- 676 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİDENE PAKLA
Bizim Durağanlı çalışmak için geldiği İstanbul’da Sultan Ahmet Meydanını dolaşırken acıkır ve bir lokantaya girer. Garsona bağırarak seslenir:
__ Hop Gardaş! Masaya bidene pakla getü, der. Garson, adamın parasının az olduğunu düşünerek mutfağa gider ve içinde bir tane baklava olan tabakla geri döner:
__Buyurun efendim baklavanız, der. Bizim Durağanlı şaşkındır. Bozuntuya vermez ve yine garsona:
__ Gardaş! Bidene pakla getü sağa zahmet, der. Garson çaresiz bir kez daha mutfağa gider ve bir dilim baklavayla masaya döner. Bizim Durağanlı dayanamaz:
__ Gardaş, ben baklava istemedim! Bideneyle pakla istedim, der. Garsonun sabrı artık taşmıştır. Sesini yükselterek:
__Gel mutfağa! Gel şu bidene paklayı göster, der. Sandalyesinden çarçabuk doğrulan Durağanlı, yan masada pilav üzeri kuru fasulye yiyen müşteriyi görünce gözleri parlar: Müşterinin şaşkın bakışlarına aldırmadan eliyle göstererek:
__ Aha bunun aynısından istiyam, der ve devam eder:
__ Bak gardaş! Biz bu kabuksuza “dene” deriz, siz pirinç dersiniz. Biz bu ayşegıza “pakla” deriz, siz fasulye dersiniz. Sözün kısası gardaş biz paklasuz dene yemeyüz, başka da yemek bilmeyüz!…
Yazan: MEHPARE GÖKÇE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.