- 1396 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Öykücü Serpil Tuncer ile...
Öykücü Serpil Tuncer:”Yazmayınca bir yanım hep eksik sanki.”
SORU-Yazar Serpil TUNCER’i merak ediyoruz. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
SERPİL TUNCER-1972 İstanbul doğumluyum. Arel Üniversitesi Medya ve kültürel Araştırmalar Bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Bir kamu kuruluşunda çalışıyorum.
SORU-.Yazma serüveninizi merak ediyoruz. Yazmaya ilk ne zaman ve nasıl başladınız?
SERPİL TUNCER- Yazmaya küçük yaşlarda şiirle başladım. Edebi değeri olmayan şiirlerdi. Şiir yazmak o yıllarda beni mutlu eden bir eylemdi. Ergenlik hevesi sandım ama geçmedi. Sonra denemeler geldi. Yazarak kendimi daha iyi anlattığımı düşündüm ama yazmamın asıl sebebi okumak oldu. Okuduğum metinler beni öylesine kendine çekiyor ve içine alıyordu ki metinlerden bir türlü kopamıyordum. Şiir, deneme derken öykü yazmaya başladım. Öykü bana diğer türlerden daha çekici geldi. Şöyle düşünün; elinizde daha doğrusu beyninizin içinde sizin tarafınızdan oluşturulmuş bir kurgu var; kurguyu temellendireceğiniz zaman algısı, mekân algısı tamamen sizin hayal gücünüze bağlı. Üstelik kahramanlar da işin içindeler. Her türlü kahraman seçebilirsiniz. Genç, yaşlı, köylü veya kentli fark etmez. O kahramana istediğiniz ismi ve lakabı verebilirsiniz. Bunun böyle olacağını belirlemek tamamen sizin hayal gücünüze kalmış. Sınırlarınız yok, seçeneklerinizse sonsuz. İmkân ve çalışma sahasını siz belirliyorsunuz ve bütün bunları hayal gücünüzle yapıyorsunuz. Bir yazar için bundan daha güzel ne olabilir ki? İşte öykünün bu özelliğini sevdim sanırım. Beni öyküye iten sebepler bunlar oldu ama neden yazıyorsunuz derseniz inanın bunu ben de bilmiyorum. Yazmak içten gelen bir dürtü diye düşünüyorum. Yazmayınca bir yanım hep eksik sanki.
SORU-.İlk kitabı bastırmak hep sancılı bir süreçtir. Sizde de mi böyle oldu?
SERPİL TUNCER- Maalesef böyle oldu. Gezmediğim yayınevi kalmadı. Gönderdiğim ilk kitap dosyası şu veya bu sebepten ötürü geri geldi. Yayınevlerinin sorunları da işin içine girince kendi imkânlarımla kitabımı bastırmak zorunda kaldım.
SORU-.Sadece öykü yayınlayan erikagacıöykü.com sitesinin kurucusu ve yönetici editörüsünüz. Neden bu siteyi açmaya gerek duydunuz? Gerekçeleriniz öğrenebilir miyiz?
SERPİL TUNCER- Gençler internette yazılan metinleri okuyabilme konusunda bizden daha başarılı. Bizim kuşak, eski olduğu için kitabı eline almak ve kâğıdın o küf tadı veren kokusunu duymak istiyor. Gençlere hitap edebilmek için erikagacıöykü.com sitesini kurdum. Sadece öykü yayınlıyorum ve biraz da şiir. Genç kalemlerden gelen öyküler ve şiirler burada yer alıyor. Gençler okusun ve öyküyü sevsinler istiyorum. Dilerim amacım yerini bulmuştur.
SORU- Neden öykü peki? Öyküye olan bu tutkunuz neden?
SERPİL TUNCER- Öykü, okuyucuya sıcak ve içten geliyor. Benim için de böyle. Kısa olması da ayrı bir güzel. Ayrıntı sevmeyenler için sevilesi bir tür. Roman gibi baştan sona okumak zorunluluğunuz yok. Sayfanın herhangi bir yerini açabilir, yeni bir öyküden başlayabilirsiniz ve hatta kitabın sonundan başlayıp başa doğru okuyabilirsiniz. Ancak yazar için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil. Öykünün tür itibariyle kısa olması kurgunun dar alana sıkıştırılmasını gerekli kılıyor. Bu da az sözle çok şey anlatmanız demektir ve bunu yaparken de hedefe giden vurucu sözcüklere diğer türlere nazaran daha fazla kafa yoracağınız anlamına gelir. Okunması hayli keyifli olan öykünün yazma aşaması-ki ben buna mutfak kısmı derim- bu yüzden sıkıntılı bir süreçtir. Duygu ve düşüncemi anlatan en isabetli kelimeyi bulabilmek için günlerce beklediğim olmuştur. Sanırım bu bekleyiş ve ince çalışma beni öyküye çeken nedenler arasında.
SORU-Okumadan kitap yazanlar için ne diyorsunuz peki?
SERPİL TUNCER- Nasıl tarlaya tohum atmadan ürün alamazsanız okumadan da yazamazsınız. Bir yazar başka kalemlerin duygu ve düşüncelerini, bir konuyu nasıl anlattığı ve olayları nasıl ele aldığını merak etmelidir. Yazar için değişik bakış açıları, ayrı bir pencere es geçilemez, geçilmemelidir.
SORU- Esin kaynaklarınız nelerdir? Yazarken nelerden beslenirsiniz?
SERPİL TUNCER- Kesinlikle hayal gücü. Her ne kadar günlük yaşantımızda hepimizin bildiği olayları da kaleme alsam bunu hayal gücü ile yapmaktayım. Gözlem de önemli tabi. Ama öykü yazarken ilk aşamasında çok kafa yormam. İlham kendiliğinden gelir. Bir anda olay, kahraman ve mekân kafamda belirir. Hadi oturup iki satır da yazı yazayım diyemem ya da ben böyle yazanlardan değilim. Öykünün bana gelmesini beklerim. Asıl beslenme kaynağım ise kesinlikle okumak ve salt hayatın içinde tüm varlığımla yer almak tabi.
SORU- Şimdiye kadar kaç eser verdiniz?
SERPİL TUNCER- Erik Ağacı şiir türünde ilk kitabım oldu. Daha sonra öykü kitabım olan Ekinoks Günleri’ni yazdım. Mor Sokak Sakinleri’ni Büyülü Deniz izledi. Her ikisi de öyküydü. Son olarak 2018 yılının mart ayında Kuşları Uğurlama Sanatı çıktı. Kuşları Uğurlama Sanatı birbirinden bağımsız 23 öyküden oluşuyor. Günlük yaşantımızın içinden kesitler sunmaya çalıştığım kitapta insana ait duyguları aktarmaya çalıştığımı özellikle belirtmek isterim. Öyküler hüzünlü ve trajikomik olmasına rağmen oldukça keyif alarak yazdım.
SORU-Kitap fuarlarını bir yazar gözünden nasıl değerlendiriyorsunuz?
SERPİL TUNCER- Okuyucu ile yazarı birleştiren bir merci olması bakımından çok önemli. Kitap fuarlarını geri bildirim olarak görüyorum.
SORU--İyi yazar olmak isteyenlere ne tavsiye edeceksiniz?
SERPİL TUNCER- Her alanda okuma yapmasını öneririm. Belgesel ve film izlemek de önerilerim arasında. Müzik dinlemek de yaratıcı zekâyı etkiliyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.