- 457 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“869 Yerliyse Yeriz”
Ülkemizin son zamanlarda yaşadığı sıkıntıların yerli üretimin önemi bir kez daha vurgulanmıştır. Milletimizin her alanda ilerlemesi, gelişmesi adına milli birlik ve beraberlik ortamını oluşturan o projelerden birini sizinle paylaşıyoruz:
Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED) ile Antalya Gastronomi Eğitimciler Birliği
(AGEB) işbirliğiyle başlatılan “869 Yerliyse Yeriz” kampanyası hakkında bilgi almak için AGEB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa EROL ile röportaj gerçekleştirdik.
-Sayın Başkanım, Ülkemizin yerli üretimini destekleyen, Milli bilinci uyandıran ve Türk ürünlerini dünyaya yayılmasını sağlayan “869 Yerliyse Yeriz” kampanyasının asıl amacını ve yararlarını sizden duyabilir miyiz?
Bu kampanya aslında bağlı bulunduğumuz TÜRKİYE AŞÇILAR FEDERASYONU muzun kurulduğu günden buyana yurt içinde ve yurt dışında yaklaşık 12 yıldır yürüttüğü Anadolu yemekleri ve yerli malı ürünlerin okullarda ,mutfaklarda ve sektörün hareket ettiği her alanda kullanılması bilincini yayma projesidir..
Ülkemizin son dönemlerde yaşadığı olumsuz durumlarda, bizde devletimize, kendi mesleğimiz olan ve büyük tüketim zincirini etkileyen yapı olarak destek verdik. Federasyonumuza bağlı yaklaşık 900 mutfak şefi mevcuttur.. Hepimiz mutfaklarımızda yeri malı kullanımına önem veriyoruz.
Kendi tohum firmalarımız dan başlayarak ,yerel ürünlerin otel ve restoranlarda kullanılmasını ,yerli sermayeli ve kalite değeri yüksek firmaların bu topraklarda ve uluslararası piyasalarda değer bulmasını, marka değerlerinin büyümesini sağlıyoruz. Bu yapımızda her geçen gün çığ gibi büyüyor...
-Türkiye’nin uluslararası kodu olan 869 ile başlayan barkodlu ürünlerin tüketilmesi konusunda vatandaşlarımıza nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
869 kodu TÜRKİYE nin uluslararası barkot numarasıdır...Türkiye de faaliyet gösteren yurt dışı menşeili bir firmada olsa bu kodu kullanması zorunludur.. Bizim istediğimiz bu uluslararası firmaların karşısında vatandaşlarımızdan olabildiğince gerçekten yerli sermayeli ve Anadolu topraklarında yer edinmeye çalışan ürünleri almalarını ve 100%TÜRK sermayeli firmaları tercih etmeleridir...
-Sayın Başkanım, son olarak ne söylemek istersiniz?
Son olarak söylemek istediğim bir şey tabi ki var...Biz ANTALYA GASTRONOMİ VE EĞİTİMCİLER DERNEĞİ olarak yaklaşık 200 kişi 5 yıldızlı otel mutfak şefi olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz..
Her birimiz ANADOLU’ nun yoksulluğunu çekerek geldik bugünlere... Ailelerimiz Emekçi, İşçi, ya da Çiftçi... Bizler bu vatanın evlatlarıyız...
Devletimiz bizlere yokluk içinde okuduğumuz dönemlerde yanımızda oldu. Bu ülkenin şehit evlatlarının üzerinde mont yokken vergisini ödeyen vatandaşın vergileri ile okuttular bizleri, Dağdaki askerimiz bizler için canını seve seve verirken, Devletimiz bu zor duruma düşürülmeye çalışılırken tabi ki devletimizin yanında olacağız. Bizler ne üzerimizde mont yokken sahip çıkan devletimizi, ne askerimizin üzerimizdeki hakkını, nede şehit evlatlarının bizi okutmak için ödedikleri vergileri unutmadık, BUGÜN BÜTÜN GÜCÜMÜZLE DEVLETİMİZİN YANINDA olmak bizim için vatani bir görevdir...ELİMİZDEN vatanımız için ne geliyorsa yapmak boynumuzun borcudur.. BİZ bunu kendi mesleğimizle ve gücümüzle sonuna kadar yapacağız...
’’SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR’’M.K ATATÜRK
Röportaj: Hande Hamdiye AGİRMAN
Fotoğraflar: Antalya Gastronomi Eğitimciler Birliği
Önce Vatan Gazetesi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.