- 11364 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEHADETE KOŞANLAR
ŞEHADETE KOŞANLAR
Yazan-Yöneten:
İsmail MALATYA
Tek Perde
Türü: Dram-Trajedi
ŞEHADETE KOŞANLAR
KARAKTERLER
1. Ayşe Teyze (70 yaşında): .........................................
2. Emine Hoca(35 yaşında): .............................................
3. Hatice Abla(40 yaşında Ayşe Teyzenin kızı): .....................................
4. Nilay Hanım (Bekar Kadın) (28 yaşında): ...................................................
5. Esra Yenge(30 yaşında): ....................
6. Melek Komşu(40 yaşında): ..........................................
7. Saliha (16 yaşında Hatice Ablanın kızı): ............................................
8. Zeynep (12 yaşında Saliha’nın kardeşi): .................................................
9. Pelin (8 yaşında Esra Yangenin kızı): ...............................................
10. Nur (12 yaşında Melek Komşunun kızı):......................................
BİR
SAHNE
Sahne Ayşe Teyzenin evinin salonu olarak düzenlenir.
(Tüm oyuncular yaşlarına uygun olarak giyinir.)
(Sahnede tam ortada bir çekyat vardır, her iki tarafında birer tane koltuk bulunmaktadır, tam ortada bir tane sehpa vardır. Yerde küçük bir halı vardır.Perde açılmadan önce sahnede Ayşe Teyze, Hatice Abla, Saliha ve Zeynep vardır. Esat KABAKLI’nın “BİL OĞLUM” adlı Türküsü çalmaktadır. Müzik perde kapalıyken çalmaya başlar. Kısa bir süre sonra perde açılır. Müzk bitene kadar hepsi bir yandan odayı düzenlemeye ve temizlemeye çalışırlar. Müzik bittiğinde: Ayşe teyze çekyatta oturmaktadır, yanında Saliha, Sağ taraftaki koltukta Hatice Abla, sol taraftaki koltukta ise Zeynep oturmaktadır.)
İKİ
ŞEHADETE KOŞANLAR
Ayşe Teyze: (Elinde doksan dokuz tespih çekmektedir. Kızı olan Hatice Abla’ya döner.) Kızım Emine Hocaya telefon ettin mi?
Hatice Abla: Dün aradım anne. Merak etme, müsait olduğunu, gelebileceğini söyledi. Anlayacağın, sen söyler söylemez aradım. Hem Emine Hocayı hepimiz çok seviyoruz. Dolu dolu, donanımlı bir insan, sohbeti çok iyi. Bu arkadaş toplantısında mutlaka olmalı. Hem bizi hem de komşularımızı bilgilendiriyor.
Ayşe Teyze: Oğlu askerdemiydi, askerden gelmiş miydi, askere mi gidecekti? Pek hatırlayamadım.
Hatice Abla: Bilmiyorum anne. Soramadım. Yanlış hatırlamıyorsam biri askerden gelmişti de diğeri de gidecekti. Bu ay gideceğini söylüyordu galiba. Geldiğinde sorarız, öğreniriz.
Zeynep: Ömer Abi mi, yoksa Ahmet Abi mi askere gidecek anneanne?
Ayşe Teyze: Bilemiyorumki yavrum hangisi gidecek. Ömer mi, Ahmet mi onu bilemiyorum.
Hatice Abla: Şimdi hatırladım. Evet evet. Ömer askerliğini yapmıştı. On Beş Temmuz kahbe darbe girişiminde Ankara’da silah altındaydı. Allah annesine, babasına bağışladı. Darbe girişiminden altı ay sonra teskere alıp geldi.
Ayşe Teyze: Doğru doğru, hatta Ömer Halisdemir’in yerine ben şehit olsaydım da Peygamberimize komşu olsaydım, demişti. Rabbim bana şehit olmayı nasip etmedi diye üzülüyordu .
Zeynep: Şimdi her şey netleşti. Bu da demek oluyorki Ahmet Abi askere gidecek.
Saliha: Evet, öyle. Ahmet Abi askere nereye gidecek acaba ? Gideceği il belli olmuş mudur?
Hatice Abla: Nereye gideceğinin ne önemi var yavrum. Ay-yıldızlı al bayrağımızın dalgalandığı her yer vatanımız. İhtiyaç olursa hepimiz görev alırız vatan savunmasında.
ÜÇ
Ayşe Teyze sağ yumruğunu havaya kaldırdı: Hep gideriz vatan için şehadete koşarız. Babam Trablusgarp Savaşında, Balkan Savaşlarında, Çanakkale Savaşında savaştı. Yıllarca gelmedi. Öldü sandık, beklemedik hatta. Tam ümidimizi kesmiştik ki iki tane asker eve getirdi. Sağ kolu, sol bacağı kopmuştu. Ben O adamın kızıyım. Bu vatan böyle kazanıldı yavrularım.
Hatice Abla Ayşe Teyze’ye sorar: Anne, amcamda yıllarca savaşmıştı galiba değil mi?
Ayşe Teyze: Evet kızım, Sakarya Savaşı’nın ardından Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne katıldı. Geldiği zaman gözleri görmüyordu. Arkadaşının kollarında şehit olduğunu anlatırdı.
Saliha’yı anlatılanlar heyecanlandırır, ayağa kalkar, izleyicilere döner: Bu vatanı kimse bölemez! Bu vatanı kimse parçalayamaz!
Zeynep aynı heyecanla kalkar seyircilere seslenir: Bayrağımızı indirtmeyeceğiz, ezanımızı dindirtmeyeceğiz.
Hatice Abla annesini gösterir: Senin gibi bir annem olduğu için, (Kızlarını gösterir) Sizler gibi kızlarım olduğu için ne kadar gurulansam azdır. Bu vatan sahipsiz değil. Darbe girişimleri falan vız gelir. Terör örgütlerini maşa olarak kullananlar vatanımızı bölemeyecekler, amaçlarına ulaşamayacaklar. (Saliha’ya döner.) Kızım sen git de alt katta oturan komşumuz Nilay Hanım’ı çağır gelsin.
Saliha: (Hemen yerinden kalkar.) Tamam anne, hemen gidip çağıracağım. (Der ve sol taraftan sahneden çıkar.)
Ayşe Teyze Zeynep’ döner: Zeynep, güzel kızım.
Zeynep: Efendim anneanne, bir şey mi söyleyecektin?
Ayşe Teyze: Sen de git Esra yengeni çağır.
Zeynep çok sevinir: Yaşasın! Pelin de gelir , ne güzel!
Ayşe Teyze: Hadi kızım, çabuk git söyle.
Zeynep: Hemen gidiyorum, der sahnenein sol tarafından çıkar.
Kısa bir zaman sonra kapının zili çalar. Hatice Abla yerinden kalkar kapıyı açar. İçeri Emine Hoca girer. (Selamun aleykum, der.) Hatice Abla, (Aleykum selam, der.) Emine Hocaya sarılır: Hoş geldin Emine Hocam, sefalar getirdin, der. Ayşe Teyze oturduğu yerden kalkar, Emine Hoca onun yanına gider elini öper, ve sarılırlar.
DÖRT
Ayşe Teyze oturduğu yerin yan yarafını eliyle gösterir: Buyurun oturun Emine Hocam. Tekrar tekrar hoş geldiniz. Nasılsınız? Afiyettesiniz inşllah.
Emine Hoca: Teşekkür ederim Ayşe Teyze. Şükürler olsun iyiyim. Sizler nasılsınız? (Hatice Ablaya döner.) Hatice hanım sizler de iyisinizinşallah.
Hatice Abla: Şükürler olsun bizler de iyiyiz. Sağlığımız yerinde. Sahi sizin Ahmet askere gitti mi Emine Hoca’m?
Emine Hoca: Yok henüz gitmedi teyzesi. Kısmet olursa çarşamba günü gidecek, hatta birliğine götürüp biz teslim edeceğiz.
Ayşe Teyze: Nerede yapacak askerliğini?
Emine Hoca: Ankara’ya gidecek Allah nasip ederse. Ağabeyi Ömer de Ankara’da yapmıştı askerliğini. Malumunuz 15 Temmuz Kahbe Darbe Girişiminde silah altındaydı. Yanında arkadaşları şehit olmuş. Çok üzüldü çok. Bir de neye üzüldü biliyor musunuz?
Hatice Abla: Neye üzüldü Emine Hoca’m?
Emine Hoca: Arkadaşlarım ne güzel şehit oldular. Şehadet şerbetini içtiler. Ben olamadım anne. Şehit Ömer Halisdemir’in, Şehit Ahmet Özsoy’un yerinde olmak isterdim. Peygamber Efendimize komşu olmak isterdim. dedi. Uzun zaman kendisini toparlayamadı. Aylarca rüyalarında gördü O alçak darbe gecesini.
Ayşe Teyze: Bu ülkenin ekmeğini ye, suyunu iç, devlet kademelerine yerleş, bu güzel Vatana ihanet et. Hain bunlar Emine Hocam hain.
Emine Hoca: Bunlar Amerikan uşağı Ayşe Teyze, sırtımızdan vurdular bizi. İnsanlardan din adına para topladılar. İnsanlar dişlerinden tırnaklarından artırdılar verdiler. Onlar Amerika’ya kaçırdılar paraları.
Hatice Abla: Şimdi o paralarla krallar gibi yaşıyorlar.
Bu arada sahnenin sağ tarafından Saliha, Esra Yenge ve kızı Pelin sahneye girer.
Saliha: Biz geldik.
BEŞ
Emine Hoca: Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz de kızım, bir yere girince öyle denmesen, selam vererek girsen daha iyi olur.
Esra Yenge: Çocuk işte, Hocanım, zamanla öğrenecekler. Selamun aleykum. Nasılsınız? İyiy misiniz?
Emine Hoca: Aleykum selam Esra Hanım, hoş geldiniz.
Ayşe Teyze: Hoş geldiniz güzel kızım, buyrun oturun şöyle, der ve çekyatın ortasına Esra Yenge oturur.
Hatice Abla: Hoş geldin Esra Komşu. Sen de hoş geldin Pelin Kızım.
Pelin: Hoş bulduk Hatice Teyze. Nasılsınız, iyisiniz inşallah?
Emine Hoca: Maşallah Pelin kızıma hatır sormayı da biliyor.
Pelin: Teşekkür ederim Emine Hocanım, sizler de iyisiniz inşallah.
Esra Yenge: Çok sağ olun Emine Hocanım, sizin gibi hocalarımızdan öğreniyorlar bu güzel davranışları. Eksik olmayın.
Hatice Abla: Saliha, güzel kızım.
Saliha: Efendim anne.
Hatice Abla: Pelin’i Zeynep’in odasına götür de Zeynep’in bebekleriyle ve oyuncaklarıyla oynasın.
Pelin çok sevinir: Evet evet. Bence de çok iyi olur.
Saliha: Madem iyi olur, haydi gidelim o zaman, der ve sahneden (sol taraftan)Saliha ve Pelin çıkarlar.
ALTI
Esra Yenge: Emine Hocanım, sizin delikanlı askere gidecekmiş. Allah sağ selamet gidip gelmeyi nasip etsin.
Emine Hoca: Evet Esra Hanım, gidecek nasipse. Amin.
Ayşe Teyze: Ne mutlu bu şerefli orduda görev yapanlara. Ne mutlu asker analarına. Asker annesi olmak büyük şeref.
Hatice Abla: Allah ordumuza, yurdumuza zeval vermesin.
Esra Yenge: Amin. Allah kötü niyetli insanlara fırsat vermesin.
Emine Hoca: Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan, diyor, üstad Arif Nihat ASYA. Yöneticilerimizin de dik duruşları, milletin önünde yürümeleri sonunda hainler amaçlarına ulaşamadılar. Ulaşamayaclar da.
Ayşe Teyze: Onların tuzakları varsa. allah’ın da bin türlü tuzağı var. O, ne derse o olur. Rabbim milletimizi korusun.
Hatice Abla: Amin anne. Ne diyor büyük Şair Sezai KARAKOÇ ? Biliyorsunuz değil mi o meşhur şiirini?
Esra Yenge: Kbiliyoruz tabi. Biliyoruz da. Hafızanda varsa o meşhur şiiri bir oku da ruhumuzu dinlendirelim.
Hatice Abla: Biliyorum tabi, bilmez miyim.
Emine Hoca: Madem biliyorsun d ne bekliyorsun, hadi oku şu güzel şiiri.
Hatice Abla: Bilmemki şu an söylemem uygun olur mu?
Ayşe Teyze: Tabi de uygun yavrum. Şimdi okumayacaksın da ne zaman okuyacaksın? (Seyircileri gösterir) Bak bu kadar öğrenci bizi izlemeye gelmiş. Onların da çok beğeneceklerini düşünüyorum.
YEDİ
Hatice Abla oturduğu yerden kalkar ve ileyicilere döner: Büyük şair Sezai KARAKOÇ’un Sürgün Ülkeden Başkenler Başkentine adlı şiiri okuyayım mı arkadaşlar? diye sorar. Ve fondan müzik verilir, şiiri okumaya başlar.
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Sezai KARAKOÇ
Fondan alkış sesi verilir. Sahnedekiler coşkuyla alkışlarlar.
Esra Yenge: Ağzına, yüreğine sağlık Hatice Hanım, Tebrik ediyorum. Çok duygulandırdın beni, (Ayşe Teyzeye döner) Ee be artık Müsaade isteyeyim. (Sahne dışındaki Pelin’e seslenir. )Pelin, hadi gidiyoruz kızım. Birazdan abin okuldan gelir.
Pelin sahneye girer: Ama anneee! Oynuyordum ben.
SEKİZ
Esra Yenge: Yine geliriz kızım. Yine oynarsın.
Pelin: Geldim anne, geldim. Madem öyle haydi gidelim.
Esra Yenge: Haydi Allaha ısmarladık, hoşça kalın, der ve kızıyla birlikte sahneyi terk ederler.
Hatice Abla misafirini uğurlar: Güle güle arkadaşım yine buyurun, yine gelin, der.
Onlar çıkar çıkmaz Zeynep, Melek Komşu ve onun kızı Nur içeri girer.
Melek Komşu: Selmun aleykum, nasılsınız? İyi misiniz? (Emine Hoca’ya döner.) Oo Emine Hoca’m da buradaymış, ne güzel ne güzel.
Emine Hoca: Aleykum selam, aleykum selam. Evet Melek Hanım, ben de geldim. Siz de hoş geldiniz. (Nur’a döner.) Kızım sen de hoş geldin. Maşallah çok büyümüşsün.
Melek Komşu: Hoş bulduk Hocanım, hoş bulduk.
Nur: Teşekkür ederim Emine hocanım Teyze. Nasılsınız? İyi misiniz?
Emine Hoca: İyiyim yavrum. Çok teşekkür ederim.
Zeynep: Nur, odama geçelim mi? Yeni oyuncaklarımı göstereyim sana. Oynayalım mı biraz?
Nur: Tabi ki çok sevinirim haydi gidelim senin odana, der ve sahnenin sol tarafından Nur ve Zeynep çıkar.
Ayşe Teyze: Nasılsın Melek kızım?
Melek Komşu: Şükürler olsun iyiyim Ayşe Teyze, ellerinizden öperim. Siz de iyisiniz inşallah?
DOKUZ
Ayşe Teyze: Ben de iyiym kızım, teşekkür ederim.
Hatice Abla: Hoş geldin Melek komşu. Mutlu ettin bizi.
Melek Komşu: Hoş bulduk. Teşekkür ederim. O mutluluk bana ait.
(Bu arada Nilay sahneye girer. )
Ayşe Teyze: Nilay kızım da geldi. Hoş geldin, yavrum.
Nilay ayşe Teyze’nin elini öper, Ayşe Teyze’de ona sarılır: Hoş bulduk Ayşe Teyze, (Sahnedekilere döner.) Rahatsız olmayın lütfen, ben şöyle ayşe Teyze’nin yanına oturayım, der ve yanına oturur.
Emine Hoca: 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece senin de 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde olduğunu duydum, doğru mu Nilay?
Nilay: Evet Emine Hoca’m. Cumhurbaşkanımız, bir televizyon kanalına canlı olarak bağlandı, halkı hava limanlarına ve meydanlara davet ettti. Kendisi de sabaha kadar dışarıda mücadele verdi. Bu daveti duyar duymaz babam ve iki kardeşimle birlikte sokağa çıktık. Evde oturamazdık.
Emine Hoca: Maşallah, iyi yapmışsınız.
Hatice Abla: Hiç korkmadınız mı Nilay?
Nilay: Korkuyu öldürenlerin arasında böyle bir duygu hissetmiyorsun Hatice abla. Tankları çıplak elleriyle durdurmaya çalışanlar. Göğüslerini paletlerin altına koyanların, ŞEHADETE KOŞANLAR ın yanında korku diye bir duygu kalmıyor.
Melek Komşu: Sen de Şehadete koşmuşsun Nilay. Helal olsun sana. Senin gibi Şehadete koşanlar olmasa, şu an burada olamazdık. Ülkemizi ve bizi yok ederlerdi.
Emine Hoca: Bu mümkün mü Melek Komşu? Bu güzel ülke için, bu bayrak için, bu din için gerekirse hepimiz koşarız şehadete.
ON
Ayşe Teyze: Atalarımız da koştu şehadete, biz de koşarız.
SELA OKUNUR
Nilay: Koşarız Ayşe Teyze. O karanlık gecde yanımızda şehit olanlar oldu. Biz de oluruz Bu ezan uğrunda. Hele o gece Selalar okunmaya başlayınca Yürüyor insan Ayşe Teyze, hatta koşuyor insan.ŞEHADETE...
Ayşe Teyze: Nilay kızım, bu Fetö denilen olay tam olarak nedir?
Nilay: 15 Temmuz’da TSK içerisindeki FETÖ mensubu bir grup subay tarafından Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda başlatılan darbe girişimi, tüm yurtta yaklaşık 22 saatte kontrol altına alındı. AA muhabirlerinin derlediği bilgilere göre, 15 Temmuz Cuma günü saat 22:00’da başlayan FETÖ’nün darbe girişimi, 16 Temmuz Cumartesi günü saat 20:02’de bertaraf edildi.
Emine Hoca: Sonra Genelkurmay’da silah sesleri duyuldu ve bir helikopterden dışarda bulunanların üzerine ateş açıldı.
Hatice Abla: Sonra ne oldu Nilay?
Nilay: Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı Karagahı ve TRT Genel Müdürlüğü bir grup darbeci asker tarafından ele geçirildi.
Ayşe Teyze: Asker deme şunlara Nilay kızım. Türk askeri kendi vatandaşının üstüne bomba yağdırır mı? Asker kıyafetli hain onlar.
Hatice Abla: Dönemin Başbakanı anlattı ya. Torunu sormuş: “ Dede bu Millete bomba yağdıranlar bizim askerlerimiz değil mi?” demiş. Ve başbakan söyleyecek söz bulamamış, yutkunmuş, gözlerinden akan yaşlara hakim olamamış.
Emine Hoca: Evet, ben de izlemiştim. Ama yöneticilerimizden allah razı olsun.Hemen Başbakanlık müsteşarı başkanlığında Çankaya Köşkü’nde koordinasyon merkezi kuruldu. Meydanların Halk tarafından doldurulması kararlaştırıldı.
Nilay: Başbakan Binali Yıldırım önce NTV, akabinde A Haber televizyon kanallarının canlı yayınlarına bağlanarak yaptığı açıklamada, “bir kalkışma girişimi”nin olduğunu belirtti. Yıldırım, “Bu girişime izin verilmeyecektir. Bunu yapanlar en ağır bedeli ödeyeceklerdir. Askerin içerisinde bir grubun kalkışması söz konusu.” dedi. ON BİR
Melek Komşu: Sonra ne oldu Nilay?
Nilay: Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki Polis Özel Harekat Eğitim Merkezi’nde bir patlama meydana geldi.
Emine Hoca: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, darbe girişiminde bulunan bir grup asker tarafından rehin alındığı bildirildi.
Nilay: Tam gece yarısıydı. Güvenlik kaynaklarınca, “Askeri kalkışma, ordu içerisindeki Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensubu bir grup subay tarafından yapılmaya çalışılmaktadır.” açıklaması yapıldı.
Ayşe Teyze: Sonra Nilay kızım?
Nilay: Ankara Yenimahalle’de bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) kampüsüne askeri helikopterlerce ateş açılması üzerine MİT’in çevre güvenliğini sağlayan unsurlarca saldırıya silahla karşılık verildi.
Hatice Abla: Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’na doğru hareket etti.
Nilay: TRT’yi işgal eden kalkışmacı askerler korsan darbe bildirisi okuttu. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarınca açıklamanın TSK tarafından yapılmadığına dikkat çekilerek “Korsan bildiridir. Gerekli özenin gösterilmesini rica ederiz” denildi. Korsan bildirinin TRT’de okutulmasından bir süre sonra TÜRKSAT, TRT’nin yayınını kesti.
Ayşe Teyze: Evet evet hatırladım. Yazıklar olsun. Alçaklar.
Emine Hoca: Bu açıklamaların ardından Cumhurbaşkanı başta CNN Türk televizyonu olmak üzere çeşitli televizyon kanallarına bağlanarak, askerî kalkışmaya tepki gösterdi ve halkı meydanlara davet etti. “Millî iradeye yönelik bu ayaklanma hareketine karşı tabii ki hukuk, yasalarımız, anayasamız neyi gerektiriyorsa bunun bir defa cevabını bu yapı ister Silahlı Kuvvetler içinde olsun, bir grup azınlık da olsa ister başka kurumlarımızın içerisinde olsun, gereken cevabı alacaklardır.” dedi.
Hatice Abla: Cumhurbaşkanının çağrısı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talimatı üzerine 81 ilde okunan birlik selaları ile Türkiye genelinde vatandaşlar sokağa çıkarak darbe girişiminde bulunanlara tepki göstermeye başladı.
ON İKİ
Nilay : Darbe girişimiyle ilgili ilk soruşturma İstanbul’da başlatıldı. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcısı Ali Doğan, darbe girişimini yapan askerlerle ilgili soruşturma başlatıldığını ve askerlerin görüldükleri yerde tutuklanacaklarını bildirdi.
Ayşe Teyze: Saldırganlar, TRT yayınlarını kesen TÜRKSAT’ın Gölbaşı’ndaki tesislerine askerî helikopterlerle saldırdı.
Emine Hoca: Ankara Emniyet Müdürlüğü savaş uçağı ve helikopterlerin saldırısına uğradı. Milli Savunma Bakanı, “Bu, TSK içinde bir cuntanın kalkışma girişimidir.” dedi.
Nilay: Çankaya Köşkü’ne ateş eden 5 zırhlı araca güvenlik görevlileri silahla karşılık verdi. Halkın da desteği ile darbeciler püskürtüldü. TBMM Başkanı da Başbakanlık Koordinasyon Merkezine geldi ve TBMM’nin açık tutulması kararı alındı.
Hatice Abla: TBMM Genel Kurul Salonu açıldı. TBMM Başkanı ve milletvekilleri Genel Kurul Salonu’nda yerlerini aldılar.
Emine Hoca: Ve nihayet darbe girişiminin ardından bazı askerler gözaltına alınmaya başlandı.
Ayşe Teyze: Allah sizi bildiği gibi yapsın. Vatan hainleri. 249 kişiyi şehit ettiler. 2196 yiğit gazi oldu. Şehadete yürüdüler, şehadete.
Emine Hoca: Benim yavrum da oradaydı. Yürüdü şehadete. Şehit olamamanın, gazi olamamanın hüznüyle geldi yiğidim. Şimdi sıra diğer oğlumda. O da yürüyecek şehadete. Gerekirse. Gerekirse ben de yürürüm şehadete.
Ayşe Teyze: Bende yürürüm şehadete.
Hatice Abla ve Melek Komşu aynı anda: Biz de yürürüz şehadete.
Nur, elinde Türk Bayrağı ile sahneye girer, annesine döner: Anne bu bayrak benim olsun mu? Bu bayrağı eve götürebilir miyim?
Melek Komşu: Olur mu yavrum. O bayrak senin sdeğil ki! O Zeynep’in. Senin de evde bayrağın var. Hem daha da büyüğü var.
ON ÜÇ
Ayşe Teyze: Olur mu Melek Kızım? O Türk’ün Bayrağı. Götürsün çocuk. O bayrak şehadete yürüyenlerin bayrağı.
Nur bir tarafından Zeynep diğer tarafından bayrağı tutar, sahnenein önüne gelip seyircileri selamlarlar. “15 temmuz Demokrasi Marşı” çalar. Oyuncular hep birlikte söylerler.
YAZAN VE YÖNETEN - İSMAİL MALATYA
(Oyuncuların hepsi sahneye girer, el ele tutar izleyicileri selamlar, perde kapanır.)
BİTTİİİİİİİ
. ON DÖRT
15 TEMMUZ DEMOKRASİ MARŞI
15 Temmuz gecesiydi, hava sıcaktı
Bir ihanet kalkışması kalpleri yaktı
Demokrasi darbe yemiş, şaşkındı millet
Ya özgürlük bundan sonra, yahut da zillet
Başkomutan emir verdi: İnin meydana!
Sahip çıkın al bayrağa, aziz vatana!
Her ne ile meşgul ise hemen bıraktı
Yedi-yetmiş bütün millet sokağa aktı
Milyonların ayak sesi titretti yeri
Elde bayrak, dilde tekbir, koştu ileri
Yerden, gökten o hainler ölüm saçarken
Nice yiğit şehit düştü bayrak açarken
Namlulara, kurşunlara göğüs gererek
Durdurdular alçakları canlar vererek
Kimi yaşlı, kimisi genç, kadın kız kızan
O gecenin kahramanı destanı yazan
Demokrasi destanında şahitler biziz
Bir ölünce bin dirilen şehitler biziz…
YORUMLAR
''Sevgili çılgınım akşam yemeğimi veriyordu, ben de yemek odasının açık penceresinden Tanrı’nın buharlardan yarattığı oynak mimarileri, dokunulmazın eşsiz yapılarını seyrediyordum. Bir yandan seyrediyor, bir yandan da söyleniyordum içimden: <Bütün bu düşsel nesneler nerdeyse güzel sevgilimin gözleri kadar kahverengi gözlü, canavarımsı çılgınımın gözleri kadar güzel!.. Birdenbire bir yumruk yedim sırtıma, boğuk, tatlı bir ses, isterik, içkiden kısılmış gibi bir ses duydum, canım sevgilimin sesini duydum: <Çorbanı içecek misin, bulut tüccarı enayi dümbeleği?> diyordu…”
Şahadet Sıkıntıları işte...
saygılar