- 950 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CONİLERLE MEHMETLER ARASINDA FARK YOKTUR // PİS ARAPLAR - KAHRAMAN ANZAKLAR 3. BÖLÜM
Geçen bölüme İngilice bir metinle başlamıştım, bu bölüme de İngilice bir cümle ile başlayayım:
’There is no difference between the Johnnies and the Mehmets ’
Yani ’ Coniler ile Mehmetler arasında bir fark yoktur’
Ve bu söz Mustafa Kemal Atatürk’e ait?
Mantığınız kabul ediyor mu?
Benim etmiyor.
Peki Atatürk aslında tam olarak ne demiş? Ne zaman demiş? Atatürk’ün dediklerini kim nasıl değiştirmiş? Atatürk, sözlerinin değiştirilmesine niçin karşı çıkmamış?
En son sorudan başlayayım: Atatürk, sözlerinin değiştirildiği tarihte hayatta değildi. O bakımdan da ’ Ben böyle bir şey demedim’ deme imkanı yoktu.
Ama onun ne dediği zamanın gazetelerinde neşredilmişti. Evet, zamanın Cumhuriyet ve Hakimiyet-i Milliye Gazeteleri onun sözlerini aynen yayınlamıştı.
Bugün gerek Çanakkale’de gerekse Avustralya ve Yenizelanda’da yer alan anıtlarda ’ Atatürk- 1934 ’ yazsa da Mustafa Kemal aslında 1931 yılında Çanakkale’de, Kemalyeri’nde nelerin söylenmesi gerektiğini zamanının Dışileri Bakanı Şükrü Kaya’ya güzelce anlatmış, Şükrü Kaya da hem kendi duyguları hem de Atatürk’ün sözleri olan bir konuşma yaparak aynen şöyle demişti:
“Arkadaşlar!
Üzerinde bulunduğumuz nokta küre-i arzın meçhul her hangi bir noktası idi. Halbuki biz bugün buraya tanınmış meşhur bir mevki olduğunu düşünerek geldik. Bu nokta ne münasebetle tanınmış ve ne diye coğrafi ve askeri haritalarda muayyen isim almıştır: Kemalyeri! Bilhassa asker arkadaşların karşısında bunu izah teşebbüsünde bulunmak istemem. Her türlü İzahlar bittabi onlara aittir. Fakat ben de bu yere ismi verilmiş büyük adamın yakın arkadaşı olmak itibariyle ondan işittiğim bir hatırayı esas tutarak üzerinde bulunduğumuz yerin, Kemalyeri’nin ne olduğuna dair bir kaç kelime söylemek istiyorum.
Efendiler; üzerinde bulunduğumuz bu noktadan deniz kenarına kadar olan mesafeyi, hep beraber görüyoruz. Bu dar sahada tarihte malum olan büyük kuvvet karaya çıktı. En aşağı iki, üç kilometre cephede yayıldı. Bu vaziyette henüz üzerinde bulunduğumuz noktada büyük Türk evladı Kemal o geniş düşman cephesinin sol cenahında ufak bir kuvvetle göründü. Orada cephanesi kalmamış neferlere süngülerini kullandırarak işe başladı. Bu teşebbüs muvaffakiyetle ilk eserlerini gösterdi. Türk’ün büyük ve sevgili evladı Mustafa Kemal o gece çok uğraştıktan ve her hangi bir fatihin kolaylıkla karşı duramayacağı felaket işaret eden vaziyetleri yendikten sonra karanlık bir gecenin sabahında kendisini bu noktada gördü, ve bu noktanın yüksek Türk talihini kurtaracak mevki olduğuna karar vererek burada kaldı. Bu nokta Mustafa Kemal’in çok faik(üstün) düşman kuvvetlerini mağlup ederek geriye püskürttüğü ve nihayet onları bütün takviyelerine rağmen yerinde durdurduğu bir Kumandan yeridir. Bir Türk Kumandanının Türk talihini yükseltmek için münasip gördüğü kumanda yeridir. Ben asker değilim, fakat bilirim ki bu yerden, bu Kemalyeri’nden garbın bütün ufuklarına karşı, garbın bütün denizlerinde en büyük zannolunan kuvvet ateşlerine karşı bu noktadan sadır olan Türk iradesi bugünkü Türkiye’yi kurtarmış olan faaliyetlerin ilk yeri olmuştur. Bu itibarla burada bulunmaktan ve gördüğümüz bu yüksek hatırayı burada yad etmekten çok memnun ve bahtiyarım.
Bizim bu yerde kıymetli hatıraları yad ederek mütehassis olmamız( duygulanmamız) ve bu yere ismini veren büyük Türk’ün bu memlekete ve Türklere yaptığı büyük eserleri hatırlayarak minnettar olmamız gayet tabiidir. Şeref ve iftiharla görüyoruz ki, bu yerin karşısında en büyük kuvvet ve kudret göstermiş olan büyük devletler de bu Kemalyeri’ne ve bu yere ismi verilmiş olan büyük Türk’e hürmetle takdirle bakmaktadırlar. Ben bu noktada yalnız bütün hassasiyetimin ifadesi olarak tek bir cümle söylemekle iktifa edeceğim:“ VATANIN MÜDAAFASI İÇİN BURADA AZİZ KANLARINI DÖKEN TÜRK ÇOCUKLARINA EBEDİ MİNNETLER...’
Bu büyük kahramanlar için henüz bir abide dikilmediğini görüyorum. Bundan fazla müteessir olmak istemem. Biliyoruz ki, bu aziz kahramanların kurdukları ve korudukları yıkılmaz Türk vatanı onların hatıralarını daima taziz ettirecek ifade ve manzarası cihanşümul, en yüksek bir abidedir.
Karşıda da bizimle harp etmiş insanların mezarlarını ve abidelerini görüyoruz. Orada yatanları da takdir ederiz. Medeniyet tarihi yarın karşı karşıya yatanlardan hangisinin fedakarlığını daha haklı ve daha insani bulacak ve daha ziyade takdir edecektir. TECAVÜZ ETMİŞ OLANLARIN abidelerini mi, yoksa vatanını müdafaa eden kahramanların hâlâ el uzatılmamış mukaddes taş ve toprak halinde bırakılmış olan bu izleri, bu kahraman izlerini mi? Kat’i hükmü medeni beşeriyetin insani takdirine emniyetle bırakabiliriz. Yalnız şunu tespit etmek isterim ki biz Türkler mazinin her türlü manasız, mantıksız, girift eziyetlerini unutarak yeni bir hayat yarattığımıza kaniiz. Bu hayat, Türk’ün ilk ve medeni hayatının alemşümul manasının ihtiva eden bu kanaatimiz, fiiliyatımızla da sabit olmuştur. Karşımızda mezarlar bırakan milletler, bizim bu samimi ve çok yeni mahiyette noktai nazarlarımızı iyi telakki ederlerse bu karşılıklı mezarlar aramızda kin, husumet ve ölmez hisleri yerine muhabbet, dostluk temin eder. Ben, mensup olduğum Türk içtimai heyetinin kurduğu Cumhuriyet hükumetinin mesul bir adamı olarak arzederim ki, Türk milleti bu karşılıklı abidelere hürmetle bakar ve iki tarafın ölülerini rahmetle yadederken dimağında ve vicdanında yaşıyan samimi temenni: BU ÖLÜ ABİDELERİN BİR DAHA REKZOLUNMAMASI (DİKİLMEMESİ ) bilakis bunları kuranlar arasında insanlık münasebetlerinin, insanlık bağlarının yükselmesidir.
Görüldüğü gibi Mustafa Kemal Atatürk
1- Çanakkale’de dökülen bir kandan bahsediyor ama o kan :“Vatanın müdafaası için Çanakkale’de aziz kanlarını döken Türk çocukları’ nın kanıdır. Anzak’ın kanı değil.
2- Mustafa Kemal Atatürk, ne Anzaklardan ne de diğer işgalcilerden ’ Kahraman ’ diye bahsediyor. Tam tersine onlardan ’ Tecavüz etmiş olanlar’ Diye bahsediyor?
3- Mustafa Kemal- Türk olmayanlar için - bırakın üzerinde ’ Bu ülkenin topraklarında kanlarını döken kahramanlar’ yazılı bir anıt dikilmesini, tam tersine mevcut olanların dışında yeni bir anıt dikilmesini bile istemiyor ’ Bu ölü abidelerin bir daha rekzolunmaması (dikilmemesi) ’ demek suretiyle...
Şimdi ’ Yahu hoca efendi ! Yazıyorsun çiziyorsun ama gerek Türkiye’de Çanakkale’de gerek Avustralya Canberra ve Yenizelanda Wellington’da üzerinde ’ Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar’ diye başlayan bir hitabı içeren anıtlar var. Hatta Avustralya ve Yeni Zelanda’daki anıtlara göre Mustafa Kemal Atatürk sadece ’ Kahramanlar’ demekle kalmamış, aynı zamanda ’ Conilerle Mehmetler arasında bir fark yoktur’ da demiş. Bunlar ne olacak?’ diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Durun bir ilave daha yapayım: Çanakkale’deki anıtta da aslında var ’There is no difference between the Johnnies and the Mehmets ’ ifadesi. Yani: ’ Mehmetlerle Coniler arasında bir fark yoktur ’ Fakat tercümede bu kısmı hep pas geçerler nedense. Yani hiç kimsenin içine sinmez Atatürk’ün ’ Conilerle Mehmetler arasında bir fark yoktur’ Demiş olması. Lakin Atatürk söylemiş(!) Sorgulamak, ’ Nasıl olur ya’ diye itiraz etmek olur mu? Maazallah...
Araba gelince ’ Pis Araplar’ Coni’ye gelince ’ Mehmetlerle bir farkı yok’ ve bunun adı : Atatürk Milliyetçiliği...Hey babam heyyy. Yesinler sizin milliyetçliğinizi. Yesinler sizin ’ Yaratılanı severiz yaratandan ötürü ’ deyişlerinizi. Yesinler sizin Atatürkçülüğünüzü...
Çok uzun yazıları okumuyorsunuz maalesef. Oysa şu haliyle bile yazı oldukça uzadı. O bakımdan ’ Peki anıtlar ? Hatta Avustralyalı bir annenin mektubu var. ’ sorusunun cevabını bir sonraki bölüme bırakıyorum..
RESİMLER:
1- Dışişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Çanakkale’ye geleceği haberi ve Çanakkale’de yapacağı / yaptığı konuşmanın metni: Cumhuriyet Gazetesi bu haberi 17.08.1931 tarihinde ’ Dahiliye Vekili dün çanakkale’ye gitti’ diye duyurup konuşma metnini de aynı tarihte yayınlarken Hakimiyet-i Milliye Gazetesi 26.08.1931 Tarihinde ’ Dahiliye Vekilinin bir Hitabesi’ diye duyurmuş.
2- Çanakkale’de ’ Coniler ve Mehmetler arasında bir fark yoktur ’ Anıtı.
3- Yenizelanda’da ’ Coniler ve Mehmetler arasında bir fark yoktur’ Anıtı
4- Türk Hükumetinin Çanakkale savaşları sırasında Anazakların çıkarma yaptığı yere ’Anzak Koyu’ adını vermesi üzerine bu jeste karşılık Avusturyalıların başkent Canberra’da kurdukları Atatürk Parkındaki Atatürk Anıtı.
5- Camberra’daki Atatürk anıtında yine ’ Conilerle Mehmetler arasında fark yoktur’ yazısı...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.