- 650 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dallar ve Kuşlar
Ben bir kuş olsam sanırım şehrin merkezinden uzak dururdum. Ne hikmettir bilinmez bizimkiler şehirde olmaktan zevk alıyorlar. Neden dersiniz? Yoksa kuşlarımız medenileşti mi?
Yok efendim yok, garibanların ne şehri istedikleri var, ne de şehirli oldular. Biz insanlar her yeri betonlayıp bir de hayvanların ortamlarını zehirleyince, o da yetmez gibi zevk için katliamlar da ekleyince en güvenli yer şehir merkezi oldu çıktı.
Peki ne oldu? Çok mu rahat ettirdik garipleri?
Nerede efendim, nerede. Dallarına konuyor da arabalarımızı kirletiyorlar diye yapmadık işkence bırakmadık. Dünyaya mal olan buluşlar gerçekleştirdik. Cd’ler mi asmadık, gürültüler mi yapmadık, rahatsız edici sinyaller mi göndermedik. Ne ise ki toplu katliam gelmedi kimsenin aklına.
Biz ne kadar onları istemediğimizi anlatmaya çalıştıksa da zorunlu yüzsüzlük yapmaları gerekiyordu kuşların, onlar da yaptılar.
Şimdi yeni bir yöntem daha bulduk: madem dallar konuyorlar biz de dalları keseriz olur biter. Hani misafirliğe gelenin minderini almak gibi.
Elektrik telleri yere gömülürken artık kestaneler budanmayacak diye sevinmiştik. Budanmayacak ve biz de nerede ise yaya yoluna güneş bile düşmeyecek, caddemiz güzelleşecek diye hayal etmiştik, olmadı. Bu sefer de kuşlar yüzünden kestiler. Peki seneye? Yine mi keseceksiniz? Daha sonraki seneye, …
Bizler kökten çözümü çok severiz. Hani zamanın bir Milli Eğitim Bakanı :”Şu okullar olmasa ben bu bakanlığı çok iyi yönetirdim ya…” demiş. Ne dersiniz, biz de şu ağaçları kökten kaldırsak, her yeri betonlasak… Kuşlardan kurtulduğumuz gibi ağaçların kuruyan yapraklarından da kurtulmaz mıyız? Hatta odunları fakirlere dağıtır bir de hava atardık.
Şimdi yetkilileri duyar gibiyim: “Kimseye de yaranılmıyor.” diyorlardır. Evet beyler herkese yaranamazsınız bu bir. İkincisi ben vatandaşım, ben talep ederim, sense en uygununu bulmak ve yapmak zorundasın. O makamlara talip olurken insanlara hizmet etmenin çok kolay olduğunu mu söylediler size?
Bakın, Şeyh Edebali’nin Osman Beye vasiyetinde böyle diyor:
Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana. Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.