- 1000 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
APTALA APTAL DİYEN APTAL.
Yazının başlığı sizlere acayip gelmiş olabilir. Dolayısıyla da sorabilirsiniz ’’ Aptala aptal demek aptallık mıdır?’’ diye.
Aptala aptal demek elbette aptallık değildir ama bir aptala aptal derken kendiniz de aptallık yapıyorsanız işte bu durumda aptal dediğiniz kişi sadece aptalken siz katmerli bir aptal olursunuz.
Şimdi nereden çıktı böyle bir muhabbet?
Hemen anlatayım:
Geçenlerde vatandaşın biri bir video paylaşmış. Videoda herkesin Mahmut Efendi olarak bildiği İsmailağa Cemaati şeyhinin oldukça genç olan ( 15 - 16 yaşlarında bir tıfıl ) ama diğer müritlerin ağzının içine baktığı bir vaizi bir şeyler anlatıyor. Anlattıkları aynen şöyle:
’’Gözümüzün nuru Efendi Hazretlerinin Bursa Uludağ’da bulunduğu sırada onunla aynı mekanı paylaşma şerefine nail olmuş bir ihvan kardeşimiz şunları nakleder:’’
’’Efendi Hazretleri 2005 yılında istirahat için Bursa Uludağ’a gitmişti. Çarşambayı perşembeye bağlayan gece gökyüzünde dolunay vardı. Efendi Hazretleri o gece balkonda yatmak istediler. Tüm ısrarlara rağmen içeri girmek istemediler ve o gece balkona bir yatak serildi. Sabah olmuştu. Hatme Hace yapmak üzere toplandık.’’[*]
[ * Hatme-i Hacegan: Nakşibendi tarikatında bir tür zikirdir. Genelde ikindi veya yatsı namazından sonra yapılmakla beraber tarikatın değişik kollarında diğer vakit namazlarından sonra da yapılır. ]
’’Efendi Hazretleri çok sevinçliydi ve yüzü ay gibi parlıyordu. Kendisi bambaşka bir alemdeydi. Efendi Hazretlerimiz o sabah bizlere Allah-u Telanın aydan tecelli ettiğini ( Kendisini gösterdiğini) sabaha kadar uyuyamadığını ve ayı seyrettiğini anlattı ve devamında şöyle buyurdu: ’’Allah-u Teala dilerse ayda tecelli eder, aydan kula gözükür, ay, yıldız, koca güneş, bunların hareketlerinden neler oluyor neler...Büyük işleri Mevla başımızdan yürütüyor hiç haberimiz yok’’
Videonun hepsi bu kadar. Videodaki o tıfıl oğlan mutlaka başka şeyler de anlatmıştır zira bunlar mikrofonu kaptılar mı insanları bayıltıncaya kadar konuşmadan kolay kolay bırakmazlar. Şeyhin müridleri mübarek şeyhlerinin gösterdiği keramet karşısında haşyet ve hürmetten bayılırken mürid olmayanlar eğer böyle bir konuşmayı dinlemek mecburiyetinde kalmışlarsa sıkıntıdan veya öfkeden patlarlar. Ancak mevcut videoda tıfıl oğlanın konuşmasının sadece bu kadarı var.
Yüce Rabbimiz özellikle de ay dolunay halindeyken, aydan bizlere kendisini gösteriyor ama bizler maalesef Mahmut Efendi mertebesinde olmadığımız için göremiyoruz Rabbimizi. Bu arada Mahmut Efendi de en azından müridlerine ’’ Bu gece sabaha kadar uyumayın. Dikkatlice aya bakın. Rabbimiz aydan tecelli edecek. Belki içinizden bir iki kişi de olsa gören olur.’’ Diye hiç kimseyi uyarmıyor. (Bunu da Mahmut Efendi gibi bir mübareğe hiç yakıştıramadığımı anti parantez belirteyim)
Neyse..Videodan ve videonun bize anlattıklarından bahsettim. Eeee böyle bir video sosyal medyada dolanır da ona hiç yorum yazılmaz olur mu?
Millet aynen benim gibi boş gezenin boş kalfası olduğundan işi gücü zaten ’’ Ulan birileri bir video paylaşsa da şunu şöyle eleştirsem, dalgaya alsam ’’ olduğundan bir sürü yorum yazılmış bu videoya.
Tabii ki bu yorumlar içinde pek çok aklı başında yorumlar var. Ama aklı başında yorumların yanı sıra direkt o tıfıl oğlana ve şeyhine, o şeyhin yolunda ve izinde gidenlere pek çok sövgülerin olduğunu söylememe de gerek yok tabii ki. Yine söylemeye gerek yok, pek çok yorumcu tıfıl oğlanın söylediklerinin tamamen palavra olduğunu ispat etmek için bir sürü deliller ortaya koyma telaşına düşmüş.
’’Ulan geri zekalı ! ’’ Hitabıyla başlayan bu yorumlarda Kur’andan ayetlerle böyle bir şeyin olamayacağından tutun da Ay Tutulması ve Güneş tutulmasının bilimsel açıklamasına kadar her şey var.
Vatandaşın biri ise bakmış herkes tüm delilleri ortaya koymuş (!) Kendisine söylenecek söz, ortaya konacak delil bırakmamışlar adeta. Videoda söylenenleri tekrar tekrar dinledikten sonra ’’ Evraka (Buldum )’’diye donsuz monsuz sokağa fırlamış. Evet gerçekten de hiç kimsenin dikkat etmediği müthiş bir ayrıntıyı yakalamış (!)
Heyecan ve mutluluktan kalbi durma noktasına gelen bu vatandaş mahallenin ’’ Bu salak böyle çırılçıplak sokak ortasında ne yapmaya çalışıyor?’’ hayret sorularına aldırmadan tekrar evine dönmüş ve bilgisayarının başına oturarak tıfıl oğlana hitaben şu satırları yazmış yorum olarak:
’’ Ulan geri zekalı ! O devirlerde evlerde balkon mu vardı da senin şeyhin evinin balkonunda yattı?’’
Mutlaka sizler de bu çok çok önemli ayrıntıya dikkat etmediniz değil mi?
Herkes bilir ki 2005 yılında Bursa- Uludağ’da insanlar henüz Yontma Taş devrinden Cilalı taş devrine bile geçmemişlerdi. Hatta rivayet olunur ki o yıllarda yani bundan on üç sene önce Bursa- Uludağ ve çevresinde henüz ateş filan da icat edilmediği için insanlar avladıkları hayvanları pişirmeden yiyorlardı. Ev filan zaten yoktu. Bir iki ensesi kalın çamur-saman karışımı bir şeyler yapmıştı ama tabii ki onlara da ev denemezdi ve tabii ki o evlerde balkon olması da on üç sene öncesi için mucize olurdu.
Kısacası tıfıl oğlan çok büyük bir hata yapmıştı. Eğer işin içine balkonu katmasaydı, hem de o balkon 2005 yılında üstelik Bursa’nın Uludağ’ında bir balkon olmasaydı söyledikleri inandırıcı olabilirdi ama şeyhini 2005 yılında Bursa’da, Uludağ’da, balkonu olan bir evde, balkonda yatırınca usta bir gözlemci ve müthiş bir tarih bilgi birikimine sahip olan bu vatandaşımızın gözünden kaçmamıştı yalanı. Dolayısıyla da kendi hesabına bir çuval inciri berbat etmişti.
Konuyu güzel bir haberle bağlayalım mı?
Boyuna posuna bakmadan insanlara bir takım saçma sapan mesajlar verenler için de, o mesajlara sözde akıl ve uyanıklık dolu yorum yapayım derken aptaldan da aptal duruma düşenler için de bir ilaç geliştirmiş değerli bilim adamları. Yukarıda resmini gördüğünüz ilaç bu gibilerin rahatsızlıklarına çok iyi geliyormuş. Her vatandaşın cebinde ya da çantasında bulundurmasında fayda var. Zira bu gibi hastaların ne zaman, nerede karşınıza çıkacağı hiç belli olmuyor.
YORUMLAR
Değerli hocam;
Yazınızı okuyunca aklıma bir fıkra geldi. Beşer dediğimiz ayna nedir bilmiyor ya hep yönümüz karşıya ne yazık ki!
Bir gün bir adam karısına sordu:
"Aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak hem de bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum."
Karısı yanıtladı:
"Açıklamama izin ver. Allah beni sen çekici bul diye çok güzel yarattı ve beni de, ben seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!".
Birde böyle enteresan yorum yapanların bu yaz gününde nasıl hastalandıklarını anlamasam da meslek icabı bir ilaç önereceğim izninizle... ''Aferin'' diyorum ve bu mide şikayeti yaparsa ''lansor'' derler hastaya... Malum hazımsızlık kadar kötüdür mide şikayetleri.
Bence düşünmek gerek önemli olan konu mu, insan mı diye ...
Sevgilerimle...
Den(iz) tarafından 8/7/2018 4:03:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli hocam, geçenlerde haberlerde yer alıyordu; Norveç'te şöyle bir sonuçla karşılaşılmış: 1970'lere kadar her kuşak önceki kuşaktan 3 puan daha zekiyken, 1970'lerden sonra her kuşak önceki kuşaktan 7 puan daha az zeki çıkmış...
Uzmanlar bu durumu bilgisayar teknolojisine bağlamışlar...
Hani, biri psikoloğa "Çok mutsuzum, doktor, hiç gülemiyorum..." demiş...
Psikolog, "Tam zamanında geldiniz," diye cevap vermiş, "şehre bir sirk geldi, o sirkte bir palyaço var, gidin, izleyin, mutlaka siz de gülersiniz"
Adam acı acı "O palyaço benim, doktor" demiş ya, bu adam bana gelseydi "Türk sanal dünyasında gezinin " diye tavsiyede bulunurdum...
Burada, Edebiyat Defteri'nde bile 'Delinin sikini bellediği gibi' bellediğini ekleyip duranları gördükçe, Norveçli biliminsanlarının kanaatlerinin ne yönde olacağını tahmin edebiliyorum...
Herhalde şükrederlerdi...:)))
Selam ve saygılarımla.