- 327 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANİ TARİHİ.
ANİ HAREBELERİ.
Ani ören yerinde Bronz ve Demir çağ yerleşimler ve Urartulu olması olası yapılar, kazılarla gün ışığına çıkmıştır. İç kalenin duvarlarında, yeniden kullanılmış klasik usulde kesilmiş taş vardır ve de Zerdüşt ateşgedesi olabilecek bir yapı da mevcuttur. Ani’den, ilk defa M.S. 5inci yüzyılda müverrihleri, tepeye yapılmış güçlü kale ve Kamsarakan sülalesinin mülkü olarak bahsetmiştir.
Tarih öncesi dönemde ören yerindeki yerleşim bostanlar deresi olarak bilinen vadideki volkanik oluşumlu mağaralardan oluşmuştur. Bugünkü ören yerini oluşturan iç kale M.S. 4. yy’da Kars Şehrine ismini veren Karsak’lılar tarafından yaptırılmıştır. Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla ücgenimsi bir şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı mevcut olup bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılardır.
7. yüzyılın ortalarında, Ermenistan Araplar tarafından istila ve zapt edilmiştir. Nüfusun etnik yapısı, bu istiladan pek etkilenmemiştir, ancak mevcut güç dengeleri bozulmuş ve ortaya yeni hükümdar sülaleler çıkmıştır. 9uncu yüzyılın sonlarına doğru Ermenistan, eski bağımsızlığının çoğunu geri kazanmış ancak birçok krallık ve prensliklere bölünmüştür. Ermeni krallıkları arasında iki en güçlüsü, Van Gölü etrafını hükmeden Artzruni sülalesi, diğeri ise kuzeydoğu Ermenistan’ın çoğuna hakim olan ve zamanla başkentlerini Ani’ye nakledecek Bagratid sülalesi idi.
Bagratidler, Ani kalesini ve yakın arsaları, Kamsarakan ailesinden satın almıştır ve 971 yılında Bagratid kralı III. Aşot, başkentini Kars’tan Ani’ye almıştır. Bu vakit Ani, belki de kalenin bulunduğu tepenin etrafına kurulmuş bir kale kasabasından fazla bir şey değildi.
Kral Aşot, alanın en dar kısmını, kalenin altında ve biraz kuzeyinde yeni şehir surlarıyla çevirdi. Şehir öyle çabuk gelişmiştir ki, kuzeydeki geniş duvarlar, 989 yılında tamamlanmıştır. Bu duvarların dışına uzanan harabeler, bu duvarların bile nüfusun tamamını barındıracak kadar geniş bir alanı kapsamadığını ispatlar.
Ani, tüccar kervanları için önemli bir köprü olmuştur ve şehir Bizans, İran, Suriye ve Orta Asya arası ticaret yollarını denetlemiştir. Tüccarlar ve esnaf, Ermenistan’ın daha eski şehirlerinden, Ermenistan’ın kırsal bölgelerinden nüfus akımı ile beraber Ani’ye toplanmıştır. 992’de Ermeni patrikliği, merkezini Ani’ye taşımıştır; 11. yüzyılın başında şehrin 12 piskoposu, 40 keşişi ve 500 rahibi olmuştur. 11nci yüzyılda şehrin nüfusu 100,000’i geçmiş, belki de 200,000’e ulaşmıştır ve refah seviyesi ile şanı öyleymiş ki, “bin bir kiliseli şehir” olarak bilinirmiş.
Kral I. Gagik’in 1020’de ölümünden sonra, iki oğlu anlaşamamıştır ve taht kavgası başlamıştır. Büyük oğlu Hovhannes-Sembat, Ani’yi tutabilmiştir. Küçüğü Aşot, Bagratid Krallığı’nın başka kısımlarını almıştır. Hovhannes, Gürcistan hükümdarını, Bizans İmparatorluğu’nun genişlemesine karşı yürüttüğü savaşta desteklemiştir ve korkusu, Bizanslıların artık zayıflamış Bagratid Krallığı’na saldırmasıdır. Bunu engellemek için, Bizans İmparatoru Basil’i, idaresi altındaki topraklara varis yapmıştır.
Hovhannes, 1041 yılında ölmüştür ve o zamanın Bizans İmparatoru IV. Mihael, Ani’ye sahip çıkmıştır. Hovhannes, çocuksuz ölmüştür ve böylece Ani halkı, halef olarak Aşot’un oğlu II. Gagik’i desteklemiştir. Ani’yi fethetmek için gönderilen Bizans ordusu, 1042’de yenilmiştir. (Ermeni tarihçiler, olaydan bahsederken, Bizans kayıplarının 20,000 askeri aşkın olduğunu kaydeder; Bizanslı tarihçiler ise suskundur.)
Şehrin Bizans taraftarı Ermenileri, Gagik’i, Konstantinopolis’e barış antlaşması imzalaması için gitmeye ikna etmiştir. Oraya varmasıyla, Gagik tutsak edilmiştir. Bizanslılar yine Ani’ye hücum etmiştir ve yine bozguna uğratılmıştır ancak, 1045’te şehrin halkı kendilerini lidersiz ve düşmanlarla çevrilmiş bulunca, Ani’yi Bizans’a teslim etme kararı almıştır. Kral II. Gagik’e karşılık olarak, Konstantinopolis’te bir saray ve Caesarea (günümüz Kayseri şehri) verilmiştir. Türklerin Bizans topraklarına girmesiyle, kuzey Kilikya’da Rum himayesinde Cybistra kalesinde öldürülmüştür. Gagik’in generallerinden biri olan Rupen’in oğlu Konstantin, daha sonra Kilikya’da ayrı bir Ermeni krallığının kurucusu olacaktır.
Orta Asya asıllı Türklerin akıncı birlikleri, Ermenistan ve Bizans’ın Anadolu topraklarına 11. yüzyılın ikinci yarısında varmıştır. Bizans İmparatorluğu, sayıları ve kendilerine güveni sürekli artan Selçuklu ordularının ilerlemesini durdurmayı başaramamıştır. 1064’ün yazında Ani, bir büyük Selçuklu ordusu tarafından saldırıya uğramıştır ve 25 gün süren kuşatmadan sonra şehri ele geçirmişlerdir. 1071 yılında, Manzikert (Malazgirt) Savaşı’nda Türkler, birleşik Bizans ve Ermeni kuvvetlerine karşı galip gelmiştir ve Bizans İmparatoru Romanus Diogenese, esir alınmıştır. Artık Ermenistan’ı ve Bizans İmparatorluğu’nun çoğunu Türklerin akınlarından koruyacak hiç bir şey kalmamıştır.
1072 yılında Türkler, Ani’yi, şehri 12. yüzyılın sonuna kadar istikrarsızca idare edebilen Kürt asıllı Şeddatlı sülalesine satmıştır. (Şeddatlılar, ehri, birkaç kez Gürcülere ve de halen hemen hemen tamamı Ermeni olan halkın ayaklanmalarına kaybetmiştir.) 1200 yılında Gürcü kraliçesi Tamara, Ani’yi zaptetmiştir ve onu, zamanla topraklarının genişliği Bagratid krallığınınkini andıracak Mkhargrdzeli ailesine vermiştir. Onların hükmü altında Ani, eski refahının çoğunu geri kazanmıştır. Kiliselerin olduğu kadar şehir surlarının kulelerinin pek çoğu bu döneme aittir. Bu bölge, 1237’de Moğollar tarafından işgal edilip zapt edilmiştir, ancak her zamanki yağmalama ve öldürmenin ardından
istikrar bir nevi sağlanmıştır ve Mkhargrdzeli sülalesi Ani’yi yönetmeye devam etmiştir; fark ise, bu defa Gürcülerin değil Moğolların vasalları olmalarıdır. Ancak 1330’lara doğru şehrin kontrolü, aralarında Ani’yi başkentleri yapan Kara Koyunluların da bulunduğu bir dizi Türk sülalesine kaybedilmiştir.
Halkın toplu göçü, Moğol istilasıyla başlamıştır. 14üncü yüzyıla doğru Ani, bir ticaret merkezi olma özelliğini yitirmiştir ve kalan ticaret yolları daha güneyden geçer olmuştur. 1380’lerde Timur Ani’yi ele geçirir, ancak ölümüyle Kara Koyunlu sülalesi yeniden şehri hükmeder. O vakte doğru artık Ani, bir şehir olarak çökmek üzeredir. Kara Koyunlular başkentlerini Erivan’a nakletmiştir (Ermeni Patrikliği de aynısını 1441’de yapmıştır) ve geri kalan nüfusun çoğu şehri terk etmiştir. Şehrin 1319’da deprem yüzünden terk edildiği, Türkiye’de halen birçok rehber kitabınca neşredilen bir yalandır.
Ani, 1579’da Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılır. 17. yüzyılın ortalarına kadar surların içinde küçük bir kasaba vardır, ve burayı 17. yüzyılın başında ziyaret eden bir Avrupalı gezgin, Ani ve hemen civarında 200 kilisenin varlığından bahseder. Ani’nin son gerilemesi, istedikleri gibi soyup öldüren Kürt aşiretlerinin istilası nedeniyle kırsal yörelerin halkının kaçmasıyla meydana gelmiştir. Hıristiyan olsun Müslüman olsun, yerleşik hayatın sürdürülmesi artık imkansızlaşmıştır. Kızkale’deki kilise en azından 1735’e kadar keşişlerce kullanımdaymış; demek ki, şehrin nihai ve kati terki belki de 18. yüzyılın ortalarını bulmuştur. 19. yüzyılın başında, Ani’de insan izi kalmamıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.