- 1140 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BU GÜN ELİNİ TUTTUM...
Koruyucu sevgimin inhisarında, z/amansız bir tasa bellemek ve isimler durağında adımla nakşeden bir hürmeti sunmak evrene.
Gönül borcum var madem bir de matem bellediğim kalemim.
Hangi im’in derdindeyim kim bilir yine tek nüsha almak adına içimin matbaası geceye ve hüzne ayarlı.
Sağdıcım bellediğim sonrama da rest çektiğim.
Hayatın külliyesinde tek bir heceden de hallice.
Istırap bellenen rahvan bir dokunuş; aslında değil de ezelinde kayıtlı o günce.
Derme çatma olmalı aklımın kulübesi ve tek oda yalnızlığı ihlal edenlerden alacaklı bir cümle nazarında.
Beyit beyit yol var önümde derken hükümler derleniyor derken zaman saf tutuyor.
En muzdarip olduğum duygu yine duygusallığın tonunu ve tınısını bir türlü ayarlayamadığım.
Ay’ı az evvel uyuttum koynundaki tek yıldızı çaldım senin yerine bir de name name dökülen isminin kıvrımları.
Hangi rüyama sahip çıktım da uyandım ansızın? Hangi rotamı sabit kıldım da varamadım hiçbir yere?
Kerpetenle sökmeliyim kalan dişlerini zulmün ve zalim yanlısı kim ise belki içimdeki o nüktedan seyirdir zulme karşı geldiğim ve gördüğüm tüm zulmü Hakkın nezdinde bertaraf edip hiç kalkışmadığım.
Bir yazı başlığı aramadan çıktım yine yola artık nereye düşerse yolum sanırım bir hastane güncesi derlemeliyim her odaya not düşen başhemşirenin maskesinin ardına gizlediği o gülümseme. Çalamadılar işte çalamayacaklar da: hala gülümseyebiliyorum tüm yorgunluğumu ifşa etsem de sanırım hayali bir öpücük kodluyorum alnına iz düşmek iyinin ve güzelin sonra da şükretmek.
Hala nefes alıyorum ve koşabiliyorum da: lakin ne toplu taşıma aracına biniyorum ne de toplama kamplarına görev üzerine sürüldüm. Gönüllüyüm ben hele ki gönlümde toplu yaşayan onca sevdiğim insan ki haberleri bile yok. Olsun da. Varsın haberleri olmasın. Oldu da ne oldu bu güne kadar? Sadece hüzün resmedildi ve ayrılık: sanırım sevginin doğurganlığında kibre davetiye çıkaran. Üstelik gözlerine bakmadan rahatça konuşabiliyorum aslında dokunmam bile yasak iken iyi de fizikken kimse yok çevremde sadece kuru gürültü ve çemkiren iblis lanet okurken insanoğluna ben payıma düşenle restleşiyorum.
Rabbimin hükümranlığında bir beyit ısmarlıyorum sadece mazlum ve Allah arasında hele ki o çekili perde bile uçuşurken yaşlarım yine beni hizaya getiren sonramı bilmesem de aslında bilmek filan da istemiyorum. Ne derdim ne tasam yeter bu duygumu tamlamaya.
Zaman mıhlandı.
Ölüm mimlendi.
Yılan uykusundan uyandı işte.
Zehrimi içime saldım ve panzehir ile çarpıştı bir anda tıpkı bela ve duanın karşılaştığı o fasılada yüce Rabbim kanatlarıma yeni benekler eklerken.
Hazin de olsa hayat… ne yani hep mi hüzün, diyenleri tensiye edip de kurmaca bir mutluluk mu iz düşmeli satırlara?
Yalandan da olsa mutlanan benliğimle pek iyi değil aram madem aslında insanları çok sevsem de aram onlarla da iyi değil. Hep iki uçtayım: bir suskun bir geveze.
Dün dertleşiyordum ki bir dostumla-tınısındaki ahenge bakar mısınız?
Sonra ne mi oldu?
Kuyruğunu sıkıştırdı ve gitti zaten gelip selam vermesi bile bir mucize iken saniyelerle sınırlı olsa da yanımda olduğunu düşünmeme vesile olmuştu.
Annemin kulakları çınlasın ve beni gerçekten sevip de tanıyan kim ise:
Saflıktan muzdaripim ya… gerisini siz getirin.
Çalıntı selamlarım yok benim ve yalan sevgilerim de sanırım en güzelini yapıyorum: gözlerinin içine bakmadan ve dokunmadan ve korkmadan da bir gün gider mi diye… evet, evet, sessizce seviyorum gerisi geliyor zaten.
Ne ben değişiyorum ne de karşımdakinden talep ediyorum. Üstelik içinde her ölçü sevgi mevcut: aşk, hüzün, merhamet, yalansız ve sıra dışı sevmelerin uzmanıyım madem…
Gönülde tek zerre tortu kalmadı yazmaya düştüm düşeli.
Ah’larımı yok sayıp, sırlarımı da imlere sakladığım ben hepten kayıplarda ve kozamdayım… bir de İlahi Aşkın resmettiği o huzur yok mu?
Bu gün elini tuttum.
Aslında senin elini tuttum ve sen fark bile etmedin oysaki biz buna alışıktık bir ömür boyu.
Elini tuttuğum kim varsa yine bihaber o temastan, seviyorum ben tüm saflığımla, tüm insanlığımla ve merhametlilerin en merhametlisi rıza göstersin diye içimde en ufak şüphe ve kötü niyet olmadan seviyorum ve niyazlarımda sarmalıyorum tüm dileklerimi.
Gök bu gün tam ortasından yarılacaktı zannımca ne de olsa o meşhur haber kanalındaki sevgili meteoroloji editörü günler evvel uyarmıştı bizleri. Sonra ne mi oldu? Ağladığımı kimse görmedi ve en çok da buna sevindim sonra da tam ortasından tamir etti doğa ana, göğü ne de olsa meleklerin ve huzurun alfabesi gök kubbe en çok da hava karardığında İlahi Gücün varlığına doya doya nail olduğum.
Bu gün de hava yağmurlu/ymuş ve ne mutlu bana ki; kimse görmeden eşlik edeceğim tabiat anaya.
O da bilmiyor onu ne kadar çok sevdiğimi tabii ki Allah’tan sonra.
YORUMLAR
Her cümlesi bir alkışı hak eder nitelikte derin ve incelikli.. Okumak sıkmadı aldı götürdü..
Kişisel yorumum yağmuru bende bekledim normalde korkutsada gökgürültüsü şimşek.. O gün olsun istedim..
Yazara selamlar ve tebrikler..
Gülüm Çamlısoy
Sunumunda olumsuzlukların yine sağanak misali...
Sevgi en ulvi farkındalık ve ne güzel ki; bir şekilde olgunlaşıyoruz içimizde saklı o çocuğu da unutmadan.
Güzel yüreğinize çok teşekkür ediyorum.
O kadar sıkıntılı bir süreç ki eşlik eden ve yine yağmur misali gönüllerinize sığındım.
Tüm sevgimle.
kasım yağmuru
Yürek sesiniz daim olsun..
Sevmek insana en çok yakışan duygulardan biri. Ruhun da ilacı aynı zamanda.
Bazen düşünüyorum acaba insanların birbirlerine ayıracak zamanları mı yok, öyle ya hayat şartları malum. Hep bir koşturmaca. Ama yine de sevmek gibi sevildiğini hissetmek de güzel sevildikleri tarafından bir insan için.
Bazı insanlar daha çok dile getiriyor sevgisini bazısı ise içinde saklıyor ya da dışa yansıtamıyor.
İnsanları olduğu gibi kabul etmeye çalışmak belki de iç huzuru için başlıca maddelerdendir. Herkes farklı yapıda sonuçta, bazı özellikler benzerlik gösterse de.
Son zamanlarda özellikle her türlü iyi duyguyu çabucak tüketip nefret ve öfke gibi duyguların altındaki ateşi durmadan körüklüyoruz. Yüreğinde sevgi büyütenlere ne mutlu.
Allah sonumuzu hayır etsin inşallah.
Kutlarım yazınızı.Sevgilerimle
Gülüm Çamlısoy
Güzel yüreğinizle eşsiz bir özet sunmuşsunuz yine duyguların hakkını veren.
Sevmek çoktan rüştünü ispatlamış bir duygu ama bir o kadar çok ve çabuk tüketilen.
Her şeye rağmen ve de tüm olumsuzluklara...evet, sevmek gıdası tüm sıkıntı ve zorlukların.
Sunumu ise farklı olabilir: bazen sessizce bazen uzaktan bazen gürültülü en çok da dualarımızda eksik etmediğimiz.
Göz ardı edip nice nefrete emsal.
Yok sayıp kırgınlıkları.
Yine ve yeniden bir de güven duygusu eşlik etti mi...işte çözümsüz her şeye somut bir gerçeklik ve hoşluk kazandıran.
Çok teşekkür ediyorum sevgili arkadaşım.
Tüm güzellikler sizinle olsun İnşallah.
Yürek dolusu sevgimle engin yüreğinize...
SEVMEK SEVMEK SEVMEK
EN SİHİRLİ VE DE EN ZOR OLANI
BAŞARMIŞSANIZ NE YÜCE
SAYGILARIMLA
Gülüm Çamlısoy
Sağ olun çok sağ olun değerli şairim.
Saygılar, selamlar...
Yüreğiniz dert görmesin asla.
Tabii ki Allah'tan sonra...
O'nun sırası yok!
O'nun zamanı da, mekanı da yok... Her yerde, her zaman...
Ya biz, öyle mi?
Önce "hak ettiği" kadar...
Sonra da "mahremiyetini bilebildiğince..."
Tebrikler Gülüm Hanım.
Gülüm Çamlısoy
en uzağımda.
varlığım kadar hiçliğim.
gölgem kadar yalın ve yalnız.
bir şiir kadar kalabalık.
Rabbimin izniyle.
yeter ki; O istesin.
sonsuz teşekkürlerimle.
selamlar, saygılar kıymetli hocam.
anlatamadıklarımız ama her şeyi işiten ve duyan İlahi Gücün varlığı sayesinde huzura nail olduğumuz.