- 474 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
iç alemin aşkla evrimi..
bir fulbolcunun istemediği tek şey vardır o da savaştır,bir hakimin de yargıladığı sözler kendinden oluşturmuş olduğu kendi kural ve kaidelerindeki savaş kırıntılarıdır.bir insanın istediği tek şey kendinde bulduğu yargılayıcı ve onarıcı sözleridir,bu sözler kendini tanımaya ve kendini bulmaya yarayan temel yargılardır.
bir insanı neyle yargılarsan sözünde o belirir ve toplumun aynası olur o ışık olur. toplumu yargılayan ve de toplumu oluşturan temel yargı sözdür.bir insanın değişik cihetlerle büyük kıldığı temel nesne insanın kendisidir.
insana verilen temel değer sözündedir. değerli kılan birşey varsa o da insanın sözüyle metabolizmada kalıp giydirdiğidir.
bir insan kendini tanıma yolunda kesinlikle toplumun istifade ettirdiği sözlerden beslenmelidir.
insanın bünyesinde denge ve fren işlek bir dünyayı oluşturamıyorsa toplum yadırgayacak bir özneyi bulamamış olmasından kaynaklı olur.
insanlardan utanan ayıplama korkusu yaşayan bir insanın kendini topluma sunması için öncelikle toplumun sunduğu karekteri bilmesi lazım.toplumun sunduğu karekter özünde bir öze değdiremiyorsa bu toplum boşluktadır.toplumu oluşturan temel yargı özdür.özü oluşturmakla toplum karekteri oluşturmak bütüncül nizam gerektirir. nizamı oluşturan birey her ne kadar küçük bir dünyaya sahip olsa da karekteriyle toplumu kendine aşık ettirebilir.
insan insanın dilinde insan olmadan ki düşüncesindendir.kendi dünyasının alevinde küçük dünyaları bulundurması büyük olduğundan dolayı değil aşk olduğundadır.bir şey eğer küçük gözlerle bakılırsa küçük dünyada öyle algılanır büyük bir düşünceyle beslenirse büyük bir nizamı oluşturacak dünyayı kendinde bulundurduğu için küçük dünyaların kendisine hizmet ettiği bilinci oluşur..
dünyadan çıkıp başka dünyayı izlemek tanrının yaralışındaki temel gayenin kendinde açıklanmasına vesile olur..
gözleriyle gözlem yapan bir insan herşeye muktedir bir dünyayı kendinde görebilir..
kendi dünyasının büyüklüğünü ve de küçüklüğünü başkasının dünyasında izleyerek belirleyebilir..
küçüklüğü darlıkta aranmaz..
iç alem ,insanın kendi bünyesinde kendi karekteriyle sevişmesidir.
bir iç alemde kalem ve kağıt yoksa noksanlık yaşar kendi karekterinde
bünyesinde kalıp giyen ve de ferasetiyle dünyasını dolaşan her ne varsa topraktır..
kendini dış dünyada takip eden ve de dünyasıyla barışık bir alemi belirleyen bir kendi oluşturmalı beyninde
eğer bir insan kendine okşatmadan kendisiyle muamele edemiyorsa kalemi kağıda değdirmiyor demektir
insanın ahlakında yaşam felsefesi diye bir şey yoksa ve bunu kuramamışsa yaşamın kurucu özelliklerinden istifade edemiyor demektir.
yaşamı oluşturan bir dünya kendinden geçmek değil kendini aşmaktadır.
kendini aşmak sonsuz olan söz ve özlerden beslenerek olur ki bu da kendi kalbinin sesini dinlemekledir...
eğer bir insan kendindeki kalbin özün nereye varacağını beyniyle çözemiyorsa da o insan aklıyla birleştirmiş kalbini.kalp insan ile beyin arasında bir yerdedir.
kendi iç aleminde koruyan ve güvenen bir sıfatla kendinde başkasını barındırırsa o insan aşk olur.
aşk kendisi için yartıldığı bir dünyayı hiçbir cihetle değişmez .
hiçbir dünya çürütülmüyor sadece aşkın uğrunda evirim geçiriyor.
aşk sonsuz bir duyguyla değişiyor ve de ilerliyor ...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.