- 421 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜDÜR
On üç on dört öğretmeni bulunan bu köye atandığımda meslekte 3. yılımdı. Atamam yapılmış ama okullar henüz açılmamıştı. Köprübaşı’nda öğretmenler derneğine gidiyordum. İlköğretim müdürümüz Mükremin Köker ile karşılaştım. Bana yaklaşarak: "Seni o okula müdür olarak atadım, git göreve hemen başla," dedi. Bendeki müdür algısı farklı; fötr şapkalı, göbekli, gözlüklü, ehli kamil olmalı… Bense 22/23 yaşında çiçeği burnunda bir öğretmen, benden müdür olur mu?
"Hocam ben müdürlük yapamam," dedim. Mükremin Köker kibar, beyefendi bir insandı. Hoş, kendine özgü bir gülümsemesi vardı; güldü, "Sen yaparsın yaparsın!" dedi. İşte ben böyle müdür oldum. Meslek hayatımın ilk ve son müdürlüğü iki yıl sürdü. Köy ve köylüyle iç içe yaşanılan, sefayı da cefayı da halkla paylaştığımız güzel günler... Sonra köyden ayrılıp Eğitim Enstitüsüne gittim. İşte, belki de o iki yılda yaşadıklarımdı beni halkçı yapan, halkla iç içe kılan, dünya görüşümü belirleyen ve besleyen.
***
Memlekette genel seçim heyecanı var, ortam gergin... Kahvehaneler bile bölünmüş; birine giden ötekine gitmiyor. Ben ve yandaşlarım Ecevit’i destekliyoruz. Seçim bitti, Ecevit iktidar oldu. Bekliyoruz, her şey gül gülistan olacak!
Birgün, Köyde kahvehane çalıştıran bir vatandaş okula geldi. "Hocam, şu Ecevit’e bir mektup yaz da bana bir fotoğrafını göndersin," dedi. Yazdık... on on beş gün sonra bir paket geldi; çerçeveli, büyükçe bir Ecevit fotoğrafı, bir iki bayrak, birkaç kitap vs. Adam, fotoğrafı kahvehanenin duvarına asmış. Köyün en ateşli en büyük Ecevitçisi o!
Bir süre sonra gelen zam yağmuru memleketi sarstı; ne gül kaldı ne gülistan... Köyde Ecevit’e oy verenlerin bütün öfkesi bize... Derken, bana bir haber ulaştı: “Kahveci, Ecevit’in ağzını, burnunu, gözünü yakmış!.." Gidip baktık ki, çerçeveli Ecevit fotoğrafı duvarda asılı duruyor ama adam, Ecevit’in orasını burasını sigara ile yakmış, fotoğraf ucube bir hal almış! duvarda öylece durup duruyor; indirmiyor da... "Halkı aldatanın sonu işte böyle olur!" diyor en büyük Ecevitçimiz!
Kahvecinin bu davranışı ilk bakışta yanlış gibi algılansa da gerçek şu ki, seçmenin lidere bağlılığı, bakışı, yaklaşımı böyle olmalı; gerektiğinde liderini övmeli, gerektiğinde elinin tersiyle itmesini bilmeli. "Ne yaparsa yapsın o benim liderim," anlayışıdır yanlış olan...
Düşünüyorum da o duyarlı insanlar da yok artık. Olup bitenler karşısında herkes nasıl da sessiz, tepkisiz. Bu sessiz, tepkisiz topluma baka baka benim de dünya görüşüm mü değişti ne?
“Halk hayatından memnunsa gerisi teferruat, bırak yıkıldığı yere kadar gitsin,” demek geliyor içimden ama ne mümkün…
Doğan Soydan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.