- 313 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Her Gün 25 Kuruş
Bundan seneler önceydi. Ben de belki yirmi yirmi beş yaş daha gençtim, o da ilkokula giden bir bebelikti... Belliydi ailesinin durumu, fakirdiler, sıkıntı çekiyorlardı... Nasıl sıkıntı çekmesinler ki el de yok avuçta yok, çocuklar küçük, baba hasta... Zırt pırt gelip giderdi Ali benim dükkanıma... Her geldiğinde de 25 kuruşu kapardı... Bazen iki ile çarpıp öyle verirdim 25 kuruşu, o zaman aklı tavana vururdu. Doğru bakkala çikolata almaya koşardı...
Kızardı bana çevremdekiler, bu çocuğa her gün para verme, yarın bir gün büyüyünce senden haraç almaya gelir, der, benim moralimi bozmaya çalışırlardı... Bense Ali’den hiç umudumu kesmezdim. Ne olurdu ki hem benim ona verdiğim yirmi beş kuruş ya da elli kuruş, o tarihte devede kulak bir para miktarı...
Dört kardeştiler. Şimdilerde hepsi büyüdü, çoluk çocuğa karıştılar. Evlenip barklandılar. Kimisi başka başka şehirlere gitti çalışmaya, ekmek parası kazanmaya...
Nereden bulmuşsa bulmuş benim telefonumu Ali... Geçenlerde zırrr bir telefon. Açtım Ali ’’Abi ben Ali hani seneler önce senin iş yerinin olduğu mahallede arka sokaklardan birinde otururduk hatırladın mı?’’ Önce şaşırdım! ’’Hatırlamaz mıyım Ali’cik hatırlamaz mıyım?’’ ne var ne yok, hoş beş faslından sonra. İyi olduğunu, askerliği bitirip hemen evlendiğini, Mersin taraflarında bir yerde de çalıştığını söyledi... Sevindim tabi ki...
Buraya kadar her şey normal, normal olmaya... Daha sonrasında da whatsaptan bir fotoğraf gönderdi bana ... Karşısında bir çocuk ve çocuğa kağıt beş lira uzatırken çekilmiş bir fotoğraf... Altına da yazmış. ’’O çocuğunda ne tesadüf ki senin adınla adı aynı Abi ben de ona her gün olmasa bile elimde avucumda olduğu zaman beş lira sıkıştırıyorum.’’
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.