- 725 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEYTAN - GÜLŞAH KAPIŞMASI 2. BÖLÜM
Gülşah, şeytanla yola çıkıyordu ve normal şatlarda şeytanla yola çıkmak asla hayırlara vesile bir durum değildi.
Birden aklına geldi.
- Lan senin kimliğin filan var mı? Yolda polis çevirmesi filan olursa bir de onunla uğraşmayalım.
Şeytan cebinden kimliğini çıkartıp uzattı.
Adı: Ertan
Soyadı : Meletli
Baba adı: İdris
Ana adı: İffet ( İnşallah bu kimlikte birileri yoktur )))))))))))
Gülşah bastı kahkahayı.
-Lan amma da uydurmuşsun ha. Umarım polisler bu kimliği yer.
Şeytan da güldü ve içinden ’’ Bu kadın çok tehlikeli. Yutmadı ’’ dedi.
Gerçekten de kimlikte asıl yazılı olanlar farklıydı ve şeytan oldukça başarılı bir şekilde değiştirmişti kimlik bilgilerini. Aslında kimlikte şunlar yazıyordu:
Adı: Şeytan
Soyadı: Lanetli
Baba adı : İblis
Ana adı : İfrit.
Gülşah asfaltı kazıttıra kazıttıra arabayı ana caddeye çıkardı ve çıkarır çıkarmaz da gaz pedalını sonuna kadar kökledi. Şeytanın gözleri faltaşı gibi açılmış, kıpkırmızı olan rengi önce yeşile, sonra sarıya dönmüştü.
-Ablacıım az yavaş. Neticede cehenneme gidiyoruz. Bu ne acele?
Gülşah’ın neşesi yerine gelmişti.
- Ne lan korktun mu?
Şeytan mahcup bir şekilde cevap verdi:
-Korkmak değil de nasıl anlatayım, bizim alemde işler hep yavaş yavaş, usuletle ve suhuletle halledilir de. Çin’de bir ata sözü vardır: ’’Rúguǒ nǐ zhèngzài xúnzhǎo máfan, nǐ xiǎng sǐ.’’ Yani ’’ Bela arıyorsan sataş Laza, gebermek istiyorsan bas gaza ’’ Böyle gidersen ya ezilirsin ya ezersin.
Gülşah daha da arttırdı kahkahanın dozajını.
- Kaderde varsa ezilmek, neye yarar üzülmek. Ha haa haaaa.
Şeytan adamakıllı tırsmaya başladı Gülşah’tan. Bu kadınla baş edebilmesi zordan da öte mucize kabilinden bir şeydi.
Ellerini kaldırdı.
’’ Rabbi yessir, velatü assir. Rabbi temmim bil hayr ’’
Gülşah şaşırmıştı.
-Ne diyon lan sen ? Sana yardım etsin, işlerini kolaylaştırsın diye Allah’a dua mı ediyorsun?
Şeytan boynunu bükerek cevap verdi:
- Seninle karşılaştığım andan beri ne halt ettiğimi biliyor muyum ki? İblis pederim şu halimi görseydi kahrından ölürdü.
Gülşah ’’ İyi ki aldım bunu yanıma. Tam kafa adammış ’’ Diye düşündü ve gazı köklemeye devam etti. Devam etmesine etti ama iki kez radara yakalandı ve nihayet yolun kıvrımında trafik polis arabasının yanıp sönen ışıkları da görüldü.
Heyecanla seslendi Şeytana:
-Yolda çevirme var.
Şeytan ellerini ovaladı.
- Çok güzelll. Bayağı da acıkmıştım. Kardeşine ısmarlarsın artık. Bende para kalmadı.
Gülşah kaşlarını çattı.
- Öyle değil. Polis çevirme yapıyor.
Şeytan hayret etti.
-Yuh yani. Çevirme yapacak başka yer bulamamışlar mı? Hem görev başında çevirme mi olurmuş. Bu insanoğlu görevin kutsallığı mefhumunu hiç bilmiyor
Gülşah hemen kafayı çalıştırdı:
- Bana bak. Sen şimdi başla doğum sancıların tutmuş gibi numaraya. Gerisini bana bırak.
Trafik polisleri onları durdurduğunda Gülşah sözde telaşla başladı konuşmaya.
-Lütfen beni durdurmayın. Kardeşimin doğum sancıları başladı. Onu acil hastaneye yetiştirmeliyim.
Arabanın kapısına yakın olan trafik polisi camdan içeri baktı. Gözleri yuvalarından fırlamış kıpkırmızı suratıyla şeytanı görünce irkildi bir an. Çünkü doğum sancısının nasıl bir şey olduğunu bilmeyen şeytan resmen arabanın içinde brek dansı yapıyordu.
- Ya kardeşim bu nasıl doğum sancısı böyle? Halay desem halay değil, horon desem horon değil.
Gülşah hiç istifini bozmadı.
-Zavallım acısından ne yaptığını biliyor mu memur bey? Haydi bırakın da gidelim. Yoksa arabada doğuracak valla.
Öteki polis de cama yaklaşıp içeri baktı ve arkadaşına seslendi.
-Lan oolum bırak gitsinler. Baksana karıya sancısından kıpkırmızı olmuş. Allah’ım günah yazmasın aynen şeytana benziyor bu haliyle.
Arkadaşı cevap verdi:
-Yahu bu erkeğe daha çok benziyor. Anlamadım ki şimdi çocuğu neresinden çıkaracak?
İkinci polis umursamaz bir şekilde başını salladı:
-Valla neresinden çıkaracak bilmem ama bu ucube harmandalına başlamadan salalım gitsin. Yoksa Makarenaya da başlarsa maazallah burada doğurur kendisi gibi bir ucube ondan sonra uğraş dur.
Sonunda polisler yolu açtılar. Şeytan hayretler içindeydi.
-Lan bi de bize şeytan derler. Bizim alemde hiç yoktur böyle numaralar.
Gülşah radyodan neşeli bir türkü bulduktan sonra cevap verdi:
-Sen beni izlemeye devam et. Daha ne numaralar öğreneceksin.
Sonra birden durdu.
-Mesela şu ilerideki markete gidelim mi? Bak sana bir numara öğreteceğim.
Şeytan merak etti.Binlerce yıldır bir sürü numara yapmış olan şeytana bir Adem evladı ne öğretebilirdi ki? Gülşah’ı takip ederek marketten içeri girdi.
Gülşah bir market arabası alıp içini salam,sucuk, kaşar peyniri, bal, domates, salatalık , konserve yiyecekler, reçeller ve enavi tür meyve ile doldurup daha sonra sırt çantasından çıkardığı o markete ait poşetlere doldurdu hepsini, yavaş adımlarla kasiyere doğru yaklaştı.
-Pardon bakar mısınız?
Kasiyer kız merakla baktı Gülşah’a
-Buyurun.
Gülşah devam etti.
-Bunları dün buradan almıştım. Ama eve gittiğimde baktım babam da aynılarından almış. Tabii ki bu marketten almış o da. Öyle olunca bunlar fazla geldi. Ben de geri getirdim. İade edecektim.
Kasiyer kız ’’ Satış fişi yanınızda mı?’’ deyince Gülşah başladı sözde fişi aramaya.
-Ay çok afedersiniz. Fişi kaybettim galiba.
Kasiyer ’’ he he heee. Aynen kakaladım o zaman malları sana ’’ gülüşünü müteakiben
- Üzgünüm. Kasa fişi olmadan iade talebinize cevap vermem mümkün değil.
Gülşah üzgün bir tavır takındı.
- Ay o zaman bunları tekrar eve götüreyim ben. Biraz bayatlayacaklar ama n’aapalım kasa fişini kaybeden benim. Sizin bir kabahatiniz yok.
Sonra şeytana döndü
- Aval aval bakma da yardım et şunları arabaya taşıyalım.
Sonra kasiyer kıza döndü.
- Sizi de rahatsız ettim şekerim. Kusuruma bakmayın lütfen olur mu? Ha benden size bir tavsiye: Bu gece internetten ’’ Ocean 8 ’’ filmini izleyin. Baş rolde Sandra Bullock oynuyor. O filmde de aynen buna benzer bir sahne var.
Kasiyer kız ’’ Sandra Bullock da mı kasa fişini kaybetmiş?’’ diye sorunca şeytan’’ he Sandra Bullock da kasa fişini kaybetmiş. Filmi iyi izle o filmle Rihanna da var. ’’ dedi ve devam etti: ’’ Yuh anasını satayım. İnsan salak olur ama bu kadar da olmaz ’’
Sonra kendi kendine mırıldandı
’’ Oğlum şeytan. Tam anlamıyla baltayı taşa vurmuşsun sen. Bu Gülşah’ı kandıracağım, onu kendime tâbi edeceğim diye boşuna uğraşacağına kadını takip et de bir şeyler öğren ’’ dedi kendi kendine.
Evet gerçekten de şeytanın insanoğlundan öğreneceği çok şey vardı. Özellikle de Gülşah’tan... İnsan oğulları artık öyle Adem ve Havva gibi bir elmaya tav olmuyorlardı. O günden bu güne çıtayı oldukça yükseltmişlerdi.
Devam mı?