- 424 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR TELEFON VE ISLAK MENDİL
BİR TELEFON VE ISLAK MENDİL
Eğitim enstitüsünde okuduğum yılların birinde çok sevdiğimiz bir edebiyat öğretmenimiz vardı.
“Cumhuriyet kadını” konusunu işliyordu dersinde. Bir ara bize dönerek,
-Atatürk’le ilgili bir eseri tam olarak okuyanlar parmak kaldırsın?
Bir tek parmağın kalkmadığını görünce, gözleri buğulanarak,
-Siz yarın öğretmen olacaksınız, köylere, kentlere gideceksiniz, oralarda Atatürk’ü nasıl anlatacaksınız
Çok mahcup olmuştuk. Ben şahsen o günden sonra Atatürk’ü her fırsatta okudum , her okuyuşta yeni şeyler öğrendim, her okuyuşta onu daha çok sevdim. Onun Himalıya dağları kadar büyük olduğunu anladın. Kadınlar için bir çok sözü var, birinde diyor ki “Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.” Mustafa Kemal Atatürk, 17 Mart 1923 Tarsus
Bu demektir ki kadın erkeklerden daha çok okumalıdır. Kadın ancak böylelikle sürünmekten kurtulabilir. Onun için bir öğretmenin birinci görevi kız çocuklarını okumaya teşvik etmek olmalıdır. Bir toplum cahillikten de ancak bu şekilde kurtulabilir. Bu aynı zamanda Canab-ı Allah’ında emridir. İlk emri “oku” olduğuna göre ve burada cins ayırımı yapmadığına göre kadınların okuması farz olmuyor mu?
Bu düşünceyle ve heyecanla yeni okullarımıza atandık.
Bazı sebeplerden ötürü merkeze yakın olmam gerekiyordu, Milli eğitim müdürü,
-Şu köye bir ortaokul açılmış görünüyor, gider misin? Ancak işin çok zor, kurucu müdür olacaksın, eğitim öğretim açılalı iki ay oldu, kısa zamanda köy odasını üç sınıfa ayıracaksın, köyden de yirmi yaşına gelmemiş gençleri kayıt edeceksin, yeni öğretmenler gelene kadar ilk okuldaki öğretmelerle birlikte öğretime başlayacaksın.
Hiç düşünmeden “evet” dedim.
İlkokuldaki öğretmen arkadaşlar bilhassa İbrahim Özçelik Bey bize çok yardımcı oldu. Köy muhtarı Mehmet beyle birlikte köyden yardım topladık. Merkezdeki okullardan sıra, yazı tahtası, kağıt, kalem vb aldık. Bir ay içinde okulu faaliyete geçirdik.
Üçü kız olmak üzere on dokuz öğrenci kayıt yaptık. Daha sonra kız öğrencilerin birisini babasının isteği üzerine okuldan ayrıldı. Diğer kızların okuması için nur içinde yatsın Metin Ağabey aydın bir kişiydi, İbrahim öğretmenimizle de çok samimiydi onların çok etkisi oldu.
Böyle bir kurban Bayramı arifesinde evde otururken birden bir telefon geldi.
-Merhaba hocam telefonunu Abdullah’ tan aldım ellerinden öperim. Yaklaşan kurban bayramını kutlarım. Ben hastanende hemşeriyim sizin gibi öğretmenlerin sayesinde.
-Ne demek bütün öğretmenlerin vazifesi. Bende senin ve ailenin bayramını kutlarım.
-Okuldan ayrılan arkadaşın ne yapıyor.
-Ayırıldığı için çok üzgün.
O olay hala içimde bir yara olarak durur. Çünkü biz de vazifemizi tam olarak yapamadık.
Eğer o çocuğun babasını ikna etseydik. Şimdi belki de bana ikinci bir telefon gelecekti.
Kendimi affedemiyorum. Öyle ki aklıma geldikçe bazen mendilimin ıslandığını fark ediyorum.
-Hocam o sizin bahsettiğiniz Yaşa Metin 10 gün önce vefat ettiğini üzülerek söylüyorum. Hani üç kızdan biri okuldan alınmıştı işte o kız öğrencimiz. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah. Nur içinde yatsın. Kanser hastası imiş şimdi Ramazan Beyin eşi aradı. Selam ve dua ile.
Keşke bu haberi duymaz olsaydım!..
Yusuf Yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.