- 808 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
Çaktırmadan tefsir olur mu?
Bazen oluyor, mürşidimin, bazı Kur’an ayetlerini ve/veya sûrelerini ‘onları tefsir ettiğini söylemeden’ tefsir ettiğine şahit oluyorum. Daha doğrusu, onlar öylece duruyor da, ben yeni farkediyorum. İşte, bunlardan birisi, bugün hakkında yazacağım Kevser sûresidir. Gerçi aynı konuyu daha evvel de kaleme getirmeye çalışmıştım, fakat bu metni farketmeden yapmıştım o zaman. Demek, varlığını sezmişim, ama teşhis edememişim. Şimdi o metinle birlikte konuşmayı deneyelim. Tevfik Allah’tan. Ve hamd yalnızca Ona.
Peki, Risale-i Nur’da, Kevser sûresinin ’çaktırılmadan’ tefsir edildiği yer neresidir? Bencileyin orası 24. Mektub’un Birinci Makam’ının 5. Remiz’idir. Ki şöyle başlar:
“Madem Cenâb-ı Hak var; herşey var. Madem Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücuda intisap var; herşey için bütün eşya var. Çünkü, Vâcibü’l-Vücuda nisbetle herbir mevcut, bütün mevcudata, vahdet sırrıyla bir irtibat peydâ eder. Demek, Vâcibü’l-Vücuda intisabını bilen veya intisabı bilinen herbir mevcut, sırr-ı vahdetle, Vâcibü’l-Vücuda mensup bütün mevcudatla münasebettar olur. Demek herbir şey, o intisap noktasında hadsiz envâr-ı vücuda mazhar olabilir. Firaklar, zevâller, o noktada yoktur. Bir ân-ı seyyâle yaşamak, hadsiz envâr-ı vücuda medardır.”
İşte, bence, burası tastamam ’Kevser’ kavramının bir tefsiridir. Çünkü Kevser, Efendimiz aleyhissalatuvesselama ahirette verilecek bir bereketli havuz olmasının yanında, onun varoluş şeklidir. (O bizim kevserimizdir.) Hatta, biraz daha ötesi, bize kattığı/öğrettiği varoluş şeklimizdir. Zira ancak onun öğrettiği şu ’intisab’ sırrıyla bizler anlık varoluşlarımızı sonsuzluğa taşıyabiliriz. Yoksa, eğer onun ders verdiği varoluş şekli olmazsa, dünyevî bütün varoluşlar aslında soyukesikliklerdir. Ebterliklerdir. Aynı bahsin devamında denilir:
“Eğer o intisap olmazsa ve bilinmezse, hadsiz firaklara ve zevâllere ve ademlere mazhar olur. Çünkü, o halde, alâkadar olabileceği herbir mevcuda karşı bir firakı ve bir iftirakı ve bir zevâli vardır. Demek, kendi şahsî vücuduna, hadsiz ademler ve firaklar yüklenir. Bir milyon sene vücutta kalsa da (intisapsız), evvelki noktasındaki o intisaptaki bir an yaşamak kadar olamaz. Onun için, ehl-i hakikat demişler ki: ’Bir ân-ı seyyâle vücud-u münevver, milyon sene bir vücud-u ebtere müreccahtır.’ Yani, Vücud-u Vacibe nisbetle bir an vücut, nisbetsiz milyon sene bir vücuda müreccahtır.”
Burada özellikle ’vücud-u münevver’ ve ’vücud-u ebter’ tabirlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Zira bence Kur’an da, kâfirlerin, Efendimiz aleyhissalatuvesselamı ’varoluş süresi/şekli’ üzerinden (yani erkek çocuğu olmaması üzerinden) yermesine, ’asıl/devam edecek vücud şeklinin ne olduğunu’ hatırlatarak cevap vermektedir. Hemen mezkûr sûrenin kısa bir meailin alıntılayalım: “(Resûlüm!) Kuşkusuz sana Kevser’i verdik. Şimdi Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl ebter (soyukesik) olan, şüphesiz, sana kin besleyendir.”
Evet, asıl soyu kesikler onlardır, çünkü varoluşun hakiki şeklini reddetmişlerdir. Sonsuzla bağ kurmayı öğreten o Nebi-i Muhterem aleyhissalatuvesselama düşman olmayı seçmişlerdir. Onun düşmanı olan elbette Allah’ın da düşmanıdır. Allah ise düşmanlarına varlık hazinelerinden bahşetmez. Kaç sayıda çocuğu, kaç kişilik aşireti, kaç yıllık ömrü olursa olsun. Madem ki, sonsuzlukla bağı kopuktur, o halde bu dünyada varlık gibi görünen halleri de yoksunluktur. Tuttuğu dikenlerin sayısı ancak yaralarının sayısını arttırır.
Hem burada ’namaz’ ve ’kurban kesme’nin birlikte anılması da ayrıca bana sırlı geliyor. Çünkü kurbanın kesilmesi görüşte ’yokluksal’ bir eylemdir. Olan, bir canlının ölümüdür. Fakat, o ’yokluksallık/ademîlik’ altında bir ’varlık/vücudîlik’ hazinesi gizlidir ki, Allah’ın rızası böylece elde edilir.
Hem namaz da, tıpkı kurban gibi, zamana atılmış bir kesiktir. Günü beşe böler. Beş yerinden faniliğin kanını akıtır. Varlıksallık umduğumuz fani iştigallere güzel bir fasıla verir. Fakat onun da bu ara verişi de aslında ’asıl hayra’ eriştirişidir.
İşte, Aleyhissalatuvesselamın hayatı da, müşriklerin penceresinden ne kadar ademî/yokluksal görünürse görünsün, varlığın en geniş membaıdır. Hakikatidir. Hakiki varoluşudur. Öyle ki, ancak ona yaslanan varlıklar, ahirette ayakta kalırlar. Böyle olacağı için de asıl soyukesikler şunlardır. Yani onun getirdiği nurdan nasipsizlerdir. O nasipsizlerin kalacağı yurt, yokluğa dair her acının tekrar be tekrar tadılacağı, bir cehennem yurdudur. O Rahman u Rahim bizi öyle kuyularda boğulmaktan korusun. Âmin.
YORUMLAR
demirelim_46 tarafından 12/2/2018 2:28:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
demirelim_46 tarafından 12/2/2018 2:27:07 AM zamanında düzenlenmiştir.
belkibirharfimben
Metninizde birçok hastalık teşhis edilebiliyor Filiz Hanım. Örneğin: Bir faşist olduğunuz Bediüzzaman'ı, meşhur olduğu Said-i Nursî yerine, Said-i Kürdî diye anmayı tercih etmenizden anlaşılabiliyor. Belli ki ırkçısınız. Sonra Fetullah'a Bediüzzaman'ın yetiştirmesi demişsiniz. Yanlışınız var. Onlar birbirlerini hiç görmediler. Kaldı ki Fetullah'a muhalefet eden gruplardan birisi de nurculardı. Bediüzzaman'ın hâlâ hayatta olan talebelerinin 17 Aralık öncesinde-sonrasında kendisine karşı beyanatta bulunup devletin yanında durdukları meşhur bir gerçek. Bu noktada, eğer aramak niyetiniz olsa, Google'da bir küçük aratmayla mebzul miktarda bilgi bulabilirsiniz. Mehmet Kırkıncı Hoca'ya gelince. Allah ona rahmet eylesin. Kendisinin devletle bir alıp-veremediği hiçbir zaman olmadı. Hatta onun da malum dönemde devletin yanında olduğunu açıklayan beyanları var. Bir dolu var hem de. Ama işte... Siz aslında kalbinizde birikmiş bir kini buradan kusuyorsunuz. Belki bu kinin ailenizde-bireysel yaşamınızda başka hayalkırıklıklarıyla da ilgisi var. Belki bütün sorunlarınız bu yaradan kendisini dışarıya akıtıyor. Fakat yine de yazık. Ulemaya düşmanlık etmekle kimsenin dünyası da ahireti de düzelmez.
belkibirharfimben tarafından 8/5/2018 3:41:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Filiz Şahin.
azıcık delikanlı ol benimle yazışıyorsun ahlaksız birey, aileyi ne diye karıştırdın çok mu canın yandı
o zaman buyur oku
İngiliz pusulasıyla Allah mı aranır, daha çok bağır belki Allah'ı kandırırsın.
bana sizden dost lazım değil uzak durun ingiliz postaları,
islama verdiğiniz zararın haddi yok hesabı yok biri itiraz edince hemen saldırın küfredin dinsiz ilan edin düşman ilan edin kaleleriniz inşallah yıkılıyor görüşürüz vakti gelince
fetoş içinde bağırmıştı nurcular vaktinde şimdi hepsi sövüyorlar .
belkibirharfimben
Filiz Şahin.
yetiştirmesi ifadesini işine geldiği gibi yorumlamışsın, birebir temastan bahsetmiyorum anladın safa yattın
aileyi sen karıştırdın ben dahil bile olmadım
fetullah gülen hangi cemaatin lideriydi ve yol çamura saplanınca nurcular feryada başladı
adamın adı saidi kürdi ben uydurmuyorum senin gibi bediüzzaman diyemem müslümanım ben kula tapmam buyur tap
sonrada feryad et kavga var koşun diye
müslüman ırkçı olmaz, faşist olmaz müslümandan cahil olmaz
müslüman kafir pusulasıyla Allahı aramaz
nasıl müslümanlarsınız bilmiyorum ama Allah ıslah etsin de gözünüzü açsın
unutma ingiliz pusulasıyla Allah aranmaz
cevap filan yazma bana ahlaksız birey
2 sorum olacak
1. Risale-i Nur nedir?
2. KEHF Suresi 54. ayeti ortadayken ben tefsir mevzuun anlamıyorum zaten sizin yazınıza konu olan risale-i nur dediğiniz kitapları da anlamıyorum, okudum !
Allah, örneklerle açıkladım diyor zaten !
Bu durumda size mi risale yazarına mı Allah'a mı inanalım?
hayır Kevser suresi peygamberimizin erkek evlatlarının vefat etmesi yaşamamasını bahane edip önünü yolunu kesmek isteyen müşriklerin lafına sözüne karşı indirilmiş olan bir sure
Kime inanalım acaba?
sağlıkla kalın
belkibirharfimben
Filiz Şahin.
Nur cemaatinin temelidir bu yahudi usulü yani iğneyle kuyu kaz hissettirmeden hücrelerine nüfuz et karşı çıkan olursa dinsizlikle suçla bertaraf olunca yolunda ilerle siz ve sizin gibiler yüzündrn insanlar KUR'AN okumak yerine bu acayip kitapları okuyor. Niye İslamı zorlaştırıyorsunuz li derdiniz ne islamla Siz Allahtan daha mı iyi biliyorsunuz ya sa saidi kürdi?
Allah resule sorun diyor saidi kurdi resul mü? Allah neyi noksan ve kapalı demiş de risalelerde açıklıyorlar bilmiyorum ancak iyi niyetli bir yaklaşım değil çünkü M. Kırkıncı ve Fetullah gülen onun yetiştirmesidir siz de benim kadar biliyorsunuz!
Soruma yanıt veremediniz ama bana kibirli demeyi cevaptan saydınız oysa ki bana kibri yakıştırırken kendi kibrinizi göremediniz.Allah biziı slah etsin yanın da da sizi ıslah etsin.
belkibirharfimben
Demircioğlu
Böyle bir yazıya bu kadar klişe bir yorum yapılması üzücü. Aynı zamanda ilginç bir durum. Derinlik algısının zayıflığına ve yüzeyselliğe yordum ben.
Ben bu yazarın yazılarını takip ediyorum. Hem edebi hem fikri açıdan hakiki manada kaliteli yazılar kaleme alıyor. Çoğunluk gibi sanat yapmaya çalışmak yerine sanatı bir araç olarak kullanıp madde ile mana, fizik ile metafizik arasında bir denge kurma gayreti güdüyor. Görüneni vesile kılarak görünmeyeni anlamaya, en azından sezmeye çalışıyor. Yazılarına bakılırsa seziyor da... Düşünürken inanıp inanırken düşünmenin sırrına ermiş biri bana kalırsa.
Yorumunuzdan Allah'a inandığınız anlaşılıyor Filiz Hanım. Peki size sorsam: Allah'a nasıl inanıyorsunuz?
Nasıl bir cevap verirsiniz?
Ben bu sorunun cevabını bulabilmiş değilim. Yazarın bulduğunu da iddia edemem fakat bu hususta gayret sarf ettiğinin, imanını yetersiz görüp hep daha fazlasını arzuladığının kanıtları olarak yazdıklarını gösterebilirim.
Allah'ın söylediklerine inanıyor olmak, Allah haricinde kimsenin söylediklerine inanmamayı gerektirmez. Siz ebeveyninize, eşinize, çocuklarınıza, hatta kendinize inanmaz mısınız meselâ? İnanmasanız zaten huzurlu bir hayat yaşayamazsınız.
Kur-an ve Sünnet'e aykırı olmadığı müddetçe İslam'a dair söz söyleyenlere elbette inanılabilir.
İman dallı budaklı, her bir dalına ip merdivenler döşenmiş dipsiz bir kuyudur benim gözümde ve insan bu kuyuda yanılmadan, yanlış istikametlere sapmadan ilerleyebilmek için, kuyuda en azından bir mesafeye kadar ilerlemiş rehberlere ihtiyaç duyar. İhtiyaç duyar çünkü tek başına gitmeye çalışmak haritasız, pusulasız dünya turuna çıkmak gibidir. Belki gidilir fakat bir ömre mal olacağı gibi insanın yanlış yollara sapmasına da neden olabilir.
Siz olaya maddesel ve yüzeysel baktığınızdan işin mana boyutunu ve derinliğini kaçırıyorsunuz. İslamın dışa vurumu, yani şeriat bile başlı başına bir ilimken derinliğinin ve bir mana boyutunun olmaması beklenemez. İşte bu mana boyutu ve derinliğin adı tasavvuftur. Tasavvuf insana inanmayı öğretmek ve onun önündeki en büyük engel olan nefsi terbiye etmek için, insanı bahsettiğim dipsiz iman kuyusunda yalnız başına bırakmamak için vardır. Tasavvuf daha çok iman için vardır. İnsana kul olduğunu hatırlatmak için vardır. Kul olmak ise kul olmaya çalışanları taklit ederek ve zamanla taklit edilecek hale gelerek sağlanabilir. Bu yazar bunu yapmaya çalışıyor. Allah imanını artırsın. Gazasını mübarek eylesin, bizi de nasiplenenlerden kılsın.
Saygılarımla
Filiz Şahin.
ben sizin aydınlık dediğiniz yerden Allah'a sığınırım bana Allah yeter
yolunuz açık devam edin buyurun
Demircioğlu
Düşünürken inanıp inanırken düşünen insanın, fikri olgunlaştırmak neticesindeki yakınlaşacağı Allah'tır. Bu ancak fikir çilesi çekerek sağlanabilir. Görünenle oyalanıp görünmeyeni görememek, görmezden gelmek, "Bana Allah'la bu kadar yakınlık yeter." demektir.
Benim derinliğim beni tatmin etmiyor ki cümle âleme yetsin! :) Kendi yüzeyselliğimin içinde boğuluyorum ben. Umarım birgün bir can simidi atan olur da kurtulurum. Kim bilir bu sayede yüzmeyi bile öğrenirim bakarsınız.
Saygılarımla.
Filiz Şahin.
Küfür İslam’dan bütün hıncını tasavvuf ile almıştır. Ercümend Özkan
ben Allah'ın kuluyum siz aracılarla Allah'a varabiliyorsanız varın
ben fikrimi söyledim bitti
Allah'ın kuluna bediüzzaman denildiği yerde hangi Müslümanlık hangi İslamiyet hangi samimiyet hangi iman. Buyurun kimi takip ediyorsanız edin. islamı daha da zorlaştırın hatta verin Hristiyanların eline Müslüman görünümlü Hristiyanlar yetiştirsinler. nasıl olsa amentüde birlikleri varmış ya...
ben geriliyorum ve kırıcı olabiliyorum konuyu noktalamakta fayda var size saadetler dilerim. lütfen yazışmayalım, iyi günler
Demircioğlu
Filiz Şahin.
Demircioğlu
Filiz Şahin.
gelişine vurdum gol oldu /dalga geçtim sizinle çok derin düşünce adamısınız ya ondan anlamadınız zaar ki
yazma diyorum yazıyorsun
NE İSTİYORSUNUZ?
Demircioğlu
Allah'a emanet olunuz.