Din ve Laiklik..!
Mesele.;
Dini anlayış ve yorumlayış meselesidir.
Son büyük tefsirci İmam-ı Azam (ki şüphesiz ilerici bir ufka sahipti) dan, sonra tefsir kapıları kapanmış gösterilir. Aslında içtihat kapılarından aydınlar uzakta kalmış, skolastik düşünceliler ise bol bol tefsir ve içtihatta bulunmuşlardır. Bu içtihatları islam dininin kendi bünyesine atfetmek yanlıştır. Hakikatte gerçek dindar İle ilerici düşünceler çelişme halinde olamazlar. Bir milletin iki Safa ayrılması ve biri birlerini <yobazlık> veya <zındıklık> la damgalaması barışık bir toplum meydana getirmez. Bir <ruhban sınıfı> kurulmasının yasaklanması bakımından islam dini laiklik düşüncesi ile çelişmez. Kuran da ve hadisler de böyle bir anlayışa imkan veren aşikar mesnetler vardır. Fakat bu yollar aranmamıştır. Dini dünya işlerine be hele politikaya karıştırmak me kadar vahim ise milletin iman özgürlüğüne müdahale etmek de gerçek laiklik değildir.
İman duygularını aklın ve medeniyetin karşısında olarak görmek ve göstermekte o derece yersizdir.
Bu hassas ve nazik konuya 200 yılı aşkın süredir yeterince kafa yormamışızdır,
Serbest kalan 18-19 asrın skolastik medresesi ise içtihat kapılarını aydınlara kapalı gösterirken kendisi her gün ve her vesile ile en olmaz içtihatları yapmaya devam etmiştir.
-Hangi ayet matbaayı yurda sokmayı yasaklamıştır.?
-Süngüyü tüfeğin ucuna takmayı dinen men eden fetva İle iki meydan muharebesi kaybetmişizdir,!
Nihayet memleketi kurtarmaya çabalayan milli mücadeleci liderini de (dinen) idama mahkum eden fetvalar çıkarabilmiştir.
Bilgisizler, kendilerinde bu içtihat yetkisini bulurken aydınlar gerçek dini araştırma cesaretini gösterememişlerdir.
Bu vaziyet bugün de devam etmektedir.
Laiklik Atatürk devrimlerinin eksenidir, ona gerekli hassasiyeti ve önemi göstermek te her Türk gencinin asli ödevidir.
Ord. Prof. Dr. Sadi IRMAK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.