseri olarak gösterilebilmişken , tabiat resimleri, güzel birer şiir olarak takdim edilebilmiştir.
Güzel sanatların birçok sahasında görülen bu münasebet, müzik ve şiir dalları arasında oldukça farklı ve özel bir konuma sahiptir. Zira ses, ahenk, ritim,armoni, melodi gibi terim ve kavramlar, her iki sahada da, ortaya konulan eserlerin kıymet ölçüsünü belirleyen en önemli unsurlardandır. Söz gelimi akor kuralları çerçevesinde uyumlu seslerin sıkça tekrarı ile elde edilen ahenkli sesler tanımı ile müzik terminolojisindeki yerini alınış olan armoni, benzeri bir tanımla,şiirin vazgeçilmez musiki unsurları arasında gösterilmektedir. Bir musiki eserinde asıl rolü paylaşan beste ve güfte ikilisinde ses-söz uyumu (prozodi) aranması , yada şiirde vezinlerle sağlanan ahengin, musiki usulleri ile daha da dolgun hale getirilebileceği yönündeki iddialar, hep bu münasebetin pratiğe aktarılması çabaları olarak karşımıza çıkmaktadır.Musikinin şiir üzerindeki etkileri, Nihat Sami Banarlı tarafından: "Dillerin bir ses güzelliği kazanmasında, sazlardan yükselen seslerin büyük tesiri vardır. Bu sesler zamanla hem kelimeleri hem de kelimelerle söylenen mısraları musikileştirmiştir sözleri ile ifade edilmektedir. Bu etkilenişimde en büyük pay ise biraz önce de sözünü ettiğimiz gibi, ritim ve armoni kaidelerinin ahenk kavramı üzerindeki belirleyici rolüdür. Daha çok bir müzik terimi olarak kullanılan ritim ve armoninin şiirdeki karşılığı ise vezin ve kafiyedir. Musiki eserlerinde akor, oktav,arpej gibi terimlerle ifadelendirilmiş olan ahenk çalışmaları, şiirde vezin, kafiye,redif, aliterasyon, asonans gibi ses ve ritim unsurları olarak tezahür etmiştir. Bunun içindir ki, musikide belli ses değerleri açısından uyum teşkil eden notaların sağladığı akorları, bir anlamda harf ve hecelerde arayarak en zarif, en güzel ve en yumuşak ahengi yakalamaya çalışmış olan söz üstatları, bazen bu konudaki başarıları ile taltif edilmişler, bazense yine aynı konudaki zayıflıkları yüzünden kaba düşmekle itham edilmişler, tenkitlere maruz kalmışlardır.İki sanat dalı arasındaki bu münasebet, musiki ve şiirin vazgeçilmez unsurlarından olan ses ve ritmin, insan psikolojisi üzerindeki etkileri ile açıklanabilmektedir. Çünkü özellikle ritim duygusunun verdiği hazzı ilk olarak beşikte tatmış olan insanoğlu, var olduğu andan itibaren ruh dünyasını harekete geçiren ahenkli uyarıcılara karşı daima açık olmuştur.
Çin, Sanskrit, İbrani ve Eski Latin gibi şiir dillerinde rastlanılmayan kafiye, Türkçe açısından kökleri oldukça eskilere uzanan bir ses unsuru olup bugünkü anlamıyla olmasa da, "basit ve iptidai ahenk unsurları olarak" ilk şiirlerimizde de sıkça kullanılmıştır. Bunun temel sebebi ise Türkçe’nin etimolojisi ile alakalıdır Bu noktada şunu ifade etmek gerekir ki, her şeyden önce edebiyatın asli malzemesi dildir. Zira meramı ifade vasıtası olan dil, duygu ve düşüncelerin aktarılmasında da en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bir sanat dalı olan edebiyat, kendisine asli malzemelik yapacak olan dile, meramı ifade vasıtası olmaktan öte görevler yükler. Bu sebepledir ki, ruhi ürperişlerini,sevinç üzüntü gibi derin duygularını etkili bir biçimde sunma kaygısı taşıyan söz üstatları, yalın ifade şekilleri ile yetinmemişler, onu, adeta bir kuyumcu titizliği ile işledikleri seslerin musikisi ile zenginleştirme ihtiyacı hissetmişlerdir.
O halde kabul edilmelidir ki, edebi söz, ya da daha özel bir ifadeyle şiir, sadece taşıdığı mana derinliği ya da hayal zenginliği ile değil, büyük ölçüde ses unsurları desteğinde elde edilen musikisiyle ideal kıvamını bulabilmektedir. Bir başka ifadeyle şiir, ancak duygu, düşünce, dil ve üslup vasıtasıyla etkili hale gelebilmektedir.İnsanların ilk çağlardan bu yana vazgeçemedikleri kafiye ve diğer ses unsurları ise, söz konusu etkide büyük pay sahibi olan, bugüne kadar vazgeçilememiş, bundan sonra da tamamen terk edilemeyecek en önemli tamamlayıcılardandır.”(Şiir ve Musiki-Ali Erol İlmi Araştırmalar-İstanbul-2002)
Edebiyat defterinde bir çok yazar, şiir ve yazılarında resim kullanmaktadır.Kullanılan resim bazen şiirin anlamını kuvvetlendirirken, bir çoğunda anlam daralmasına sebep olmaktadır.Hele kendi fotoğrafını özensiz şekilde koyanlar şiirin değerini tamamen yok etmektedir.Şiir seslendirmeleri de aynı şekilde.Şiirin anlamını etkisini güçlendiren çok az seslendirme yanında,çoğunlukla şiirin anlamını daraltan seslendirmeler mevcut.Bu nedenle şiir ve yazılarımızda kullandığımız ses ve resimlere şiir ve yazı kadar özen göstermeliyiz.Ya da kullanmayarak anlam genişliğini korumalıyız.
Resim,musiki,edebiyat birbiri ile ilişkili sanat alanları.Tabi ki ustaların,gönül verenlerin elinde.Benim gibiler de seven olarak yolunda…
YORUMLAR
Kafiye olmasa da olur diyorum bir serbest şiir sever olarak. Ama illaki bir ses ahengi yine de serbest şiirde de oluyor. Güzel bir yazı idi ve son paragraflara kesinlikle katılıyorum. Lütfen şiirlere fotoğraf eklemeyin diyorum. diğer görseller içinse uyuma dikkat edilsin.
Teşekkürler...
Sevgilerimle...
Hasan Türkistan
Hasan Türkistan
Dikkatli, "sanat açılı ve estetik" bir bakış açısı...
Bazı kişiler var ki.. Bulundukları ortamın "şansı..." Siz de onlardan birisiniz bana göre Hasan Bey...
Demem lazım. Tam da yeri gelmiş iken..
"ÖZELLİKLE BAYAN RESİMLERİNİ CİNSEL BİR OBJE GİBİ KULLANAN" kişileri tasvip etmiyorum...
Hemen her şiirinde renkli, bazen "açık saçık", çoğunlukla görsel yanı ve cinselliği öne çıkan kadın resmi kullanmak şiire ne kazandırır merak ediyorum!
Samimi olarak demek istiyorum.. Bu tür şiirleri okumak istemiyorum... İçimden gelmiyor, şiirin esas ögesini, anlamını, ifade zenginliğini bastırıyor bu tür resimler..
Demek oluyor ki.. Şiirin sanatla, resimle, musiki ile ilişkisini iyi kullanmak da beceri, ustalık istiyor..
Hatta bu tür meziyetler yapısal/yaratılış, yani doğuştan getirilen özellikler oluyor... O nedenle "şair olunmuyor, doğuluyor..."
Çok teşekkür ederim bu "özel" yazı için Hasan Bey..
Gayet yararlı ve doyurucu idi..
Tebrikler...
Hasan Türkistan
ZEYBEK HOCA
Ben teşekkür ederim inceliğinize..
Saygı, selam sizedir...
Ben kendi adıma hissemi aldım Hasan kardeşim.
Çok teşekkür ederim değerli uyarı ve yazınız için
Selam ve sevgiler