- 1410 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
EVLİLİK TEKLİFİ
- Ayşe, bakar mısın ?
- Ne var Ali ?
- Öğle yemeğini beraber yiyelim mi ?
- Olabilir ama hayrola ?
- Sana danışmak istediğim özel bir konu var da . Mümkünse dışarıda yiyelim. Sana bir pizza ısmarlamak istiyorum.
- Merak ettim bak şimdi. Neyse, öğreniriz herhalde.
Altı kişinin çalıştığı, yüksek katlı bir binanın orta katlarından birinde faaliyet gösteren bir şirketin ofisi. Ali ile Ayşe o ofiste çalışan genç çalışanlardan ikisiydi. Çok kişinin dikkatini çekecek kadar , bakımlı, gösterişli bir esmer güzeli Ayşe. Kızlar tarafından biraz ukelâ bulunan, pek sevilmeyen, yine de kendine fazla güvenen, sık sık espiriler yapıp ilgi toplamaya çalışan, uzun saçlı, orta boylu, kirli sakallı , esmer, zayıf Ali.
- Pizza için teşekkürler Ali ama meraktan da çatlamak üzereyim. Pizzanın bitmesini beklemeden lütfen anlatmaya başlar mısın ?
Ali, daha önce ezberlemeye çalıştığı rolün konuşmalarını içinden tekrar edip, son kontrolleri de yaptıktan sonra konuşmaya başladı :
- Bak Ayşe ; ben önce oldukça uzun bir konuşma yapacağım. Lütfen, dikkatlice beni dinle. Çünkü bu konuşmadan sonra sana önemli bir teklifte bulunacağım.
- Bak şimdi çok merak ettim.
- Sana evlenme teklifi yapacağım Ayşe !
- Neee ? Ne diyorsun sen Ali ?
- Lütfen bir şey söyleme ! Beni mutlaka dinle. Beni iyi dinlersen eğer, evlenme teklifime mutlaka evet diyeceğinden şüphem yok.
- Allah Allah ! deyip gülmeye başladı kız.
- Bak Ayşe ; ben aylardır seni izliyorum. Senin hakkında çok şey biliyorum. Sana gönlüm kaydığından beri, dikkatlice izledim seni. Huyunu, suyunu, neleri sevdiğini, nelerden hoşlanmadığını, fikirlerini, hayallerini ; aklına ne gelirse, senin hakkında hemen hemen her şeyi biliyorum. Meselâ ; doğum günün dört Eylül 1998. İki kardeşsiniz. Annenle baban görücü usulü ile evlenmişler. Baban memur, annen ev kadını. Kız kardeşin lisede okuyor. Sen ilk okulu köyde , ortaokulu Doğuda bir kasabada, liseyi Batıda bir ilde, Üniversiteyi Ege’de bitirmişsin. Sanırım babanın memuriyeti seni ilden ile gezdirmiş. Her zaman başarılı bir öğrenci, annenle babanın övünç kaynağı olmuşsun. Nefret etmesen de kedi ve köpeklere pek yaklaşmıyorsun. Erkeklerle flört etmeyi sevmiyor, ciddi düşüneceğin beyaz atlıyı bekliyorsun. Buradan aldığın maaşla kız kardeşinin okul masraflarına ve evinizin faturalarına , taksitlerine yardımcı oluyorsun. Gördüğün her türlü haksızlığa mutlaka tavır alıp savunmaya geçiyorsun. Hatta, haksızlığa uğrayan, hiç tanımadığın birine bile mutlaka yardımcı oluyorsun. İnsanları, dinlerine, mezheplerine, ırklarına karşı asla ayırmıyorsun. Hayalci değil gerçekçisin. Asla insanların üzerinden geçinmeyi, onları sömürmeyi düşünmüyorsun.....
- Tamam, tamam. Hakkımda kitap yazsaydın bari.
- Düşünebilirim aslında. Bence de değer üstelik. Sen hakkında kitap yazılabilecek kadar değerlisin benim için.
- Abart bakalım.
Biraz bekledikten sonra, bir eliyle kızın elini tutup, diğer elini de elinin üzerine koydu.
- Bütün buları öğrendikten sonra anladım ki ; çok şeyimiz uyuşuyor. Adeta ruh ikizim gibisin. ’ İnsan sevdiğinden çok seveniyle mutlu olabilir. ’ sözü de sanırım sana aitti. İşte Ayşe, ben senin sevdiğin insan değildim bu güne kadar belki ama seni, aylardır seven, peşinde olan, sana açılmak için ortam bekleyen aşığınım. Benimle mutlu olacağına inanıyorum. Benimle evlenmelisin Ayşe ! Evlilik teklifimi kabul etmelisin. Kendinle çelişmiyorsan, tüm söylediklerinde, düşündüklerinde samimiysen, benimle evlenmelisin.
Şaşkın şaşkın baktı kız uzun süre. Birden ’ olmaz ’ deyip kesip atamadı ama ’ evet ’ de diyemedi, diyemezdi. Düşünmek için süre istemesi bile mutlu etti genci. Ertesi gün aynı yerde buluşmak üzere iş yerine döndüler.
Bütün gün düşündü kız. Akşam eve gelince annesine , babasına bile danıştı.
Tekrar buluştuklarında, Ali’nin bile umduğundan daha samimi bir şekilde evlilik teklifine olumlu baktığını söyledi kız. Bu cevaptan sonra yüzünü pis bir gülümseme aldı gencin. Masanın üzerine bıraktığı telefonu alıp cebine koyduktan sonra :
- İşte bu kadar güzelim. Ben demiştim ! Bu iş böyle olur işte !
- Ne diyorsun Ali sen ? Hangi iş ?
- Evlilik teklifi diyorum kızım ; böyle kabul ettirilir işte !
- Ne diyorsun anlamadım ? Hem sen sevinmedin mi benim cevabıma ?
- Sevinmez olur muyum kızım ? Büyük bir iddiayı kazandım ben !
- Ne diyorsun sen ; hangi iddiayı kazandın ?
- Hüseyin’le iddiaya girmiştik. Kazandım işte ! deyip gülerek uzaklaştı oradan. Ardında duygularıyla oynanmış, kalbi kırılmış, gencecik bir kızı bırakarak, sırıtarak, oynaklayarak uzaklaştı.
Fikret T.
YORUMLAR
Yok artık, daha neler, ne kötü bir şaka. Yazının girişinde ufak tefek ip uçları vermişsiniz Ali karakteriyle ilgili ama okudukça gerçekliğine inandım ben de hanım kızımız gibi. Mutlu son beklerken final aşırı şaşırttı.
Diyaloglarla zenginleştirilmiş, çok etkili bir anlatım.
Tebrik ediyorum, saygı ve selamlar.