- 595 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sosyal Demokratlarımız Ne Kadar Demokrat!..
İnsanlığın günümüze kadar kavuştuğu en iyi yönetim biçimimin demokrasi olduğu gerçeği yadsınamaz. Yurttaşları kucaklayan, onların istemlerine olabildiğince yanıt veren gerçek demokrasiye kavuşmak adına insanlık büyük mücadeleler vermiştir. Bu uğurda nice acılar yaşanmış, düşün insanları ve halklar bedeller ödeyerek demokrasi ağacı yeşertilebilmiştir.
İnsana dokunan, en faziletli yönetim biçimi olan demokrasilerde yöneten ve yönetilen yurttaşlar arasında paralel kaplar örneği bir denge vardır. Yönetenlerin seçiminde, yurttaşların görüşlerine olabildiğince saygı duyulur. Onların, parti organları seçimi ve parti tüzüğünün oluşturulmasında fikirleri ve oy hakları hep göz önünde tutulur. Partilerin her organının göreve getirilmesinde ön seçim yapılması işin kimyasını oluşturur. Seçilenler de yurttaşların istemleri doğrultusunda icraat yaparlar…
Demokrasiyi özümsemiş, kalkınmasını sağlamış ülkelerde seçimleri kaybeden iktidar partisinin yönetici kadroları istifa eder. Yerlerini partilerini gelecek seçimlerde utkuya taşıyacak yeni kadrolara bırakma olgunluğunu gösterirler. Bu ilke sadece iktidarı kaybeden partililer için olduğu kadar muhalefetteki partiler içinde geçerlidir.
Şöyle ki, muhalefet partileri yapılan seçimlerde başarı sağlayamazsa ve de bir önceki oy oranından daha az oy alırsa bu kez partinin yönetici kadroları da yerlerini başarı vadeden arkadaşlarına bırakır. Bu uygulama demokrasinin olmazsa olmaz tahammülü olarak işler. Özetle partilerin yönetim biçimleri, tüzükleri halkın her aşamada yönetime katılmasına uygun biçimde yapılmıştır.
Bir kez şu gerçeğin altını kalın çizgiyle çizmek gerekir. Demokrasi; demokrasi kültürünü özümsemiş insanların rejimidir. Demokrasi kültürü ise ancak yurttaşları nitelikli ve uzun soluklu eğitim-öğretim tedrisatından geçirerek sağlanır.
Gerçek demokrasinin işlediği ülkelerde parti yöneticileri keyfi yönetime yöneldiklerinde onları göreve getiren aydınlanma yaşamış, eleştiren, sorgulayan yurttaşlar onlara her zaman hesap sorma, değiştirme olanağına sahiptir. Parti tüzükleri buna uygun yapılmıştır.
Demek ki, çağdaş demokrasilerde keyfi idare olgusundan bahsedilemez. Seçilen ve seçenler görev ve sorumluklarının bilincindedir. Kurallara uymayanlar her zaman sonucuna katlanır.
Deveye sormuşlar, “Neden boynun eğri?” Yanıtlamış deve bu suali, “Nerem düzgün ki!” Ülkemizde hangi alanda işler bilimsel verilere uygun yapılmaktadır!.. En iyi bu kıssa betimlemektedir yurdumuzdaki çalışmaları. Öncelikle kabul edelim: Partilerimizin tüzükleri antidemokratiktir. Seçimlerde çok yüksek oranda seçim barajı uygulanmaktadır…
Gerek genel gerekse yerel seçimlerde partilerimizin yönetim kadrolarında bulunan 3-5 kişi belirlemektedir seçilecek adayları. Adaylarda aranan en önemli kıstas; genel başkana ve partinin yönetim kadrosuna biat etmeleridir. Es kaza da olsa kendisini aday gösteren, seçilmesini sağlayanları eleştiren bir milletvekili ya da belediye başkanı partide istenmeyen adam ilan edilir. Kısa sürede de ipi çekilir.
Ülkemizde parti başkanlarının ve de partilerin yönetimlerindeki çekirdek kadroların seçim yenilgileri aldıklarında yerlerini yeni kadrolara bıraktıkları görülmemiştir. Gerçek ve çağdaş demokrasiye kavuşmamız için nice taze baharların geçmesi vede biz yurttaşların yüzlerce fırın ekmek tüketmemiz gerekmektedir.
Sürekli demokrasiden dem vuran, devletimizi kuran partinin önünde bir büyük fırsat oluştu. Demokrat olduklarını dillendiriyorlar her platformda! Yaklaşık üççeyrek asırdır iktidar olamadı devletimizi kuran parti. Önlerinde iki seçenek var şu anda: Ya sürekli dillendirdikleri demokrasinin gereğini batının demokratları gibi yapacaklar ya da tarih olmaktan kurtulamayacaklar.
Takip edilecek yol bellidir. Öncelikle iktidar olmaya başaramayan kadrolar koltuklarını boşaltacaklar. Tıpkı batı ülkelerindeki seçim kazanamayan, girdikleri seçimlerde oy oranını düşüren siyasilerin istifa etmeleri gibi.
Parti tüzüğü ivedilikle değiştirilip halkın yönetime katılmasının önü açılmalıdır. Artık iyice görüldü. Demokrat olmanın gereğini yapmayan, seçimlerde nal toplayan parti yönetimindeki kadroların kişisel çıkarlarından öte bir şey düşündükleri yok!.. Bu kişilerin halkın umutlarını karartmaya, genç kuşakları karamsarlığa itmeye asla hakları yoktur.
Sözün özü yıllar sonra partinin oy oranının yüzde otuzların üzerine çıkaran genç, dinamik, donanımlı, kararlı… partinin cumhurbaşkanı şans tanılmalıdır ivedilikle. Genç ve yeni kadroların önü açılmalıdır…
Ülkemizin aydın geleceği için bu eylem zorunludur. Aksi durumda genç kadroların önünü açmayan partinin genel başkanının ve başkanın çevresinde bulunanları tarih asla affetmeyecektir.
Dürüstlüğüne ve yurtseverliğine güvendiğim partinin genel başkanı artık misyonunu tamamladı. Şimdi ona kutsal diye niteleyeceğim bir görev düşmektedir. Yurttaşları özellikle gençlerimizi heyecanlandıran, seçim mitinglerinde meydanları dolduran öğretmen kökenli cumhurbaşkanının önünü açmalıdır. Umuyor ve diliyorum parti lideri çevresinde çöreklenmiş seçimlerde başarı sağlayamayan, yurttaşlara umut veremeyen kadroları tasfiye edecektir. Ülkemizde demokrasi ateşinin yeniden canlanmasının yolu budur.
1946 yılında çok partili hayata geçmemizin yolunu açan devleti kuran partinin ülkemizde gerçek demokrasiye geçiş için üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getireceğine inanmak istiyorum.
Demokrasinin bu topraklarda yeniden kök, budak salması ülkemizdeki sosyal demokratların gerçek demokrat olup olmadıklarının da bir göstergesi olacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.