- 680 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
on ikinci bölüm TECAVÜZCÜ MUSA'NIN ŞANSI
ON İKİNCİ BÖLÜM TECAVÜZCÜ MUSANIN ŞANSI
Musa’nın işleri oldukça düzelmişti . Nurcan’ın bebeği bereket getirecek diye, bütün aile seviniyor, yine de Hüsmen Bey, hamileliğin sekizinci ayı olmasına rağmen , kızının evine gitmiyordu. Nurcan’ın annesi ve ablası ise , Melike Hanım’la gayet iyi anlaşıyorlardı. Erkek olduğunu öğrendikleri torunları için ,örgüler örüp, isimler beğeniyorlardı. Çingene kızı Muradiye, dükkana gelirken, artık pantolon ve gömlek giyiyor, dolgun göğüslerini cömertçe sergileyerek gülümsüyor ve bazen gömleğinin eteklerini düğümleyerek incecik belini sergiliyordu. Musa için canla başla çalışıyordu. Dükkan tertemiz, kapının önü pırıl pırıl ve ikisinin de işleri gayet iyiydi . Kız sen pek de esmer değilmişsin . Benim ki, güneş yanığı be Musa Abey. Bir de saçlarımı , az açık boyatabilsem , sen işte o zaman gör beni. Kaç yaşındasın kız sen? On yedi oldum Musa abey. Tamam lan kes şu abi ney demeyi be. Ya Musa de , ya da Musa Bey. Nasıl istersen . Musa dememi ister misin? Hah şöyle be kızım. Bana Musa de, Musa.
Dükkana sık sık uğrayan Komiser Kemal, göz ucuyla Muradiye’ye bakarak Musa’yı ikaz etmese , Musa’nın reşit olmayan bir kızla ilişki kurmasının hayatını kaydıracağını ona hatırlatmasa, belki başka şeyler de olabilirdi. Ulan ,ulan …Hepinizin anasını avradını be… Yaşayan ben miyim bu ömrü , yoksa sizler mi? Anam bir yanda, Hüsmen öte yanda , yeter ulan , yeter be. Mahpusta bile kimse karışmazdı hayatıma bu kadar. A be yapayım telvesi bol , göpüklü sade gayfe? Fal da tutarım, deyiveririm er bişeyini . Musa, neden sıkılın bu kadar? Bu gomser Kemal belan mıdır? Er gelişinde, böle perişan olun be yau? Ah kızım sen anlamazsın Musa’yı, anam anlamıyor ki, sen anlayasın. Ben yukarıda uzanayım biraz. Bu gün dükkana pek kimse de gelmez sanırım. Akşama doğru, Ciğerci Ali Usta’ya sipariş ver de karşılıklı atıştıralım. Merak etme , sen yat .Ben telefonlara bakar, çiçeklerimi de satarım. Musa leş gibi uzanmıştı ,yukarıda ki çek- yat’ına . Ulan mastı asyön yamaktan alet kabuk bağladı be. Kadına sarılmaya hasret kaldım . Anam da , kerhaneye git demez mi? Muradiye bakire değildir her hal. Şu komiser olmasa , onun işini bitirmiştim ama başımı belaya koymamalıyım. İbnenin gözü üzerimde , bir hata yapayım diye fır dönüyor.
Sabah Musa epey erken saatlerde gelmişti dükkana. Tam çayı koyup, sobayı yakıyorken, çiçekçi kadın at arabasından Muradiye’nin çiçeklerini indiriyordu. Te be abey, Muradiye yoktur? Bu gün biraz geç gelecek, istersen gel ısın sobada biraz. Çaylar dökülüp, biraz da ısınılınca hemen dedikodu başlamıştı . Nişanlısını tanır mısın Muradiye’nin? Tanımam mı , o orman ayısını ? Orman ayısı mı? Hay sen çok yaşa , ona ben de ayı diyorum. Kızı her gün dövüyor , çiçek parasını bile alıyordu elinden. Bilin mi , kız mecburdu ona . Enüz on dört yaşında , bozuverdi yavrucağı . Ne yapıveren yavrucak? Ortalara mı düşsün? Gene dua ediversin sana. Hem gumar parasını yeniden sermayeye guyuvermişsen . Ah benim de öyle bir abeyim oluverseydi. Benim erif gacıvedi . İki sene olun. Boşandınız mı? Yok be abey, zaten imam nikahıylaydık. Üç cocuğunan bir başıma kodu beni. Çiçek dağıtıram , temizliğe giderem , odun bile gırdığım olmuştur. Aha bu beygire bilem ben bakaram . Cocukla daha kucuk be yau, anam bakar onlara. Musa’nın aklından ilk geçen, kızın reşit olduğuydu. Adın ne kız senin? Meyrem abey . Kaç yaşındasın kız Meryem? Ne bilem abey, otuza merdivan koyduk herhal. Musa’nın aklından ilk geçen,Meryem’in sorunsuz olduğuydu. Kız bu at ,ne kadar zayıf, yedirmez misin atına? Gendim ne yiyem ki ,ona yedirem abey. Al şu parayı ,bir çuval arpa al. Sen de epey zayıfmışsın hani, seni de beslemek gerek. Zayıfsın ama memelerin kocaman kocaman. Üstelik de dimdik maşallah. Aman abey , sen nasıl konuşun? Açık konuşurum kızım , açık. Bana her gelişinde para alırsın. Kimse de duymaz , bilmez . Ne kıkırdıyorsun kız ? Tamam mı? Gel yukarıya çıkalım Meryem. Musa, merdivenlere tırmanırken , peşinden Meryem de geliyordu. Bir saat sonra ,kadın dükkanın kapısını çekip ,at arabasına doğru giderken , Musa bir sevinç narası patlatmıştı. Gel ulan Komiser Kemal, gel. Çingene karısı ile yattım, içine içine, hadi yakala lan beni .Aylardan beri ilk defa bu kadar mutlu ve sevinçliydi tecavüzcü Musa.
Ertesi gün dükkana geldiğinde Muradiye’yi bekler bulmuştu. Çay koydun mu kız? Sobayı da yakmamışsın. Çayın batsın , soban devrilsin ,utanmaz adam. Dün, o Meyrem ile neler ettin? Şeyinin kaputlarını bile atmamışsın. Senin hiç acıman yoktur mu? Kes sesini Muradiye. Sen henüz on yedisinde değil misin? Ne olmuş yani on yedisindeysem. O ayı dan sonra sana güvenmiş , seninle yüzüm güler sanmıştım. İki cilveye sattın beni be. Tamam kızım zırlama. Sana hiç ümit vermedim ki. Biliyorsun evliyim. Bir ay sonra çocuğum da olacak. Üstelik reşit olmayan bir kızla denemem sonum olur. O senin çok merak ettiğin Komiser Kemal, kayınbabamın adamı. Onu göz ardı edemem. Peki peki anladım , sen de korkuyorsun diğerleri gibi . Senden bir şey istemedim ki ,sadece güven bekledim Musa. Buna da mı hakkım yok yani. Yaşamak hakkım nerede, yüzüm bile gülmez be.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.