Sırat ve İşaret
Telefon çaldı.
b: Neredesin şimdi?
B:Sokağın başındayım.
Telefon kapandı.
b:Nasılsın?
B:Sağol. Sen?
b:Hamdolsun.
Derin bir nefes çekelim. Sabahın taze havasından. Yürürken adım adım.
Köprüden geçelim.
B:Ortada köprü falan yok ki.
b:Var var olmaz olur mu?
Sadece çok geniş. O kadar geniş ki üstünde arabalar, caddeler,ağaçlar,apartmanlar var.
B:Yunusun şiirlerinden bir rüzgar esiyor sanki. Evler yapasım gelir. Diyordu bir yerde. Tamamını hatırlayamadım.Google bakayım.Tamam dörtlüğü buldum.
Şöyle:
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne
Evler yapasım gelir
b:Sen de o rüzgar da kalmışsın ki tanıdık geldi.
B:Evet.
b:Bir b vardır B den içeri.
B: Aslında insanlarında birbirinin aynası olması dolayısıyla karşı karşıya konulan aynalarda iç içe geçmiş görüntüler olması gibi bir durum olabilir. Güneş ışığı olmadan olmaz bu görüntüler.Bir ışık kaynağı lazım.
b:Akılla pek yol alınmıyor bu yollarda.Sanki çözdüm. Dediğin yerde başka bir şey çıkıyor.Mesela az önce söylediğin Güneşe Yaratıcıyı örnek versek.Bu sefer ayna güneşten ayrı bir alanda var olmuş oluyor.Güneş ayna.Derken ben ve Yaratıcı.Güneşin aynayı yapma gibi bir iradesi yok. Yani benzetmeyi tamamen uygulamak pek doğru olmasada zihinin kaydığı bu gibi durumlar olabiliyor.
B:Tabiki dostum akıl sanki bu konularda sıkıştırılan bir şişe mantarı gibi havaya sıçrıyor.Birazda ilmimizin eksik olmasından kaynaklanıyor olabilir.
b:Haklısın
B:En iyisi mi ibadet etmek.Acizliğimizi itiraf etmek.
b:Şahsen benim düşünmekten biraz başım ağrıdı.
B:O zaman biraz başka şeylerden bahsedelim. Mesela hayret makamında dolaşmaya ne dersin.Benim en sevdiğim yer oluyor bazen.
b: Olabilir
B:Bak dostum şu yere bak. Yer.Havaya bak.Mavi.Eline bak.Etten.Derin bir nefes çek.Alışma, gaflet perdesini aralayalım.Burası neresi böyle.Dünya diyorlar.Yaşıyoruz.Bir bilincimiz var.Kendimizi bildiğimizi hissediyoruz.Bir vücut denilen şey var.Bir elbise gibi.
b:Hani uzayda tek başına askıda duran bir astronot olur ya. Onun gibi hissettim.
B :Zaten ayna kim ki Güneşi tamamen anlasın.
b: Bir işaret. Hepimiz bir işaret gibiyiz.
B:İşaret Onu gösterdiği zaman işaret olur.Eğer işaret sadece bir varlığı gösteriyor mantığıyla düşündüğümüzde tam sonuca varamayabiliriz.Yani şöyle ki;Eğer bir varlık olmasa işaret işaret olmaz.İşareti anlamlandıran varlığın olmasıdır.İşaret gösterdiği varlık kadar değerlidir.
B:Bazen düşünüyorum da.Günümüz insanı teknoloji ile sinemadaki görsellere bakarak şaşırıyor.Robotlar ,bilim kurgu vs. bunların kurgu olmasına bile şaşırıyoruz.Düşünsene uzayın dışındaki yere gitmişsin.Kimse orada ne var bilmiyor.Mesela oradaki uzayda hep ışık, parlak,beyaz ve oradaki karanlık buradaki ışık gibi yayılıyor olabilir.Şimdiki uzayın tersini düşündüm.Bunu düşünmem bile hep varlıktan. Varlığın dışında bir şey düşünemiyorum. Mesela ben hiç ağaç görmeseydim ağaç gibi bir şey düşünemezdim.
b:Benzersiz,örneksiz yaratan manasına geldin.
B: Evet.
b:İşaretin gösterdiğine bakınca rahatlıyoruz.Yoksa kendi mantık çerçevemizle işaretin üzerinden işaretin kendisiyle düşünerek yanlış yerlere varabiliriz.
B:İşte bu da vahiyin gerekliliği.
Not: Devam edebilir Allah izin verirse.
YORUMLAR
Hayret makaminda oturmanın ve keyfini çıkarmanın nasıl bir duygu olduğunu anlayarak ve şaşılacak derecede beyni yoran gerçeklerle yüzleşerek, ufuk aleminden düzlem alemine doğru bir yol çizdikten sonra, yolun sonunda kurbuyet heyecanı ile neşelenmek ve buna mukabil bir aşk sarhoşluğu içinde naralar atarak hakka yürümek.Sagol üstad fevkalade bir bakış açısı yakalamışsınız.