GALATA KULESİ II.
Galata Kulesinin tam karşısındaki otobüs durağında taksi beklemeye başlamışlardı demiştik.
Kulede yaptıkları kahvaltıya kızlardan birisinin iki yıldır çıktıkları futbolcu arkadaşı da katılmış. Durağa gelince kız arkadaşının kulağına eğilip, "sonra sinemaya gidelim mi?" Gibi, küçük harflerle bir şeyler konuşurken aniden konuşmasını yarıda kesip, durağın öteki ucunda taksi çağıran yakışıklı genç bir adamın yanına adeta koşarak gitti.
-İnanmıyorum. Sensin değil mi? Kaç yıldır nerelerdesin?
Genç adam onu görünce şaşkınlıktan dondu kaldı. Sarılıp öpüştüler.
- Hayret senin işin var burada? Deplasmanda değil misin? Dedi Genç adam.
-Değilim. Kuleye geldik, tabi bende kız arkadaşlarımı yalnız bırakamadım. Onlara refakatçi olarak geldim.
Kaş göz ile işaret etti diğerlerini. ( Güya çaktırmadan.)
-Kahvaltı ettik şimdi de İstiklal’le gidiyoruz.
-Pardon merhabalar.
Tam o sıra kısa kuyruklu taksi gelir.
-Hepimiz sığmayız, nasıl olacak?
-Bunca yıl sonra seni buldum bir kahve içmeden asla bırakmam atölyem İstiklale beş dakika.
Bunları konuşurken genç adamın gözüne kendisine hiç bakmayan krem rengi mantolu kız ilişir.. Taksinin arkasına dört genç bayan balık istifi gibi binerler. Onlarda iki arkadaş ön koltuğa oturur. Futbolcu genç, arkadaşını yolda diğer bayanlarla tanıştırmaya başlar. Genç adam yolda elini uzatıp tek tek tokalaştır. Sıra sabah martının pislediği mantosunu eldiveni ile temizleyen Yalova’lı kıza gelir. Genç adamın eli kirlenmesin diye, gözlerinin içine bakamadan sadece iki parmağını uzatıp utangaç tavırla tokalaşır. Sonra alelacele geri çeker elini.
(Al işte bir de bu kadar şık giyimli. Elini bile normal uzatmasını bilmiyor ukala, nasıl biri bu.) Diye düşündü Genç Adam.
-Atölyeye geldik. Buyurun birer kahve içelim.
-Ben gelmesem.
Diye atlıyor bizimki oradan.
-Biraz işlerim var.
-Olur mu öyle şey? Anca beraber, kanca beraber. Bir kahve içip gidersin.
Üst kata çıkıyorlar. Diğer üç bayan başlıyorlar genç adamın gözünde kendilerine güzel reklam yapıp yer etmeye. Birisi bilmem hangi ünlü prof. un kızı olduğundan bahsediyor.. Bir işi düşerse çekinmeden gelebileceğini falan filan...
Bir diğeri, annesinin S.Holding’de önemli bir kariyeri olduğundan...
Öteki, daha iyi bir aldatmacayla pervane oluyor Genç adamın etrafında.
Bizimkine gelince; duvarda asılı duran imzalı bir Sezen Aksu posterine dikiyor gözlerini kimseyle ilgilenmiyor. Kahve kenarda duruyor, içmiyor. Soruyorlar, kaşlar çatık.
-Kahveyi mi beğenmediniz?
-Kahve sevmem. Diyor.
-Çay söyleyelim.
-Dilimi yakıyor.
Genç Adam anlıyor içmemek için bahane uydurduğunu yine de vazgeçmiyor.
-Gazoz?
-İstemez. İşin yok mu senin ya, işine baksana.
Genç Adam futbolcu arkadaşına dönüyor.
-Kim bu kız?
-Vallahi bende bugün ilk defa gördüm. Kahvaltıya gidiyorum dedi Ferah, iyi bende geliyorum dedim. Gittim.
-Çabuk ne yaparsan yap, diğerlerini yok et. Ben aradığım kızı buldum.
-Deli misin sen ya? Pişman olursun.
Bizimki hala ters ters Sezen Aksu’nun posterini inceliyor, kahve buz gibi olmuş, ateş bacağı sarmış farkında bile değildi.
Devam edecek.
Davi 21. 09.2018
YORUMLAR
Paylaşımınızın ilkini okuduğumda yorum yazamamıştım kısmet buna imiş..
Okuyucuyu sıkmadan, sade ve bir o kadar da sürükleyici bir kaleminiz var..
Yalova'lı kızı, bir Yalovalı olarak merak ettim bende...:)
Sevgiler...
Davidoff
Öncelikle hoş geldiniz efendim. Ne mutlu bana bir şehirle bile olsa dost kazanabildim.
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
Kıyısız/ım
Kaleminizle yeni tanıştım bir sehrin vesilesi ile..
Ama daha çok gelip gideceğim gibi..siz böyle güzel yazdıkca..
Davidoff
Devamı gelecek :)
Bekleyin.
Yorum için teşekkür ederim Sn. Yazarım.